• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

FİKİR ve SANAT ESERLERİ KANUNUNA GÖRE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARININ KORUNMA USULÜ ve SÜRE

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunumuzun 1/B maddesine göre eser ; “Sahibinin hususiyetini taşıyan ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleridir”.

Telif hakları kişinin ürettiği fikri eserlerinin kişiye sıkı sıkıya bağlı aidiyetlik düşüncesine dayanır. Türkiye’de telif hakları 1951 tarihli 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) ile korunur.

Kanunumuza göre bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilip koruma altına alınabilmesi için ;

a. Sahibinin hususiyetini taşıması,
b. Şekillenmiş olması,
c. Kanunda sayılan eser türlerinden birine girmesi,
d. Fikri bir çabanın sonucu olması,
gerekmektedir.

Eser sahibi; eseri meydana getiren kişiyi ifade eder.

5846 sayılı yasada eserlerin çeşitleri sayılmıştır. Öte yandan önemli tanımlara da yer verilmiştir. Buna göre 5846 s.y. 1/B maddesi bentler halinde şöyledir;

c) İşlenme eser: Diğer bir eserden istifade suretiyle vücuda getirilip de bu esere nispetle müstakil olmayan ve işleyenin hususiyetini taşıyan fikir ve sanat mahsullerini,

d) Derleme eser: Özgün eser üzerindeki haklar saklı kalmak kaydıyla, ansiklopediler ve antolojiler gibi muhtevası seçme ve düzenlemelerden oluşan ve bir düşünce yaratıcılığı sonucu olan eseri,

e) Tespit: Seslerin veya ses temsillerinin veya ses ve görüntülerin anlaşılabilecek, çoğaltılabilecek veya iletilebilecek şekilde bir araca kaydedilmesi işlemini,

f) Fonogram: Sinema eseri gibi görsel-işitsel eserler içindeki ses tespitleri hariç olmak üzere, bir icrada yer alan seslerin veya diğer seslerin veya ses temsillerinin tespit edildiği ses taşıyıcısı fiziki ortamı,

g) Bilgisayar programı: Bir bilgisayar sisteminin özel bir işlem veya görev yapmasını sağlayacak bir şekilde düzene konulmuş bilgisayar emir dizgesini ve bu emir dizgesinin oluşum ve gelişimini sağlayacak hazırlık çalışmalarını,

h) Arayüz: Bilgisayarın donanım ve yazılım unsurları arasında karşılıklı etkilenme ve bağlantıyı oluşturan program bölümlerini,

ı) Araişlerlik: Bilgisayar program bölümlerinin fonksiyonel olarak birlikte çalışması ve karşılıklı etkilenmesi ve alışverişi yapılan bilginin karşılıklı kullanım yeteneğini,

j) Bağlantılı haklar: Eser sahibinin manevi ve mali haklarına zarar vermemek kaydıyla komşu hak sahipleri ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcılarının sahip oldukları hakları,

k) Komşu haklar: Eser sahibinin manevi ve mali haklarına zarar vermemek kaydıyla ve eser sahibinin izniyle bir eseri özgün bir biçimde yorumlayan, tanıtan, anlatan, söyleyen, çalan ve çeşitli biçimlerde icra eden sanatçıların, bir icra ürünü olan veya sair sesleri ilk defa tespit eden fonogram yapımcıları ile radyo-televizyon kuruluşlarının sahip oldukları hakları,

Eserlerin çeşitleri ise devam eden maddelerinde sayılmıştır. Buna göre;
Kanunumuzda belirlenmiş olan eser kategorileri şunlardır:
§ İlim ve Edebiyat Eserleri
§ Güzel Sanat Eserleri
§ Musiki Eserleri
§ Sinema Eserleri
§ Veri Tabanları

İlim ve edebiyat eserleri,
1. Herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler, her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları
2. Her nevi rakıslar, yazılı koreografi eserleri, pandomimalar ve buna benzer sözsüz sahne eserleri,
3. Bedii vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf eserleriyle, her nevi haritalar, planlar, projeler, krokiler, resimler, coğrafya ve topoğrafyaya ait maket ve benzerleri, herçeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri, mimari maketler, endüstri, çevre ve sahne tasarım ve projelerinden, (Arayüzüne temel oluşturan düşünce ve ilkeleri de içine almak üzere, bir bilgisayar programının herhangi bir ögesine temel oluşturan düşünce ve ilkeler eser sayılmazlar.)
Musiki eserleri,
Her nevi sözlü ve sözsüz bestelerden,

Güzel sanat eserleri
Estetik değere sahip olan;
1. Yağlı ve suluboya tablolar; her türlü resimler, desenler, pasteller, gravürler, güzel yazılar ve tezhipler, kazıma, oyma, kakma veya benzeri usullerle maden, taş, ağaç veya diğer maddelerle çizilen veya tespit edilen eserler, kaligrafi, serigrafi,
2. Heykeller, kabartmalar ve oymalar,
3. Mimarlık eserleri,
4. El işleri ve küçük sanat eserleri, minyatürler ve süsleme sanatı ürünleri ile tekstil, moda tasarımları, 5-Fotoğrafik eserler ve slaytlar,
5. Grafik eserler,
6. Karikatür eserleri ve
7. Her türlü tiplemelerden,

Sinema eserleri
1. Sinema filimleri;
2. Öğretici ve teknik mahiyette olan veya günlük olayları tesbit eden filimler;
3. Her nevi ilmi, teknik veya bedii mahiyette rojeksiyon diyapozitiflerinden, İşlenmeler'den oluşmaktadır.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre aşağıdaki özelliklere sahip eserler işlenme ve derleme eser olarak kabul edilmiştir.

· Tercümeler,
· Roman, hikaye, şiir ve tiyatro piyesi gibi eserlerden birinin bu sayılan nevilerden bir başkasına çevrilmesi,
· Musiki, güzel sanatlar, ilim ve edebiyat eserlerinin film haline sokulması veya filme alınmaya ve radyo ve televizyon ile yayıma müsait bir şekle sokulması,
· Musiki aranjman ve tertipleri,
· Güzel sanat eserlerinin bir şekilden diğer şekillere sokulması,
· Bir eser sahibinin bütün veya aynı cinsten olan eserlerinin külliyat haline konulması,
· Belli bir maksada göre ve hususi bir plan dahilinde seçme ve toplama eserler tertibi,
· Henüz yayımlanmamış olan bir eserin ilmi araştırma ve çalışma neticesinde yayımlanmaya elverişli hala getirilmesi (ilmi bir araştırma ve çalışma mahsulü olmayan alelade transkripsiyonlarla faksimileler bundan müstesnadır.),
· Başkasına ait bir eserin izah veya şerhi yahut kısaltılması,
· Bir bilgisayar programının uyarlanması, düzenlenmesi veya her hangi bir değişim yapılması,
· Belli bir maksada göre ve hususi bir plan dahilinde verilerin ve materyallerin seçilip derlenmesi sonucu ortaya çıkan ve bir araç ile okunabilir veya diğer biçimdeki veri tabanlarıdır. (Ancak, burada sağlanan koruma, veri tabanı içinde bulunan veri ve materyalin korunması için genişletilemez)
· İstifade edilen eserin sahibinin haklarına zarar getirmemek şartıyla oluşturulan ve işleyenin hususiyetini taşıyan işlenmeler

5846 sayılı kanuna göre bir eserin sahibi onu meydana getirendir.

Bir işlenmenin ve derlemenin sahibi, asıl eser sahibinin hakları mahfuz kalmak şartıyla onu işleyendir.
Sinema eserlerinde; yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı ve diyalog yazarı, eserin birlikte sahibidirler. Canlandırma tekniğiyle yapılmış sinema eserlerinde, animatör de eserin birlikte sahipleri arasındadır.

Eser sahipliği hakkında şu karineye yer verilmiştir. Yayımlanmış eser nüshalarında veya güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır.Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutad şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır, meğer ki, 11. maddenin 1. fıkrasında belirlenen karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın.

ESER SAHİBİNİN HAKLARI:

Fikir ve sanat eserleri üzerinde sahiplerinin mali ve manevi menfaatleri 5856 sayılı yasa kapsamında koruma görür. Eser sahibine tanınan hak ve yetkiler eserin hem bütününe ve hem de parçalarına şamildir.

Manevi Hakların kapsamı: Manevi hakların kapsamı, umuma arz yetkisi, adın belirtilmesi yetkisi, eserde değişiklik yapılması yetkisi, eserin malik ve zilyedine karşı hakları içermektedir.

Bir eserin umuma arz edilip edilmemesini, yayımlanma zamanını ve tarzını “münhasıran “eser sahibi tayin eder.
Eseri, sahibinin adı veya müstear adı ile yahut adsız olarak, umuma arzetme veya yayımlama hususunda karar vermek yetkisi munhasıran eser sahibine aittir.

Eser sahibinin izni olmadıkça eserde veyahut eser sahibinin adında kısaltmalar, ekleme ve başka değiştirmeler yapılamaz. Ancak Kanunun veya eser sahibinin izniyle bir eseri işliyen, umuma arzeden, çoğaltan, yayımlıyan, temsil eden veya başka bir suretle yayan kimse; işleme, çoğaltma, temsil veya yayım tekniği icabı zorunlu görülen değiştirmeleri eser sahibinin özel bir izni olmaksızın da yapabilir.

Aslın maliki, yani eseri her hangi bir şekilde satın alma vs. yolu ile elinde bulunduran onun maliki olan ama eseri vücuda getirmemiş olan kişi, eser sahibi ile yapmış olduğu sözleşme şartlarına göre eser üzerinde tasarruf edebilir. Ancak eseri bozamaz , yok edemez ve eser sahibinin haklarına zarar veremez.

HAKLARIN KULLANILMASI:

Mali hakları kullanma yetkisi münhasıran eser sahibine aittir.
Aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça; memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır. Tüzel kişilerin organları hakkında da bu kural uygulanır.
Bir eserin yapımcısı veya yayımcısı, ancak eserin sahibi ile yapacağı sözleşmeye göre mali hakları kullanabilir. Yani bir devir sözleşmesi olması gereklidir.

Mali hakları miras yolu ile intikal eder. Eser sahibi 14 ve 15 inci maddelerin birinci fıkralariyle kendisine tanınan yetkilerin kullanılış tarzlarını tesbit etmemişse yahut bu hususu her hangi bir kimseye bırakmamışsa bu yetkilerin ölümünden sonra kullanılması, vasiyeti tenfiz memuruna; bu tayin edilmemişse sırasiyle sağ kalan eşi ile çocuklarına ve mansup mirasçılarına, ana - babasına, kardeşlerine aittir.Eser sahibinin aynı Yasa'da doğan manevi hakları ise ölümü halinde mirasçılarına intikal etmezler. YARGITAY 11. Hukuk Dairesi E:2004/14950 K:2005/12769 T:22.12.2005 içtihadında da vurgulandığı gibi”Ancak, eser sahibi¬nin ölümünden sonra manevi hakları kullanabilecek kimseler FSEK'nun 19. maddesinde belirtilmiştir. FSEK'nun 19/1. maddesine göre, eser sahibi 14/1 ve 15/1. maddesi ile tanınan yetkilerinin kullanılış tarzlarını tespit etmemişse yahut bu hususu herhangi bir kimseye bırakmamışsa bu yetkilerin ölümünden sonra kullanıl¬ması, vasiyeti tenfiz memuruna, bu tayin edilmemişse sırasıyla sağ kalan eşi ile çocuklarına ve mansup mirasçılarına, ana babasına, kardeşlerine aittir. Aynı yasının 19/2 . maddesinde de eser sahibinin ölümünden sonra yukarıda sayılan hak sahipleri eser sahibine FSEK 14, 15 ve 16 ncı maddelerin üçüncü fıkralarında tanınan hakları eser sahibinin ölümünden itibaren yetmiş yıl kendi namlarına kullanabilirler.”

Eser sahibi veya yetikili olanlar, yetkilerini kullanmazlarsa; eser sahibinden veya halefinden mali bir hak iktisap eden kimse meşru bir menfaati bulunduğunu ispat şartiyle, eser sahibine 14, 15 ve 16 ncı maddelerin üçüncü fıkralarında tanınan hakları kendi namına kullanabilir.

Eser sahibi veya yerine yetikili olanlar ki yukarda sayılan kimselerden hiçbiri bulunmaz veya bulunup da haklarını kullanmazlarsa yahut korunma süreleri bitmişse, eser memleketin kültürü bakımından önemli görüldüğü takdirde, Kültür Bakanlığı FSEK 14, 15, 16 ncı maddelerin üçüncü fıkralarında eser sahibine tanınan hakları kendi namına kullanabilir.
Bu incelemede ayrıntılara girilmemeye özen gösterilmiştir

SÜRELER:

FSEK 26. maddede koruma süreleri belirlenmiştir. Eser sahibine tanınan mali haklar zamanla sınırlandırılmıştır. . 46(Develetin yararalanma yetkisi) ve 47 nci (Kamuya mal etme) maddelerdeki haller dışında koruma süresinin bitiminden sonra herkes, eser sahibine tanınan mali haklardan faydalanabilir. Korunma süresi eserin alenileşmesi ile işlemeye başlar daha önce başlamaz. Koruma süresi eser sahibinin yaşadığı müddetçe ve ölümünden itibaren 70 yıl devam eder. Tabi korunmanın istisnaları da var ancak konumuz dışında olduğu için incelenmemiştir.

İKTİBAS SERBESTİSİ:

İktibas serbestisi diğer anlatımla alıntı yapma serbestisi FSEK 35. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre bir eserden aşağıdaki hallerde iktibas yapılması mümkündür.

1. Alenileşmiş bir eserin bazı cümle ve fıkralarının bağımsız bir bilim ve edebiyat eserine alınması;
2 - Yayımlanmış bir bestenin en çok tema, motif, pasaj ve fikir nevinden parçalarının müstakil bir musiki eserine alınması;
3. Alenileşmiş güzel sanat eserlerinin ve yayımlanmış diğer eserlerin, maksadın haklı göstereceği bir oran dahilinde ve münderacatını aydınlatmak maksadıyla bir bilim eserine konulması;
4. Alenileşmiş güzel sanat eserlerinin bilimsel konferans veya derslerde, konuyu aydınlatmak için projeksiyon ve buna benzer vasıtalarla gösterilmesi.

İktibasın belli olacak şekilde yapılması lazımdır. Bilim eserlerinde, iktibas hususunda kullanılan eserin ve eser sahibinin adından başka bu kısmın alındığı yer belirtilir.

Yalnız burada bir hususa dikkat çekmekte yarar var. Alıntı( iktibas yaparken) bir eseri baştan sona veya önemli bir kısımını iktibas etmek eğitim için bile kabul edilemez. Nitekim bu konuda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2000/7065 E, 2000/9425 K. Sayılı ilamında “davalı eserinin FSEK.nun 34. maddesinde öngörüldüğü şekilde eğitim ve öğretim amaçlı bilimsel bir çalışma olduğu, böyle bir eser meydana getirilirken, yayınlanmış musiki, ilim ve edebiyat eserlerinden ve alenileşmiş güzel sanat eserlerinden, maksadın haklı göstereceği bir nispet dahilinde iktibaslar yapılabileceği açıktır. Ancak şairin her kitabından örnek şiirler seçilirken genelde %90'nın, bazı şiir kitaplarının da aynen alınarak, iktibas yoluyla işlemenin yapıldığı çekişmesiz bir biçimde anlaşılmaktadır. Bu durumda, FSEK. 34. maddesindeki maksadın haklı göstereceği nispetin aşıldığının kabulü gerekmektedir. Mahkemece, davalı tarafın hazırladığı ve yayınladığı eserle, davacının yayın haklarına tecavüz edildiğinin kabulüyle, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğine” karar verimiştir.

Mali Hakların 3. Kişilere Devri:
Eser sahibi veya mirasçıları kendilerine kanunen tanınan mali hakları süre, yer ve içerik itibariyle sınırlı veya sınırsız, karşılıklı veya karşılıksız olarak başkalarına devredebilirler. Mali hakları sadece kullanma yetkisi de diğer bir kimseye bırakılabilir. Burada şekil şartı olarak adi yazılı şekil şartı öngörülmüştür. Yani Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.

Asıl veya çoğaltılmış nüshalar üzerindeki mülkiyet hakkının devri, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, fikri hakların devrini ihtiva etmez.
Bir güzel sanat eseri üzerinde çoğaltma hakkını haiz olan bir kimseden kalıp ve sair çoğaltma aletlerinin zilyedliğini iktisap eden kimse, aksi kararlaştırılmamışsa, çoğaltma hakkını da iktisap etmiş sayılır.

Bu kapsamda mirası da dahil edebiliriz. Bu Kanunun tanıdığı mali haklar miras yolu ile intikal eder. Mali haklar üzerinde ölüme bağlı tasarruflar yapılması geçerlidir.

Haklara Tecavüz Halinde Başvuru Yolları:
Mali haklara tecavüz halinde ; Eser, eser sahibinin izni olmadan çevrilmiş, sözleşme dışı veya sözleşmede belirtilen sayıdan fazla basılmış, diğer biçimde işlenmiş veya radyo-televizyon gibi araçlarla yayınlanmış veya temsil edilmiş ise; izni alınmamış eser sahibi, sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya emsal veya rayiç bedel itibarıyla uğradığı zararın en çok üç kat fazlasını isteyebilir.

Bu bedelin tespitinde öncelikle ilgili meslek birliklerinin görüşü esas alınır.Mali hakları haleldar edilen kimse, tecavüz edenin kusuru varsa haksız fiillere ilişkin hükümler dairesinde tazminat talep edebilir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 18.02.1981 tarih ve E:1980/1 K:1981/2 sayılı ilamında özetle” 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda gösterilen haller dışında,iktibas yapılmış olsa dahi, iktibas husunda kullanılan eser sahibinin ve eserinin adı belirtilse bile eser sahibi, haksız rekabet hükümlerine dayanarak BK.nun 49. maddesindeki koşulların gerçekleşmesi halinde manevi ödence isteyebiliceğine” hükmetmiştir.

Manevi hakları haleldar edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir.
Ayrıca manevi haklara tecavüz halinde tecavüz eden kişiye iki yıldan dört yıla kadar hapis veya ellimilyar liradan yüzellimilyar liraya kadar adli para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden hükmolunur.
Mali haklara tecavüz halinde de gene hapis ve para cezası öngörülmüştür.
 
Manevi hakları haleldar edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir.
Ayrıca manevi haklara tecavüz halinde tecavüz eden kişiye iki yıldan dört yıla kadar hapis veya ellimilyar liradan yüzellimilyar liraya kadar adli para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden hükmolunur.
Mali haklara tecavüz halinde de gene hapis ve para cezası öngörülmüştür.

Kişi hakkı sonuçta.Kanunen garanti altına alınması doğru.Yoksa hırsızlar etrafımızdan eksik olmaz.
 
Geri
Top