Galip Hoca (Celal Bayar) “Cephe Gerisinde ki Faaliyetleri”
Mebusan Meclisi ne katılan Celâl Bey, Milli direnişle, cephe ile
ilgilenmeye devam etmiştir. Meclis’te Milli Mücadele taraftarı milletvekillerinin
yanı sıra, şartların duyarlıligını dikkate alarak susmayı tercih edenlerin sayısı da
bir hayli kabarıktı. Celâl Bey, çeşitli siyasi hareketlerin etkisi
altında atıl kalan milli direniş hislerini uyandırmaya ve milli gayretleri
kamçılamaya çalışmış , Felah-ı Vatan Grubu’na katılarak Misak-ı Milli’nin kabul
edilmesinde rol oynamtır.
Mebusan Meclisi’nin 13 Mart 1920 tarihli oturumunda, Yunan işgali altındaki
cepheden birisi Demirci Mehmet Efe’den, digeri Salihli Müdafaa-i
Hukuk Cemiyeti Reisi Zahid Bey’den gelen iki telgrafın okunmasını ve üzerinde
görüşme açılmasını teklif eder. Telgraflarda, işgal altında bulunan yerlerden
göç eden halkın nasıl elim bir sefalet içinde bulundukları pek
hazin bir lisanla açıkladıktan sonra, Yunanlılar’ın tahammülün sınırlarını aşan
zulümlerine karşı, silahla karşılık gelmeden başka hiçbir çarenin kalmadıgı ifade
edilmektedir.
Söz alarak kürsüye çıkan Celâl Bey, milletin
maruz kaldıgı zulmü dile getirmiş ; işgalcileri ve destekçilerini agır bir dille
protesto ederek milli direniş hareketinin meşruiyetini, gerekliligini ve haklılıgını
belirtmiştir.
Celâl Bey’in konuşması, parlamenterler üzerinde olumlu etki yapmış,
Meclis’te direniş aleyhinde hoş olmayan kararların alınmamasına
yardımcı olmuştur. Istanbul’da ki işgal kuvvetleri konuşmadan büyük rahatsızlık
duymuş, hükümete baskı yaparak basına sansür koymuş ve konuşmasının gazetelerde
yayınlanmasını yasaklamışlardır.
Celâl Bey’in konuşmasından üç gün sonra (16 Mart 1920) Istanbul, Itilaf
Devletleri tarafından resmen işgal edilmiş ve direniş yanlısı milletvekilleri
tutuklanarak Malta Adasına sürülmüştür. Celâl Bey’i son anda Istanbul’da ki
Ittihatçı dostları ve gizli M.M. Grubu kaçırarak kurtarırlar.
Ayn grup aracılıgıyla Mustafa Kemal Paşa’dan alınan ve kendisini Ankara’ya
davet eden mesaj üzerine Anadolu’ya geçer. Adapazarı’ndan
Mustafa Kemal Paşa’ya çektigi telgrafta Bursa’da ki ailesini alarak Ankara’ya
gelecegini bildirir.
Bursa’da aldıgı yeni bir telgrafta Mustafa Kemal Paşa kendisine Bursa
üzerine yürümekte olan Anzavur’un şiddetli saldırısını önlemek için mahalli
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile işbirligi yapmasını bildirir.
Bursa’da ki Tümen Komutanı Miralay Bekir Sami (Günsav) Bey ve Miralay Osman Bey (Kasap)
ile görüşerek gerekli önlemlerin alınmasına yardımcı olur.
Bursa’da ki ulema ile görüşen Celâl Bey, Bursa’nın ileri
gelen bütün din adamlarının imzaladıgı ve Istanbul fetvasının geçersizligini ilân
eden bir karşı fetvayı hazırlayarak yayınlarlar. Bu hareketin meyveleri
kısa zamanda alınmış, Bursa ve çevresinde milli kuvvetlere katılımlar artmış,
yöre Kuvay Milliyesi her geçen gün biraz daha güçlenmeye başlamıştır.
Bursa’da ki gelişmeleri günü birlik Mustafa Kemal Paşa’ya rapor eden
Celâl Bey, Bekir Sami Bey’in de onayıyla, Ankara’da açılan TBMM’ye
Saruhan Milletvekili olarak katılmak üzere 1920 yılının Mayıs ayı
başlarında Bursa’dan ayrılarak Eskişehir üzerinden Ankara’ya hareket eder.
Eskişehir’deyken, Demirci Mehmet Efe’den kendisini tekrar cepheye davet
eden bir telgraf alır. Durumu Mustafa Kemal Paşa’ya bildiren Celâl Bey onun,
Ankara ya geliniz buyrugu üzerine Ankara’ya gider.
Celâl Bey’i Başkanlık (Riyaset) Odasında kabul eden Mustafa Kemal Paşa,
Istanbul’da ki tehlikeyi atlattıgına sevindigini ifade ederek
Ege’de ki hizmetlerinden övgüyle söz eder.
Milli Mücadele süresince TBMM’de yaptıgı çeşitli konuşmalarında hem
parlamenterlerin, hem de kamu oyunun zihinlerinde Ege’de ki olayların
güncelligini korumasını saglamıştır.
Parlamento ve Mustafa Kemal Paşa’da cephe ile ilgili konularda, meydana gelen
sorunların çözümünde Celâl Bey’in ilgisinden, bilgisinden ve deneyimlerinden
yararlanmayı tercih etmişlerdir.
SONUÇ
Ege Bölgesi’nin Yunan işgaline ugramasından önce iktidarda bulunan ve
ülkenin tek hakimi konumundaki Ittihat ve Terakki Partisi’nin Izmir Katibi
sorumlusu olarak bölgede görev yapan Mahmut Celâl Bey yaptıgı faydalı
hizmetlerle, olumlu icraatlarla yörenin sivil-askerî bürokratlarının sevgi ve
saygısını kazandıgı gibi, bölge halkının da güvenini, begenisini de kazanmıştır.
Başta Izmir olarak bölgenin işgale ugraması üzerine Celâl Bey, kazandıgı
sevgi, saygı ve güveni, deneyim ve birikimleri ile birleştirerek Milli direnme
bilincine dönüştürmüştür. Ege’nin kasabalarında, köylerinde, daglarında,
vadilerinde efelerle birleşerek cephe teşkilinde rol almıştır.
Gelişen siyasal konjonktürde parlamenter olarak cephe gerisine çekilirken
de cephe ile ruhî, hissî birlikteligini koruyarak hem Mebusan Meclisi’nde hem de
TBMM’de cephenin işlevsel sesi olmayı sürdürmüştür. Bu baglamda Bayar, hem
işgal öncesi Izmir’de ve Ege’de, hem de işgal sırasında cephede ve cephe
gerisinde milli direniş bilincini yaymış, milli direniş hareketinin başlamasına,
uyum içinde devam etmesine emek vermiştir.
KAYNAK:
Ege’de Milli Direniş Bilincinin Uyanmasında ve Milli Direniş Hareketinin
Başlamas nda Celâl Bayar’ın Katkıları
Okt. Burhanettin Bilmez
Celal Bayar Üniversitesi Rektörlügü,Manisa
Mebusan Meclisi ne katılan Celâl Bey, Milli direnişle, cephe ile
ilgilenmeye devam etmiştir. Meclis’te Milli Mücadele taraftarı milletvekillerinin
yanı sıra, şartların duyarlıligını dikkate alarak susmayı tercih edenlerin sayısı da
bir hayli kabarıktı. Celâl Bey, çeşitli siyasi hareketlerin etkisi
altında atıl kalan milli direniş hislerini uyandırmaya ve milli gayretleri
kamçılamaya çalışmış , Felah-ı Vatan Grubu’na katılarak Misak-ı Milli’nin kabul
edilmesinde rol oynamtır.
Mebusan Meclisi’nin 13 Mart 1920 tarihli oturumunda, Yunan işgali altındaki
cepheden birisi Demirci Mehmet Efe’den, digeri Salihli Müdafaa-i
Hukuk Cemiyeti Reisi Zahid Bey’den gelen iki telgrafın okunmasını ve üzerinde
görüşme açılmasını teklif eder. Telgraflarda, işgal altında bulunan yerlerden
göç eden halkın nasıl elim bir sefalet içinde bulundukları pek
hazin bir lisanla açıkladıktan sonra, Yunanlılar’ın tahammülün sınırlarını aşan
zulümlerine karşı, silahla karşılık gelmeden başka hiçbir çarenin kalmadıgı ifade
edilmektedir.
Söz alarak kürsüye çıkan Celâl Bey, milletin
maruz kaldıgı zulmü dile getirmiş ; işgalcileri ve destekçilerini agır bir dille
protesto ederek milli direniş hareketinin meşruiyetini, gerekliligini ve haklılıgını
belirtmiştir.
Celâl Bey’in konuşması, parlamenterler üzerinde olumlu etki yapmış,
Meclis’te direniş aleyhinde hoş olmayan kararların alınmamasına
yardımcı olmuştur. Istanbul’da ki işgal kuvvetleri konuşmadan büyük rahatsızlık
duymuş, hükümete baskı yaparak basına sansür koymuş ve konuşmasının gazetelerde
yayınlanmasını yasaklamışlardır.
Celâl Bey’in konuşmasından üç gün sonra (16 Mart 1920) Istanbul, Itilaf
Devletleri tarafından resmen işgal edilmiş ve direniş yanlısı milletvekilleri
tutuklanarak Malta Adasına sürülmüştür. Celâl Bey’i son anda Istanbul’da ki
Ittihatçı dostları ve gizli M.M. Grubu kaçırarak kurtarırlar.
Ayn grup aracılıgıyla Mustafa Kemal Paşa’dan alınan ve kendisini Ankara’ya
davet eden mesaj üzerine Anadolu’ya geçer. Adapazarı’ndan
Mustafa Kemal Paşa’ya çektigi telgrafta Bursa’da ki ailesini alarak Ankara’ya
gelecegini bildirir.
Bursa’da aldıgı yeni bir telgrafta Mustafa Kemal Paşa kendisine Bursa
üzerine yürümekte olan Anzavur’un şiddetli saldırısını önlemek için mahalli
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile işbirligi yapmasını bildirir.
Bursa’da ki Tümen Komutanı Miralay Bekir Sami (Günsav) Bey ve Miralay Osman Bey (Kasap)
ile görüşerek gerekli önlemlerin alınmasına yardımcı olur.
Bursa’da ki ulema ile görüşen Celâl Bey, Bursa’nın ileri
gelen bütün din adamlarının imzaladıgı ve Istanbul fetvasının geçersizligini ilân
eden bir karşı fetvayı hazırlayarak yayınlarlar. Bu hareketin meyveleri
kısa zamanda alınmış, Bursa ve çevresinde milli kuvvetlere katılımlar artmış,
yöre Kuvay Milliyesi her geçen gün biraz daha güçlenmeye başlamıştır.
Bursa’da ki gelişmeleri günü birlik Mustafa Kemal Paşa’ya rapor eden
Celâl Bey, Bekir Sami Bey’in de onayıyla, Ankara’da açılan TBMM’ye
Saruhan Milletvekili olarak katılmak üzere 1920 yılının Mayıs ayı
başlarında Bursa’dan ayrılarak Eskişehir üzerinden Ankara’ya hareket eder.
Eskişehir’deyken, Demirci Mehmet Efe’den kendisini tekrar cepheye davet
eden bir telgraf alır. Durumu Mustafa Kemal Paşa’ya bildiren Celâl Bey onun,
Ankara ya geliniz buyrugu üzerine Ankara’ya gider.
Celâl Bey’i Başkanlık (Riyaset) Odasında kabul eden Mustafa Kemal Paşa,
Istanbul’da ki tehlikeyi atlattıgına sevindigini ifade ederek
Ege’de ki hizmetlerinden övgüyle söz eder.
Milli Mücadele süresince TBMM’de yaptıgı çeşitli konuşmalarında hem
parlamenterlerin, hem de kamu oyunun zihinlerinde Ege’de ki olayların
güncelligini korumasını saglamıştır.
Parlamento ve Mustafa Kemal Paşa’da cephe ile ilgili konularda, meydana gelen
sorunların çözümünde Celâl Bey’in ilgisinden, bilgisinden ve deneyimlerinden
yararlanmayı tercih etmişlerdir.
SONUÇ
Ege Bölgesi’nin Yunan işgaline ugramasından önce iktidarda bulunan ve
ülkenin tek hakimi konumundaki Ittihat ve Terakki Partisi’nin Izmir Katibi
sorumlusu olarak bölgede görev yapan Mahmut Celâl Bey yaptıgı faydalı
hizmetlerle, olumlu icraatlarla yörenin sivil-askerî bürokratlarının sevgi ve
saygısını kazandıgı gibi, bölge halkının da güvenini, begenisini de kazanmıştır.
Başta Izmir olarak bölgenin işgale ugraması üzerine Celâl Bey, kazandıgı
sevgi, saygı ve güveni, deneyim ve birikimleri ile birleştirerek Milli direnme
bilincine dönüştürmüştür. Ege’nin kasabalarında, köylerinde, daglarında,
vadilerinde efelerle birleşerek cephe teşkilinde rol almıştır.
Gelişen siyasal konjonktürde parlamenter olarak cephe gerisine çekilirken
de cephe ile ruhî, hissî birlikteligini koruyarak hem Mebusan Meclisi’nde hem de
TBMM’de cephenin işlevsel sesi olmayı sürdürmüştür. Bu baglamda Bayar, hem
işgal öncesi Izmir’de ve Ege’de, hem de işgal sırasında cephede ve cephe
gerisinde milli direniş bilincini yaymış, milli direniş hareketinin başlamasına,
uyum içinde devam etmesine emek vermiştir.
KAYNAK:
Ege’de Milli Direniş Bilincinin Uyanmasında ve Milli Direniş Hareketinin
Başlamas nda Celâl Bayar’ın Katkıları
Okt. Burhanettin Bilmez
Celal Bayar Üniversitesi Rektörlügü,Manisa