Gaziantep İsminin Tarihçesi

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Gaziantep İsminin Tarihçesi

İstiklâl Harbinde düşmana karşı kahramanca mücâdelesi sebebiyle “Gâzi” ünvânı verilmiş Güneydoğu Anadolu’da yer alan bir ilimiz. 36°28’ ve 38°01’ doğu boylamları ile 36°38’ ve 37°32’ kuzey enlemleri arasında kalan il toprakları; doğuda Urfa, kuzeydoğuda Adıyaman, kuzeyde Kahramanmaraş, batıda Adana ve Hatay illeri, güneyde ise Suriye sınırı ile çevrilidir. Trafik numarası 27’dir. Kilim, sabun, bulama, baklava ve fıstığıyla meşhurdur.

Hititlilerce kurulan bu şehrin ismi “Hantap” idi. Hazret-i Ömer zamânında İslâm orduları tarafından fethedilince şehrin çevresindeki pınar ve sulara izâfeten “pınar şehri” (parlak pınar) mânâsına gelen “Ayntâb” ismi verildi. Türkler bu şehri fethedince, kendi telaffuzlarına uygun olarak “Antep” dediler. Birinci Dünyâ Harbini müteâkip Antep’i işgâl eden düşman kuvvetlerine karşı kahramanca mücâdele veren bu şehri, Türkiye Büyük Millet Meclisi, kânunla “Gâzi” ünvânını vererek “Gaziantep” yaptı. Batı kaynakları, Anadolu’nun her şehrinin ismini kendi kültürlerine göre değerlendirmişlerdir. Antep’in “Anthapt” (Kraliçe Ani’ye adanmış topraklar) dan geldiğini iddiâ ederler. Bu iddiânın gerçekle ilgisi yoktur.
 

Gaziantep İsminin Anlamı Ne?​


Gaziantep İsmi Hakkında Bilgiler
Şimdi işe Gaziantep ismi ile ilgili kısa ve faydalı bilgiler vererek başlayalım.
Sponsorlu Bağlantılar
  • Gaziantep isminin kökeni: Latince / Türkçe+Arapça
  • Gaziantep isminin cinsiyeti: Erkek
  • Gaziantep isminin rengi: Mavi
  • Türkiye’deki Gaziantep sayısı: Bilinmiyor
  • Türkiye’de kullanım oranı: Bilinmiyor
  • Gaziantep ismindeki harf sayısı: 9 harfli
  • Gaziantep Kuran’da geçiyor mu: Hayır

Gaziantep İsminin Anlamı​

Gaziantep isminin anlamı nedir, ne anlamlara geliyor görelim.
  1. Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan illerinden biri.
  2. Toroslar’ın karşısındaki Antakya. (Latince)
  3. Pınarı bol. (Farsça)
  4. Pınarın gözü. (Arapça)
  5. Parlayan şehir.
  6. Güzel Çeşme.

Gaziantep İsminin Hikayesi​

Gaziantep ilinin adı ilk olarak Romalılar tarafından Antiochia ad Taurum olarak verilmiştir. Latince “Toroslar’ın karşısındaki Antakya” anlamına gelir. Şehir Arapların eline geçtikten sonra Ayıntap ismini alır. Ayıptap isminin kökeni hakkında ise farklı rivayetler bulunmaktadır. Bunlar;
  1. Şehirn ismi Hitit dilindeki “Hantap” kelimesinde türemiştir ve “han toprağı” anlamına gelir. Zamanla bu isim Ayıntap olarak değişmiştir.
  2. Farsça’da Ayıntap, pınarı bol anlamına gelir.
  3. Arapça’da Ayın göz anlamına ve tap pınar anlamına gelir. Bu durumda Ayıntap Arapça pınarın gözü anlamına gelir.
  4. Ayıntap ismini eskiden bu yörede yaşamış bir kral olan Ayni’den almıştır.
  5. Ayıntap ismi parlayan şehir ve güzel çeşme anlamlarına da geldiği rivayet edilir.
Ayıptap ismi zamanla Antep olarak değişmiştir. Kurtuluş savaşından sonra Gazi unvanı da getirilerek Gaziantep olarak şehrin ismi değişmiştir.
gaziantep isminin anlamı, gaziantep ismi nereden gelir, gaziantep adı

Gaziantep İsminin Analizi​

Gaziantep isminin analizi demek kişinin karakteristik özelliklerini ortaya çıkarmaktır. Gaziantep ismindeki her harf farklı bir karakteristik özelliği temsil etmektedir.
G: İnatçı kişilik, gerginlik
A: Atılgan-enerjik
Z: Bilimsel açıdan, okumayı seven
İ: Kırılgan
A: Atılgan-enerjik
N: Sağduyulu
T: Duygularını zor açabilen
E: Sıkıntılardan kurtulmak için mücadele eden
P: Kendinden emin

Gaziantep İsminin Numerolojisi​

Gaziantep isminin numerolojisini yapmak için her harfin alfabedeki rakamsal karşılığına bakıyoruz.
G: 8
A: 1
Z: 29
İ:12
A: 1
N: 17
T: 24
E: 6
P: 20
+………… 118 ⇒ Gaziantep isminin numerolojik değeri

Gaziantep İsminin Kader Sayısı ve Uyumu​

123456789
ABC-ÇDEFG-ĞHI-İ
JKLMNO-ÖPQR
S-ŞTU-ÜVWXYZ
Gaziantep isimin kader sayısının ne olduğunu hesaplayalım.Fakat burada dikkat edilmesi gereken şey Gaziantep isimli kişilerin kader sayısını hesaplarken soyisimlerini de isimleri ile birlikte hesaplamalarıdır. Soyisimleri ile birlikte kader sayısı hesaplayıp, bu sayıya göre tablodan kader yorumuna bakmalılar.
Gaziantep isimli kişiler isim ve soy isimlerindeki her harf için yandaki tablodan karşılık gelen rakamları toplamalı. Biz şimdi sadece Gaziantep isminin kader sayısını buluyoruz.
7+1+8+9+1+5+2+5+7 = 45 = 4+5 = 9
Sponsorlu Bağlantılar
Gaziantep isminin kader sayısı: 9 (dokuz)
Dokuz (9) kader sayısına ait yorum şöyledir;
“Sanatsal anlamda yeteneklidir. Hümanist bir kişiliğe sahiptir. Romantizm ve duygusallık onun işidir. Konforu seven biridir.Sezgileri oldukça kuvvetlidir. Duyarlı ve yaratıcı özelliklere sahiptir.Kendisini ispatlamak için her şeyi yapar. Tek yapması gereken kötü alışkanlıklarını terketmek ve küçük detayları takılıp kalmamaktır.”

Gaziantep İle İlgili Akrostiş Şiirler

Gaziantep ismine akrostiş şiir örneklerini elimizden geldiğince sunmaya çalıştık. Gaziantep ismi ile ilgili daha iyi akrostiş şiir yazabileceğini düşünenler, şiirlerini yorum yazarak bize yolasın burada yayımlayalım.

Gel artık sevgili yeter
Aşk için çektiklerim beter
Zaman aleyhimize işler
İnceden bir sızı başlar
Ayrılık dumanı tüter
Ne güneş ne ay yeter
Tutuşur yüreğim yanar
Ellerimi sevgin tutar
Perişan halimi gör yeter…
 

Gaziantep Tarihcesi​

Gaziantep ve çevresinde yapılan araştırmalara göre yöre, Anadolu’nun ilk yerleşilen alanlarından biridir. Yöredeki ilk yerleşimlerin M.Ö. 10.000’lere tarihlenen Paleolitik Çağ’a uzandığı yapılan kazılarda ele geçen buluntulardan anlaşılmaktadır. Ayrıca bölgede Kalkolitik, Tunç, Mitanni, Hitit, Asur, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemleri yaşanmıştır.
M.Ö. 5000-3000’lerde yaşanan Kalkolitik dönemi, yörede Sakçagözü yada Coba Höyük diye bilinen yerleşme temsil etmektedir.
M.Ö. 3000-2000, Erken Tunç Çağı, Gaziantep yöresinde Kalkolitik Döneme oranla daha gelişmiş bir yerleşmeyi temsil eder. Yapılan kazılarda taş temelli, kerpiç üst yapılı ve sıkıştırılmış toprak tabanlı yapılarla karşılaşılmıştır. (Gedikli, Tilmen Höyük, Sakçagözü ve Zincirli kazıları)
M.Ö. 2000-1400 tarihlerinde Orta Tunç Çağı (Güneydoğu Anadolu Küçük Kent Devletleri). Bu dönemde yörede iç işlerinde bağısız, dış işlerinde Babil’e bağlı olan küçük kent devletleri bulunmaktadır. M.Ö. 1550 de Mitanniler devlet üzerinde egemen olmuştur. Mitanniler’in egemenliği, M.Ö. 1400 de Anadolu’da kurulan Hitit yönetimi ile son bulmuştur.
M.Ö. 1400-1200, Geç Tunç Çağında Gaziantep Hitit Devleti’nin bir kenti olmuştur. Bu dönemde Gaziantep merkez konumunda olup Dülük, Kargamış, Zincirli, Coba Höyük bölgedeki diğer önemli şehirlerdi. Dülük kentini Hititlerin kurduğu, İngiliz bilgin David Corc Hukart tarafından saptanmıştır. Dülük Gaziantep’in 10 km. kuzeybatısında yer almaktadır. Gaziantep bölgesi içinde İslahiye’nin 20 km. güneybatısındaki Hititlerin heykel atölyesi olarak kullandıkları Yesemek, dünyada bu türde tek örnektir.
Anadolu’da Frigya Devletinin kurulmasıyla Hitit Krallığı sarsılmış ve bu tarihte Gaziantep bağımsız Hitit Kent Devleti durumuna gelmiştir.
Daha sonra Mezopotamya’da kurulan Asur Devleti, Gaziantep yöresine saldırmış, ve M.Ö. 850 de yöreye egemen olmuştur. M.Ö. 612 ye kadar Asur egemenliğinde kalmıştır. Medler’in bu yöreye girmesiyle İran kültürünün ağır bastığı yeni bir kültür egemen olmuştur. M.Ö. 539-533 yılları arasında Perslerin eline geçen yöre Kapadokya Satraplığı’na bağlanmıştır.
M.Ö. 333’te Büyük İskender’in Pers Devletini yıkmasından sonra Roma İmparatorluğu’na bağlanmıştır.
M.Ö. 312-69’da Sölekidler Dönemi takip etmiştir. M.Ö. 69 ve M.S. 72’de kurulan Kommagene Krallığının kısa süreli yönetimlerinden sonra bölge M.S. 72’de Roma’nın Suriye eyaletine bağlanmıştır. M.S. 395’e kadar Roma Dönemi egemen olmuştur. Romalılar, yerel halkın gelenek ve göreneklerine, dil ve dinlerine,günlük yaşantısına karışmamışlardır. Roma egemenliğinin sağladığı güvenlik ortamında Dolikhe (Dülük), Kiliza (Kilis), Karus, Belkıs gibi kentler gelişmiştir. Roma İmparatorluğunun Doğu ve Batı Roma olarak ikiye ayrılmasından sonra Gaziantep bölgesi Doğu Roma sınırları içinde kalarak Bizans’ın Payına düşmüştür. Bu dönemde sınıf farkları, din ve mezhep kavgaları olmuştur. 638-639 yılları arasında bu kavgalar devam etmiştir. Bölge Halife Ömer zamanında Bizanslılar’ dan ilk defa Iyaz-bin Ganam idaresindeki Müslüman ordusu almıştır. 639’da Antep, Dülük, Merziban, Raban, Tılbaşar Kaleleri savaşsız alınmıştır.
Abbasiler döneminde Gaziantep sınırda kurulan askeri bölgelerden biridir. Birçok kez savaş olmuş Bizans ve İslam topluluğu arasında el değiştirmiştir.
782’de Harun-ür Reşid döneminde bölge yeniden Bizanslılar dan geri alınmıştır.
Türkler buraya 11.yy. sonlarına doğru esaslı ve devamlı olarak yerleşmeye başlamışlardır. 1067’de Alparslan’ın komutanlarından Emir Afşin, Dülük Kalesini ele geçirerek burasının karargah olarak kullanmıştır. Bölgeye gelen Türkler, Oğuzlar soyundandır (Türkmenler).
Haçlılar Suriye’ye geldikleri zaman bu bölge Halep Selçukluları’nın elinde bulunuyordu. Türklerin elinden çıkan Dülük önce Edessa (Urfa) Kontluğuna (1098) daha sonra Josselin de Courtenai tarafından Maraş’ta kurulan Senyörlüğe tâbi edilmiştir. Haçlılar zamanında Dülük ve Tılbaşar önemli mevkilerdi. Bu kaleler Halep, Urfa ve Maraş yollarının birleştiği noktada ve kervanların uğrak yerinde bulunuyordu. Anadolu Selçuklu Sultanı I. Mesut tarafından 1149’da Tılbaşar Kalesi’nin muhasarası ve damadı Nurâl-din Mahmud ile devamlı mücadele eden Urfa Kontu II. Josselin’in 1150 tarihinde Türkmenler tarafından esir alınması üzerine Franklar ve Türkler arasında Gaziantep önlerinde büyük bir meydan muharebesi olmuştur. Şehre sığınan Kudüs Kralı Antakya’ya serbest gitmek şartıyla burayı Nurâl-din’e teslim eder. O da Gaziantep’i Humus şehrine bedel olarak Nasr-ad Din Mehmet’e verir. Gaziantep bir müddet sonra Melik Nasr Salah-al Din’in eline geçer. Şehir, Melik Salih Ahmed bin Malik Zahir Gazi zamanında çok ilerler. Bu dönemde Gaziantep Kalesi’ne köşkler, istihkamlar ve camiler yaptırılmış ve şehirde bağlar, bahçeler tesis edilmiştir.
Gaziantep, 1270 yılında Moğolların istilasına uğrayarak harap olmuştur. Mısır Hükümdarı Baybars, burayı 1273 tarihinde tekrar kurtarmıştır. Bundan sonra şehir bir süre Dulkadirli Beyleri’nin kendi aralarındaki mücadelelerine sahne olur. Bunlardan Emir Suli (1368-1393) ile Mintaş Timur Boğa, 1388 yılında şehri kuşatırlar. Ancak Sultan Berkuk’un komutanlarından ve yine bir Dulkadiroğlu beyi olan Nasr-ad Din Mehmed Bey, Emir Suli ve Mintaş Timur Boğa’yı yenilgiye uğratarak Gaziantep’i kurtarmıştır. 1404 tarihinde kent Timur’un eline geçmişse de ertesi yıl Nasr-ad Din Mehmed Bey kenti kendi beyliği topraklarına katar. Gaziantep 1420’de geçici olarak Kara Yusuf’un hükmü altına girmişse de, 1471’e kadar doğrudan doğruya Dulkadiroğlu beyliğine ait oldu. Aynı yıl Sultan Kayıtbay’ın komutanlarından Yeşbeğ’in saldırısı üzerine yeniden Memluk Sultanlığına bağlandı. Kayıtbay’ın emri ile şehrin kalesi yeniden onarıldı ve tekrar Dulkadiroğlu Beyliğine teslim edildi.
1515’de geçici olarak Memluk hakimiyetine giren Gaziantep, Dulkadiroğlu Beyliği üzerinde etkili olan Osmanlıların ilgisini çekmeye başlar.1516’da Gaziantep ve çevresi Yavuz Sultan Selim tarafından kesin olarak Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlılar idaresinde önce Zulkadriye (Maraş) eyaletine bağlı bir sancak merkezi halinde örgütlendirilir.
Gaziantep, 1818’de Hurşit Ahmed Paşa’nın valiliği sırasında Maraş vilayetinden alınarak bir kaza halinde Halep Eyaleti Merkez Sancağı’na bağlı kaza merkezi olmuştur.
1839’da Gaziantep, Osmanlı yönetimine başkaldıran Mısır Valisi Kavalı Mehmet Ali Paşa güçlerinin Osmanlı Ordusu’nu Nizip’te yenilgiye uğratması üzerine kent bir süre Mısırlıların istilası altında kalmıştır. 1913’de müstakil sancağa dönüşmüştür. 1516’da Osmanlıların eline geçtikten sonra Osmanlıların yükselme devri, Gaziantep içinde yükselme devri olmuştur. Bu devirde yapılmış cami, mescit, medrese, han ve hamam sayısı oldukça çoktur. Kent yalnızca imar yönünden değil üretim, ticaret ve el sanatları yönünde de ilerlemiş ve Avrupa’ya dokuma satar duruma gelmiştir. Kentin ticaret yolları üzerinde olması, çeşitli ürünlerin ve halkın ticaretle uğraşması nedeniyle Gaziantep, Osmanlılar devrinde bölgesel bir merkez durumuna gelmiştir. Osmanlıların gerileme devrinde ise Gaziantep de karışıklıklar olmuş, çeşitli baş kaldırmalar görülmüştür.
Kent, 1818’de kuraklık, 1821’de deprem, 1826’da veba salgını ve 1839’da Mısır Valisi Kavalı Mehmed Ali Paşa’nın Oğlu İbrahim Paşa’nın saldırısından geniş ölçüde etkilenmiştir.
Kent, 1918’de Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Harbinde yenilgiyi kabul etmesi üzerine imzaladığı Mondros Mütarekesi sonucunda 1919’da önce İngilizler tarafından işgal edilmiştir. Geçici zannedilen bu işgalin devamlılığa dönüştüğü, işgal görevinin Fransızlara devredilmesiyle anlaşılmış oldu. Şehir halkı, hiçbir kuvvete ve desteğe güvenmeden sadece istiklal ve hürriyet emeliyle ayaklanır. 1 Nisan 1920 de şehrin savunması ve düşmandan kurtarılması için mücadeleye başlanmıştır. Vatanlarını bu çarpışma sonunda kurtaran halk 25 Aralık 1921’de işgalden kurtuldu. Ankara Antlaşması ile bu kurtuluş tescil edilmiştir. 6 Şubat 1921’de T.B.M.M. tarafından kente ‘GAZİ’ lik unvanı verildi.

Antep Adının Kökeni​

600 yıl önce yaşamış olan tarihçi Aynî’nin eserinde, bu şehre Antep denilmesinin sebebi şöyledir. Vaktiyle burada ‘Aynî’ adında bir hükümdar yaşarmış. Zulmü ile meşhur olan bu hükümdar, günün birinde, yaşadığı müddetçe işlediği günahları için tövbe etmiştir. Bunu duyan halk ‘suçundan temizlenen’ anlamına gelen ‘AYINTAP’ kelimesini kullanmıştır.
Antep kelimesinin nereden geldiği konusunda tespit edilen diğer söylentiler şöyledir:
  • Şehir ismini, burada hüküm süren Aynî adındaki kraldan dolayı ‘Ayıntap’ adını almıştır.
  • Kelimenin aslı ‘HANTAP’ dır. TAP: Hitit dilinde ‘arazi’ anlamına gelmektedir ve ‘han arazisi’ anlamında kullanılmaktadır. Ayrıca Tap kelimesi; toprak, arazi ve yer anlamına geldiği, halen Gaziantep dilinde kullanılan, sıralanmış tarla, ok manasına gelen ‘TANKİR’ kelimesinden de anlaşılmaktadır.
  • Şehrin eski adı ‘ENTAP’ dır. TAP; Geldani lisanında güzel manasına geldiği için Entap ‘engüzel’ anlamını taşımaktadır.
  • Şehrin suyunun güzelliği sebebiyle şehre ‘AYINTAP’ adı verilmiştir. ‘AYIN’ Pınar, kaynak, ‘TAP’ iyi ve güzel anlamlarını taşımaktadır. Bu iki kelimenin birleşmesiyle Ayıntap; güzel kaynak, iyi pınar manasını taşımaktadır.
  • Ayıntap; su bolluğu anlamına gelir. Tap sözü ise Farsça da; takat,kudret manasını taşımaktadır.
  • Gaziantep de güneşin diğer tüm yerlerden daha parlak olduğu söylenmiştir. Bunun nedeni; şehirdeki bütün yapıların beyaz taştan yapılmış olması ve sonucunda güneşin, yapıların üzerinde daha fazla yansıma yapmasıdır. Farsça’da; Aynî: tıpkı, Tap: ziya, ışık ve hararet verici anlamını taşıdığı için ‘Ayîntap’, güneş gibi parlayan şehir anlamında kullanılmıştır.
  • Hikmet Turhan Dağlıoğlu’nun Şark ve Garp kaynaklarından Antep ve Antep Kalesi adlı eserinde; Antep kelimesinin Ermenilerden geldiği; Teluç, Antap, Ayıntaf kelimelerinin Ermenice de: düşmeyen, dayanan, teslim olmayan kale anlamını taşıdığı belirtilmiştir.

Tarihi Yapılar​

Gaziantep, çeşitli dönemler ait tarihi eserlere sahiptir. Bunlar: Antik dönem eserleri; Kargamış, Sakçagözü, Zincirli ve Dülük Harabeleri olup buralarda Hititlere ait eserler bulunmuştur.
Roma ve Bizans dönemi esreleri: Bizans İmparatoru Justiniaus tarafından yaptırılan ve Memlûkler, Dulkadiroğulları ve Osmanlılar tarafından onarılan Gaziantep Kalesi ile Tılbaşar Kalesi’dir.
Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı eserleri: Halife Hz. Ömer zamanında yaptırılan Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde onarılan; Ömeriye Cami, Memlûklere ait Kadı Kemalettin, Eyüboğlu ve Alinacar Camileri, Dulkadiroğulları Beyliğine ait Ala-Üd Devle (Ali Dola) Camisi ve Osmanlı Dönemine ait: Tahtalı, Ağa, Bostancı, Ahmed Çelebi, Mehmet Nuri Paşa ve Bekir Bey Camileri, Ramazaniye Medresesi’dir.
Bunların yanı sıra yapım tarihleri bilinmeyen Boyacı, Esenbek, Handaliye, Halaybey, Hacı Nasr, Şeyh Fethullah, Şirvani, Ömer Şeyh, Kozanlı, Ayşe Bacı, Hüseyin Paşa, Karagöz, Karatarla Camileri bulunmaktadır.
Bedestenler: Zincirli ve Kemikli Bedestenleri.
Hamamlar: Eski Keyvan Hamamı, Paşa Hamamı, Şıh Hamamı, Naib Hamamı, Tabak Hamamı, Hüseyin Paşa Hamamı.
Hanlar: Paşa Hanı, Belediye Hanı, Hışvan Hanı, Emirali Hanı, Millet Hanı, Kürkçü Hanı, Bayaz Han (Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından restorasyon projeleri hazırlanmıştır) bulunmaktadır.
 
Gaziantep

Tarih boyunca Anadolu'da kurulan ve Anadolu'ya egemen olan tüm devletler için önemli bir merkez olmuştur.
Gaziantep, Roma İmparatorluğu zamanında bir sınır şehri idi. M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca Bölge; Doğu Roma İmparatorluğu ( Bizans ) sınırları içerisinde kalmıştır. İslamiyet'in yayılmasından itibaren bölge, İslam ordularının akınına uğramıştır. Gaziantep, Bizans'ın bir uç şehri haline gelerek stratejik bir konuma girmiştir. Bizans bölgeyi kaybetmemek için özel önem vermiştir. Bölge zaman zaman Araplarla Bizanslılar arasında el değiştirmiştir. Abbasi Halifesi Harun Reşid, 782 yılında bölgeyi fethederek 'Avasım' şehri haline dönüştürdü.
Bölge 1067 yılında Türklerin egemenliğine girdi. Bu tarihten sonra Gaziantep ve çevresi Anadolu Selçuklu Devleti ile Suriye Selçukluları egemenliğinde yer aldı. Haçlı Orduları 1098 yılında bölgeyi işgal ettiler. Gaziantep, önce Edessa ( Urfa ) Kontluğuna bir müddet sonra da Maraş Senyörlüğüne bağlandı. Bölge 1150 yılında Haçlılardan kurtarılarak tekrar Anadolu Selçuklu Devleti'ne bağlandı. Ancak bölgede istikrar sağlanamadı. Bölge Anadolu Selçukluları ile Suriye'de kurulan Atabeyliklerin çatışma alanı oldu. Bölge 1258 yılında Moğolların istilasına uğradı. Memlûk Devleti, 1260 yılında Gaziantep'i Moğol istilasından kurtararak sınırları içine aldı. Memlûkların sınır şehri olan Gaziantep, bu defa da Maraş'ta kurulan Dulkadir Beyliği'nin almak için mücadele ettiği bir şehir haline geldi. XIV. yüzyılın sonlarında başlayan bu mücadele bölgeye Osmanlıların gelmesine kadar devam etti.

1516 yılında Gaziantep'e gelen Yavuz Sultan Selim bölgeyi Arap Eyaletine bağlı bir sancak merkezi yaptı. Gaziantep 1531 yılında Dulkadir Beylerbeyliği'ne (Maraş Eyaleti) bağlandı. Bu durum 1830 tarihine kadar devam etti. Ancak 1818-1830 yılları arasında Antep Sancağının vergi gelirleri Halep Eyaletine tahsis edildi. 1830 yılında Antep kaza merkezi yapılarak Halep Eyaletine bağlandı. Antep, kısa bir dönem Mısır Hidivliği tarafından işgal edildiyse de tekrar Osmanlı yönetiminde Halep Eyaletine bağlandı. Antep, 1908 yılında yapılan idari düzenlemede sancak merkezi oldu. 1913 yılında Kilis ve Halfeti Antep Sancağına bağlandı. 1918 tarihinde Halep'in İngilizler tarafından işgal edilmesi üzerine bağımsız sancak oldu.

Cumhuriyetin ilanından sonra, 1924 yılında tüm sancaklar kaldırılarak il statüsüne dönüştürüldü. 1926 yılında Halfeti ilçesi bucak merkezine dönüştürülerek Şanlıurfa iline, buna karşılık Nizip bucağı ilçe yapılarak Gaziantep'e bağlandı. 1933 yılında Kahramanmaraş ilinden Pazarcık ile Osmaniye ilinin kaldırılması sonucu buraya bağlı İslahiye ilçesi Gaziantep'e bağlandı. Bir müddet sonra Pazarcık ilçesi tekrar Kahramanmaraş iline bağlandı.
1946 yılında Oğuzeli ilçesi, 1957 yılında ise Araban ve Yavuzeli ilçeleri kurularak Gaziantep'e bağlandı.
1989 yılında Büyükşehir Belediyesi kurularak, Merkezde Şahinbey ve Şehitkamil ilçeleri oluşturulmuştur. 1991 yılında Nizip İlçesi'nden Karkamış, İslahiye İlçesi'nden Nurdağı ayrılarak ilçe olmuştur. 1995 yılında Oğuzeli ilçesine bağlı Elbeyli Bucağı ve köyleri Kilis iline bağlanmıştır.
 
Geri
Top