Özcan KÖKNEL'in KİŞİLİK kitabından alıntılar
GEBELİK ve doğum
Gebelik sırasında, hatta gebelikten önce annede bulunanı ve çocuklarda kişilik ve davranış bozuklukları yanında sakatlıklar ve bedensel hastalıklar yapan etkenlerin başında frengi alkol, uyuşturucu ya da uyarıcı maddeleri kullanmak gelir.
Gebelik döneminde annenin geçirdiği ateşli hastalıklar, özellikle virütik olanlar ve bunlar arasında kızamıkçık, tüberküloz, gebelik zehirlenmesi, kalp, damar, böbrek ve başta şeker .hastalığı olmak üzere diğer metabolizma hastalıkları, kansızlık^ Rh uyuşmazlığı, beslenme bozuklukları, özellikle protein, tuz,maden, vitamin yetersizlikleri ölü ya da erken doğuma, düşüğe, davranış bozukluklarına, bedensel sakatlık ve hastalıklara yol açabilir.
NELER ZARARLI ?
Gebelik sırasında, özellikle ilk iki üç ay içinde tedavi amacıyla bilinmeden ve hekim denetimi olmadan alınan birçok ilaç doğacak çocukta olumsuz etkiler yapar. Urların tedavisinde kjjlj Janılan ilaçlar bunların başında gelir. Antibiyotiklerden tetrasiklin grubu, kloromfenikol, sülfamidler, gebeliğin ilk üç ayında ve E son altı haftasında kullanılmamalıdır. Tüberkülozda kullanılan streptomisin, isoniazid, iproniazid için de durum aynıdır. Şeker hastalığında ağızdan alınan ilaçlar yerine insülin kullanılmalı, hormonlardan, insan virüsüyle yapılan aşılardan kesin olarak S sakınmalıdır. Hekim tavsiyesi olmadan uyuşturucu, uyarıcı, ağrı kesici, kusmayı önleyici, uyku ve sükûnet verici ilaçları kesin olarak almamalıdır.
İnceleme ya da tedavi amacıyla X ışını alan annelerin daha çok sakat çocuk doğurdukları görülmüştür.
Cinsel birleşme sonrasında aşırı alkol alan, gebelikte alkol ve sigara kullanan, afyon ve türevlerine, içinde barbitürat bulunan uyku ilaçlarına, sükûnet veren ilaçlara, esrar, LSD ve benzeri maddelere bağımlı olan annelerin çocuklarında zekâ geriliği ve sakatlıkların daha çok olduğu saptanmıştır.
Genel olarak çocuklarda ortaya çıkan bozuklukların tipi, annenin kullandığı ilacın ya da kimyasal maddenin türünden çok kullanılan miktar, süre ve gebelik evresiyle ilgilidir. Gebeliğin ilk 15 gününde oğulcuk (embriyon) çoğalmış hücre kümesinden oluşur. Alınan ilaç ya oğulcuğu öldürür, gebelik son bulur ya da hiçbir etkisi olmaz gebelik sürer.
Gebeliğin 15. gününden 3. ayın sonuna kadar süren dönem içinde, oğulcuğun dölyatağında gösterdiği gelişmeye göre, her tip bozukluk ve sakatlık oluşabilir. Annenin aldığı ilaçlar ve kimyasal maddeler oğulcuğu ve ilerde doğacak bebeği clumsuz olarak en çok bu dönemde etkiler.
Üçüncü aydan sonra dölüt (fetüs) gelişmeye başlar. Annenin aldığı ilaçların ve kimyasal maddelerin etkisi azalır.
Gebeliğin her döneminde annenin karşılaştığı ruhsal ve bedensel sarsıntılar, karın üzerine düşme ve vurmalar doğacak çocukta olumsuz izler bırakabilir. Yapılan araştırmalar, dölya- tağı içinde bulunan dört beş aylık dölütün görme, işitme, tad ve dokunma algılarının gelişmeye başladığını göstermektedir. Dölüt annenin kalp vuruşlarını, barsak seslerini işitir. İçinde yaşadığı karanlığı algılar. Elinin başparmağını emer. Su kesesi içinde bulunan sıvının tadını alır. Bedenini algılar, hareket eder. Uyur ve uyanır. 6. aydan sonra bilinç oluşmaya başlar, annesinin ruhsal durumuyla çok sıkı bağlantı gösterir. Bu nedenle annenin bedensel ve ruhsal durumu dölyatağında bile dölüte yansır. Onda olumlu ya da olumsuz izler bırakır.
DOĞUM VE SONRASI...
Doğum sırasında, özellikle, dölyatağı ağzının açılması ve su kesesinin patlamasına kadar geçen zaman içinde ortaya çıkan doğum güçlükleri, uzun süren doğum işlevi, vakum uygulanması, çocuğun döndürülmesi, göbek kordonunun sıkışması, forseps kullanılması, fazla narkoz verilmesi, sükûnet veren Haçların uzun süre yüksek miktarda uygulanması, kısaca yeni doğan bebeğin beyninin kısa bir süre oksijen alamaması ya da örselenip zedelenmesi derece derece ağırlaşan ciddi bozukluk ve sakatlıklara neden olur.
Doğumdan üç yaşına kadar, özellikle sinir sisteminin gelişmesini engelleyen ve bozan etkenler, zekâ geriliği, sara ve sakatlıklara yol açar. Bu etkenlerin başında, beslenme bozuklukları, eksiklikleri, ilaç ve besin zehirlenmeleri, kafa üzerine düş-1 rr.e, vurma, ateşli beyin hastalıkları, virüs hastalıkları gelir.
Sonuç olarak, döl yatağı içinde, doğum sırasında ve ilk I çocukluk döneminde çeşitli etkenlerin beyinde bozduğu hücre I sayısı ve kapladığı alana göre, ruhsal gelişmede yavaşlama, I duraklama, gerileme yanında, beyin felci adı altında topfanan I çeşitli hastalıklar ortaya çtkor.
GEBELİK ve doğum
Gebelik sırasında, hatta gebelikten önce annede bulunanı ve çocuklarda kişilik ve davranış bozuklukları yanında sakatlıklar ve bedensel hastalıklar yapan etkenlerin başında frengi alkol, uyuşturucu ya da uyarıcı maddeleri kullanmak gelir.
Gebelik döneminde annenin geçirdiği ateşli hastalıklar, özellikle virütik olanlar ve bunlar arasında kızamıkçık, tüberküloz, gebelik zehirlenmesi, kalp, damar, böbrek ve başta şeker .hastalığı olmak üzere diğer metabolizma hastalıkları, kansızlık^ Rh uyuşmazlığı, beslenme bozuklukları, özellikle protein, tuz,maden, vitamin yetersizlikleri ölü ya da erken doğuma, düşüğe, davranış bozukluklarına, bedensel sakatlık ve hastalıklara yol açabilir.
NELER ZARARLI ?
Gebelik sırasında, özellikle ilk iki üç ay içinde tedavi amacıyla bilinmeden ve hekim denetimi olmadan alınan birçok ilaç doğacak çocukta olumsuz etkiler yapar. Urların tedavisinde kjjlj Janılan ilaçlar bunların başında gelir. Antibiyotiklerden tetrasiklin grubu, kloromfenikol, sülfamidler, gebeliğin ilk üç ayında ve E son altı haftasında kullanılmamalıdır. Tüberkülozda kullanılan streptomisin, isoniazid, iproniazid için de durum aynıdır. Şeker hastalığında ağızdan alınan ilaçlar yerine insülin kullanılmalı, hormonlardan, insan virüsüyle yapılan aşılardan kesin olarak S sakınmalıdır. Hekim tavsiyesi olmadan uyuşturucu, uyarıcı, ağrı kesici, kusmayı önleyici, uyku ve sükûnet verici ilaçları kesin olarak almamalıdır.
İnceleme ya da tedavi amacıyla X ışını alan annelerin daha çok sakat çocuk doğurdukları görülmüştür.
Cinsel birleşme sonrasında aşırı alkol alan, gebelikte alkol ve sigara kullanan, afyon ve türevlerine, içinde barbitürat bulunan uyku ilaçlarına, sükûnet veren ilaçlara, esrar, LSD ve benzeri maddelere bağımlı olan annelerin çocuklarında zekâ geriliği ve sakatlıkların daha çok olduğu saptanmıştır.
Genel olarak çocuklarda ortaya çıkan bozuklukların tipi, annenin kullandığı ilacın ya da kimyasal maddenin türünden çok kullanılan miktar, süre ve gebelik evresiyle ilgilidir. Gebeliğin ilk 15 gününde oğulcuk (embriyon) çoğalmış hücre kümesinden oluşur. Alınan ilaç ya oğulcuğu öldürür, gebelik son bulur ya da hiçbir etkisi olmaz gebelik sürer.
Gebeliğin 15. gününden 3. ayın sonuna kadar süren dönem içinde, oğulcuğun dölyatağında gösterdiği gelişmeye göre, her tip bozukluk ve sakatlık oluşabilir. Annenin aldığı ilaçlar ve kimyasal maddeler oğulcuğu ve ilerde doğacak bebeği clumsuz olarak en çok bu dönemde etkiler.
Üçüncü aydan sonra dölüt (fetüs) gelişmeye başlar. Annenin aldığı ilaçların ve kimyasal maddelerin etkisi azalır.
Gebeliğin her döneminde annenin karşılaştığı ruhsal ve bedensel sarsıntılar, karın üzerine düşme ve vurmalar doğacak çocukta olumsuz izler bırakabilir. Yapılan araştırmalar, dölya- tağı içinde bulunan dört beş aylık dölütün görme, işitme, tad ve dokunma algılarının gelişmeye başladığını göstermektedir. Dölüt annenin kalp vuruşlarını, barsak seslerini işitir. İçinde yaşadığı karanlığı algılar. Elinin başparmağını emer. Su kesesi içinde bulunan sıvının tadını alır. Bedenini algılar, hareket eder. Uyur ve uyanır. 6. aydan sonra bilinç oluşmaya başlar, annesinin ruhsal durumuyla çok sıkı bağlantı gösterir. Bu nedenle annenin bedensel ve ruhsal durumu dölyatağında bile dölüte yansır. Onda olumlu ya da olumsuz izler bırakır.
DOĞUM VE SONRASI...
Doğum sırasında, özellikle, dölyatağı ağzının açılması ve su kesesinin patlamasına kadar geçen zaman içinde ortaya çıkan doğum güçlükleri, uzun süren doğum işlevi, vakum uygulanması, çocuğun döndürülmesi, göbek kordonunun sıkışması, forseps kullanılması, fazla narkoz verilmesi, sükûnet veren Haçların uzun süre yüksek miktarda uygulanması, kısaca yeni doğan bebeğin beyninin kısa bir süre oksijen alamaması ya da örselenip zedelenmesi derece derece ağırlaşan ciddi bozukluk ve sakatlıklara neden olur.
Doğumdan üç yaşına kadar, özellikle sinir sisteminin gelişmesini engelleyen ve bozan etkenler, zekâ geriliği, sara ve sakatlıklara yol açar. Bu etkenlerin başında, beslenme bozuklukları, eksiklikleri, ilaç ve besin zehirlenmeleri, kafa üzerine düş-1 rr.e, vurma, ateşli beyin hastalıkları, virüs hastalıkları gelir.
Sonuç olarak, döl yatağı içinde, doğum sırasında ve ilk I çocukluk döneminde çeşitli etkenlerin beyinde bozduğu hücre I sayısı ve kapladığı alana göre, ruhsal gelişmede yavaşlama, I duraklama, gerileme yanında, beyin felci adı altında topfanan I çeşitli hastalıklar ortaya çtkor.