Oysa ne kadar yakındım
Bir ömür refakatınla kuşandım, her vakit şefkattin
Suskun halinle, sabra çekilmiş melalinle, umutlarını baharlaştırdın, yılmadın
Ne söylesem ve hatta densizlik edip gönlünü kırmaya meyletsemde niye kırmazdın
Solmayan gül misaliydin
Her nazarında tebessüm etmeyi asla ihmal etmezsin
İsteklerini çekinerek dile getirirdin, bin hüzün içinde ah etmeyen bir nefestin
Ümidini hiç yitirmedin, her zaman müşfikliğinle gönlümde derin bir tefekkürdün
Neden hiç anlamadım
Anlamak için aklımı ve izanımı zorlamadım, naçardım
Müşkilimde yanımdaydın, yalnızlığımda şevk bahşeden bir vicdandın
Sanki feda olmak için farktır, kanaatinle ar-ı aşktın, sabrınla en latif bir sevdaydın
Kalbin ne kadar naifti
Ruhunun lisanından kal eden bir arif-i nefesti, edepti
Hatalarımı hiç uyandırmadın, fırsat bilerek arkamdan da vurmadın
Her vakit müşfikliğinle al-i cenaptın, hotrat halim için bahşedilmiş zarif bir ilaçtın
Metanet halinde ardı
Be nasıl bir afak ki, sinemin sefilliğinde ki şafaktı
Aklım ve vicdanım için amahcup olmak için farktı, neden anlaşılmadı
Bedbin halimin, hesapsız melalimin ızdırabında sanki bir şakaydı,kalbim ağladı
Yüzünü hiç asmadın
Küsmek için vesileler aramayan candın,ne fedakardın
Bu kadar bereketli kalbin ikbaliydin, bahtım için kefildin, niye ihmal edildin
Hangi yüzle sual etmeliyim, duyduğum mahcubiyeti hangi saikle kal eylemeliyim
Sürurumun adresi
Ruhumun hicran damlalarının bereketi olan mürebbiyesin
Suskun halinle nekadar derin bir vicdan ile yüreğime seslenen nefessin
Talim ettiren, edebi önceleyen, tefekkürün ziyadeliğini hissettiren nasıl kedersin
Günlüğünü akudum
Müthiş bir iç burukluğunu yaşamaktan hiç kurtulamadım
Yıllara sari yazdıkların karşısında çok duygulandım, neden hiç anlatmadın
Sen susarak anlatan, halinin derinliğinde yaşayan bir sevdanın farkında ki aktın
Mustafa CİLASUN
Bir ömür refakatınla kuşandım, her vakit şefkattin
Suskun halinle, sabra çekilmiş melalinle, umutlarını baharlaştırdın, yılmadın
Ne söylesem ve hatta densizlik edip gönlünü kırmaya meyletsemde niye kırmazdın
Solmayan gül misaliydin
Her nazarında tebessüm etmeyi asla ihmal etmezsin
İsteklerini çekinerek dile getirirdin, bin hüzün içinde ah etmeyen bir nefestin
Ümidini hiç yitirmedin, her zaman müşfikliğinle gönlümde derin bir tefekkürdün
Neden hiç anlamadım
Anlamak için aklımı ve izanımı zorlamadım, naçardım
Müşkilimde yanımdaydın, yalnızlığımda şevk bahşeden bir vicdandın
Sanki feda olmak için farktır, kanaatinle ar-ı aşktın, sabrınla en latif bir sevdaydın
Kalbin ne kadar naifti
Ruhunun lisanından kal eden bir arif-i nefesti, edepti
Hatalarımı hiç uyandırmadın, fırsat bilerek arkamdan da vurmadın
Her vakit müşfikliğinle al-i cenaptın, hotrat halim için bahşedilmiş zarif bir ilaçtın
Metanet halinde ardı
Be nasıl bir afak ki, sinemin sefilliğinde ki şafaktı
Aklım ve vicdanım için amahcup olmak için farktı, neden anlaşılmadı
Bedbin halimin, hesapsız melalimin ızdırabında sanki bir şakaydı,kalbim ağladı
Yüzünü hiç asmadın
Küsmek için vesileler aramayan candın,ne fedakardın
Bu kadar bereketli kalbin ikbaliydin, bahtım için kefildin, niye ihmal edildin
Hangi yüzle sual etmeliyim, duyduğum mahcubiyeti hangi saikle kal eylemeliyim
Sürurumun adresi
Ruhumun hicran damlalarının bereketi olan mürebbiyesin
Suskun halinle nekadar derin bir vicdan ile yüreğime seslenen nefessin
Talim ettiren, edebi önceleyen, tefekkürün ziyadeliğini hissettiren nasıl kedersin
Günlüğünü akudum
Müthiş bir iç burukluğunu yaşamaktan hiç kurtulamadım
Yıllara sari yazdıkların karşısında çok duygulandım, neden hiç anlatmadın
Sen susarak anlatan, halinin derinliğinde yaşayan bir sevdanın farkında ki aktın
Mustafa CİLASUN