Gelir Vergisinde Dar mükellefler
Sadece Türkiye’de elde edilen kazanç ve iratlar üzerinden vergiye tabi tutulan kişilere ise dar mükellef denilmektedir. Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler dar mükellef sayılır ve sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratları üzerinden vergilendirilirler.(Md.6) Dar mükellefler açısından kazanç ve iratların hangi hallerde Türkiye’de elde edilmiş sayıldığı G.V.K. nun 7 ve 8’nci maddelerinde belirtilmiştir. Buna göre;
-Ticari kazançlarda dar mükellefin Türkiye’de işyerinin veya daimi temsilcisinin bulunması ve kazancın bu işyerinde veya daimi temsilciler tarafından elde edilmiş olması,
-Zirai kazançlarda zirai faaliyetin Türkiye’de yapılması,
-Ücretlerde hizmetin Türkiye’de icra edilmiş olması veya Türkiye’de değerlendirilmesi,
-Serbest meslek kazançlarında faaliyetin Türkiye’de yapılması veya Türkiye’de değerlendirilmesi,
-Gayrimenkul sermaye iratlarında gayrimenkulun Türkiye’de bulunması veya bu mahiyetteki hakların Türkiye’de kullanılması veya değerlendirilmesi,
-Menkul sermaye iratlarında sermayenin Türkiye’de yatırıma tahsis edilmesi,
-Diğer kazanç ve iratlarda işin veya muamelenin Türkiye’de yapılmış olması veya Türkiye’de değerlendirilmiş bulunması gerekmektedir.
Görüldüğü üzere dar mükellefiyette gelirin Türkiye’de elde edilmiş sayılabilmesi, diğer bir deyişle vergilendirilebilmesi için genel olarak faaliyetin Türkiye’de yapılmış olması veya Türkiye’de değerlendirilmiş bulunması gerekmektedir. Bu da dar yükümlülükte kişisellik değil, objektiflik ilkesinin uygulandığını göstermektedir.
Türkiye’de değerlendirmeden maksat, ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmış ise, Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılmasını ifade etmektedir.
Dar mükellefiyetle ilgili özel bir durum yurt dışında çalışan Türk vatandaşları ile ilgili bulunmaktadır. Daha önce de açıklandığı üzere Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları tam mükellefiyet esasına göre vergilendirilmektedir. Bununla birlikte, yurt dışında çalışan vatandaşlarla ilgili olarak Maliye Bakanlığı istisnai bir uygulama getirmiş olup, 6 Mart 1998 tarih ve 23278 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 210 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla süre yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar bakımından dar mükellefiyet esasına göre vergilendirilmeleri gerektiği, dolayısıyla yurt dışında elde ettikleri gelirlerin vergilendirilmeyeceği ifade edilmiştir. Bu tebliğ hükümlerine göre Türk vatandaşı olup yurt dışında çalışma izni bulunan kişilerin sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançlar vergilendirmeye tabi tutulmaktadır. Ancak bunlardan bir takvim yılı içinde altı aydan fazla Türkiye’de kalanlar ile kesin dönüş yaparak Türkiye’ye yerleşenlerin tam mükellefiyet esasına göre Türkiye’de ve yurt dışında elde ettikleri gelirlerin toplamı üzerinden vergilendirilecekleri ifade edilmiştir.
Sadece Türkiye’de elde edilen kazanç ve iratlar üzerinden vergiye tabi tutulan kişilere ise dar mükellef denilmektedir. Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler dar mükellef sayılır ve sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratları üzerinden vergilendirilirler.(Md.6) Dar mükellefler açısından kazanç ve iratların hangi hallerde Türkiye’de elde edilmiş sayıldığı G.V.K. nun 7 ve 8’nci maddelerinde belirtilmiştir. Buna göre;
-Ticari kazançlarda dar mükellefin Türkiye’de işyerinin veya daimi temsilcisinin bulunması ve kazancın bu işyerinde veya daimi temsilciler tarafından elde edilmiş olması,
-Zirai kazançlarda zirai faaliyetin Türkiye’de yapılması,
-Ücretlerde hizmetin Türkiye’de icra edilmiş olması veya Türkiye’de değerlendirilmesi,
-Serbest meslek kazançlarında faaliyetin Türkiye’de yapılması veya Türkiye’de değerlendirilmesi,
-Gayrimenkul sermaye iratlarında gayrimenkulun Türkiye’de bulunması veya bu mahiyetteki hakların Türkiye’de kullanılması veya değerlendirilmesi,
-Menkul sermaye iratlarında sermayenin Türkiye’de yatırıma tahsis edilmesi,
-Diğer kazanç ve iratlarda işin veya muamelenin Türkiye’de yapılmış olması veya Türkiye’de değerlendirilmiş bulunması gerekmektedir.
Görüldüğü üzere dar mükellefiyette gelirin Türkiye’de elde edilmiş sayılabilmesi, diğer bir deyişle vergilendirilebilmesi için genel olarak faaliyetin Türkiye’de yapılmış olması veya Türkiye’de değerlendirilmiş bulunması gerekmektedir. Bu da dar yükümlülükte kişisellik değil, objektiflik ilkesinin uygulandığını göstermektedir.
Türkiye’de değerlendirmeden maksat, ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmış ise, Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılmasını ifade etmektedir.
Dar mükellefiyetle ilgili özel bir durum yurt dışında çalışan Türk vatandaşları ile ilgili bulunmaktadır. Daha önce de açıklandığı üzere Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları tam mükellefiyet esasına göre vergilendirilmektedir. Bununla birlikte, yurt dışında çalışan vatandaşlarla ilgili olarak Maliye Bakanlığı istisnai bir uygulama getirmiş olup, 6 Mart 1998 tarih ve 23278 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 210 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla süre yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar bakımından dar mükellefiyet esasına göre vergilendirilmeleri gerektiği, dolayısıyla yurt dışında elde ettikleri gelirlerin vergilendirilmeyeceği ifade edilmiştir. Bu tebliğ hükümlerine göre Türk vatandaşı olup yurt dışında çalışma izni bulunan kişilerin sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançlar vergilendirmeye tabi tutulmaktadır. Ancak bunlardan bir takvim yılı içinde altı aydan fazla Türkiye’de kalanlar ile kesin dönüş yaparak Türkiye’ye yerleşenlerin tam mükellefiyet esasına göre Türkiye’de ve yurt dışında elde ettikleri gelirlerin toplamı üzerinden vergilendirilecekleri ifade edilmiştir.