Gerçek denen şeyin ne olduğu, nasıl ve kime göre tarifinin yapıldığı mevzusu felsefeciler tarafından tartışılan kallavi meselelerin başında geliyor. Benim dikkatimi çeken yönü ise işin felsefi boyutlarından ziyade gündelik yansımaları.
Sevmek yahut sevildiğini zannetmek. Gerçekte bizi sevdiğini sandığımız kişilerin ihanetine uğramak şu kısa ömrümüzde göreceğimiz en acı şeylerden biri olsa gerek.
insan her ne kadar yaşlansa da nefis daima genç. Yesin, içsin, gezsin, eğlensin ister. Gel gör ki güç elden gitmiş, takati kesilmiş, derman kalmamış.
Gerçek hayatta katı kalpli olan biri kendini farklı açılardan yufka yürekli gösterebilir. İllegal işler yapan birinin okul yaptırıp yardımsever iş adamı görüntüsü vermesi gibi. Halbuki amacı vergi indiriminden faydalanmak veya uyuşturucu satacağı yeni bir dükkan (!) açmak olabilir. Bunlar olduğu gibi görünmeyenlerdir.
Bir de bunun aksi söz konusu. Kaya gibi sağlam olduğunu bilmediğimiz kimselerin başka değirmen taşlarında öğündüğünü gördüğümüz olur. Çıkan tozları ezildiğinden ötürü un ufak olmuş tahıl zannederiz. Halbuki rüzgarın kayadan götürdüğü yalnızca tozdur.
Tabi bir de insanın kendi yanılgıları var. Kendini olduğundan farklı gören; boy aynası yerine dev aynasını tercih edenleri de atlamamak lazım.
Hayatın gerçeği ile yansımalarının bir arada bulunduğu bazı zamanlar ise sadece gerçeğin bulunduğu anlardan daha tatlı olabilir.
Hatta bazen temsili olarak ortaya konan şey gerçeğin önüne geçer. Daha etkili bir pozisyon oluşturur.
Gerçekte olup hayatın hızından algılayamadığımız anları dondurduğumuzda ayrıntıları daha iyi fark ederiz.
Sahteyi gerçek sanıp gerçek tepkiler de verdiğimiz anların yokluğunu kim savunabilir?
Kimi zaman olmayacak hayaller kurar gerçek hayata bu şekilde tutunuruz.
Çoğu zamanda duygularımızın esiri olur neyin gerçek neyin gerçek olmadığı arasında kalakalırız.
Gerçeğin tek ama doğrunun birden fazla olacağına inanmayıp birbirimize olan inancımızı kaybettiğimiz zamanlar ise iyice çoğalmış durumda.
Herkesin bildiği ama göremediği yönleri gösteren biri güldürebilir bizi.
Yine herkesin bilip kimsenin söyleyemediği gerçekleri kendi küçük yüreği büyük kişilerden dinleriz kimi zaman.
Kimimize göre başkaları hızlıdır kimimize göre diğerleri yavaş. Gerçekte kim hızlı kim yavaş bilen yok.
Bu böyle uzayıp gider. Ama gerçekler ve yansımaları ne olursa olsun size, bize hep hayır getirsin.
Sevmek yahut sevildiğini zannetmek. Gerçekte bizi sevdiğini sandığımız kişilerin ihanetine uğramak şu kısa ömrümüzde göreceğimiz en acı şeylerden biri olsa gerek.
insan her ne kadar yaşlansa da nefis daima genç. Yesin, içsin, gezsin, eğlensin ister. Gel gör ki güç elden gitmiş, takati kesilmiş, derman kalmamış.
Gerçek hayatta katı kalpli olan biri kendini farklı açılardan yufka yürekli gösterebilir. İllegal işler yapan birinin okul yaptırıp yardımsever iş adamı görüntüsü vermesi gibi. Halbuki amacı vergi indiriminden faydalanmak veya uyuşturucu satacağı yeni bir dükkan (!) açmak olabilir. Bunlar olduğu gibi görünmeyenlerdir.
Bir de bunun aksi söz konusu. Kaya gibi sağlam olduğunu bilmediğimiz kimselerin başka değirmen taşlarında öğündüğünü gördüğümüz olur. Çıkan tozları ezildiğinden ötürü un ufak olmuş tahıl zannederiz. Halbuki rüzgarın kayadan götürdüğü yalnızca tozdur.
Tabi bir de insanın kendi yanılgıları var. Kendini olduğundan farklı gören; boy aynası yerine dev aynasını tercih edenleri de atlamamak lazım.
Hayatın gerçeği ile yansımalarının bir arada bulunduğu bazı zamanlar ise sadece gerçeğin bulunduğu anlardan daha tatlı olabilir.
Hatta bazen temsili olarak ortaya konan şey gerçeğin önüne geçer. Daha etkili bir pozisyon oluşturur.
Gerçekte olup hayatın hızından algılayamadığımız anları dondurduğumuzda ayrıntıları daha iyi fark ederiz.
Sahteyi gerçek sanıp gerçek tepkiler de verdiğimiz anların yokluğunu kim savunabilir?
Kimi zaman olmayacak hayaller kurar gerçek hayata bu şekilde tutunuruz.
Çoğu zamanda duygularımızın esiri olur neyin gerçek neyin gerçek olmadığı arasında kalakalırız.
Gerçeğin tek ama doğrunun birden fazla olacağına inanmayıp birbirimize olan inancımızı kaybettiğimiz zamanlar ise iyice çoğalmış durumda.
Herkesin bildiği ama göremediği yönleri gösteren biri güldürebilir bizi.
Yine herkesin bilip kimsenin söyleyemediği gerçekleri kendi küçük yüreği büyük kişilerden dinleriz kimi zaman.
Kimimize göre başkaları hızlıdır kimimize göre diğerleri yavaş. Gerçekte kim hızlı kim yavaş bilen yok.
Bu böyle uzayıp gider. Ama gerçekler ve yansımaları ne olursa olsun size, bize hep hayır getirsin.