Birçok ilişkide en zor kararlardan biridir: Gitmeli miyim? Yoksa kalmalı mıyım? Bu ikilemi çözmek her zaman kolay olmayabilir. Özellikle karar verilmesi gereken ilişki bir insan değil de, işiniz olduğu zaman doğru yanıtı bulmak eyleme geçmekten daha zor hale gelebilir.
Yeni bir iş gününe başlarken ya da bitiminde, kendi kendine “Bu işten ayrılmam gerek, başka bir iş bulmalıyım.” diyen kişi sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Kimi yolun başındayken bu düşencelere dalar, kimi ise yıllardır çalıştığı işi için bu duyguları yaşar. Genellikle işin kendisine uygun olmadığı, iş yerinde değerinin bilinmediği, haksızlığa uğradığı, çalışma şartlarının düzelmediği, işinden nefret ettiği ve mutsuz olduğu gibi gerekçeler insanları işten ayrılma, yeni bir iş yeri hatta bazen yeni bir iş kolu bulma konusunda düşündürür. Düşünen çok kişi olmasına karşın, buna karar veren kişi sayısı çok değildir. Büyük çoğunluk, uzun yıllar bu duygu ile yaşar ve ayrılması ancak emeklilikle olur. Bazı kişiler duyguları yaşamaya başladığı an karar verir ve sonra pişman olur. Önemli olan bu kararı verip, zor görünen değişimi yaptıktan sonra mutlu ve başarılı olanların, nasıl karar verdiklerini ve eyleme geçtiklerini anlayabilmektir.
“Herkesin çalışmak istediği, girebilmenin zor olduğu ve geleceğimin iyi olacağı söylenen bir işim vardı. Çok isteyerek, mücadele ederek başlamıştım ve neredeyse 10 yıldır çalışıyordum. Ancak gittikçe artan kişisel çekişmeler, dedikodular, çalışma arkadaşlarımın yükselmek için gösterdikleri riyakarlık ve değişen yöneticinin beceriksiz, taraflı tutumu beni mutsuz etmeye başlamıştı. Bulmaya çalıştığım çözümler işe yaramadı. Önceleri akşam saatlerinde bile çıkmak istemediğim işime istemeyerek gitmeye başlamıştım. Birkaç gündür süren, tamamen kişisel çatışmalar nedenli tartışmalı toplantılar sonrası, sabah işe geldiğimde bir gün önce benim için olumsuz ve kötü düşüncelerini söylemiş olan iş arkadaşım, günaydın dedi. Sonra birisi daha ve birden fark ettim ki emekli olana kadar ben bu insanlara günaydın demek istemiyorum. Odama gittim, masama oturdum. Çevreme baktım. Sonra benim sevdiğim şeyin, yaptığım iş olduğuna ve burada yapmak zorunda olmadığıma karar verdim. İstifa mektubumu yazdım. İmza atmadan önce karşılaşabileceğim sorunları düşündüm ve kendi kendime ‘Ne olursa olsun bundan daha mutsuz olamazsın.’ diyerek imzamı attım ve ayrıldım. Sonrasında yeni iş vs. için bir süre dalgalanma yaşadıysam da hiç pişman olmadım. Şimdi geçmişe bakıyorum ve hayatta verdiğim en iyi kararlardan biri olduğunu düşünüyorum.”
Herkesin çok önemsediği bir iş yerinden ayrıldığı zaman tüm çevresinin yanlış karar verdiğini düşündüğü, şimdi ise bu kararı nedeniyle insanların hayranlık duyduğu, başarılı olmuş bir kişinin gerçek öyküsü bu. Kararını bir günde verdiğini söylese de, o karar aşamasına değin düşündükleri, hissettikleri ona kalmanın daha zor olduğu inancını vermiş. Her zaman böyle olmaz. Bu kararın sonrası pişmanlık, kızgınlık ve hüzün olabilir. Olmaması için bu kararı verirken nelere dikkat etmek gerekir?
ÖNCE KENDİNLE YÜZLEŞMEK GEREKİR!
İş değiştirmek ya da işi bırakmak için karar vermeden önce yapılması şart denilen öneriler var. Öncelikle niçin istediğinizi kendinize sormalısınız. Eğer ayrılmak isteme nedeniniz, iş yerinde sizin değerinizin bilinmediği ve hak ettiklerinizi alamadığınızsa; öncelikle gerçekçi olmakta yarar var. Sandığınız kadar değerli ve becerikli misiniz? Kendi özellikleriniz, yetenekleriniz konusunda ne kadar objektif olduğunuzu anlamak kolay değildir. Ama yine de yapılması gerekir. Bunu yapabildiğiniz zaman hala aynı fikirdeyseniz, ikinci adım iş yerinizde bu durumu nasıl anlatabileceğinizi çözmek olmalıdır. Yeteneklerinizi kullanıyor musunuz? Gerçek performansınızı gösteriyor musunuz? Ve tüm bunları yapmanıza rağmen hala yeterli karşılığı almadığınızı düşünüyorsanız, çözümü kendi iş yerinizde bulup bulamayacağınız ilk adım olmalı. Yeteneklerinizi gösterebileceğiniz başka bir bölüm, yeni bir proje çözüm olabilir. Birçok konuda olduğu gibi öncelik araştırmak ve denemek olmalıdır.
Çalıştığınız işteki yöneticilerin yönetim şeklinden hoşnut olmamak, iş yerinin etik değerleri ile kişisel değerlerin çatışması, iş arkadaşları ile olan sorunlar, taciz, mobing, çalışsanız bile ilerleme şansının olmadığı gibi birçok neden işten ayrılmanız için size baskı yapabilir. Tek tek hepsi için çözüm olup olmadığını ve elinizden geleni yapıp yapmadığınızı düşünmek, karar verme öncesi kesinlikle yapılması gereken şeylerdir.
Eğer tüm bu nedenlerin birkaç tanesi birden varsa, çözüm aramanıza rağmen bulamadığınızı düşünüyorsanız, bulduğunuz çözümler işe yaramamış ve değişim olmuyorsa, iş artık sizin için bir stres nedeni haline geldiyse, ama en önemlisi baştan yanlış iş seçtiğiniz ve aslında yapmak istediğiniz şeyin bambaşka olduğuna inancınız uzun süredir varsa ve mutsuzsanız, belki de iş değişikliği zamanı gelmiştir. Yine de eyleme geçmeden önce değişimi nasıl yapacağınızı, sonrasında yapabileceklerinizi, olası fırsatları tek tek değerlendirmek gerekir. En önemlisi, mutsuzluğunuzun ve stresin gerçek kaynağının işiniz olduğundan emin olun. Unutmayın, özel yaşamınızdaki mutsuzluklar, eş ve aile sorunları, yaşadığınız depresyon ya da başka bir ruhsal problem size baş edilmesi daha zor geldiği için, tüm sorunlarınız için işinizi suçluyor olabilirsiniz. Siz farkında olmadan iş yeriniz de sizin sorunlarınızdan yorulmuş ve değişim düşünüyor olabilir. Belki de sizin gitme isteğiniz, aslında onların bu niyetini fark edip, onlardan önce adım atma çabasıdır. Bu nedenle, karar vermeden önce Zeki Müren’in sesinden o şarkıyı bir kez daha dinlemekte yarar olabilir:
“Gitmek mi zor kalmak mı zor
O sabahı gel bana sor
O ayrılığı gel bana sor
Dilim ne isterse desin”