Tebessüm, kişinin kendisinin işitmeyeceği bir şekilde sessizce gülmesidir ki
buna, kısaca gülümseme diyoruz..
Peygamber efendimiz güler yüzlü idi ve tebessüm ederek gülerdi. Gülerken,
mübârek dişleri görünürdü. Güldüğü zaman, nuru duvarlar üzerine ziya
verirdi. Kahkaha ile güldüğü hiç görülmedi. Sessizce tebessüm ederdi. Bazan
gülerken mübarek ön dişleri görünürdü. Hep düşünceli, üzüntülü görünür, az
söylerdi. Konuşmaya tebessüm ederek başlar ve;
(Mü'min kardeşinin yüzüne tebessüm etmek sadakadır) buyururdu.
Tebessüm, satın alınmaz, rica, minnet ve mihnetle elde edilemez ve hiç kimse
de ödünç vermez. Çalmak da mümkün değildir.
Tebessüm eden kimse, başkalarına ikramda bulunuyor demektir. Gülümsemenin,
bir maliyeti, bir külfeti yoktur ama, insana çok şey kazandırır. Tebessüm,
vereni fakirleştirmeden, alanı zenginleştiren bir güce sahiptir. Gülümseme,
sadece bir an sürer. Fakat, hatırası bazen ebediyyen yaşar. Ancak tebessüm,
kendiliğinden verilmedikçe, hiç kimsenin işine yaramaz.
Allahü teala sabredenleri ve iyilik edenleri sever. İnsanlara hizmet
edenleri, nasihat verenleri, tatlı dilli, güler yüzlü olanları, iyi iş
yapanlara yardım edenleri sever. Kendini beğenenleri sevmez.
Gülümsemek sadakadır...
Müslüman dili ile, eli ile kimseyi incitmez. Zira başkasını incitmek
günahtır ve fitne çıkmasına sebep olur. Herkese karşı, güler yüzlü, tatlı
dilli olmak lazımdır. Münakaşa etmek, dostluğu giderir ve düşmanların
çoğalmasına sebep olur. Fitne çıkarmamalı, dost ve düşman ile de tatlı
konuşmalı, herkese karşı güler yüzlü olmalıdır. Muînüddîn-i Çeşti hazretleri
hep mütebessim yani güler yüzlü idi ve;
Arifin bir özelliği, insanlara karşı devamlı güler yüzlü olmasıdır
buyururdu.
Şunu hiçbir zaman unutmamalıdır ki, hiç kimse, gülümseme olmadan, ona
ihtiyaç duymadan yaşayacak kadar zengin ve kuvvetli değildir. Tebessüm,
yorgun olanı dinlendirir, ümitsiz olana neşe ve hayat bahşeder. Bazı
insanlar, çok yorgundurlar, gülümseyemezler. Böylelerine biz gülümsemeliyiz.
Zira gülümseyemeyenlerin, herkesten çok güler yüz görmeye ihtiyaçları
vardır.
Unutulmasın ki dinimiz, gülümsemeyi sadaka saymaktadır.
Hakiki bir Müslüman, tam ve mükemmel bir insan demektir. Güler yüzlü, tatlı
dilli, doğru sözlüdür. Kızmak nedir bilmez. Zira Peygamber efendimiz, en
güzel huylu, güler yüzlü, kibar tavırlı ve çok dürüst bir zat idi. Daima
hiddet ve şiddetden kaçmış, hiçbir zaman zulüm yapmamıştır. Müslümanların
daima iyi huylu, güler yüzlü olmasını istemiş, Cennete iyi huy ve sabırla
gidileceğini bildirmiş ve;
(Din kardeşine karşı güler yüzlü olmak, ona iyi şeyleri öğretmek, kötülük
yapmasını önlemek, yabancı kimselere aradığı yeri göstermek, sokaktan, taş,
diken, kemik ve benzerleri gibi çirkin, pis ve zararlı şeyleri temizlemek,
başkalarına su vermek hep sadakadır) buyurmuştur.
Yusuf bin Esbat hazretleri buyuruyor ki:
Güzel ahlakın alametleri; arkadaşının söylediğine itiraz etmeyip, kabul
etmek. Kendine ve herkese ve hatta her mahluka karşı merhametli ve insaflı
olmak. Kimsenin ayıbını araştırmamak.
Başkasında bir kusur görünce,
dalgınlıkla olmuştur istemeyerek yapmıştır diyerek iyiye yormak. Kendisinden
özür dileyenlerin özürlerini kabul etmek.
Başkalarından gelen sıkıntı ve
eziyetlere sabır ve tahammül etmek. Başkalarının kusurlarını araştırmak
yerine, kendi kusur ve kabahatlerini düşünüp araştırmak, düzeltmeye
çalışmak. Büyük-küçük herkese karşı edebli, tatlı dilli, güler yüzlü
olmaktır.
Dost, düşman, herkesi güler yüz ve tatlı dil ile karşılamalı, hiç kimse ile
münakaşa etmemelidir. Herkesin özrünü kabûl etmeli, kabahatlerini affetmeli,
zararlarına karşılık yapmamalıdır. Muhammed bin Salim hazretlerine;
-Bir kimsenin evliyam olduğu nasıl anlaşılır? dediklerinde,
-Tatlı dili, güzel ahlakı, güler yüzü, cömertliği, münakaşa etmemesi,
özürleri kabul etmesi ve herkese merhamet etmesi ile anlaşılır buyurmuştur.
İnsan olmanın anahtarı...
Abdullah-ı Ensari hazretleri buyurdu ki:
İlim, çok tekrar ve fazla müzakere ile ele geçer. Ayrıca bunun için az
uyumalı ve Allahü tealanın yardımını talep etmelidir. Alemlere rahmet olan
Resulullah efendimiz buyuruyor ki:
(Geceleyin Allahü tealanın korkusundan ağlayan göze ateş dokunmaz.)
Bir kimse, kırk gün Allah için ihlasla sabahlasa, hikmet pınarları zahir
olup, kalbinden lisanına akar. Peygamber efendimiz;
(Mü'min, gece çok ağlar, gündüz çok tebessüm eder) buyurdu.
Netice olarak tebessüm, iç dünyamızın güzelliklerinin, dışa yansımasıdır ve
evde saadet, iş yerinde ise, muvaffakiyet meydana getirir. Ayrıca tebessüm,
sevginin, insan olmanın da anahtarıdır.
Alıntıdır.