Gülümsemek zordur bazen; boğazındaki düğüm varlığını sıkça hissettirirken. Göz pınarların dolu, kalbinde sürekli bir sızı varken.
Gülümsemek zordur bazen; en güvendiğin insanlar seni terk etmiş, kalabalığın orta yerinde yalnızlığı kendine can yoldaşı edinmişken.
Gülümsemek zordur bazen; Sevdiklerin birer birer boşlukta yitip giderken ve sesin arkalarından haykırmak için cılız kalmışken.
Gülümsemek zordur bazen; hayat omuzlarında bütün ağırlığıyla kendini hissettirirken ve yaşamak sadece nefes alıp vermek olmuşken.
Gülümsemek zordur bazen; ağlayan bir çocuğun gözyaşlarında boğulurken ya da bir insana yardım edememenin ezikliğini yaşarken.
Gülümsemek zordur bazen; bu dünyada bir kütle olmaktan öteye geçemediğin sıkça hatırlatılmışken.
Gülümsemek zordur bazen; sevenlerin sevdiklerine, dostların dostlarına, kardeşlerin kardeşlerine, insanların insanlara yaptıklarına şahit olmuşken.
Gülümsemek zordur bazen; gerçekleşmemiş eski bir düş gözlerinde canlanmışken. O düşü tekrar
canlandıracak gücünün kalmadığını fark etmişken. Ve her şey artık bir düş olmuşken.
Gülümsemek zordur bazen; güzel günlerini sessizce düne teslim edip, yarına umutsuzca bakarken ve bugünü, pişmanlık içinde, yaşayamazken.
Gülümsemek zordur bazen; sevdiğin yaban ellerde çaresiz kalmışken ve vuslat gençlik kadar uzakken.
Gülümsemek zordur bazen; herkes üstüne gelip seni ezerken, ezilmeye başkaldıramazken ve kendi gözünde bile küçülürken.
Gülümsemek zordur bazen; bütün hüzünlü şarkılarda kendini görüp içten içe ağlarken.
Gülümsemek zordur bazen; maziyi anmak acı verirken. Ve geçmişe baktığında sadece hataları görürken.
Gülümsemek zordur bazen; yaşam ile ölüm arasında tercih yapma noktasına gelmiş ama yaşamı seçmemişken..
Gülümsemek zordur bazen; en güvendiğin insanlar seni terk etmiş, kalabalığın orta yerinde yalnızlığı kendine can yoldaşı edinmişken.
Gülümsemek zordur bazen; Sevdiklerin birer birer boşlukta yitip giderken ve sesin arkalarından haykırmak için cılız kalmışken.
Gülümsemek zordur bazen; hayat omuzlarında bütün ağırlığıyla kendini hissettirirken ve yaşamak sadece nefes alıp vermek olmuşken.
Gülümsemek zordur bazen; ağlayan bir çocuğun gözyaşlarında boğulurken ya da bir insana yardım edememenin ezikliğini yaşarken.
Gülümsemek zordur bazen; bu dünyada bir kütle olmaktan öteye geçemediğin sıkça hatırlatılmışken.
Gülümsemek zordur bazen; sevenlerin sevdiklerine, dostların dostlarına, kardeşlerin kardeşlerine, insanların insanlara yaptıklarına şahit olmuşken.
Gülümsemek zordur bazen; gerçekleşmemiş eski bir düş gözlerinde canlanmışken. O düşü tekrar
canlandıracak gücünün kalmadığını fark etmişken. Ve her şey artık bir düş olmuşken.
Gülümsemek zordur bazen; güzel günlerini sessizce düne teslim edip, yarına umutsuzca bakarken ve bugünü, pişmanlık içinde, yaşayamazken.
Gülümsemek zordur bazen; sevdiğin yaban ellerde çaresiz kalmışken ve vuslat gençlik kadar uzakken.
Gülümsemek zordur bazen; herkes üstüne gelip seni ezerken, ezilmeye başkaldıramazken ve kendi gözünde bile küçülürken.
Gülümsemek zordur bazen; bütün hüzünlü şarkılarda kendini görüp içten içe ağlarken.
Gülümsemek zordur bazen; maziyi anmak acı verirken. Ve geçmişe baktığında sadece hataları görürken.
Gülümsemek zordur bazen; yaşam ile ölüm arasında tercih yapma noktasına gelmiş ama yaşamı seçmemişken..