Halit Fahri Ozansoy

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Doğum tarihi: 12 Temmuz 1891, İstanbul
Ölüm tarihi ve yeri: 23 Şubat 1971, İstanbul
Defnedildiği yer: Zincirlikuyu Mezarlığı, İstanbul

Şâir ve yazar. İstanbul’da doğdu. Doktor M. Fahri Paşa’nın oğludur. Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. Yeterlik imtihanı vererek edebiyat öğretmeni oldu (1916). Muğla ve İstanbul’da Öğret*menlik yaptı, istanbul’da öldü. Zincirlikuyu Mezarlığı’na gömüldü.

Halit Fahri Ozansoyİlk şiirlerinde vezin, dil ve duyuş tarzı bakımından Fecr-i Âtî şâirlerinin tesirinde idi. Millî Edebiyat cereyanına katılınca aruz veznini bırakıp hece vezni ve konuşulan Türkçe‘ye döndü. Şiirlerine hüzün hakimdir. Daha çok aşk ve ölüm temalarını İşlemiştir. Beş hececilerden biridir. Piyes, roman ve hatıra türünden de kitapları vardır.

Şiir kitapları: 1. Rüya (1912), 2. Cenk Duyguları (1917), 3. Efsaneler (1919), 4. Zakkum (1920), 5. Bulutlara Yakın (1920), 6. Gülistanlar Harabeler (1922), 7. Paravan (1929), 8.. Balkonda Saatler (1931), 9. Sulara Dalan Gözler (1936), 10. Hap Onun için (1962), 11. Sonsuz Gecelerin Ötesinde (1962).

Romanları: 1. Sulara Giden Köprü (1939), 2. Aşıklar Yolunun Yolcuları (1939). Piyesleri: 1. Baykuş (1916), 2. İlk Sair (1923), 3. Sönen Kandiller (1926), 4. Nedim (1932), 5. On Yılın Destanı (1933), 6. Hayalet (1936), 7. Bir Dolaptır Dönüyor (1958), 8. İki Yanda (1970). [İlk iki piyes aruz ölçüsü ile diğerleri he*ce ölçüsü ile yazılmıştır.]

Hatıraları: 1. Edebiyatçılar Geçiyor (1939, 1969, Edebiyatçılar Çevremde adı İle 1970), 2. Dârülbedâyi Devrinin Eski Günleri (1964), 3. Eski İstanbul Ramazanları.
 
Anadolu Akşamı

Şair: Halit Fahri Ozansoy

Bir mektup parçası
Sevgilim, ne kadar hüzünlü bilsen
Bu ölgün akşamın ölgün bestesi,
Uzak tepelerden, dağlardan esen
Aşina olduğum rüzgarın sesi.
Gölgeler içinde ağaçlar yorgun,
Her tarafta yetim bir tevekkül var.
Sanki fısıldıyor Anadolu'nun
Uyuyan ruhuna ninniler rüzgar.
Sürüler iniyor karşı bayırdan,
Günün son ışığı vurmuş dereye.
Bir Muğla türküsü yükseldi kırdan:
"Ayşem, aygın baygın Ayşem, nereye?"
 
Balkonda Saatler
Şair: Halit Fahri Ozansoy
III.
Arka mahallelerde kızgın bir yaz öğlesi!
Tabak tıkırtıları duyuluyor evlerden...
Uzakta bir satıcı, yahut çocuk sesi...
Susuzluktan bunalmış uçamazken serçeler,
Tozlu sokaklar gibi tutuşup alevlerden
Bodur ağaçlar ile bomboş kalmış bahçeler!
İşte karşıkini de güneş çerçeveledi:
Demin duvar dibinde uyuklayan bir kedi
Sıyrılıyor yavaşça mutfağın loşluğuna...
Bayıltıyor hararet otu, taşı, böceği;
Fazla güneş içmiş de ortada ayçiçeği
Ayaküstü uğramış ışık sarhoşluğuna!
XII.
Ay bir lotüs, kocaman...düşmüş bir berraklığa...
Gök parlıyor durgun bir göl gibi saf ve şeffaf.
Işık dalgalarıyla yıkanıyor her taraf.
Ay, balkonda başını dayadı parmaklığa
Uyuyor...Uzakta bir saat çaldı: Bir...iki!...
Billûr bir hıçkırıktır bu sesin içindeki.
Ay, ışıkla süsleyip örümcek ağını
Minyatür bir cibinlik astı dışardaki cama.
Ses yok...yalnız yukarda, damda bir miyavlama!
Ay, odaya düşürdü solgun bir yaprağını:
Lambasız bir masanın üzerinde şimdi süs
Bir vazonun içinden parıldayan bu lotüs.
 
Dedikodu
Şair: Halit Fahri Ozansoy
Zaman bir böcek gibi sinsi, kenarda
Koltukların didikler durur kadifesini,
Hain bir kedi gözü parıldar lambalarda.
Şom ağızlar buz gibi üflerken nefesini,
Bir beddua halinde uzatarak sesini
Saat hırıltılarla can çekişir duvarda.
 
Denizde Ay
Şair: Halit Fahri Ozansoy
İndi solgun ve ılık
Ay ışığı denize
Bal rengi bir tatlılık
Çöktü gözlerinize.
Baktınız uzun uzun
Bu sulara baktınız,
Sulara ruhunuzun
Tadını bıraktınız!
Bu tatla aydınlanan enginlere aktınız!
 
Kedim
Şair: Halit Fahri Ozansoy
Kedim henüz bir yaşında;
Uyur hep soba başında.
Hem cesurdur, hem de kurnaz.
Bir tıkırtı duyar duymaz.
Uyanır, aslan kesilir;
Gözleri volkan kesilir.
O geldiği günden beri
Bizim evin fareleri
Damdan, tavandan indiler,
Birer deliğe sindiler.
Koşup yakalıyor hemen
Yuvasından, deliğinden
Çıkanları diri diri.
Artık bunlardan hiç biri
Dolaplarıma girmiyor,
Kitapları kemirmiyor.
 
Marmara Geceleri
Şair: Halit Fahri Ozansoy
Solgun parıltılarla Marmara'ya dair
Serpildiği geceler, suların billûr
Müsikîsi dağılır tenhâ sâhile.
Hıçkırıklar duyulur uzaktan bile.
Vücüduna beyaz bir maşlah bürülü,
Elinde bir sararmış menekşe gülü,
Gezer çamlar altında hasta bir kadın;
Baş örtüsü, göğsünde bir tül kanadın
Bir damla ay süzülür kirpiklerine.
Haber sorar yavru bir bülbül eşinden,
Bir ud sesi yükselir bir şehnişinden:
Sonra bütün yalılar rüyâya dalar.
Açıklarda beliren sessiz adalar.
Hizasını geçerek biraz ilerde
Ziyâlarla öpüşen yelkenlilerde
Bu rüyânın firâri, çılgın kuşları!
Ziyâların sularla der-âguşları
Uzayarak bîr müddet geçer aradan.
En nihayet çekilirdi ay Marmara'dan:
Eser karşı ufuktan hafif bir meltem;
Bahçelerde çekerken güvercinler dem,
Tekrar eder sahilin şâir suları
Billûr müsikisiyle bu hû hûları...
 
Vatan Destanı
Şair: Halit Fahri Ozansoy
O kadar dolu ki toprağın şanla,
Bir değil, sanki bin vatan gibisin.
Yüce dağlarına çöken dumanla
Göklerde yazılı destan gibisin.
Hep böyle bulutlar içinde başın,
Hilâli kucaklar her vatandaşın.
Geçse de asırlar, tazedir yaşın,
O kadar leventsin, fidan gibisin.
Çiçeksin, bayılır kuşlar kokundan,
Her dalın bir yay ki zümrüt okundan
Müjdeler fısıldar Ergenekon'dan:
Bu sese gönülden hayran gibisin.
Ey bütün cihana bedel Türkeli,
Açtığın cenklerin yoktur evveli.
Tarih bir nehir ki coşkundur seli.
Sen ona nisbetle, umman gibisin.
Bir yandan hep böyle taştın, köpürdün,
Bir yandan cefalı bir ömür sürdün,
Fakat ne derece ezildinse dün.
Şimdi gene tunçtan kalkan gibisin.
Bir insan nihayet kemikle ettir,
Bu et, bu kemiğe can hürriyettir.
En büyük hürriyet Cumhuriyettir,
Demek şimdi sen bir cihan gibisin.
Ey ana toprağı, ey Anadolu,
Açıldı önünde terakki yolu.
Hamdolsun her yanın bereket dolu,
Cennette bir yeşil meydan gibisin.
Yeni bir ay ördün al bayrağına,
Girdin en sonunda irfan bağına,
Medeni hayatın nur ırmağına
Ezelden susamış ceylan gibisin.
 
Geri
Top