Söyleyeni belli olmayan ürünlerin oluşturduğu Halk şiirinin bir koludur. Anonim Halk Şiiri nazım şekilleri şunlardır:
1. Mani
2. Ninni
3. Ağıt
4. Türkü
5. Destan
Mani
Anonim Halk şiirinin en küçük ve en sevilen nazım biçimidir.
Manilerin özellikleri şunlardır:
- Yedi heceli dört dizeden oluşur.
- Uyak düzeni aaxa şeklindedir.
- Birinci ve üçüncü dizeleri serbest, ikinci ve dördüncü dizeleri uyaklı maniler de vardır (xaxa).
- Manilerin ilk iki dizesi uyağı doldurmak ya da temel düşünceye bir giriş yapmak için söylenir. Bunlara doldurma dizeler denir.
- Temel duygu ve düşünce son iki dizede ortaya çıkar.
- Üçüncü mısraın serbest oluşu söyleme kolaylığı sağlar.
- Başlıca konusu aşk olmakla birlikte her türlü konuda da söylenmiştir.
- Maniler, Divan Edebiyatı‘ndaki “tuyuğ“un karşılığıdır.
Mani Örnekleri
Uzaktır seçilmiyor
Gönüldür geçilmiyor
Gönül bir top ibrişim
Dolaşmış açılmıyor
Yemenimin uçları
Çıkamam yokuşları
Selam edin yârime
Yedi dağın kuşları
Maniler şekillerine göre 4’e ayrılırlar.
1.
Düz (tam) mani: 7’li hece ölçüsüyle söylenir. Dört mısradan oluşur. aaxa şeklinde kafiyelenir. Maninin en yaygın şeklidir. Bu tarz manilere tam mani de denir.
Düz (tam) mani örneği:
Şu dağlar olmasaydı
Çiçeği solmasaydı
Ölüm Allah’ın emri
Ayrılık olmasaydı
2.
Kesik (cinaslı) mani: İlk dizesi cinaslı bir sözden oluşur. Bu ilk mısra hece sayısı bakımından diğerlerinden eksiktir. Kesik manilere, cinaslı mani, hoyrat da denir.
Kesik (cinaslı) mani örneği:
Böyle bağlar
Yâr başın böyle bağlar
Gül açmaz bülbül ötmez
Yıkılsın böyle bağlar
Niçin kondun a bülbül
Bağımdaki asmaya
Ben yârimden ayrılmam
Götürseler asmaya
3.
Yedekli (artık) mani: Düz maninin sonuna anlamı tamamlamak ya da pekiştirmek için iki dize daha eklemek suretiyle elde edilen manidir. Bu tarz manilere artık mani de denir.
Yedekli (artık) mani örneği:
Ağlarım çağlar gibi
Derdim var dağlar gibi
Ciğerden yaralıyım
Gülerim sağlar gibi
Her gelen bir gül ister
Sahipsiz bağlar gibi
4.
Ayaklı Mani: Kesik manilerin birinci dizesinin doldurularak söylenen şeklidir. Bunlara doldurmalı kesik mani de denir.
Ayaklı mani örneği:
Ah o beni o beni
Kakül örtmüş o beni
Ben yarimi unutmam
Unutsa da o beni
Deyiş: İki kişinin karşılıklı söylediği manilerdir. Soru yanıt şeklinde düzenlenir. Bir başka kişinin ağzındanmış gibi aktarıldığı şekilleri de vardır.
Maniler, halk arasında yaygın olarak kullanılan, genellikle karşılıklı söylenen bir nazım türüdür. Aşağıda gelin-kaynana arasında karşılıklı söylenen maniler yer almaktadır.
Deyiş Örneği:
Rafta hedik kaynana
Dişi gedik kaynana
Oğlun çerez getirdi
Sensiz yedik kaynana
Tereye petek koydum
İçine ipek koydum
Gelinimin adını
Zincirli köpek koydum
Maniler konularına göre on bölümde toplanır:
- Niyet manileri
- Atışma manileri
- Tarlada ve işte çalışırken gelip geçenlere söylenen maniler
- Bekçi ve davulcu manileri
- Satıcıların söyledikleri maniler
- Semai kahvelerinde söylenen cinaslı maniler
- Âşık hikâyecilerin söyledikleri maniler
- Mektup manileri
- Düğünlerde söylenen maniler
- Mani kıtalarından oluşmuş, mani özelliğini yitirmemiş “basit makamlı” veya konuşma üslubundaki maniler.
Ninni
Türk halk kültüründe “ninni” anonim halk şiiri ürünü olup çocuklar emzirilir veya uyutulurken söylenen yahut söylendiği varsayılan manzumelere verilen addır. Bir başka ifadeyle, ninniler başta çocukların anneleri olmak üzere çocuklan büyüten nine, anneanne, babaanne, teyze, abla, yenge vb. gibi yakınların çocuklan uyutmak için belli bir ezgiyle söyledikleri manzum veya mensur sözlerdir. Genellikle bir dörtlük veya bir mâniden ya da değiştirilip adapte edilerek yahut aynen bir türküden alınan ninniler kendilerine özgü ezgilerle söylenirler.
Tarihsel olarak da, Dîvânu Lugâti’t-Türk’te “ninni” karşılığı olarak “balu balu” ifadesi kullanılmaktadır. Ninni karşılıgındaki Dîvân u Lugâti’t-Türk’te geçen bu kullanım Türkçede bilinen en eski kullanımdır. Başka dillerde de benzerleri kullanılan “ninni” sözcüğünün XI. yüzyıldan itibaren Türkçede kullanıldığı düşünülmektedir.
Ninnilerin henüz kokunun, rengin bile farkında olmayan çocuklar için duydukları ve aşina oldukları anne sesine olan güvenle daha rahat ve korkusuzca uyumalarını veya sakinleşmelerini sağlayan manzum-mensur sözler ve kalıplaşmış, tizden pese doğru söylenen ezgilerdir. Ninnilerin sonunda nakarat olarak söylenilen “Uyusun da büyüsün ninni; E, e, e, eh” ve “Ninni yavrum ninni” gibi sözlerin uyku getirici müzikal tesirlere de sahip olduğuna inanılır.
Ninnilerde çoğunlukla dilek, temenni, sevgi, ilgi, şikâyet, üzüntü, ayrılık, gurbet, vaat, tehdit ve korkutma gibi konuların işlendiği görülür. Nadir olmakla birlikte bazen düşünce ve özdeyişlerin söylendiği ninniler de vardır. Ancak, ninnilerin çok büyük bir bölümü dilek ve temenni içerir.
Biçim açısından bakılacak olursa ninnilerde çoğunlukla yedili hece ölçü kullanıldığı ve ninnilerin mâni tipinde kafiye yapısına sahip olduğu görülmektedir. Âşıklar tarafından söylenmiş mâniler arasında sekiz ve on bir heceli ninniler de vardır. Ninniler dize sayılarına göre “İkilik, Üçlük, Dörtlük Ninniler”, “Bentlerden Meydana Gelen Ninniler” ve “Beşten On sekiz Heceye Kadar Uzayabilen Ninniler” şeklinde de tasnif etmek mümkündür.
Ninni Örnekleri
Asmaya kurdum salıncak
Uyumadı gitti yumurcak
Kopuverdi salıncak
Düşüverdi yumurcak
Ninni, ninni ninni!
Dandini dandini dasdana
Danalar girmiş bostana
Kov bostancı danayı
Yemesin lahanayı
Benim oğlum lokum yer
Uyusun da yürüsün ninni
Eve girsem ev karanlık
Dışa gitsem bağrım yanık
Herkes uyur sen uyanık
Uyusana yavrum ninni
Ağıt
Ölen kişilerin ardından duyulan acıyı, üzüntüyü dile getirmek için söylenen şiirlerdir. Deprem, yangın, sel gibi doğal afetlerle ilgili de ağıtlar yakılmıştır. Ağıt söyleme işine ağıt yakma, ağıt söyleyenlere ise ağıtçı denmektedir.
Ağıtların özellikleri şunlardır:
Ağıtlar, başından acı bir olay geçen ya da ölen kişinin iyiliklerinden, yiğitçe davranışlarından ve yaşamındaki önemli olaylardan söz eder.
Belli geleneksel hareketler eşliğinde kendine özgü ölçü ve uyaklarla söylenir.
Türklerde ağıt geleneği çok eskidir. Anadolu’nun hemen her yerinde söylenir.
Ağıtlar yarı anonim folklor ürünleri arasında da sayılabilir.
Türkçede 7, 8 ve 10 heceli ağıtlar yaygındır. En çok rastlanılanı 8 hecelilerdir.
Kimi şairler koşma nazım biçimiyle ağıtlar da söylemiştir.
Ağıtın, İslamiyet öncesi Türk edebiyatında karşılığı “sagu”, divan edebiyatında karşılığı ise “mersiye’dir.
Ağıt Örnekleri
Çeyizim sandıkta basılı kaldı
Kınalar ellerde yakılı kaldı
Bayrağım ağaçta asılı kaldı
Düğünüm mahşere kaldı neyleyim?
Babam resmimi de duvara assın
Yavrum dedikçe de resmime baksın
Ilıdı suyum da getirin tasın
Düğünüm mahşere kaldı neyleyim?
Türkü
Türlü ezgilerle söylenen anonim halk şiiri nazım biçimidir. Söyleyeni belli olan türküler de vardır. Halk edebiyatının en zengin alanıdır. Anadolu halkı bütün acılarını ve sevinçlerini türkülerle dile getirmiştir. Halkın derdini, neşesini, dünya görüşünü yansıtır. Hecenin değişik kalıplarıyla oluşturulur. Belli bir ezgi ile söylenir. Türkülerin ilk söyleyeni zamanla unutulmuştur. Kuşaktan kuşağa ve yöreden yöreye aktarılırken gerek içeriğinde gerek yapısında değişiklikler meydana gelmiştir. Türküler bend ve kavuştak denen bölümlerden oluşur. Türkünün asıl sözlerinin yer aldığı bölümlere bend adı verilir. Her bendden sonra gelip bu bendleri birbirine bağlayan bölümlere bağlama veya kavuştak adı verilir. Türküler, diğer halk şiiri ürünlerinden ezgileriyle ayrılır.
Türkülerin özellikleri şunlardır:
- Türkü iki bölümden oluşur. Birinci bölüm asıl sözlerin bulunduğu bölümdür ki buna “bent’ adı verilir. İkinci bölüm ise bentlerin sonunda yinelenen nakarattır. Bu bölüme bağlama” ya da “kavuştak denir. Bentler ve kavuştaklar kendi aralarında kafiyelenir.
- Türküler, hece ölçüsünün her kalıbıyla söylenir. Daha çok, yedili, sekizli, on birli hece ölçüleri kullanılır.
- Her konuda türkü söylenebilir. Bunlar arasında elbette aşk, hasret ilk sırayı alır.
- Halk arasında heyecan uyandıran olaylarla ilgili yakılan türküler bestelenir, zamanla yurdun her köşesine yayılır.
- Türkü, bölgelere, konularına, ezgilerine göre değişik isimler alır. Buna göre türkünün, hoyrat, oturak, kırık gibi türleri vardır.
- Türküleri kesin ayrıma sokmak güçtür.
- Bir yörede yakılan türkü diğer bir yöreye şekli ve söyleniş biçimi değişerek geçebilir. Böylece türkü halka mal olur.
Türkülerin Sınıflandırılması
Türküler ezgileri, konuları ve yapıları bakımından sınıflandırılabilir. Ayrıca söylendikleri bölgelere göre de ad alırlar:
I. Ezgilerine göre Türküler
a.
Usulsüzler: Bunlara uzun hava da denir. Divan, bozlak, hoyrat, kayabaşı, Çukurova gibi çeşitleri vardır.
b.
Usullüler: Ölçüsü ve ritmi belli olanlardır. Bunlara kırık hava da denir. Zeybekler, halaylar, barlar, horonlar, kaşık havaları… usullü türküleri oluşturur.
II. Konularına Göre Türküler
a.
Ninniler: Ninni, annenin çocuğunu kucağında, salıncakta ya da beşikte uyutmak için kendine özgü bir besteyle söylediği basit sözlü türküdür.
b.
Çocuk Türküleri: Çocuklara, iyi duygu ve düşünceleri aşılamak için söylenen türkülerdir.
c.
Doğa Türküleri: Yaylalar, dağlar, ormanlar, kuşlar, çiçekler gibi türlü doğa varlıklarını konu alan türkülerdir.
d.
Aşk Türküleri: Aşk duygularını, sevgiliye kavuşmayı, ayrılığı dile getiren içli türkülerdir.
e.
Kahramanlık ve Askerlik Türküleri: Savaş, göç, akın gibi olayları yiğitçe bir üslupla anlatan türkülerdir.
f.
Tören Türküleri: Kına gecesi, nişan, düğün gibi törenlerde okunan türkülerdir.
g.
İş Türküleri: Toplu olarak bahçede, bağda, bostanda, tarlada çalışırken söylenen türkülerdir.
h.
Karşılıklı Türküler: İki kişinin karşılıklı olarak belli bir konu üzerinde söylediği türkülerdir.
i.
Ölüm Türküleri: Genç yaşta hastalık, cinayet, kaza gibi nedenlerle ölenler için yakılan türkülerdir.
j.
Oyun Türküleri: Besteleri, oyun hareketlerine ve figürlerine uygun türkülerdir.
III. Yapılarına Göre Türküler
Türküler içerisinde bentleri bir, iki, üç, dört dizeden oluşanlar olduğu gibi kavuştukları bir, iki, üç, dört dize olanlar vardır. Ayrıca her dörtlüğün son dizesi kavuştaktan oluşan türküler de vardır. Bazı türkülerde ise kavuştak yer almaz.
Türkü Örneği
Çamlığı başında tüter bir tütün
Acı çekmeyenin yüreği bütün
Ziyamın atını pazara çekin
Gelen geçen Ziyam ölmüş desinler
Uzun olur gemilerin direği
Yanık olur anaların yüreği
Ne sen gelin oldun ne ben güveyi
Onun için açık gider gözlerim
Anonim Halk Şiirinde Destan
En az beş dörtlükten başlayıp sınırsız dörtlük sayısına sahip, kafiye örgüsü aaab, cccb, dddb ….; abab,cccb, dddb …; abxb, dddb, eeeb …; aaaa, bbba, ccca … şeklindeki koşma tipi kafiye örgülerinden herhangi birisi kullanılan şiirlerin nazım şekline destan adı verilir. Destanlar, şekil yönünden düz koşma, zincirleme koşma, yedekli beşli koşma, koşma şarkı, divan şekilleriyle düzenlenebileceği gibi beşten fazla mâninin anlatım tutumu ve konu bütünlüğü içinde arka arkaya eklenmesiyle kafiye örgüsü mâni, hacim bakımından destan nazım şekilleriyle de oluşturulabilir.