• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Haritalarda 3 ortaçağ gezgini

  • Konuyu açan Konuyu açan Suskun
  • Açılış tarihi Açılış tarihi

Suskun

V.I.P
V.I.P
* İbni Battûta!
*İbn-i Cübeyr
-Nasır Hüsrev Kubadiyâni
Ortaçağ’ın en büyük Müslüman seyyahı. 24 Şubat 1304′de Fas – Tanca’da doğmuş, 1369′da yine aynı şehirde vefat etmiştir.Ömrünün neredeyse tamamını seyahatle geçirir.

ibn-Battuta-seyahatte.jpg
Hayatı ve şahsiyeti hakkında bilgilerin tek kaynağı kendi seyahatnamesidir. Ana dili olan Arapçanın yanında Farsça ve Türkçe bilmektedir. Seyyah, 14 Haziran 1325 yılında hac niyeti ile yola çıktığında henüz yirmi iki yaşındadır. Kuzey Afrika sahillerini takip eden yolculuğunda 5 Nisan 1326’da Mısır – İskenderiye’ye varır. İşte her şey burada başlar. İçinde Fars, Hind, Sind, Çin gibi doğu memleketlerini gezme hevesi uyanır ve bu isteğin peşine düşer. 25 yıl süren bu seyahatlerin 1. kısmını ancak Kasım 1349’da Fas’a gelerek tamamlar.

Yolculuklarında doğudan batıya, kuzeyden güneye, Avrupa hariç eski dünyanın hemen hemen tamamını gezmiştir. Seylan (Sri Lanka) adasına gidip, Serendib dağına çıkarak Hz. Adem’e ait olduğu söylenen ayak izini dahi görür.

Fas’ta bir süre kaldıktan sonra Endülüs’e geçip Gırnata’ya (Granada) gelir. Burada da ayağını uzatıp yatmaz tekrar seyahat arzusuyla yollara düşer. Bu sefer Orta Afrika’ya Mali’ye yönelir. Büyük Sahra’yı kuzeybatıdan güneydoğu’ya doğru baştan başa geçerek Nijer’e vasıl olur.

Battûta gün gelip yurduna döndüğünde gezdiği uzak ülkelerde, gördüğü garip olaylardan bahsedince sözleri alayla alınır, pek çok şeyi “işkembe-i Kübra”dan attığı ithamına uğrar. Dalga konusu olur. Fakat yolculuklarında gezdikleri ve gördükleriyle seçkin bir danışman olarak sultan’ın meclisinde de yer alır.

Rihletu-ibn-Battuta.jpg


İbni Battûta. Marko Polo ile birlikte Ortaçağ’ın en büyük iki seyyahından biridir ve hatta çok daha geniş bir alanı gezmesi, üç kıtada en önemli kültür merkezleri¬ne ulaşması sebebiyle onu geride bırakmıştır.

Battûta gezdiği birçok ülkede sosyal hayata karışmış, evlilikler yapmış ve hatıralarını hiçbir şüpheye yer bırakmadan güvenilir birine yazdırmıştır. Halbuki Marko Polo’nun seyahatnamesine birçok hayalî hikâye katıldığı bilinen bir husustur.

Seyyahatlerini yazdığı notları İbni Cüzey’e vererek yirmisekiz yıl süren gezilerini yazmasını istemiş böylece “Rihletü İbn Battûta“ adıyla bilinen eser meydana gelmiştir.

Avrupa hariç neredeyse eski dünyanın tamamını gezen İbni Battûta’nın dönemi, dolaştığı ülkelerin çoğunda Türkler’in ve Moğollar’ın hâkim olması sebebiyle bir Türk-Moğol asrı sayılabilir.

ibni-battuta-guzergahi.jpg


Dünyanın yedi büyük hükümdarı arasında ilk sıraya koyduğu kendi ülkesi sultanı Ebû İnan el-Merînî hariç diğerleri Türk veya Moğol asıllıdır; dolayısıyla verdiği bilgiler bu milletlerin tarihi açısından çok önemlidir.

Anadolu’ ya yaptığı yolculukta Anadolu’nun durumu ve beylikler hakkında tafsilatlı bilgiler vermiştir. Bu yönüyle Türkiye tarihinin bir dönemi içinde önemli kaynaklar arasındadır.

Battuta’nın eserinden Türkler’le ilgili birkaç bölüm İsmet Parmaksızoğlu tarafından Kültür Bakanlığı’nın 1000 Temel Eser serisi içerisinde çıkmıştır.

Thomas J. Abercrombie ilginç bir metotla National geographic’ın sponsorluğunda yola koyularak İbn Battûta’nın gezdiği güzergahı aynen dolaşmış ve gördüklerini, çok güzel fotoğraflarla bu dergide yayınlamıştır.


ibn-Battuta.jpg

İbn-i Battuta Seyahatleri Güzergahı​
 
*İbn-i Cübeyr

1145’de Endülüs Balansiya (Valancia)’da doğdu. İspanya’dan başlayarak doğuya 3 büyük seyahat yaptı. İlk seyahatine hacca gitmek niyetiyle 1183 yılında 38 yaşındayken Granada’dan başladı ve 1185’de tamamladı.

Bundan 4 sene sonra bir seyahate daha çıktı. 1189 ve 1191 yılları arasında geçen bu seyahatiyle ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. 1217 senesinde bir seyahate daha çıktıysa da İskenderiye’ye geldiğinde burada vefat etti.

“ Rihle “ adlı bir seyahatname kaleme almış eser 19. yüzyıl ortasında Avrupa’da tanınmış; Fransızca, İtalyanca ve İngilizceye tercüme edilmiştir. Türkçe çevirisi “Endülüs’ten Kutsal Topraklara” adıyla basılmıştır

13. asır’a ait Yüzyıla ait bu değerli seyahatname, Haçlı Seferleriyle ilgili eserlerin hemen hepsine kaynaklık etmektedir ve yazarın Haçlı Seferlerine dair verdiği bilgiler, klasik tarihçilerin görüşlerinden tamamen farklıdır. Türkiye tarihi üzerine bazı değerli bilgilerin de bulunduğu eser, Kutsal toprakların 13. asırdaki durumuyla ilgili de ilginç malumatlar verir.

ibn-Cubeyr.jpg

İbn-i Cübeyr Seyahatleri Güzergahı​
 
*Nasır Hüsrev Kubadiyâni

Asıl adı, Ebu’l-Mu’în Nasır b. Hüsrev el-Kubadiyani el-Mervezî olup yaklaşık 1003 – 1088 yılları arasında yaşamıştır. 1003’te Belh’e bağlı Kubâdiyân’da dünyaya gelmiş 1088 yılında Yumgân’da vefat etmiştir

Gençlik çağlarında Gazneli Sultan Mahmud ve oğlu Sultan Mesud dönemlerinde Gazneli saraylarında ve Gaznelilerin kışlık başkentleri Belh’te devletin üst düzey görevlileri arasında yer almış, bu şehir Selçukluların eline geçince de Selçuklu hizmetine girerek Çağrı Bey’in mahiyetinde divan işlerinde çalışmıştır.

Daha sonra İsmaili’liğe meyil ederek saray çevresinden ayrılarak 43 yaşındayken İran’ın tamamını, Anadolu, Suriye, Filistin, Hicaz, Mısır, Sudan ve Tunus’u kapsayan yedi yıllık bir seyahate çıkmış ve izlenimlerini “Sefernâme” adlı seyahatnamesinde toplamıştır. Seyahati dönüşünde Şiî-İsmailî mezhebine bağlı Fatımiler tarafından yönetilen Mısır’a uğrayarak üç yıl burada kalmış İsmaili mezhebini teferruatı ile öğrenerek bunu yaymak üzere doğum yeri olan Horasan bölgesine Belh şehrine gönderilmiştir. (1052)

Nasir-Husrev-Kubadiyani.jpg

Nasir Husrev Kubadiyani Seyahatleri Güzergahı​

Fakat burada Karmati olduğu gerekçesi ile takibata uğrayınca kaçarak önce Mazenderan ‘a buradan da Bedahşan vadisine sığınıp ömrünün sonuna kadar sürgün hayatı geçirmiş seksen yedi yaşındayken, Yumgân’da (1088) vefat etmiştir.

Sefernâme adlı mensur eseri İran, Ermenistan, Anadolu, Halep, Trablus, Şam, Suriye, Filistin, Mısır, Kayravân, Sudan ve daha birçok bölgeyi gezdiği yedi yıl süren seferlerinde kaleme alınmıştır. Eseri Haçlıların Ortadoğu’ya gelişlerinden hemen önce bölgenin durumunu önemli şehirleri tasvir etmesi bakımından çok önemlidir.
 
Geri
Top