Hasta değilsin...
Sadece uyanıyorsun...
İnsan neden yalnızlașır ve kalabalıklardan kaçar yada sadece sessizlik ister, hiçbir şeye tahammül edemez?
Mutlaka bu süreci yaşayanlar olmuştur o halde "yanlız" değilsin…
Bu kendin (gerçek/ÖZ') le baş başa kalma halidir. Uyanma evresindeki, her varlık önce kendi mağarasına çekilir, bu kabuğun içeriden kırılmasını sağlayan doğal bir süreçtir… Tıpkı tırtılın, kelebeğe dönüşürken, yaşadığı süreç gibi...
Her zaman vakit geçirdiğin insanlar arasında artık yalnızsındır.
Onlar konuşur, fakat sen duymazsın.
Selam bile vermeye korkarsın sırf boşuna laf kalabalığı olmasın diye.
Bir şey okuyamazsın çünkü zihnin sessizliği ve dinginliğini bozacak hiçbir şeyi kabul etmez. Sanki o kelimeler, sözcükler zihinde kusma belirtisi gösterir.
Bir müzik bile kirli gelebilir mi insana evet müzikten bile kaçarsın....
Çünkü gerçekten çoğu kirli, hüzün dolu sözlerden meydana gelir (istisnalar hariç).
Geceleri bir kaç kez uyanırsın, buna rağmen çok erkenden zinde kalkarsın. Veya tam tersi, çok uyumak cazip gelir.
Hareketlerin yavaşlar adımların bile ağır çekim halini alır.
Sessizce bir yerde saatlerce oturursun yada yataktan hiç çıkmazsın.
İlginçtir ki, daha önceleri beyninin içi adeta cadı kazanı gibi kaynarken şimdi düşünce bile belirmez.
Konuşma istediğin yoktur, çünkü bomboşdur zihin bir şey bilmiyorsundur;
Kime ne anlatacaksın.
Hiç olmadığın kadar hassaslaşırsın, her canlı varlık
bitkiler dahi başka görünür gözüne…
Neden bu halde olduğunu sorgulamaya başlarsın, evet bu bir dönüşümdür, içten- dışa doğru başlayan…
Duygularınla, düşüncelerinle, gizlediğin yaralarınla yüzleşirsin.
Ne kadar çok maske kullandığını ve rollere büründüğünü farkedersin.
Hep başkalarına göre davranan, kendinden bir haber,
"uyku" da bir model yarattığını farkedersin..
Hayatında en büyük etkiyi yaratmış insanlara bile tahammül edemez hale gelirsin.
Herkesi uzaklaştırırsın kendinden.
İçinde öyle şeyler keşfetmeye başlarsın ki hep orada kalmak istersin.
Dış dünya çok yavan ve boştur artık senin gözünde.
İçinde öyle şeylerle yüzleşirsin ki kendine ilk kez "tanık" olursun.
En önemlisi de șunu farkedersin, bağımlılıklarından sıyrıldığında ilk kez "kendin" olabildiğini…
Bağımlıkların, sadece maddeye değil, sevgiye dönüşür.
Bunu farkettiğinde başka hiç kimseye ihtiyaç duymazsın,
kendinle o kadar dolusundur ki...
Bunu başka bir şeye değişemezsin.
İlginçtir ki en yakınındaki insanlar bile bu halini anlamaz.
Sorunların olduğunu, depresyonda olabileceğini hatta hasta olduğunu söylerler.
Oysa sen biliyorsundur içinde bir şeyler uyanıyordur;
bu onun getirdiği tatlı sancılardır sadece…
Fakat gel de bunu anlat …
Gülüp geçmeye başlarsın, artık kimin ne düşündüğü umrunda degildir.
Biraz zorlu bir süreçtir sadece paradokslar içinde kalırsın zaman zaman dış dünya ile iç dünya arasında… Fakat gerçek BEN' liğin, hep seninledir, TEK rehberindir, bu yolculukta..
Yaşam (oyun), tıkır tıkır işleyen ilahi bir saat gibidir,
teslim olursun ÖZBEN' ine ve sadece olanı yaşarsın.
Sonrası, her şey akışta zaten bir plan,
ya da varılacak bir hedef yok, tıpkı bir seyyah gibi,
sadece yolda ve anda olursun.
Uyanışın, bir usulü yada bir kuralı da yoktur,
İçeriden kırılmayı başlatan bir olay... Bir durum, bir kişi, bir acı, bir ağaç, bir kuş hatta, bir taş bile olabilir.
Her şey bir vesiledir. Sen sadece,
hazır olduğunda, farkedersin "uyan" ırsın..