YoRuMSuZ
Biz işimize bakalım...
Her şeyin kirliliği olur da hayal kirliliği olmaz mı hiç? Hava kirliliği, deniz kirliliği, düşünce kirliliği, çevre kirliliği, gürültü kirliliği, ışık kirliliği derken artık "hayal kirliliği" ni irdeleme vakti gelmişte geçiyor bile
Aklıma geldi bu kavram online sözlüklerde ve nette kim ne demiş küçük bir araştırma yaptım. Kahretsin nereden aklıma geldiyse çok az bilgi mevcutmuş hayal kirliliği konusunda
Hayal Kirliliği = Sükut-u Hayal: Beklentilerin karşılanamama durumu...
BİR YAZI...
Önce öfke damarlarınıza yayılır kurtarmak için kendinizi acısından...
Asıl en başa dönersiniz hiç hayal kurmayan, hep temkinli, hep tedirgin, hep mantıklı olmuş olan kendinize...
Bir anlık boşluğunuza sokulmuştur bir hayal.. Ona sahip çıkmışsınızdır. Madem geldin hoşgeldin demişsinizdir. Kalın duvarlarınızın arasında sızabildiyse, inançsız keskin sert tuzaklarınızı asabildiyse, bir anlık boşluğunuzdan, yalnızlığınızdan dahi olsa yararlanarak yer edebildiyse içinizde onu korumak istersiniz...
Sonra bir bomba, bir cam kırılması, bir yırtık, bir bıçak yarası gibi... Hayal kırıklığı gelir. Sakinken vurulan bir kuş gibi... Boydan boya bir kesik gibi... Kapana kısılmış bir tilki gibi.. Çırpınır, aniden yakalanırsınız hayal kırıklığına.. Çırpınırsınız.. Çırpınırsınız çaresizlikte...
İste orada öfke yayılır damarlarınıza, dizlerinizi yumruklayacak denli öfke... Kendinizi oradan oraya vuracak sevdiğiniz herkesi silip kıracak kadar öfke.. Hayal kırıklığınızın büyüklüğüne göre...
Bilirsiniz öfkeniz yavaş yavaş azalmaya, eksilmeye başladığında acınız ayyuka çıkacaktır. Gücünüz yoktur o acıyla bas etmeye..
Hayal kırıklığı dünyadaki en iğrenç şeydir..
Öncesinde korkuyu sürekli kılar.. Tedirginliği, savunmaları..
Sonrasında göz göre göre gerçekleştiğinde ise "ben biliyordum" hissi kaplar her yeri.. Biliyorsunuzdur ama aksine inanmışsınızdır..
Aşklar hayal kırıklığıdır.. Umutlar hayaller planlar... Hepsi sonunda "aslında biliyordum olmayacağını" ile "ama inanmak istemiştim" arasında çaresiz arada bırakır sizi... En çok da o "ben demiştim" diyen kendi benliğinizdir acıtan içinizi... "hak etmiyorum" bunu ünlemler eşliğinde yumruklarınızı sıkarken, kendinizin sözünü dinlememiş olmayı bağışlayamazsınız...
Kime bulaşsanız yeterince suçlayamazsınız.. Kendinizi suçlamaktan yorgunluğunuz ağlama krizleriniz, bağırışlarınız sevdiklerinize cehenneme çevirdiğiniz konuşmalarınız...
Hayal kırıklığının büyüklüğüne bağlıdır tepkileriniz.. Aşırı tepki veriyorsun diyorsa birileri hayal kırıklığınızın aşırılığını anlamadıklarından...
İçinizin ne denli üşüdüğünü ne denli kapana kısılmış olduğunuzu...
Yerine yeni bir hayal kuramayacak olan hayalsiz insanlardan olduğunuzu.. Korkunuzun nasıl da sizi boğduğunu.. Gıdım gıdım kendinizi yumruklarla ilaçlarla boğduğunuzu anlamıyorlardır..
Ama kimse beni anlamıyor serzeniş değildir hayal kırıklığı.. Hayattan nefret etmektir. Aydınlığı görmemektir. Birilerini gözünüzü kırpmadan öldürebileceğiniz düşüncesinin içinizde bir yaratık gibi gezinmesine sebep olacak bir öfkeyle içinizi korumaya çalıştığınızdır.
Hayal kırıklığı binlerce parçanın ortasında kan içinde yerde oturmanızdır... Sırça köşkünüz kılmış olduğunuz hayal, kendinize camdan olmasına aldırmadan sığınak kıldığınız hayal üstünüze yıkılmıştır. Her yer kırık ve kandır.. Sizse kırılma sesine odaklanmışsınızdır..
Kanadığınızı fark edince öylece duralarsınız.. Kanadığınızı unutmak için çiğlik atarsınız bazen...
Kapandaki tilki gibi çaresizliğinizde...
İçinizde çevrilen bir bıçak gibidir hayal kırıklığı.. Çevrilir çevrilir...
BİRKAÇ SÖZ (ekşiden)
Günlük yaşam içinde görülen, yaşanılan, göze çarpan birçok şeyi kaydedip bilinç altından istek unsuru olarak geri ileten beynin, bir süre sonra, sayısız istek, hayal, yarım yamalak planlar, birlikte kurulup verilen sözlerle süslenen akabinde tutulmayip dağılan, ve buna benzer ıvır zıvırla dolup taşıp artık doğru, mantıklı bir şekilde çalışamaz hale gelmesinin sebebidir hayal kirliliği...
Hayal kirliliğinin sebebi beynin mantıklı şekilde çalışmayı çoktan bırakmış olması da olabilir. beyin, karşılaştığı olayları, hissettiği duyguları, düşünceleri daha önce karşılastığı ya da hayalini kurduğu olaylara benzetmektedir. bu iki şey arasında kurulan bağ, ruhun durumunu yansıtmakta ve gerçeküstü bir şekilde hayata istek olarak yansımaktadır.
Bir dolandırıcı olmayı hayal etmektir hayal kirliliği...
Hayal kurmamaya şartlandırılmış insanların, hayal kurmaya çabaladıkları ilk dönemdeki ürkek hayallerinin yarattığı ikilemli boğucu kargaşaya, gelecekte yakıştırabilecekleri etikettir hayal kirliliği.
Çok düşünen dolayısıyla farkındalığı yüksek insanların sıkça başvurduğu "hayata dayanma kürü" olarak tanımlayabiliriz.
Hayal dünyasına kaçma, bireyin yaşadığı çatışmaları hayalinde çözümleyerek rahatlaması durumudur. Fakir bir gencin piyangodan büyük ikramiyeyi kazandığını düşünüp, sahip olacağı parayla nerede ve nasıl yaşayacağının hayalini kurması gibi.
Aklıma geldi bu kavram online sözlüklerde ve nette kim ne demiş küçük bir araştırma yaptım. Kahretsin nereden aklıma geldiyse çok az bilgi mevcutmuş hayal kirliliği konusunda
Hayal Kirliliği = Sükut-u Hayal: Beklentilerin karşılanamama durumu...
BİR YAZI...
Önce öfke damarlarınıza yayılır kurtarmak için kendinizi acısından...
Asıl en başa dönersiniz hiç hayal kurmayan, hep temkinli, hep tedirgin, hep mantıklı olmuş olan kendinize...
Bir anlık boşluğunuza sokulmuştur bir hayal.. Ona sahip çıkmışsınızdır. Madem geldin hoşgeldin demişsinizdir. Kalın duvarlarınızın arasında sızabildiyse, inançsız keskin sert tuzaklarınızı asabildiyse, bir anlık boşluğunuzdan, yalnızlığınızdan dahi olsa yararlanarak yer edebildiyse içinizde onu korumak istersiniz...
Sonra bir bomba, bir cam kırılması, bir yırtık, bir bıçak yarası gibi... Hayal kırıklığı gelir. Sakinken vurulan bir kuş gibi... Boydan boya bir kesik gibi... Kapana kısılmış bir tilki gibi.. Çırpınır, aniden yakalanırsınız hayal kırıklığına.. Çırpınırsınız.. Çırpınırsınız çaresizlikte...
İste orada öfke yayılır damarlarınıza, dizlerinizi yumruklayacak denli öfke... Kendinizi oradan oraya vuracak sevdiğiniz herkesi silip kıracak kadar öfke.. Hayal kırıklığınızın büyüklüğüne göre...
Bilirsiniz öfkeniz yavaş yavaş azalmaya, eksilmeye başladığında acınız ayyuka çıkacaktır. Gücünüz yoktur o acıyla bas etmeye..
Hayal kırıklığı dünyadaki en iğrenç şeydir..
Öncesinde korkuyu sürekli kılar.. Tedirginliği, savunmaları..
Sonrasında göz göre göre gerçekleştiğinde ise "ben biliyordum" hissi kaplar her yeri.. Biliyorsunuzdur ama aksine inanmışsınızdır..
Aşklar hayal kırıklığıdır.. Umutlar hayaller planlar... Hepsi sonunda "aslında biliyordum olmayacağını" ile "ama inanmak istemiştim" arasında çaresiz arada bırakır sizi... En çok da o "ben demiştim" diyen kendi benliğinizdir acıtan içinizi... "hak etmiyorum" bunu ünlemler eşliğinde yumruklarınızı sıkarken, kendinizin sözünü dinlememiş olmayı bağışlayamazsınız...
Kime bulaşsanız yeterince suçlayamazsınız.. Kendinizi suçlamaktan yorgunluğunuz ağlama krizleriniz, bağırışlarınız sevdiklerinize cehenneme çevirdiğiniz konuşmalarınız...
Hayal kırıklığının büyüklüğüne bağlıdır tepkileriniz.. Aşırı tepki veriyorsun diyorsa birileri hayal kırıklığınızın aşırılığını anlamadıklarından...
İçinizin ne denli üşüdüğünü ne denli kapana kısılmış olduğunuzu...
Yerine yeni bir hayal kuramayacak olan hayalsiz insanlardan olduğunuzu.. Korkunuzun nasıl da sizi boğduğunu.. Gıdım gıdım kendinizi yumruklarla ilaçlarla boğduğunuzu anlamıyorlardır..
Ama kimse beni anlamıyor serzeniş değildir hayal kırıklığı.. Hayattan nefret etmektir. Aydınlığı görmemektir. Birilerini gözünüzü kırpmadan öldürebileceğiniz düşüncesinin içinizde bir yaratık gibi gezinmesine sebep olacak bir öfkeyle içinizi korumaya çalıştığınızdır.
Hayal kırıklığı binlerce parçanın ortasında kan içinde yerde oturmanızdır... Sırça köşkünüz kılmış olduğunuz hayal, kendinize camdan olmasına aldırmadan sığınak kıldığınız hayal üstünüze yıkılmıştır. Her yer kırık ve kandır.. Sizse kırılma sesine odaklanmışsınızdır..
Kanadığınızı fark edince öylece duralarsınız.. Kanadığınızı unutmak için çiğlik atarsınız bazen...
Kapandaki tilki gibi çaresizliğinizde...
İçinizde çevrilen bir bıçak gibidir hayal kırıklığı.. Çevrilir çevrilir...
[ Alıntııdr ]
BİRKAÇ SÖZ (ekşiden)
Günlük yaşam içinde görülen, yaşanılan, göze çarpan birçok şeyi kaydedip bilinç altından istek unsuru olarak geri ileten beynin, bir süre sonra, sayısız istek, hayal, yarım yamalak planlar, birlikte kurulup verilen sözlerle süslenen akabinde tutulmayip dağılan, ve buna benzer ıvır zıvırla dolup taşıp artık doğru, mantıklı bir şekilde çalışamaz hale gelmesinin sebebidir hayal kirliliği...
Hayal kirliliğinin sebebi beynin mantıklı şekilde çalışmayı çoktan bırakmış olması da olabilir. beyin, karşılaştığı olayları, hissettiği duyguları, düşünceleri daha önce karşılastığı ya da hayalini kurduğu olaylara benzetmektedir. bu iki şey arasında kurulan bağ, ruhun durumunu yansıtmakta ve gerçeküstü bir şekilde hayata istek olarak yansımaktadır.
Bir dolandırıcı olmayı hayal etmektir hayal kirliliği...
Hayal kurmamaya şartlandırılmış insanların, hayal kurmaya çabaladıkları ilk dönemdeki ürkek hayallerinin yarattığı ikilemli boğucu kargaşaya, gelecekte yakıştırabilecekleri etikettir hayal kirliliği.
Çok düşünen dolayısıyla farkındalığı yüksek insanların sıkça başvurduğu "hayata dayanma kürü" olarak tanımlayabiliriz.
Hayal dünyasına kaçma, bireyin yaşadığı çatışmaları hayalinde çözümleyerek rahatlaması durumudur. Fakir bir gencin piyangodan büyük ikramiyeyi kazandığını düşünüp, sahip olacağı parayla nerede ve nasıl yaşayacağının hayalini kurması gibi.