Hayvan haklarını dünya gündemine sokan bazı Avrupa ülkelerinin, Ortaçağ’da hayvanlara karşı “zalim” olduğu kadar “komik” cezalar uyguladığı ortaya çıktı. Almanya, İsveç, Fransa ve Flamanların yoğun yaşadığı bölgelerde, 13. yüzyıldan itibaren hayvanlara karşı açılan davalarda, yüzlerce büyük ve küçükbaş hayvan hakim karşısına çıkarıldı. Geç Ortaçağ Avrupası’nda ürünlere verdikleri zararlar nedeniyle fare, çekirge, tırtıl ve benzeri hayvanlar hakkında mahkemelerde davalar açıldı.
1487 yılında Fransa’nın Beaume kentinde mayıs böceklerine, Autin ve Lyon’da sümüklüböceklere karşı davalar açılırken, 1699 yılında büyük bir tırtıl istilasıyla karşı karşıya kalan Fransa’nın Auvergne kentinde, “başkalarının malına zarar vermekten suçlu bulunan tırtıllar”, prosedüre uygun olarak mahkemeye davet edildi.
Dost Kitabevi tarafından yayımlanan “Ortaçağ Avrupası’nda Cadılar ve Cadı Avı” adlı kitapta, araştırmacı Haydar Akın’ın Avrupa ülkelerindeki cadı avı ve ilginç cezalara ilişkin araştırmalarına yer verildi. “İnsanlarda olduğu gibi hayvanların da işledikleri suçlardan dolayı mahkemeye çıkarılarak yargılanması ve cezalandırılması” görüşünün hakim olduğu Ortaçağ Avrupası’nda 824-1845 yılları en az 144 hayvanın yargılandığı kayıtlara geçti.
Hayvanlara karşı açılan davalar kilise mahkemelerinde, “insanlara karşı kitlesel olarak eyleme kalkışan” fare, çekirge, tırtıl, köstebek gibi hayvanları “iyileştirme” ve “kazanma” amacına yönelik davalar görülmeye başladı. Sivil mahkemeler ise daha çok “bireysel suç” işleyen domuz, köpek, inek gibi hayvanları yargılamakla görevlendirildi., “savunma hakkının kutsallığı” göz önünde bulundurularak, davaya konu olan hayvanlara avukat bile tayin edildi.
En kriminali domuzlar
Bu dönemde, sivil mahkemelerde daha çok köpek gibi evcil veya kırsal kesim insanı için büyük önem taşıyan domuz, öküz, eşek gibi hayvanlara karşı davalar açıldı. Bunlar arasında hakim karşısına en çok, çocukları ısırdıkları gerekçesiyle domuzlar çıkarıldı. Bu konuda bilinen en eski dava, 1266 yılında Fransa’da görüldü. Bu davada, küçük bir çocuğu yiyen domuz, hakimin emriyle diri diri yakılmaya mahkûm edildi.
1386’daki bir başka davada ise Fransa’nın Falaise belediye meclisi, bir çocuğu yaralayan domuzu ayakları ve başı kopartılmak suretiyle ölüme mahkûm etmişti. Bu hayvanlara verilen cezalar genellikle ölüm olurken, infazlar “asılma, diri diri gömme veya yakılma” yöntemlerinden biriyle yerine getiriliyordu. Yargılama, eğer hayvan firarda değilse sanık huzurunda yapılıyor, suçlu bulunarak ölüme mahkûm edilen hayvanlara infaz öncesinde elbise giydiriliyordu.
Sanık at, ayağa kalk
1389 yılında Dijon’da bu kez sanık sandalyesinde bir at oturtuldu. Bu davada da sahibini yaralamaktan suçlu bulunan hayvan, başı kesilerek idam edildi. Fransa’da ülkenin en yüksek yargı organı olan Paris parlamentosu, 1546 yılında çevresine zarar vermekten suçlu bulduğu bir ineğin önce asılmasına, daha sonra bir şişe geçirilerek kızartılmasına karar verirken, 1604’de bir eşeği de asılarak ölüme mahkûm etmişti.
1488 yılında Autin’de farelere karşı açılan bir davada fareleri savunma görevini, yazdığı eserle bu alanda ün kazanan Chassaneux üstlendi. Chasseneux, müvekkillerine tek tek çıkarılan bir davetin, bu davada pratikte mümkün olamayacağını, müvekkillerinin sayılarının çok fazla olduğunu ve çevreye dağılmış olarak yaşadıklarını bildirdi. Mahkemenin bu talebi kabul etmemesi üzerine Chasseneux, farelerin, “kendileri hakkında dava açıldığında haberdar olan” kediler tarafından parçalanacaklarını ve bu yüzden mahkemeye gelmelerinin mümkün olmadığını söyledi. Chasseneux, bu itirazı da kabul edilmeyince hakimin insanlığına ve adaletine sığınarak müvekkillerinin affedilmesini talep etti.
1487 yılında Fransa’nın Beaume kentinde mayıs böceklerine, Autin ve Lyon’da sümüklüböceklere karşı davalar açılırken, 1699 yılında büyük bir tırtıl istilasıyla karşı karşıya kalan Fransa’nın Auvergne kentinde, “başkalarının malına zarar vermekten suçlu bulunan tırtıllar”, prosedüre uygun olarak mahkemeye davet edildi.
Dost Kitabevi tarafından yayımlanan “Ortaçağ Avrupası’nda Cadılar ve Cadı Avı” adlı kitapta, araştırmacı Haydar Akın’ın Avrupa ülkelerindeki cadı avı ve ilginç cezalara ilişkin araştırmalarına yer verildi. “İnsanlarda olduğu gibi hayvanların da işledikleri suçlardan dolayı mahkemeye çıkarılarak yargılanması ve cezalandırılması” görüşünün hakim olduğu Ortaçağ Avrupası’nda 824-1845 yılları en az 144 hayvanın yargılandığı kayıtlara geçti.
Hayvanlara karşı açılan davalar kilise mahkemelerinde, “insanlara karşı kitlesel olarak eyleme kalkışan” fare, çekirge, tırtıl, köstebek gibi hayvanları “iyileştirme” ve “kazanma” amacına yönelik davalar görülmeye başladı. Sivil mahkemeler ise daha çok “bireysel suç” işleyen domuz, köpek, inek gibi hayvanları yargılamakla görevlendirildi., “savunma hakkının kutsallığı” göz önünde bulundurularak, davaya konu olan hayvanlara avukat bile tayin edildi.
En kriminali domuzlar
Bu dönemde, sivil mahkemelerde daha çok köpek gibi evcil veya kırsal kesim insanı için büyük önem taşıyan domuz, öküz, eşek gibi hayvanlara karşı davalar açıldı. Bunlar arasında hakim karşısına en çok, çocukları ısırdıkları gerekçesiyle domuzlar çıkarıldı. Bu konuda bilinen en eski dava, 1266 yılında Fransa’da görüldü. Bu davada, küçük bir çocuğu yiyen domuz, hakimin emriyle diri diri yakılmaya mahkûm edildi.
1386’daki bir başka davada ise Fransa’nın Falaise belediye meclisi, bir çocuğu yaralayan domuzu ayakları ve başı kopartılmak suretiyle ölüme mahkûm etmişti. Bu hayvanlara verilen cezalar genellikle ölüm olurken, infazlar “asılma, diri diri gömme veya yakılma” yöntemlerinden biriyle yerine getiriliyordu. Yargılama, eğer hayvan firarda değilse sanık huzurunda yapılıyor, suçlu bulunarak ölüme mahkûm edilen hayvanlara infaz öncesinde elbise giydiriliyordu.
Sanık at, ayağa kalk
1389 yılında Dijon’da bu kez sanık sandalyesinde bir at oturtuldu. Bu davada da sahibini yaralamaktan suçlu bulunan hayvan, başı kesilerek idam edildi. Fransa’da ülkenin en yüksek yargı organı olan Paris parlamentosu, 1546 yılında çevresine zarar vermekten suçlu bulduğu bir ineğin önce asılmasına, daha sonra bir şişe geçirilerek kızartılmasına karar verirken, 1604’de bir eşeği de asılarak ölüme mahkûm etmişti.
1488 yılında Autin’de farelere karşı açılan bir davada fareleri savunma görevini, yazdığı eserle bu alanda ün kazanan Chassaneux üstlendi. Chasseneux, müvekkillerine tek tek çıkarılan bir davetin, bu davada pratikte mümkün olamayacağını, müvekkillerinin sayılarının çok fazla olduğunu ve çevreye dağılmış olarak yaşadıklarını bildirdi. Mahkemenin bu talebi kabul etmemesi üzerine Chasseneux, farelerin, “kendileri hakkında dava açıldığında haberdar olan” kediler tarafından parçalanacaklarını ve bu yüzden mahkemeye gelmelerinin mümkün olmadığını söyledi. Chasseneux, bu itirazı da kabul edilmeyince hakimin insanlığına ve adaletine sığınarak müvekkillerinin affedilmesini talep etti.