Bir Varmış, bir yokmuş, yeşil yapraklı bir ağacın altında minicik bir yuva varmış. Bu yuvanın içinde de sevimli bir Bülbül, Birde sincap varmiş @Hecem köyde ormanlarin icinde ufak bir evde yaşarmış. Hecem, her sabah uyanır uyanmaz penceresinden dışarı bakar ve gökyüzünü izlermiş. Özellikle de şirin bir melodiyle şarkı söyleyen bülbülü dinlemekten ve sinca pin bin daldan dala hoplamasini izler çok hoşlanırmış.
Bülbülün sesi o kadar güzelmiş ki, Hecem gün boyu onun şarkısını mırıldanırmış. Hatta bazen ağaç kovuğunda küçük konserler verir, bülbülün şarkılarını taklit etmeye çalışırmış. Ama bülbülün sesi o kadar güzelmiş ki, @Hecem bir türlü onun kadar güzel şarkı söyleyemezmiş.
Bir gün, @Hecem cesaretini toplayıp bülbüle yaklaşmış. "Merhaba bülbül," demiş titrek bir sesle, "Senin şarkın çok güzel. Ben de senin gibi şarkı söylemek istiyorum ama bir türlü beceremiyorum."
Bülbül, @Hecem'e gülümseyerek, "Merhaba küçük dostum," demiş. "Şarkı söylemek için sadece güzel bir sese ihtiyacın yok. Kalbinle şarkı söylemen gerekiyor. İçindeki sevinci, üzüntüyü, heyecanı şarkına yansıttığın zaman, şarkın çok daha güzel olacak."
@Hecem, bülbülün sözlerini dikkatle dinlemiş. O günden sonra Hecem, sadece güzel bir ses çıkarmaya çalışmak yerine, içindeki duyguları şarkısına yansıtmaya başlamış. Ağaç kovuğunda şarkı söylerken, ormandaki tüm hayvanlar onu dinlemeye gelir olmuş. Kuşlar onun şarkısına eşlik eder, sincaplar ona ayaklarını zıplatarak ritim tutarmış.
Bir süre sonra, @Hecem'in şarkıları o kadar güzel olmuş ki, bülbül bile onun şarkılarını dinlemekten keyif alırmış. İkisi birlikte şarkı söylediklerinde, orman adeta bir müzik kutusu gibi çınlarmış.
@Hecem, bülbül sayesinde sadece güzel şarkı söylemeyi değil, aynı zamanda arkadaşlıkların ne kadar önemli olduğunu da öğrenmiş. O günden sonra, Hecem ve bülbül en iyi arkadaş olmuşlar ve birlikte birçok maceraya atılmışlar.
Hecem, şarkıcı bülbül ve sincap Çıtır, birlikte geçirdikleri bu güzel günler sayesinde çok mutlu olurlar. Müzik, onları bir araya getiren en güçlü bağ olur. Hecem, büyüyünce de müziğe olan sevgisini hiç kaybetmez ve dünyaya güzel melodiler armağan etmeye devam eder.
Bülbülün sesi o kadar güzelmiş ki, Hecem gün boyu onun şarkısını mırıldanırmış. Hatta bazen ağaç kovuğunda küçük konserler verir, bülbülün şarkılarını taklit etmeye çalışırmış. Ama bülbülün sesi o kadar güzelmiş ki, @Hecem bir türlü onun kadar güzel şarkı söyleyemezmiş.
Bir gün, @Hecem cesaretini toplayıp bülbüle yaklaşmış. "Merhaba bülbül," demiş titrek bir sesle, "Senin şarkın çok güzel. Ben de senin gibi şarkı söylemek istiyorum ama bir türlü beceremiyorum."
Bülbül, @Hecem'e gülümseyerek, "Merhaba küçük dostum," demiş. "Şarkı söylemek için sadece güzel bir sese ihtiyacın yok. Kalbinle şarkı söylemen gerekiyor. İçindeki sevinci, üzüntüyü, heyecanı şarkına yansıttığın zaman, şarkın çok daha güzel olacak."
@Hecem, bülbülün sözlerini dikkatle dinlemiş. O günden sonra Hecem, sadece güzel bir ses çıkarmaya çalışmak yerine, içindeki duyguları şarkısına yansıtmaya başlamış. Ağaç kovuğunda şarkı söylerken, ormandaki tüm hayvanlar onu dinlemeye gelir olmuş. Kuşlar onun şarkısına eşlik eder, sincaplar ona ayaklarını zıplatarak ritim tutarmış.
Bir süre sonra, @Hecem'in şarkıları o kadar güzel olmuş ki, bülbül bile onun şarkılarını dinlemekten keyif alırmış. İkisi birlikte şarkı söylediklerinde, orman adeta bir müzik kutusu gibi çınlarmış.
@Hecem, bülbül sayesinde sadece güzel şarkı söylemeyi değil, aynı zamanda arkadaşlıkların ne kadar önemli olduğunu da öğrenmiş. O günden sonra, Hecem ve bülbül en iyi arkadaş olmuşlar ve birlikte birçok maceraya atılmışlar.
Hecem, şarkıcı bülbül ve sincap Çıtır, birlikte geçirdikleri bu güzel günler sayesinde çok mutlu olurlar. Müzik, onları bir araya getiren en güçlü bağ olur. Hecem, büyüyünce de müziğe olan sevgisini hiç kaybetmez ve dünyaya güzel melodiler armağan etmeye devam eder.