Schweppes
Forum Tutkunu
Balkondaki rüzgar çanı kendi aleminde ..
Ezan sesi günlük alışkanlığın dışında daha bir ilahi…
Akşamın karanlığına kendimi terk ederken aklımdaki tek düşünce ‘iki karanlık arasındaki boşluk neden bu kadar hasis duyguların esiri?’
Sabah güne günaydın diyerek başladığım sokaktaki çöpçü…
Her adımda rastladığım turunç ağaçları…
Denizin nefesiyle yükselip alçalan tekneler.
Sabahın seherine karışan güneşin ışıltısı…
***
Küçük bir mahallede, mahalle sakinleriyle iç içe geçen yeni bir hayata savruldum..
Bugün, gençliğinde cümbüş çalan Kadir amcayla sohbet ettim.
Kendiliğinden cümbüşünü getirdi ve minicik, mini minnacık bir şeyler çaldı..
Oysa onun cümbüşü saklı hazinesi…
Gözlerden ırak, saklanan bir sevgili gibi.
Yeni bir dünyada usul usul kazmayı öğreniyorum..
Benim telaşlı aceleciliğimi törpüleyen yeni bir hayata savruldum…
Taş merdivenlerden tırmanırken aklımdan geçen ..
“Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...”
…
Attığım her adımda çocukluğumun sergüzeşti…
Gençliğimin deli dolu umursamaz koşturmaları..
Savrulduğum yeni hayatta ise ortalarda dolanan yaşlı hayatlar..
Bu öyle yaş almakla ilgili bir yaşlılık değil…
Sanki koca bir çağın yorgunluğu, yoğunluğu gibi.
Evlerin mutfaklarında kaynayan tencereler..
Odada dolanan kedi…
Eskimeye terk edilmiş evlerin çürüyen işlemeleri..
Çöpe atılmış bir tarih…
Hatırladıkça unutulan hikayeler…
***
Kadir amca cümbüşünü çalarken tele her dokunuşu benim de gönül telimi titretti..
Ölen amcamla akranmış.
Amcamın ölüme gitmeden önceki son akşamını bizimle geçirdiğini hatırladım..
Belki on yaşındaydım..
Tam aklımda değil..
Akşamdan denize döktüğü balık ağlarını toplamak için erkenden evden gidişini hatırlıyorum.
Bir de on yaşlarında bir çocuğun telaşla amcamın hastanede olduğunu haber verişini.
Gerisi çocukça bir oyun gibi..
…
Ölmüş…
Salası okunmuş..
Mezara konmuş..
Ve yıllar geçmiş..
Unutulan bir hayalken bugün o divanın üstünde yanı başımda oturan adam ‘ben senin Hasan
emminle akrandım’ diyor.
Adam bana, ben adama bakıyorum..
Tam karşımda o anda emmim olabilirdi.
Aynı yaşlarda..
İkimizin arasında bir ölü, bilmeden bir dostluk kuruyor.
Kadir amca odasına gidip cümbüşünü getiriyor..
Ve çalıyor..
Az biraz heyecanlanıyor..
Geçmişten, benim çocukluğumdan bir selam getirdiğini bilmeden vuruyor cümbüşün tellerine..
**
Ben yeni bir hayatın içine savruldum..
Yeni ve yıllanmış bir hayatın içine...
alıntı
Ezan sesi günlük alışkanlığın dışında daha bir ilahi…
Akşamın karanlığına kendimi terk ederken aklımdaki tek düşünce ‘iki karanlık arasındaki boşluk neden bu kadar hasis duyguların esiri?’
Sabah güne günaydın diyerek başladığım sokaktaki çöpçü…
Her adımda rastladığım turunç ağaçları…
Denizin nefesiyle yükselip alçalan tekneler.
Sabahın seherine karışan güneşin ışıltısı…
***
Küçük bir mahallede, mahalle sakinleriyle iç içe geçen yeni bir hayata savruldum..
Bugün, gençliğinde cümbüş çalan Kadir amcayla sohbet ettim.
Kendiliğinden cümbüşünü getirdi ve minicik, mini minnacık bir şeyler çaldı..
Oysa onun cümbüşü saklı hazinesi…
Gözlerden ırak, saklanan bir sevgili gibi.
Yeni bir dünyada usul usul kazmayı öğreniyorum..
Benim telaşlı aceleciliğimi törpüleyen yeni bir hayata savruldum…
Taş merdivenlerden tırmanırken aklımdan geçen ..
“Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...”
…
Attığım her adımda çocukluğumun sergüzeşti…
Gençliğimin deli dolu umursamaz koşturmaları..
Savrulduğum yeni hayatta ise ortalarda dolanan yaşlı hayatlar..
Bu öyle yaş almakla ilgili bir yaşlılık değil…
Sanki koca bir çağın yorgunluğu, yoğunluğu gibi.
Evlerin mutfaklarında kaynayan tencereler..
Odada dolanan kedi…
Eskimeye terk edilmiş evlerin çürüyen işlemeleri..
Çöpe atılmış bir tarih…
Hatırladıkça unutulan hikayeler…
***
Kadir amca cümbüşünü çalarken tele her dokunuşu benim de gönül telimi titretti..
Ölen amcamla akranmış.
Amcamın ölüme gitmeden önceki son akşamını bizimle geçirdiğini hatırladım..
Belki on yaşındaydım..
Tam aklımda değil..
Akşamdan denize döktüğü balık ağlarını toplamak için erkenden evden gidişini hatırlıyorum.
Bir de on yaşlarında bir çocuğun telaşla amcamın hastanede olduğunu haber verişini.
Gerisi çocukça bir oyun gibi..
…
Ölmüş…
Salası okunmuş..
Mezara konmuş..
Ve yıllar geçmiş..
Unutulan bir hayalken bugün o divanın üstünde yanı başımda oturan adam ‘ben senin Hasan
emminle akrandım’ diyor.
Adam bana, ben adama bakıyorum..
Tam karşımda o anda emmim olabilirdi.
Aynı yaşlarda..
İkimizin arasında bir ölü, bilmeden bir dostluk kuruyor.
Kadir amca odasına gidip cümbüşünü getiriyor..
Ve çalıyor..
Az biraz heyecanlanıyor..
Geçmişten, benim çocukluğumdan bir selam getirdiğini bilmeden vuruyor cümbüşün tellerine..
**
Ben yeni bir hayatın içine savruldum..
Yeni ve yıllanmış bir hayatın içine...
alıntı