16.05.2013 **80 bin kişi öldü, İsrail bombaladı, Reyhanlı’yı havaya uçurdular, El Nusra katliamlar yaptı.**
Olmadı.
Neden olmadı sayalım:
1-Rusya, Suriye’den desteğini çekmedi. En son sistem S-300 hava savunma sistemini vermeyi taahhüt etti. Bu sistem ile Suriye’nin havadan vurulması imkansıza yakın. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ikna için ayağına kadar gelen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu geri çevirdi.
2-Reyhanlı bombaları büyük ve acı kaybın dışında bir etki yaratamadı. Türkiye’de ve dünyada hiç kimse bu tezgahın Esad’a bağlı güçler tarafından tertiplendiği yalanını yutmadı. Aksine Reyhanlı saldırısı hükümet içinde (F tipi ve Tayyipçiler arasında) derin çatlaklara yol açtı.
3-Erdoğan’ın Obama’dan kara veya hava harekatı başlatma isteği geri çevrildi. Barack Obama başından beri Suriye’ye müdahaleye karşı. ABD’deki Neo-Con çevreler Obama’yı Kongre dahil her yerden sıkıştırmaya çalışıyor ama nafile. 2 yıldır Esad’ı deviremeyen Obama, artık Rusya ile bir barış konferansından yana.
4-El Nusra gibi Selefi grupların vahşetleri tüm dünyada nefret yarattı. Kafa kesen, insan kalbi yiyen, sırf Alevi diye insanları testere ile doğrayan bu korku filmi kaçkınları, bölgeden sonra Batı kamuoylarında da fark edildi ve “ne oluyoruz, kimi destekliyoruz?” soruları başladı. ABD’nin bir başka cephe için umut bağladığı Ürdün de Suriye’de beklenen desteği vermedi.
5-ABD, (Suriye’nin en büyük destekçisi) İran ile diyalogdan yana. Viyana’daki nükleer görüşmelerinde anlaşmaya varılamasa da taraflar masadan kalkma niyetinde değil. ABD İran’ı savaşla değil ekonomik ambargolarla dize getirme niyetinde. Bir de tabii Cumhurbaşkanlığı seçimleri var İran’da. ABD bunun da sonucunu bekliyor olabilir.
6-ABD, Türkiye’nin Mesud Barzani ile çok fazla sıkı fıkı olmasından rahatsız. Suriye’den geçen bir Kürt koridoru planlarda var ama zamanlama önemli. Henüz Türkiye ile Barzanistan protokolünün netleşmediği şu dönemde, Suriye’nin parçalanması koridor değil kargaşa yaratır. Irak konusunda da ABD’nin şüpheleri var. Erdoğan’ın Barzani ile aşırı sıkı fıkı olması, Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin İran ile daha çok yakınlaşmasına yol açıyor. Bu da Obama’yı memnun etmiyor.
7-Suudi Arabistan’da da şüpheler ortaya çıktı. Suudi yönetimi, bu ay ortalarında Hava Kuvvetleri Komutanı’nı emekli etti. Geçen ay da Savunma Bakanı Prens Halid görevden alınmıştı. Suriye’ye saldırının mimarlarından Suudi İstihbaratının başı Prens Bender Bin Sultan’ın da geçen sene İran İstihbaratı tarafından öldürüldüğü bildirilmişti. O tarihten bu yana Bender’den ses çıkmadı.
8- Bender ile birlikte Suriye’ye iç saldırıyı örgütleyen ABD Şam Büyükelçisi Robert Ford da El Nusra’ya karşı çıktı. Zaten başından beri bir türlü birleştirilemeyen Suriye muhalefetinin sözde ordusu ÖSO’nun uluslararası kirli parçası olan El Nusra’nın tasfiyesi gündemde. El Nusra, Reyhanlı’daki eylemi sahiplerine karşı bir uyarı olarak da yapmış olabilir.
9- Esad’ın kimyasal silah kullandığı yalanı da tutmadı. Aksine Halen BM Bağımsız Soruşturma Komisyonu üyesi olan eski BM Savaş Suçları Başsavcısı Carla Del Ponte, , komisyonun yerel sağlık görevlileri ile mağdurlardan aldığı numuneler ve topladığı tanıklıklar doğrultusunda, Suriye’de terör gruplarının sarin gazı kullandığı sonucuna vardığını söyledi. Suriye ise bu kimyasal silahların Türkiye tarafından teröristlere verildiğini ileri sürdü.
10- Çin ve BRICS ülkeleri de uluslar arası platformlarda sağlam durdu. Suriye’ye verdikleri destekten vazgeçmediler. Özellikle Çin, bölgeye daha ilgili görünüyor. Son olarak BM Genel Kurulu’nda alınan (yasal bir bağlayıcılığı da olmayan) Suriye’yi kınama kararına açıktan karşı çıktı ve bunun savaşa hizmet edeceğini savundu.
11- Ve son olarak da Esad’a bağlı güçler (Ordu ve milisler) ülkede giderek hakimiyeti sağlamaya başladı.
Tüm bu maddeleri üst üste koyarsak, ABD-İsrail-Katar-Türkiye-Suudi Arabistan-İngiltere ve Avrupa koalisyonunda çatırdama sesleri çok daha yüksek geliyor kulağa.
Bunca şeyden sonra ayakta kalan bir Beşar Esad bundan sonra biraz zor yıkılır diyoruz, peki o yıkılmazsa kimler gidici olur varın onu da siz tahmin edin…
Yayınlayan Ferdi Özmen
Olmadı.
Neden olmadı sayalım:
1-Rusya, Suriye’den desteğini çekmedi. En son sistem S-300 hava savunma sistemini vermeyi taahhüt etti. Bu sistem ile Suriye’nin havadan vurulması imkansıza yakın. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ikna için ayağına kadar gelen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu geri çevirdi.
2-Reyhanlı bombaları büyük ve acı kaybın dışında bir etki yaratamadı. Türkiye’de ve dünyada hiç kimse bu tezgahın Esad’a bağlı güçler tarafından tertiplendiği yalanını yutmadı. Aksine Reyhanlı saldırısı hükümet içinde (F tipi ve Tayyipçiler arasında) derin çatlaklara yol açtı.
3-Erdoğan’ın Obama’dan kara veya hava harekatı başlatma isteği geri çevrildi. Barack Obama başından beri Suriye’ye müdahaleye karşı. ABD’deki Neo-Con çevreler Obama’yı Kongre dahil her yerden sıkıştırmaya çalışıyor ama nafile. 2 yıldır Esad’ı deviremeyen Obama, artık Rusya ile bir barış konferansından yana.
4-El Nusra gibi Selefi grupların vahşetleri tüm dünyada nefret yarattı. Kafa kesen, insan kalbi yiyen, sırf Alevi diye insanları testere ile doğrayan bu korku filmi kaçkınları, bölgeden sonra Batı kamuoylarında da fark edildi ve “ne oluyoruz, kimi destekliyoruz?” soruları başladı. ABD’nin bir başka cephe için umut bağladığı Ürdün de Suriye’de beklenen desteği vermedi.
5-ABD, (Suriye’nin en büyük destekçisi) İran ile diyalogdan yana. Viyana’daki nükleer görüşmelerinde anlaşmaya varılamasa da taraflar masadan kalkma niyetinde değil. ABD İran’ı savaşla değil ekonomik ambargolarla dize getirme niyetinde. Bir de tabii Cumhurbaşkanlığı seçimleri var İran’da. ABD bunun da sonucunu bekliyor olabilir.
6-ABD, Türkiye’nin Mesud Barzani ile çok fazla sıkı fıkı olmasından rahatsız. Suriye’den geçen bir Kürt koridoru planlarda var ama zamanlama önemli. Henüz Türkiye ile Barzanistan protokolünün netleşmediği şu dönemde, Suriye’nin parçalanması koridor değil kargaşa yaratır. Irak konusunda da ABD’nin şüpheleri var. Erdoğan’ın Barzani ile aşırı sıkı fıkı olması, Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin İran ile daha çok yakınlaşmasına yol açıyor. Bu da Obama’yı memnun etmiyor.
7-Suudi Arabistan’da da şüpheler ortaya çıktı. Suudi yönetimi, bu ay ortalarında Hava Kuvvetleri Komutanı’nı emekli etti. Geçen ay da Savunma Bakanı Prens Halid görevden alınmıştı. Suriye’ye saldırının mimarlarından Suudi İstihbaratının başı Prens Bender Bin Sultan’ın da geçen sene İran İstihbaratı tarafından öldürüldüğü bildirilmişti. O tarihten bu yana Bender’den ses çıkmadı.
8- Bender ile birlikte Suriye’ye iç saldırıyı örgütleyen ABD Şam Büyükelçisi Robert Ford da El Nusra’ya karşı çıktı. Zaten başından beri bir türlü birleştirilemeyen Suriye muhalefetinin sözde ordusu ÖSO’nun uluslararası kirli parçası olan El Nusra’nın tasfiyesi gündemde. El Nusra, Reyhanlı’daki eylemi sahiplerine karşı bir uyarı olarak da yapmış olabilir.
9- Esad’ın kimyasal silah kullandığı yalanı da tutmadı. Aksine Halen BM Bağımsız Soruşturma Komisyonu üyesi olan eski BM Savaş Suçları Başsavcısı Carla Del Ponte, , komisyonun yerel sağlık görevlileri ile mağdurlardan aldığı numuneler ve topladığı tanıklıklar doğrultusunda, Suriye’de terör gruplarının sarin gazı kullandığı sonucuna vardığını söyledi. Suriye ise bu kimyasal silahların Türkiye tarafından teröristlere verildiğini ileri sürdü.
10- Çin ve BRICS ülkeleri de uluslar arası platformlarda sağlam durdu. Suriye’ye verdikleri destekten vazgeçmediler. Özellikle Çin, bölgeye daha ilgili görünüyor. Son olarak BM Genel Kurulu’nda alınan (yasal bir bağlayıcılığı da olmayan) Suriye’yi kınama kararına açıktan karşı çıktı ve bunun savaşa hizmet edeceğini savundu.
11- Ve son olarak da Esad’a bağlı güçler (Ordu ve milisler) ülkede giderek hakimiyeti sağlamaya başladı.
Tüm bu maddeleri üst üste koyarsak, ABD-İsrail-Katar-Türkiye-Suudi Arabistan-İngiltere ve Avrupa koalisyonunda çatırdama sesleri çok daha yüksek geliyor kulağa.
Bunca şeyden sonra ayakta kalan bir Beşar Esad bundan sonra biraz zor yıkılır diyoruz, peki o yıkılmazsa kimler gidici olur varın onu da siz tahmin edin…
Yayınlayan Ferdi Özmen