Artık
gönül sayfam
karanlık içinde meraktı
Kalbimin dinmeyen hüznü,
bahtım için ne muazzam sancıydı
Şevkim niye uzaklaştı,
kar yüreğimin
derinliğinde bekleyen bir kaftandı
Ölüm aklım için kardı,
ruhum hakikatin serencamında
aklanan sevdaydı, edep vardı
Sustum,
nihayetimin ayan olacak hüznüyle
Yutkundum durdum,
hissiyatımı buğulayan hasretin şavkıyla
Gözlerim bıraktı,
gam sinemi dağladı,
hicran her daim kapımda sabırdı
Ne gecem ve dahi gün içinde neşem vardı,
sürur sinem için pek çok uzaklarda kaldı
Ne vakit
vuslatı ansam,
titreyerek ağlasam
Kalbimin inşiraha hasretini
nasıl anlatsam ve iflahı koklasam
Ağlasam,
durmadan hakkın zikrine kanarak
yalvarsam, hiç usanmasam
Sermayem için kollarımı açarak,
kalbi lekelerimden aklanmayı,
ah affıyla başarsam
Vakıf olamadığım
lisanın kadriyle solusam
Dile delen ayetlerin
sağanağında kaybolarak
aşkına uzansam
Hiç değilse
gülün naifliğinde gönlümü buğulasam,
hasretimi bir anlatsam
Yazsam,
sinemin yangınlığında
aziz gönüllerin himmetiyle
niyazlaşsam ve ağlasam
Niye bencileyim,
varlığın nöbetçisi miyim
Hali sefilliğim için
sanki bir dilenciyim,
hangi yolda kalıcıyım
Veren belli,
sahibim kimdi,
kudretin azameti ah
nasıl görülmezden gelindi
Ömür tükendi,
hesap yakinleşti,
kefen biçildi,
ölüm ise dirilmek için, ihlâsla nasipti
Kimler geldi,
kimler derdi gam ile göçtü
Dareyn saadetinin
vaat edildiği belliydi,
lakin kim edeple meyletti
Düşündükçe içim tir tir titreyerek
nefesimi kesti,
umutlarım efkârla belendi
Kalbi fakirliğimle,
takatten arî dizlerimle,
fersizleşen gözlerimle
ellerimi açtım sessizce sahibime
Ne hevesim kaldı
ve ne de uhdem ardı
Yüreğimi dağlayan hançerin yarası,
sinemin fakirliğinde ibreti nazardı
Gönlüm,
hicranın sükûnetiyle,
elemin hüznüyle
kemalleşen bir sevdayı karardı
Hayat,
idrakim için en anlamlı bir kitaptı,
kitabeler mazime açılan en kutsi nazardı
Mustafa CİLASUN
gönül sayfam
karanlık içinde meraktı
Kalbimin dinmeyen hüznü,
bahtım için ne muazzam sancıydı
Şevkim niye uzaklaştı,
kar yüreğimin
derinliğinde bekleyen bir kaftandı
Ölüm aklım için kardı,
ruhum hakikatin serencamında
aklanan sevdaydı, edep vardı
Sustum,
nihayetimin ayan olacak hüznüyle
Yutkundum durdum,
hissiyatımı buğulayan hasretin şavkıyla
Gözlerim bıraktı,
gam sinemi dağladı,
hicran her daim kapımda sabırdı
Ne gecem ve dahi gün içinde neşem vardı,
sürur sinem için pek çok uzaklarda kaldı
Ne vakit
vuslatı ansam,
titreyerek ağlasam
Kalbimin inşiraha hasretini
nasıl anlatsam ve iflahı koklasam
Ağlasam,
durmadan hakkın zikrine kanarak
yalvarsam, hiç usanmasam
Sermayem için kollarımı açarak,
kalbi lekelerimden aklanmayı,
ah affıyla başarsam
Vakıf olamadığım
lisanın kadriyle solusam
Dile delen ayetlerin
sağanağında kaybolarak
aşkına uzansam
Hiç değilse
gülün naifliğinde gönlümü buğulasam,
hasretimi bir anlatsam
Yazsam,
sinemin yangınlığında
aziz gönüllerin himmetiyle
niyazlaşsam ve ağlasam
Niye bencileyim,
varlığın nöbetçisi miyim
Hali sefilliğim için
sanki bir dilenciyim,
hangi yolda kalıcıyım
Veren belli,
sahibim kimdi,
kudretin azameti ah
nasıl görülmezden gelindi
Ömür tükendi,
hesap yakinleşti,
kefen biçildi,
ölüm ise dirilmek için, ihlâsla nasipti
Kimler geldi,
kimler derdi gam ile göçtü
Dareyn saadetinin
vaat edildiği belliydi,
lakin kim edeple meyletti
Düşündükçe içim tir tir titreyerek
nefesimi kesti,
umutlarım efkârla belendi
Kalbi fakirliğimle,
takatten arî dizlerimle,
fersizleşen gözlerimle
ellerimi açtım sessizce sahibime
Ne hevesim kaldı
ve ne de uhdem ardı
Yüreğimi dağlayan hançerin yarası,
sinemin fakirliğinde ibreti nazardı
Gönlüm,
hicranın sükûnetiyle,
elemin hüznüyle
kemalleşen bir sevdayı karardı
Hayat,
idrakim için en anlamlı bir kitaptı,
kitabeler mazime açılan en kutsi nazardı
Mustafa CİLASUN