Hollanda

KıRMıZı

TeK BaşıNa CUMHURİYET
V.I.P
125px-Flag_of_the_Netherlands.svg.png


250px-EU-Netherlands.svg.png

Hollanda (Hollandaca: Bu ses hakkında Nederland (yardım·bilgi)) ya da Hollanda Krallığı (Koninkrijk der Nederlanden), çoğunluğu kuzeybatı Avrupa'da bulunan, bunun yanı sıra Karayipler'de toprakları olan bir ülkedir. Hollanda anakarası, Aruba ve BES Adalarından oluşur.

Hollanda, kuzey ve batıda Kuzey Denizi, güneyde Belçika, doğuda ise Almanya ile komşudur. Ülke topraklarının çoğunluğu deniz seviyesinin altındadır. Hollanda, Belçika ve Lüksemburg ile birlikte Benelüks ülkelerinden bir tanesini oluşturur. Hollanda'nın Rotterdam kenti, Avrupa'nın en büyük limanlarından biridir.

Hollanda meşruti monarşi ile yönetilen bir Avrupa ülkesidir. Hollanda nüfus yoğunluğu fazla olan bir ülkedir. Ülke özellikle peynirleri, yel değirmenleri, bisikletleri, laleleri, Holştayn adı verilen inekleri ve sosyal hakları ile tanınır. Ülkenin eşcinsellik (bkz: Hollanda'da eşcinsel evlilik), esrar kullanımı ve fahişelik gibi konulara karşı çok hoşgörülü[kaynak belirtilmeli] politikaları vardır.

Hollanda Avrupa Birliği, NATO, OECD üyesidir. Ayrıca Kyoto Sözleşmesi'ni imzalamıştır. Ülke Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne, Uluslararası Adalet Divanı'na Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne ve Europol'e ev sahipliği yapmaktadır.

Ülke ismi
200px-Holland_position.svg.png

Asıl Hollanda​

Hollanda ismi aslında sadece ülkenin kuzeybatı kısmından Birleşik Hollanda Krallığı'nın en önemli eyaleti olan Hollanda Eyaleti'nden gelmektedir. Kısaca Hollanda olarak adlandırılmaktadır. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bu eyalet iki ayrı eyalete bölünmüştür: Kuzey Hollanda (Başkent: Haarlem) ve Güney Hollanda (Başkent Lahey: Den Haag). Hollandaca'da "Hollanda" ifadesi sadece bu iki eyalet için kullanılır.

Hollanda'nın dışındaki ülkelerde Hollandalılar genellikle "Hollandalı" olarak adlandırılırlar ve Hollanda turizm endüstrisi ve diğer endüstriler de ülkelerini "Hollanda" olarak pazarlamaktadırlar (hem İngilizce'de, hem de Almanca'da). Hollanda eyaletinden gelmeyen Hollandalılar, ismi veren bölge olan Hollanda'nın ülkenin geri kalan bölümlerinde herkes tarafından sevilmediği için, "Nederland" için "Hollanda" adına ve "Nederlander" için "Hollandalı" adına belli bir antipati beslemektedirler.

İngilizce "Dutch" adı, "duutsc" gibi Orta Hollanda biçimlerinden ortaya çıkmıştır. "duutcs" ve "dietsc" gibi Orta Hollanda biçimleri halk arasında konuşulan lehçelerin adlarıdır ve bu lehçelerin, yönetimin, bilimin ve kilisenin dili olan Latince'dan ayırd edilmesine yaramışlardır. "Dutch" ve "duutsc" biçimleri Almanca bir kelime olan "deutsch" ile bağlantılıdır, aynı kökenden gelir.

Hollanda tarihi

Utrecht Birliği'ne bağlı Kuzey Hollanda eyaletleri (Güney Hollanda, Zeeland, Utrecht, Gelderland, Overijssel, Groningen ve Friesland) 26 Temmuz 1581'de İspanya kralı II. Felipe'den bağımsızlıklarını ilan ettiler. 1648'de imzalanan Vestfalya Antlaşması'nda Hollanda vilayetlerinin bağımsızlığı tanındı. Bu yaklaşık olarak, daha sonra kurulacak olan Hollanda'nın bulunduğu bölgeydi. Buna karşın, bu bölgenin güneyinde kalan bölgeler, Flanderler dahil olmak üzere, krallıkta kaldı; daha sonra bu bölgede Belçika bağımsızlık kazanmıştır. Bu tarihten sonra Kuzey Hollandalılar ve Güney Hollandalılar üzere iki toplumdan bahsedilmeye başlandı.

Viyana Kongresi kuzey ve güneyi bağımsız bir ülke olan Hollanda Krallığı olarak kısa bir süre için birleştirdi. Lakin güney Hollandalılar (Felemenkliler) 1830'da bağımsızlıklarını Belçika adı altında ilan etmişlerdi bile. ("Belgica" eski bir Roma eyaletinin ismidir, ve Rönesans döneminde bu ifade, kuzey de dahil, Hollanda'nın Latince ismi olarak kullanıldı.)

Hollanda I. Dünya Savaşı boyunca tarafsız kaldı. Ancak II. Dünya Savaşı'nda Nazi işgaline uğradı. 10 Mayıs 1940 tarihinde Nazi Almanyası Belçika ve Hollanda'yı işgal etti. Ayrıca 1942 tarihinde Japonya Hollanda'nın bir sömürgesi olan Endonezya'yı işgal etti. Savaş bittikten sonra Endonezya bağımsızlığını ilan etti.

Hollanda coğrafyası
Netherlands_map_small.png

Hollanda siyasi haritası, kırmızı noktalar bölge başkentlerini, siyah noktalar önemli kentleri gösteriyor​


Ülke üç büyük nehir tarafından iki ana bölgeye bölünür. Bu nehirler Ren ve onun ana kolları olan Waal ile Meuse nehirleridir. Bu nehirler tarihte derebeylikler arasındaki sınırı oluşturduğundan bir takım kültürel farklılıklara yol açmıştır.

Hollanda'nın güneybatısı bir nehir deltasıdır ve Scheldt Nehri'nin iki kolu buradan denize dökülür. Ren nehrinin sadece bir kolu kuzeydoğuya doğru akar, bu da IJssel Nehri'dir ve IJsselmeer'e dökülür. Bu nehir de dil açısından bir bölünme yaratır, nehrin doğusunda yaşayanlar Hollanda Aşağı Saksoncası ağzını konuşurlar.

Ülkenin toprakları Kuvaterner döneminde oluşmuştur. Toprakları genelde alüvyon, buzultaş, çökeller ve kilden oluşur.

Hollanda'nın büyük bölümü deniz seviyesinin altında yer alır. Ülkenin Avrupa'daki topraklarındaki en yüksek nokta 322 metre yüksekliğiyle Vaalserberg tepesidir. 1287 yılında meydana gelen St. Lucia Seli ülkede 50 bin kişinin hayatını kaybetmesine sebep oldu ve bu özelliğiyle tarihteki en ölümcül sellerden biridir.Hollanda'daki son büyük sel 1953 yılında meydana geldi, selde Hollanda'nın tarım yapılan topraklarının %9'u sular altında kaldı, ülkede 1835 kişi hayatını kaybetti.

Ülkede denizden kazanılan çok miktarda toprak mevcuttur. 1930'larda yapılan Zuiderzeewerken çalışmasında, denizden yaklaşık 2500 kilometrekare toprak kazanıldı. Denizden toprak kazanma amaçlı çalışmalarda elde edilen arazilere polder adı verilmektedir

Hollanda ekonomisi


Hollanda çok güçlü bir ekonomiye sahiptir ve yüzyıllardır Avrupa ekonomisinde özel bir rol oynamıştır. 16. yüzyıldan beridir gemicilik, balıkçılık, ticaret ve bankacılık Hollanda ekonomisinin en önemli sektörleri olmuştur. Hollanda, dünyanın en fazla ihracat yapan ilk on ülkesinden biridir.

Hollanda dünyadaki 16. en büyük ekonomiye sahiptir ve kişi başına düşen nominal gayri safi yurtiçi hasıla sıralamasında 7. sıradadır. 1997-2000 yılları arasında yıllık büyüme Avrupa ortalamasının oldukça üstünde olan %4 civarında seyretti. 2001-2005 yılları arasında büyüme tüm dünyayla birlikte yavaşlasa da, 2007'nin üçüncü çeyreğinde yeniden %4.1'e çıktı. Eurostat'a göre Hollanda'da işsizlik oranı Ekim 2011 itibarı ile %4.8'dir ve bu AB ülkeleri arasındaki en düşük orandır.

800px-HOLLANDA--Rotterdam%2CH.S.B-_%28376%29.JPG

Rotterdam - Güney Hollanda'da Küp Evler (Kubuswoning)

800px-HOLLANDA--H.S.Bolak_%28357%29.JPG
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Hollanda(!) Laleleri
lale1.jpg

Ferhat ünlü bir nakkaştır. Sultan Mehmene Banu'nun, kızkardeşi Şirin için yaptırdığı köşkün süslemelerini nakşederken Şirin'i görür ve birbirlerine sevdalanırlar. Ferhat, sultana haber salarak Şirin'i istetir. Ancak sultan, kızkardeşini vermek istemez ve Ferhat'ı oyalamak için Elma Dağı'nı delip şehre su getirmesini şart koşar. Ferhat, aşkından aldığı güçle dağları deler. Bunu gören sultan, Şirin'i Ferhat'a vermemek için yaşlı dadısını göndererek, Şirin'in öldüğü haberini ulaştırır. Ferhat, bu acı haber üzerine, elinde tuttuğu kazmayı havaya atar, düşen kazma Ferhat'ın başına isabet eder ve Ferhat orada yaşamını yitirir. Acı haberi alan Şirin korku içinde olayın geçtiği kayalığa gelir.


Ferhat'ın kanlar içinde yatan cansız bedenini görünce bu acıya dayanamaz ve kayalıklardan atlayarak canına kıyar. Bu olaydan sonra Ferhat'tan akan her kan damlası onun Şirin'e olan ölümsüz aşkını göstermek için kan kırmızısı renkteki lalelere dönüşür. İşte o gün bu gündür kırmızı laleler Ferhat'ın Şirin'e duyduğu ölümsüz aşkı simgeliyor.

Lalenin öyküsü günümüzden bin yıl önce Anadolu'da başlıyor. Bu bitkinin herkes tarafından tanınmasındaki en büyük rolü Osmanlı İmparatorluğu oynuyor. Yaklaşık olarak 11. yüzyıldan beri Türkler tarafından yetiştirilen lalelerin, Avrupa kıtasına yolculuğu, batılı seyyahların Osmanlı İmparatorluğuna yaptıkları ziyaretler sonucunda yaklaşık 16. yüzyılda başlıyor. Hollanda'daki lalelerin öyküsüyse 1593 yılında Carolus Clusius adlı botanikçinin Hollanda'daki Leiden Üniversitesi'nin botanik bahçesinin müdürü olmasıyla başlıyor. Daha önce Prag ve Viyana'da tıbbi bitkileriyle çeşitli çalışmalar yaparak ün salan Clusius'a o dönemde Kanuni Sultan Süleyman'ın büyükelçisi De Busbecq tarafından, ilk lale soğanları hediye ediliyor. O da Avusturya'da tanıştığı laleleri daha sonra Hollanda'ya götürüyor ve Hollanda'da yazdığı kitapta ilk kez lalelerden bahsedilmiş olunuyor

lale5.jpg

Hollandalıların lale çılgınlığı 1624 yılında başlıyor. O dönemde verilen bir ilanda, satılacak 12 lale soğanından her biri için 3.000 gulden, (bugünkü yaklaşık değeri 2.000 YTL) isteniyor. Kısa bir süre sonra fiyatlar hızla yükselerek, bir lale soğanının fiyatı Amsterdam'da bir ev fiyatına eşdeğer oluyor. Neyse ki bu çılgınlık 1637 yılından sonra diniyor. 11. yüzyılda Selçuklular tarafından yetiştirilen lale, Osmanlı İmparatorluğu döneminde özellikle 16-18. yüzyıllar arasında süs bitkisi ve süsleme motifi olarak büyük önem kazanıyor. Sultan II-I. Ahmed dönemindeyse doruk noktasına ulaşıyor ve laleye gösterilen ilgiden dolayı 1718-1730 yılları arasındaki döneme Lale Devri adı veriliyor. Bu dönemde yabani lale türlerinden seçme ve melezleme yoluyla İstanbul'da elde edilen lale varyetelerinin sayısı 2000'i buluyor ve o yıllarda "Mahbup" adı verilen bir lale soğanının 500 altına satıldığı ifade ediliyor. Avrupa'da 17. yüzyılın ilk yarısında laleyle ilgili tam 34 kitap yazılırken, ülkemizdeyse, içinde 50 adet orijinal olarak hazırlanmış resim yer alan Lale Mecmuası adı verilen bir kitap hazırlanıyor. Bugün ne yazık ki laleleri kaybettiğimiz gibi bu kitabın da aslı elimizde değil


lale4.jpg

Lalenin doğum yeri neresi diye soracak olursak, bu bitkinin Rusya ile Çin arasında yer alan Tien Şan dağları ile Pamir dağları arasında ortaya çıktığı kabul ediliyor. Lalenin ikinci doğum merkeziyse Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalan Transkafkasya bölgesi. Ülkemiz de bu ikinci grubun arasında yer alarak lalenin önemli doğum merkezlerinden birisi olarak kabul ediliyor. Bu bölgelerin dışında lale Balkanlar, İspanya, Portekiz, İtalya, İsviçre ve Fransa'da doğal olarak yetişiyor. Türkiye'deyse lalenin yabani olarak yaşayan 14 türü bulunuyor. Bu türlerden parlak kırmızı renkli Tulipa armena ve T. julia’nın doğum yerinin Anadolu olduğu kabul ediliyor. Bu iki tür özellikle Erzurum, Tortum, Hoşap ve Van çevresinde doğal olarak yayılış gösteriyor. Bugün İstanbul'un ünlü semtlerinden olan Laleli, adını o dönemde bölgede yer alan lale bahçelerinden alırken, Erzurum yakınlarında Kayseri ve Sivas arasında yer alan Laleli geçidi de, adını o bölgede yetişen lalelerden alıyor.

Lalelerin doğal yetişme ortamlarına bakacak olursak bu bitkiler her zaman dağlık bölgeleri tercih ediyorlar. Özellikle yüksek rakımlarda yaşayan laleler, kışı karın artında geçirerek aşırı soğuklardan kendilerini koruyorlar.

Ancak Hollanda'da yapılan melezleme çalışmaları sonucunda bugün sayıları 5500'ü aşan lalelerin kültür varyeteleri hemen her türlü ortamda yetişebiliyor.

Bilimsel adı Tulipa olan bu çok yıllık ve soğanlı bitki zambakgiller (Liliaceae) ailesinden olup, zambak, çiğdem ve sümbül gibi bitkilerin de yakın akrabası.


Genellikle 2-8 yapraklı olan laleler 10-30 cm boylarında olup uzun bir sap üstünde yer alan çanak şeklindeki çiçekleri, mart-mayıs arasında açıyor. Çiçek örtüsü 6 parçalı ve serbest olup, sarı, kırmızı veya beyaz renkli. Her bir parçanın dip kısmında genellikle koyu renkli olan bir leke bulunuyor. Ancak kültüre alınan varyeteleri hemen hemen her renkte ve çeşitli desenlerde olabiliyor. Erkek organları koyu renkli ve 6 adet. Soğan üzerindeki kabuk, derimsi ya da zar biçimde. Kabuğun iç kısmı sık ya da seyrek tüylü veya çıplak.

Bugün Hollanda'nın rüzgar değirmenleri ve tahta ayakkabılardan sonra üçüncü simgesi olan laleler, Hollanda topraklarının yaklaşık dörtte birinde yetiştiriliyor. Bu büyük miktarda üretim sonucunda her yıl yaklaşık 3 milyar lale soğanı üretiliyor ve bunun 2 milyarı diğer ülkelere ihraç ediliyor. Hollanda lalelerini alan ülkelerin başında ABD, Japonya ve Almanya geliyor. Ülkemizdeyse laleler son yıllarda önemini yitirmiş durumda ve doğal alanların tahrip edilmesi sonucunda sayıları hızla azalmakta. Laleyi dünyaya tanıtan bir ulus olarak, onların doğal ırklarını koruyup gelecek nesillerin de onları tanımasını sağlamamız gerekiyor.


lale2.jpg



lale3.jpg


Özbeöz kültürümüze sahip çıkamamak gerçekten çok acı
 
Top