Bir dönem çocukları kulakları ve parmakları telefonda, gözleri ekranda Hugo'yu dağ, bayır koşturdu. Peki çocukların Hugo'yu telefon aracılığı ile kontrol etmesini sağlayan teknoloji neydi?
80’lerin sonu ve 90’ların başında doğan çocuklar için dijital eğlencenin adresi ne FIFA ne de GTA’ydı. Koca bir nesli ekran başına kilitleyen Tolga Gariboğlu ya da o dönem çocuklarının bildiği şekilde Tolga Abi’nin sunmuş olduğu Hugo programıydı. Her program şanslı birkaç çocuk bağlanmayı başarır ve Hugo ile birlikte maceralara atılırdı.
Peki telefon başındaki çocuklar Hugo’yu nasıl kontrol ediyordu?
Programa katılan çocuklar Hugo’yu kontrol etmek için telefondaki tuşları kullanıyorlardı. Hugo’yu yöneten çocuk 4’e bastığında sola, 6’ya bastığında sağa gidebiliyor, 2’ye bastığında ise zıplayabiliyordu. Peki hiç düşündünüz mü; telefondaki çocuklar Hugo’yu telefon hatlarını kullanarak nasıl yönlendiriyordu?
Telefon tuşlarının her birinin kendine özgü bir notası vardır. Bu nedenle 4’e bastığınızda çıkan ses ile 6’ya bastığınızda çıkan ses aynı değildir. Hugo da kontrol için bu veriyi kullanıyordu. Oyun içindeki sistem, yöneten kişinin telefonundan gelen analog sesi dijitale dönüştürerek hareket işlemini gerçekleştiriyordu.
Daha basit bir şekilde anlatmak gerekirse Hugo’yu yöneten çocuk 6’ya bastığında oyun sistemi tuşun çıkarmış olduğu sesi tanıyor ve o tuşa atanan görevi gerçekleştiriyordu. Telefon başında bulunan oyuncu tuşa ne kadar geç basarsa eylem de o kadar geç gerçekleşiyordu. Ping olarak tabir ettiğimiz gecikmeler elbette ki burada da yaşanıyordu.
ADC ya da analogtan dijitale dönüştürme teknolojisi bir ‘eski moda’ gibi görünse de günümüzde telefondan bankacılık gibi işlemlerde hala kullanılmaktadır. Telefonlarımız akıllı hale gelmiş olsa da operatör teknolojisi hala ‘aptal’ ama işe yarar eylemler gerçekleştirmeye devam ediyor.
80’lerin sonu ve 90’ların başında doğan çocuklar için dijital eğlencenin adresi ne FIFA ne de GTA’ydı. Koca bir nesli ekran başına kilitleyen Tolga Gariboğlu ya da o dönem çocuklarının bildiği şekilde Tolga Abi’nin sunmuş olduğu Hugo programıydı. Her program şanslı birkaç çocuk bağlanmayı başarır ve Hugo ile birlikte maceralara atılırdı.
Peki telefon başındaki çocuklar Hugo’yu nasıl kontrol ediyordu?
Programa katılan çocuklar Hugo’yu kontrol etmek için telefondaki tuşları kullanıyorlardı. Hugo’yu yöneten çocuk 4’e bastığında sola, 6’ya bastığında sağa gidebiliyor, 2’ye bastığında ise zıplayabiliyordu. Peki hiç düşündünüz mü; telefondaki çocuklar Hugo’yu telefon hatlarını kullanarak nasıl yönlendiriyordu?
Telefon tuşlarının her birinin kendine özgü bir notası vardır. Bu nedenle 4’e bastığınızda çıkan ses ile 6’ya bastığınızda çıkan ses aynı değildir. Hugo da kontrol için bu veriyi kullanıyordu. Oyun içindeki sistem, yöneten kişinin telefonundan gelen analog sesi dijitale dönüştürerek hareket işlemini gerçekleştiriyordu.
Daha basit bir şekilde anlatmak gerekirse Hugo’yu yöneten çocuk 6’ya bastığında oyun sistemi tuşun çıkarmış olduğu sesi tanıyor ve o tuşa atanan görevi gerçekleştiriyordu. Telefon başında bulunan oyuncu tuşa ne kadar geç basarsa eylem de o kadar geç gerçekleşiyordu. Ping olarak tabir ettiğimiz gecikmeler elbette ki burada da yaşanıyordu.
ADC ya da analogtan dijitale dönüştürme teknolojisi bir ‘eski moda’ gibi görünse de günümüzde telefondan bankacılık gibi işlemlerde hala kullanılmaktadır. Telefonlarımız akıllı hale gelmiş olsa da operatör teknolojisi hala ‘aptal’ ama işe yarar eylemler gerçekleştirmeye devam ediyor.