İBİŞ İLE MAVİŞ ŞEHİRDE
İbiş ile Maviş şehri gezmeye çıktılar. O gün hava çok güzeldi. Her yer mis gibi çiçek kokuyordu. Kuşlar, kelebekler hayatlarından çok memnundu. Dere boyu yürüdüler. Balıklar, kurbağalar berrak suda yüzüyorlar, sanki dans ediyorlardı.
İbiş ile Maviş el ele tutuştular. Bir ara durup papatya topladılar.
İbiş Maviş'e "Doğa ne kadar güzel , Maviş!" dedi.
Maviş İbiş'e "Evet. Doğa hem güzel hem de canlı. Onu yaşatmak, korumak bizim elimizde İbiş" diye yanıt verdi.
Uzun zaman bu güzellikler arasında dolaştılar.
Şehire iyice yaklaşmışlardı. İleride, yükselen büyük fabrika bacalarını gördüler. Bu bacalardan siyah dumanlar çıkıyordu.
vBiraz önce mis gibi çiçek kokan hava şimdi duman kokuyordu. İbiş ile Maviş hemen öksürmeye başladılar.
Deniz kenarına geldiklerinde İbiş gözlerine inanamadı. Deniz kıyısına çöpler yığılmıştı! Bu çöpler çok kötü kokuyordu.
Maviş burnunu tıkadı ve "Öff ! Çabuk buradan gidelim İbiş" dedi.
Şehir meydanına geldiler. Burada birçok satıcı vardı. Temiz giyimli bir çocuk mısır yiyordu. Çocuk mısır bittikten sonra koçanı yere attı. İbiş ile Maviş hemen onun yanına gidip ikaz ettiler. Az ötede duran çöp sepetini gösterdiler. Çocuk "Bana ne!" der gibi omuzlarını kaldırdı.
İbiş ile Maviş bu duruma çok üzüldüler.
Köprünün üzerinde yaşlı bir adam balık tutuyordu. İbiş ile Maviş adama yaklaştılar. Adam oltasını çekerken hepsi heyecanla beklediler. Ne yazık ki olta boş çıktı. Yaşlı adam başını iki yana salladı. "Burada balık yaşamıyor artık! Fabrikaların atıkları bu suları zehirliyor" dedi.
İbiş ile Maviş'in gözlerinden bir damla yaş süzüldü.
Sabah derede dans ederek yüzen balıkları düşündüler.
İbiş ile Maviş şehri gezmeye çıktılar. O gün hava çok güzeldi. Her yer mis gibi çiçek kokuyordu. Kuşlar, kelebekler hayatlarından çok memnundu. Dere boyu yürüdüler. Balıklar, kurbağalar berrak suda yüzüyorlar, sanki dans ediyorlardı.
İbiş ile Maviş el ele tutuştular. Bir ara durup papatya topladılar.
İbiş Maviş'e "Doğa ne kadar güzel , Maviş!" dedi.
Maviş İbiş'e "Evet. Doğa hem güzel hem de canlı. Onu yaşatmak, korumak bizim elimizde İbiş" diye yanıt verdi.
Uzun zaman bu güzellikler arasında dolaştılar.
Şehire iyice yaklaşmışlardı. İleride, yükselen büyük fabrika bacalarını gördüler. Bu bacalardan siyah dumanlar çıkıyordu.
vBiraz önce mis gibi çiçek kokan hava şimdi duman kokuyordu. İbiş ile Maviş hemen öksürmeye başladılar.
Deniz kenarına geldiklerinde İbiş gözlerine inanamadı. Deniz kıyısına çöpler yığılmıştı! Bu çöpler çok kötü kokuyordu.
Maviş burnunu tıkadı ve "Öff ! Çabuk buradan gidelim İbiş" dedi.
Şehir meydanına geldiler. Burada birçok satıcı vardı. Temiz giyimli bir çocuk mısır yiyordu. Çocuk mısır bittikten sonra koçanı yere attı. İbiş ile Maviş hemen onun yanına gidip ikaz ettiler. Az ötede duran çöp sepetini gösterdiler. Çocuk "Bana ne!" der gibi omuzlarını kaldırdı.
İbiş ile Maviş bu duruma çok üzüldüler.
Köprünün üzerinde yaşlı bir adam balık tutuyordu. İbiş ile Maviş adama yaklaştılar. Adam oltasını çekerken hepsi heyecanla beklediler. Ne yazık ki olta boş çıktı. Yaşlı adam başını iki yana salladı. "Burada balık yaşamıyor artık! Fabrikaların atıkları bu suları zehirliyor" dedi.
İbiş ile Maviş'in gözlerinden bir damla yaş süzüldü.
Sabah derede dans ederek yüzen balıkları düşündüler.