• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

İki tip solcu var-1

İki tip solcu var -1

O "solcu" aydınlanmacı, öteki solcu aydınlanmanın en değerli meyvesi, Paris Komün'cüdür.

O "solcu" tarihi köklerini İttihat Terakki'de arar. Talat Paşa'yı sevme komiteleri kurar. Öteki solcu Osmanlı Sosyalist Fırkası ve önderi İştirakçi Hilmi'yi kendi miladı olarak anar.

O "solcu" Hakkı Behiç ve Yunus Nadi'nin kurduğu TKP'nin tilmizi, öteki solcu Mustafa Suphi ve Ethem Nejad'ın öğrencisidir.

O "solcu" Çerkeş Ethem'i hain ilan eder, öteki solcu için ulusal kurtuluş mücadelesi bir kahramanlar silsilesi değil, tarihsel ve toplumsal bir dönüşümü anlama çabasıdır. Çerkeş Et-hem'in Yeşil Ordusu da o dönüşümün bir parçasıdır.

O "solcu" Topal Osman'ı kahraman ilan eder. Öteki solcunun kahramanı Mustafa Suphi ve Ethem Nejat'tır. O "solcu" Giresun'da Topal Osman'ın mezarına çiçek bırakır. Öteki solcu ise çiçeğini önderlerinin katledildiği Karadeniz'in "derinliklerine..."

O "solcu" Atatürk "devrimlerinin" milliyetçilik ve cumhuriyetçilik ve laiklik uktelerini öne çıkarır, Öteki solcu Mustafa Kemal'in "devrimcilik", halkçılık ve devletçilik adına yaptıklarını da saygıyla anar.

O "solcu" Atatürk'ten Marksist bir "usta" çıkarma tahayyülü içindedir. Öteki solcu Mustafa Kemal'in ulusal kurtuluş mücadelesindeki yeri ve önemini bilir. Bu mücadelenin ezilen halklara verdiği ilhamın bilincindedir. Ancak onun ufkunda, aynı tarihsel dönemdeki bir başka mücadele daha vardır. Lenin ve Sovyet devrimi.

O "solcunun" en önemli referansı Atatürkçülüktür. Öteki solcunun Marksizm.

O "solcu" milleti "sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir kitle" diye tarif eder. Öteki solcu toplumda sınıflar olduğunu söyleyen Şefik Hüsnü'nün Takrir-i Sükun Kanunu ile yargılanışını hatırlar.

O "solcu"nun asr-ı saadet dönemi tek parti yönetimindeki Türkiye'dir. Öteki solcu "Bütün iktidar Sovyet-ler'e" denilen dönemden ilhamını alır.

O "solcunun" kökleri, TKP'ye ihanet eden Vedat Nedim Tör, Şevket Süreyya Aydemir'in sorgu odalarında biat ettiği söylemlere dayanır. Öteki solcunun yüreğinde Şefik Hüsnü ve Nâzım Hikmet'in 1927'deki kararlılığı vardır.

O "solcu" Cumhuriyet yıllarının özgün teorisyeni diye "Birinci Adam" ve "İkinci Adam" kitaplarının müellifi Şevket Süreyya Aydemir'i hatırlar. Öteki solcu için özgün ve yaratıcı te-orisyen Dr. Hikmet Kıvılcımlı'dır.

O "solcu" Nazım Hikmet'i "Kuvay-i Milliye Destanı" ile Öteki solcu "Sevdalınız komünisttir" şiiriyle sever.

O "solcu" için, o yılların iyi dergisi Kadro, öteki solcu için hepsi kapatılan Yeni Dünya, Gerçek, Görüş ve Ses'tir.

O "solcu" büyük bir kayıtsızlıkla Nazi Almanyası'nı savunduğu yıllardan süzülen ışıkları bir "perde"nin "aralığı"na hapsetmiştir. Öteki solcu, TKP'li Faris Erkman'ın -kimilerine göre parti önderlerinden Reşad Fuat Baraner'dir- faşizm ve işbirlikçilerine karşı kaleme aldığı "En Büyük Tehlike" adlı broşürünü yazdığı bir geleneğin temsilcisidir.

O "solcu" için Varlık Vergisi bir onur, öteki solcu için 3. Enternasyo-nel'e gönderilen raporda yazdığı gibi ırkçı-faşist bir uygulamadır.

Ha sahi, o "solcu" 2. Enternasyo-nelci, öteki solcu 3. ve 4. Enternasyo-nel'cidir. Şimdi 2. (Sosyalist) Enter-nasyonel bile o "solcu"nun solculuğundan şüpheye düşmüştür.

O "solcu" Tan Gazetesi tahrip edildiğinde oradadır, pencereden aşağı rotatifleri atmaktadır. Öteki solcu Tan Gazetesi'nin içinde inançlarını savunmaktadır.

O "solcu" İsmet İnönü'yü hâlâ "milli şef" olarak görmektedir. Öteki solcunun kalbi İnönü döneminin mağdurları, Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi lideri Şefik Hüsnü ve Türkiye Sosyalist Partisi lideri Esat Adil için çarpmaktadır.

O "solcu" İsmet İnönü'yü "ülkeye demokrasi getirdi" diye kutsar. Öteki solcu 1951 TKPtevkifatının mağduru Mihri Belli ve Ruhi Su'nun anılarıyla büyümüştür. Getirilen "demokrasinin" sınırlarını o anılar çizmiştir.

O "solcu" için 27 Mayıs askeri darbesi bir "devrim", öteki solcu için darbedir.

Her ikisinin de yolu kısa bir süreliğine Türkiye İşçi Partisi'nde kesişir.

Sonra o "solcu" ortanın solcularını da destekler. Öteki solcu Fikir Kulüpleri Federasyonu'nda yolunu çoktan ayırmıştır.

O "solcu" o yıllarda Devrim ve Yön dergilerinin "zinde kuvvetler" diye orduya dizdiği cuntacı övgülerle teori inşa etmektedir. Öteki solcu Dönüşüm ve sonraları İleri dergilerini okuyacaktır.

O "solcu"nun bir türüne göre gençlik "sol sapma" diğer türüne göre "anarşisf'tir. Öteki solcu önce DÖB, sonra Dev Genç'te örgütlenmiş. "Ey Dev Genç'ti savaş günü yaklaştı" marşıyla sokaklardadır.

O "solcu" "önce antiemperyalist mücadele önemlidir. Sosyalizm an-ti-emperyalist mücadelenin başarısına bağlı yarının meselesidir" diye yazılar yazan Doğan Avcıoğlu'na biat etmiştir. Öteki solcunun rüyasını Ernesto Che Guevera ve Milli Demokratik Devrim'ci tezler süslemektedir
 
İki tip solcu var (2)

O "solcu" sokakta yoktur. Ölenler öteki solculardır.

O "solcu" neredeydi bilinmez ama 6. Filo ve "Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü" düzenleyerek Kanlı Pazar'da iki işçi dostunu kaybeden güç FKF'nin gençleridir.

O "solcu" umudunu 9 Mart Cunta-sı'nın sol vaatlerine, öteki solcu işçi-köylü ittifakına bağlamıştır.

O "solcu" legal, öteki solcu ise illegaldir.

O "solcu"nun vizyonu TİP ve CHP'nin 'ortanın solculuğunu' benimsemiş, öteki solcu ise THKP-C ve THKO ile devrim düşleri için eyleme geçmiştir.

O "solcu" ile öteki solcunun yolu bir kez daha 12 Mart'ın "balyoz operasyonumda, işkencehanelerde kesişmiştir.

O "solcu" da faşizmden işkence, kovuşturma, hapis ile nasibini alır. Ama asıl cezaevleri, idam, katliam ve sokaklardaki infazlar öteki solcular içindir.

O "solcu" 1974 affıyla dışarı çıktığında artık yüzü Ecevit'in "ak günlerine" dönmüştür. Öteki solcu hala cezaevinde ya da yeniden örgütlenme çabasındadır.

O "solcu" 'toprak üretenin su kullananın' sloganının büyüsüne kapılmış, 'umudumuz Ecevit'e sarılmıştır. Öteki solcu yeniden meydanlarda "tek yol devrim" diye bağırmaktadır.

O "solcu" ile öteki solcunun yolu kimi zaman gasilhanede kesişir. Ülkede yükselen faşizmden her ikisi de nasibini almaktadır.

O "solcu" bu saldırıların Ecevit ve iktidarına karşı yapıldğını, öteki solcu ise "halka kalkan faşist eller" olduğu tezini savunmaktadır.

O "solcu" CHP mitinglerinde slogan atan ötekini "aşırı sol" diye nitelemektedir.

O "solcu" oyla, öteki silahla amacın hasıl olacağı kanaatindedir.

O "solcu" en çok uzlaşma sözcüğünü demokrasinin gereği olarak kullanırken, öteki solcu sınıflararası uzlaşmaz çelişkiden söz etmektedir.

O "solcu" seçim sandığına koştuğunda, öteki solcu "seçimler boykot" ya da "düzen partilerine oy yok" kampanyaları düzenlemektedir.

O "solcunun" yaşadığı ilçede, semtte, mahallede can güvenliğinden öteki solcu sorumludur.

O "solcu" demokrat olduğu için Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerini okumaktadır. Öteki solcu saldırı ve katliamları "faşist" olarak tanımlanmadığı için Cumhuriyet Gazetesi'ni boykot etmekte ve -önce Vatan-sonra Demokrat Gazetesi'ni okumaktadır.

O "solcu" henüz bu ülkede Kürtle-

rin yaşadığını bilmemektedir. Ona gore sorun feodal bir aşiret düzenidir. Öteki solcu ise "teoriden" hareketle, halkların kendi kaderini tayin hakkını tartışmakta ama işin içinden de çıkamamaktadır.

O "solcu'Mardan bazıları 12 Eylül askeri darbesine övgüler dizmiştir. İstenirse arşivlerden izlenir. Öteki solcu ise artık hapiste, sürgünde, morgda ve kaçaktadır.

O "solcu" cezaevlerinde sağlanan olanaklarla devrimcileri "çıkmaz sokaktan çıkardığında, öteki solcu Mamak ve Diyarbakır'da dayaktan ölmektedir.

O "solcu" ile ötekinin yolu insan hakları ihlallerine karşı Aydınlar Dilekçesinde kesişir.

O "solcu" 1983 sonrası "solun birleşmesi" senaryolarına katılır, milletvekilliği düşü kurarken, öteki solcu hala cezaevindedir.

O "solcu" bir zamanlar umudunu bağladığı Ecevit'i şimdi "bir bölen" olarak görürken, öteki solcu hala cezaevindedir.

O "solcu"dan hiç idam edilen olmadı. Öteki solcular tıpkı 12 Mart'ta-ki abileri gibi sloganlarla ölüme yürümüştür.

O "solcu" için Sovyetler Birliği'nin yıkılması Türkiye için "yeni fırsat" demektir. Hatta bir zamanlar burun kıvırdığı "Turan ideali" ve "Enver Paşaca övgü bile dizebilir. Öteki solcu hüzünle reel sosyalizmlerin yıkılışını ve sosyalizmin itibarındaki aşınmayı gözler.

O "solcu" Atatürkçülüğe daha bir sarılır. Bütün liderlerin heykelleri devrilirken, Atatürk'ün idealleri ayaktadır. Öteki solcu hala tartışmaktadır.

O "solcu" Özal iktidarına "takunyalı" olduğu için, öteki solcu öncelikle özelleştirme ve serbest piyasa ekonomisinin yıkıcı etkisi için muhaliftir.

O "solcu" "Kürt realitesini tanıyan" İnönü-Demirel koalisyonunu demokrasi gelecek diye heyecanla karşılamıştır. Öteki solcunun bir kez daha aynı suda yıkanmaya niyeti yoktur.

O "solcunun" artık sesi daha bir gür çıkmaktadır. İlk kez güç onlardan yanadır. Öteki solcu hala yasaklar, kovuşturmalarla boğuşmakta, 12 Eylül'ün uygulamaları, sonra Anayasası ve uluslararası düzeyde sosyalizmin prestij kaybı öteki solcuyu azınlığa mahkum etmektedir.
 
İki tip solcu var (3)

0 "solcu" için milad 1994 yerel seçimleridir. Tarihin ivmesini geriye çevirmek isteyenlere karşı inisiyatif onlara geçmiştir. Öteki solcu "Fatsa Gerçeği" kitabının binlerce nüshasını parti teşkilatlarına dağıtan ve "böyle yapmalıyız" diye kopyalayan, mahallelerde bile "halk komiteleri" kuran, siyasal İslam'ın yükselişini ibretle tesbit etmekte ve 12 Eylül faşizminin bir sonucu olarak görmektedir.

O "solcu" için yaşam siyah ve beyaz bir renge bürünmüştür. Laiklik ve irtica denkleminde temsil ettiği değeri öne çıkarmakta ve ülkede en büyük tehlikenin irtica olduğunu düşünmektedir. Öteki solcunun siyasal ve pratik hegemonyası kırılmıştır.

O "solcu" için düzeni değiştirmek değil, irticai akımların iş başına gelmesini önlemek birinci hedeftir. Zaten düzeni değiştirmek demek sosyal demokrat iktidar demektir. Öteki solcu ise "yeniden" düzeni değiştirmek için sokaklarda, sendikalarda ve hayatın içindedir. Ama eskisi gibi gücü, kuvveti kalmamıştır.

O "solcu" ülkede Kürtlerin yaşadığını biliyor ama onlarla ilgili herhangi bir tasarrufta bulunmamaktadır Öteki solcuların bir bölümü PKK'yla ittifak yapılabileceğini tartışırken, bir bölümü ise Kürt Sorunu'na duyarlı ve fakat PKK'ya karşı mesafeli durmayı tercih etmiştir.

O "solcu" ideolojik çizgisinin altın dönemi olan Yön çizgisine keskin bir dönüş yaparken, cephaneliğinde irtica ile mücadele vardır. Öteki solcu küresel muhalefeti tartışmaktadır.

O "solcu" artık antiemperyalisttir. Zira bu gericileri Amerika'nın Yeşil Kuşak teorisi başımıza musallat etmemiş midir? Öteki solcu antiemperyalist olduğu kadar anti-kapitalisttir. Ülkedeki egemen sınıfları irtica karşıtı/irticaya destek verenler olarak değil bir bütün olarak değerlendirmektedir.

O "solcu" için irticaya karşı duran iş dünyasından biri varsa müttefiktir. Öteki solcunun böyle bir müttefike ihtiyacı yoktur.

O "solcu" 28 Şubatçı, öteki solcu "Ne Refahyol ne hazırol"cudur.

O "solcu" Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık eylemlerinde "Türkiye laiktir laik kalacak" diye ışıklarını açıp söndürdü. Öteki solcu Susurluk'un devletin derin kalbi olduğunu biliyor ve "Çeteler halka hesap verecek" sloganını atmaktadır. Oysa o eylemlerde en çok öteki solcunun imzası vardır.

O "solcu" öteki solcuyu irticaya karşı yeterince muhalefet etmediği için solcu olarak görmemeye başlar. O "solcu" türbana karşıdır. Öteki solcu neden hâlâ insan haklarından söz etmektedir?

O "solcu" üniversitelerde türbana karşı 'ikna odaları' kurdurur. Öteki solcu o odalardan birgün kendisinin de nasibini alacağını bilir ve muhalefet eder.

O "solcu" irticaya karşı esaslı muhalefet ettiği için YÖK'ün 12 Eylül malûlü olduğunu

gözardı eder. Anti-demokratik uygulamalarına ses çıkarmaz. Öteki solcu yemek boykotu yaptığı ya da okul önüne çadır kurduğu için okuldan süresiz uzaklaştırılan öğrencilerdir.

O "solcu" için irticaya karşı memleketin sigortası ordudur. Öteki solcu gericiliğe ve siyasal İslama karşı halka güvenilmesi gerektiğini söylemektedir.

O "solcu" için irticaya karşı mücadele eden her hareket makbuldür. TÜSİAD irti-cayı kınamışsa, mesele yoktur. Öteki solcu hâlâ egemen sınıflara karşı mesafeli durmaktan yanadır.

O "solcu" laiklikle kristalize olan yeni çizgisini AB-ABD karşıtlığı üzerinden kurgulamaya başlar. Ulusal düzeyde bir itirazdır. Antiemperyalist bu yeni söyleminde anti-kapitalizm yoktur. Öteki solcu ABD'ye karşı küresel direnişi savunur, içlerinden kimileri ise Emeğin Avrupası için mücadele edeceklerini söylemektedir.

O "solcu" milli, öteki solcu entemasyo-nalisttir.

O "solcu"nun oy vereceği ya da 'birleştiler' diye sevindiği partiler ne gariptir ki AB'ye bu kadar bodoslamadan karşı değildir. Öteki solcu bu konuda Avrupa Sol Partisi ile mutabıktır.

O "solcu" bu ülkede sadece Türklerin yaşam hakkını savunmaya başlar. Öteki solcu bu ülkede Türkler kadar başka etnik kökenlerden gelenlerin da vatandaşlık hakkını savunduğu için o "solcu", ötekini bu gerçeği hatırlattığı için bölücülükle suçlar.

O "solcu" için bu ülkenin Ermenileri, Rumları, Yahudileri, Süryanileri, Lazları, Çerkesleri ve Kürtleri aslında müzik albümü, yemek kültürü ve 'kavimler kapısı Anadolu' retoriği için önem taşır. Öteki solcu hepsidir.

O "solcu" öteki solcuyu neoliberalizmle suçlar. Öteki solcu acı acı güler.

O "solcu" 27 Nisan muhtırasını destekler. Öteki muhalefet eder.

O "solcu" Tandoğan'da 4.5 yıldır iktidarda bulunan AKP'ye karşı Cumhuriyet Mitingi yapar. Öteki solcu 28 Şubat sürecinin pratiğinde bu mitinge şüpheyle bakar.

O "solcu" Çağlayan'da bu defa daha büyük bir Cumhuriyet Mitingi yapar. Ülkenin orta sınıflarını, o güne kadar sokağa çıkmamışlarını, slogan atmamışlarını, Cumhuriyet değerlerini savunanlarını buluşturur. Öteki solcuların bir bölümü bu çağrıya kayıtsız kalamaz. Öteki solcular bu mitinglerin irtica tehlikesinin ötesinde düzene karşı yapılmasını talep etmektedir.

O "solcu" Cumhuriyet Mitingleri'nde bayrak sallar, 10. Yıl Marşı söyler. Öteki solcu ise 1 Mayıs'ta dayak yer, biber gazı solur. Aynı devlet iki farklı "sola" iki farklı muameleyi layık görmüştür.

O "solcu" solun birliğinden DSP-CHP birleşmesini ve -mümkünse- SHP'nin de katılmasını anlar, mutludur. Birleşmişlerdir. Öteki solcu statükoyu savunan bu partileri sol içinde görmemektedir.

O "solcu" yeni adını sevmiştir. O "ulusalcıdır." Öteki solcu "ulusalcı"nın karşılığında sözlüklerde milliyetçi yazdığını bilmektedir. Hâlâ sosyalist ve devrimci sıfatlarını tercih etmektedir.

Ve öteki solcu, o "solcuya" Mahir Çayan'ın o ünlü sözüyle karşılık verir:

Aynılar aynı, gayrılar gayrı kalmalıdır.


RIDVAN AKAR

BİRGÜN GAZETESİ
 
Geri
Top