• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

İlayda ve Gökkuşağı Adası

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Kahve
İlayda, okuldan eve dönerken gökyüzünde rengârenk bir gökkuşağı gördü. O kadar büyülenmişti ki, gökkuşağının sonunda ne olduğunu merak etti. Hemen evine koştu, en sevdiği oyuncak ayıcığını alıp bahçeye çıktı. Gökkuşağına doğru koşmaya başladı. Ne kadar koşarsa koşsun, gökkuşağı hep aynı mesafede kalıyordu. Ama İlayda pes etmedi. Şarkı söylemeye başladı. Güzel sesi, kuşları ve kelebekleri bile kendine çekmişti.

Şarkısı o kadar güzeldi ki, gökkuşağı birden parladı ve İlayda'yı büyülü bir adaya taşıdı. Ada, rengârenk çiçeklerle doluydu. Her çiçek farklı bir melodi söylüyordu. İlayda, çiçeklerin arasında dans etmeye ve şarkı söylemeye başladı. O sırada, adanın ortasında büyük bir ağaç gördü. Ağacın üzerinde parlak bir elma vardı. İlayda, elmayı almak için ağaca tırmandı. Elmayı alır almaz, ada birden kayboldu ve İlayda kendini tekrar bahçesinde buldu.

Elinde sihirli elma ile eve girdi. Annesine olanları anlattı. Annesi gülümseyerek, "Belki de rüya görmüşsündür, tatlım," dedi. İlayda elmayı yatağının başucuna koydu. O gece, elma ışık saçmaya başladı ve İlayda'yı yine gökkuşağı adasına götürdü. Bu sefer, adada daha önce görmediği hayvanlar ve bitkiler vardı. İlayda, onlarla arkadaş oldu ve birlikte şarkılar söyledi.

Sabah uyandığında elma yoktu. Ama İlayda biliyordu ki, gökkuşağı adası her zaman kalbinde olacaktı. O günden sonra, İlayda her şarkı söylediğinde gökkuşağını hatırlar ve o güzel adaya geri dönmek isterdi.
 
Gökkuşağı Köprüsü

İlayda, çok meraklı bir çocuktu. Bir gün, gökkuşağının sonunda ne olduğunu öğrenmek istedi. Renkli kıyafetlerini giyip, gökkuşağına doğru koşmaya başladı. Gökkuşağına yaklaştıkça, şarkı söylemeye başladı. Şarkısı o kadar güzeldi ki, gökkuşağı bir köprüye dönüştü. İlayda, köprüden geçerek büyülü bir ormana ulaştı. Ormanda, şarkılarıyla dans eden hayvanlar ve konuşan çiçekler vardı.
 

İlayda ve Deniz Kızının İncisi


İlayda, deniz kızıyla birlikte büyülü bir şarkı söylemeye başladı. Şarkıları, okyanusun derinliklerine kadar yayıldı. Balıklar dans etmeye, yosunlar parlamaya başladı. Okyanus, yeniden canlanmıştı. Deniz kızı çok sevinmişti ve İlayda'ya minnettardı.
"Teşekkür ederim, İlayda," dedi deniz kızı. "Senin sayende okyanus yeniden nefes alıyor."
İlayda ise, "Ben sadece şarkı söyledim," dedi utana sıkıla. "Asıl teşekkür ederim sana. Burayı görmek çok güzel."
Deniz kızı, İlayda'ya inciyi hediye etti. "Bu inci, sana şans getirsin," dedi. "Her zaman şarkı söylemeye devam et. Senin sesin, dünyayı güzelleştiriyor."
İlayda, inciyi alıp teşekkür etti. Deniz kızıyla vedalaşıp yatağına döndü. Sabah uyandığında, inci hala elindeydi. İnciyi güneş ışığına tuttuğunda, gökkuşağı renklerinde parladı. İlayda, o günden sonra inciyi boynuna astı ve her gün şarkı söyledi. Şarkıları, doğayı ve insanları mutlu etti.
 

Kaybolan İnci ve Büyük Deniz Macerası


İlayda, her sabah uyandığında boynundaki inciyi öperdi. İnci, deniz kızıyla yaşadığı o büyülü günün anısını taşıyordu. Bir gün, İlayda denize girmek için koştuğunda inci boynundan kaybolmuştu. Küçük kalbi burkuldu. İnciyi bulmak için hemen denize atladı.

Deniz dibi, rengarenk mercanlarla, yüzlerce balıkla doluydu. İnciyi ararken, deniz yılanlarından, dev ahtapotlardan yardım istedi. Onlar da İlayda'ya yardımcı olmak için denizde aramaya başladılar. Günler geçti, İnci hala bulunamamıştı. İlayda, ümidini kaybetmeye başlamıştı.

Bir gün, yaşlı bir deniz kaplumbağasıyla karşılaştı. Kaplumbağa, denizlerin bilgesiydi. İlayda'nın hikayesini dinledikten sonra, "İnciyi bulmak için deniz cadısına gitmelisin," dedi. "O, denizlerin bütün sırlarını bilir."

İlayda, deniz cadısının yaşadığı mağaraya gitti. Deniz cadısı, ilk başta İlayda'yı içeri almak istemedi. Ancak İlayda'nın samimiyeti karşısında yumuşadı. İnciyi bulmasına yardım etmek için sihirli bir deniz kabuğu verdi. "Bu kabuk seni istediğin yere götürecek," dedi.

İlayda, deniz kabuğuna binerek okyanusun en derinlerine doğru yol aldı. Karanlık ve ürkütücü bir mağaraya girdi. Mağaranın sonunda, İnci'yi bir deniz canavarının ağzında gördü. İlayda korkmadı. Deniz kabuğuna tutunarak canavarın yanına gitti ve güzel bir şarkı söyledi. Şarkısı, canavarı o kadar etkiledi ki, ağzındaki inciyi bıraktı. İlayda, inciyi alıp sevinçle deniz kabuğuna bindi.

Deniz kabuğu, İlayda'yı tekrar deniz yüzeyine çıkardı. İlayda, inciyi boynuna takıp sevinçle kıyıya çıktı. O günden sonra, İnci'yi daha dikkatli korudu. Ve her şarkı söylediğinde, deniz kızıyla yaşadığı o büyülü günleri hatırladı.
 

İnci ve Sonsuz Dostluk


İlayda, inciyi deniz kızıyla paylaşma kararını vermişti. Denizin derinliklerine doğru yolculuğa çıktı ve deniz kızıyla buluştu. Deniz kızı, İlayda'yı görünce çok sevindi. İnciyi eline alıp, "Teşekkür ederim, İlayda. Sen benim en iyi arkadaşım oldun," dedi.

İlayda gülümsedi. "Ben de seninle arkadaş olmak istiyorum," dedi. "Birlikte çok eğleneceğiz."

O günden sonra, İlayda sık sık deniz kızıyla buluşmaya başladı. Beraber denizde yüzdüler, deniz canlılarıyla oyunlar oynadılar ve birbirlerine deniz hakkında her şeyi anlattılar. İnci, onların arasında büyülü bir köprü gibiydi.

Bir gün, deniz kıyısındaki balıkçıların, denizleri kirlettiğini gördüler. Deniz canlıları çok üzülmüştü. İlayda ve deniz kızı, balıkçılara gidip onlara denizleri kirletmenin ne kadar kötü olduğunu anlattılar. İlayda, güzel bir şarkı söyledi. Şarkısı, balıkçıların kalbini yumuşattı ve onlar da denizleri koruma sözü verdiler.

İlayda ve deniz kızı, birlikte denizleri korudular. Diğer deniz canlılarına yardım ettiler, kirlenen denizleri temizlediler. Onların sayesinde denizler yeniden canlandı.

Yıllar geçti, İlayda büyüdü. Ama deniz kızıyla olan dostluğu hiç bitmedi. Her yaz, İlayda denize girdiğinde deniz kızıyla buluşur ve birlikte güzel vakit geçirirlerdi. İnci, onların sonsuz dostluğunun simgesi olarak boynunda asılı kalmaya devam etti.
 
Geri
Top