Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Başbuğ, tahliye kararının ardından Silivri Cezaevi'nden çıktı. Başbuğ, "Biz tek bir şey istiyoruz, adalet istiyoruz" dedi.
Ergenekon davasında tutuklu bulunan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ tahliye edildi.
Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer'in, Anayasa Mahkemesi'nin müvekkili hakkında verdiği ihlal kararı üzerine yaptığı tahliye talebi, İstanbul Nöbetçi 20. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından incelendi. Mahkeme, Başbuğ'un tahliyesine karar verdi.
İlker Başbuğ, cezaevinden çıktı
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, İstanbul Nöbetçi 20. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği tahliye kararının ardından Silivri Cezaevi'nden çıktı.
Cezaevinden sivil bir araçla çıkan Başbuğ'u, Türkiye Gençlik Birliği üyeleri ve vatandaşlar, ellerindeki Türk bayraklarıyla sloganlar eşliğinde karşıladı.
Başbuğ, daha sonra gazetecilere açıklama yaptığı açıklamada, "Beni 26 ay hürriyetimden yoksun bıraktılar ama 6 Ocak 2012 günü söylediğim gibi, yüce Türk milleti, oynanan oyunu, iddiaların geçersizliğini, bir Genelkurmay Başkanı ve karargahını terör örgütü karargahı ve terör örgütü olarak suçlamanın kabul edilmez bir durum olduğunu, bizlerin darbecilikle hiçbir alakamızın olmadığını yüce Türk milleti kısa zamanda anladı" dedi.
İlker Başbuğ şöyle konuştu:
"Bugün benim serbest bırakılmam bir başlangıçtır. Bütün kalbimle inanıyorum ki Silivri'de, Hasdal'da, Sincan'da, Maltepe'de benim gibi suçsuz bulunan arkadaşlarım da en kısa zamanda hürriyetlerine kavuşacaklardır. Mamak, Hadımköy dahil. Bu gerçekleşmez ise bugün benim serbest kalmam, hürriyetimi kazanmamın hiçbir önemi ve anlamı olmaz. Çünkü ben ne kadar suçsuz isem, bugün geride bıraktığım Tuncer Kılınç Paşa, Hurşit Tolon Paşa, Bilgin Balanlı Paşa, Hasan Iğsız Paşa, diğer tarafta Tuncay Özkan'lar ve Doğu Perinçek'ler de suçsuzdur.
Biz tek bir şey istiyoruz, adalet istiyoruz. Bu adaletin gerçekleşmesi için görev başında nasıl mücadele ettiysem, burada iki yıl içerisinde nasıl mücadele ettiysem, dışarıda bulunduğum sürede de aynı şekilde mücadeleme devam edeceğim. Ta ki son arkadaş buradan çıkıncaya kadar."
Yurt dışına çıkış yasağı
İlker Başbuğ hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulması da kararlaştırıldı. Mahkeme, Başbuğ hakkında tahliye gerekçesi olarak, "Sabit ikametgah sahibi olması, sosyal durumu, tutuklu kaldığı süre, delillerin toplanmış olması, tutuklamadan beklenen gayenin elde edilmiş olması" hususlarını gösterdi.
İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi'nce yazılan 3 sayfalık kararda, Başbuğ hakkındaki suçlamaya, aldığı cezaya ve dava sürecine yer verildi.
Kararda, Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer'in tahliye talebine ilişkin dilekçesine değinilerek, Anayasa Mahkemesi'nin, "Başbuğ'un dava dosyasındaki mahkumiyet kararının gerekçesinin yasal süre içinde dava dosyasına konulmaması nedeniyle, tahliye talebi hakkında hüküm kurulmaması, gerekçeli kararın hazırlanmamasından dolayı dosyanın Yargıtay'a götürülememesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği" şeklindeki kararına da yer verildi.
Gerekçeli kararın bugüne kadar yazılmadığı, resen de temyize tabi olan hükmün ve tutukluluk halinin devamı kararının Yargıtay tarafından incelenmesi olanağının da bulunmadığı belirtilen kararda, gerekçeli kararın tamamlanmasından sonra sanıklara, müdafilere ve vekillerine tebliği, buna karşı temyiz dilekçelerinin verilmesi, tebliğ süreci ve Yargıtay aşaması da dikkate alındığında sanık hakkında verilen hükmün esasen incelenmesi gerektiği vurgulandı.
Kararda, tutukluluk halinin Yargıtay tarafından değerlendirilmesi olanağının daha da geriye kalacağı göz önüne alındığında, bu sürecin sanığın mağduriyetine neden olabileceği belirtilerek, şu gerekçelere yer verildi:
"Sanığın sabit ikametgah sahibi oluşu, sosyal durumu, tutuklu kaldığı süre, delillerin toplanıp davanın karara bağlanmış bulunması, tedbir niteliğindeki tutuklamadan beklenen gayenin elde edilmiş olması hususları göz önüne alınarak karar alındı."
Kararda, Başbuğ'un tutuklanmasını düzenleyen "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlarının yer aldığı tutuklama müzekkeresinden tahliye edildiği belirtilerek, Başbuğ hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulmak suretiyle adli kontrol altına alınmasına oy birliğiyle hükmedildi.
2 yıl 2 aydır Silivri'de
Ergenekon davasında mahkemenin yaptığı suç duyurusu üzerine 6 Ocak 2012'de tutuklanan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, 2 yıl 2 ayını Silivri Cezaevi'nde geçirdi.
Başbuğ'un, 12 Haziran 2007'de Ümraniye'de ele geçirilen el bombalarının ardından yürütülen soruşturma sonucunda, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon davası kapsamında yargılanması süreci Ocak 2012'de başladı.
Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesince işletilen internet siteleri ve "internet andıcı"na ilişkin 22 sanık hakkında düzenlenen iddianameyi 29 Temmuz 2011'de kabul eden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, davayı "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" davasıyla birleştirdi.
Sanıkları arasında emekli orgeneraller Nusret Taşdeler, Hasan Iğsız, tümgeneraller Hıfzı Çubuklu ve Mustafa Bakıcı, emekli korgeneraller Mehmet Eröz ve İsmail Hakkı Pekin'in de bulunduğu davada, mahkemenin yaptığı suç duyurusu üzerine Başbuğ, hakkında yürütülen soruşturma kapsamında 6 Ocak 2012'de tutuklandı.
Başbuğ hakkındaki Türk Ceza Kanunu'nun 312/1. maddesi gereğince, "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle düzenlenen iddianame, 15 Şubat 2012'de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi.
Başbuğ hakim karşısına ilk kez 26 Mart 2012'de çıktı. Kısa bir konuşma yaparak savunma yapmayacağını söyleyen Başbuğ, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök'ün tanık olarak dinlenilmesi sırasında ve esas hakkındaki savunma ve karar duruşması olmak yapmak üzere bazı oturumlara katıldı.
"İrtica ile Mücadele Eylem Planı" davasının Egenekon davasıyla birleştirildiği yargılama sürecinde Cumhuriyet savcıları Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın ve Murat Dalkuş tarafından 2 bin 271 sayfadan oluşan esas hakkındaki mütalaa, 18 Mart 2013'te açıklandı.
Cezaevinde 4 kitap yazdı
Mütalaada, savcılar Başbuğ için TCK'nın 312/1'inci maddesi uyarınca "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi.
Başbuğ cezaevinde kaldığı süre içerisinde, "20. Yüzyılın En Büyük Lideri Atatürk", "20. Yüzyılın En Büyük Lideri Mustafa Kemal", "Terör Örgütlerinin Sonu" ve "Suçlamalara Karşı Gerçekler" adıyla 4 kitap yazdı.
6 yıl 2 ay süren soruşturma ve dava sürecinde 321 duruşmanın görüldüğü 5 Ağustos 2013'te tamamlanan Ergenekon davasında Başbuğ, müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Avukatından açıklama
Kararın ardından gazetecilere açıklama yapan avukat İlkay Sezer, kendisine tebriklerin geldiğini belirterek, "İçerideki son masum insan dışarı çıkana kadar tebrikleri kabul etmeyeceğim. 26 aydır süren bir hukuksuzluk, dün Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile tespit edildi. Bugün de İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi kararı ile şu an için ortadan kaldırıldı. Bu karar mağduriyetin ortadan kaldırılmasına yöneliktir" dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yarattığı hukuksuzluğun ancak bu şekilde ortadan kaldırılabildiğini savunan Sezer, şöyle devam etti:
"Hukuk adına bir nebze mutluyum. Ama şunu söyleyebilirim. İçeride çok daha ciddi sağlık sorunları ile mağdur olmuş, bu mahkeme kararlarıyla mağdur edilmiş insanlar var. Ümit ediyoruz tez zamanda onların dosyaları da bu şekilde, önce özgürlükleri iade edilmek suretiyle, sonra da haklarında beraat kararı verilmek sureti ile çözülür.
Ben TSK'ya komutanlık yapmış, normal görev süresinde emekli olmuş bir insanın bu şekilde mağdur edilebileceğini hayatım boyunca tahmin etmezdim. Sanıyorum bu konuda da yalnız değilim. Ancak birileri çıktı asılsız, gerçeksiz düzmece delillerle mağduriyetler yarattılar. Bu ülkeye acı çektirdiler. Bugün için bir nebze daha olsun buna son verdik. Ben bu kararın emsal bir karar olmasını ve benzer bir şekilde mağdur edilmiş insanların da bir an önce özgürlüğe kavuşmasını temenni ediyorum."
Sezer, tahliye kararını ilk Başbuğ'un eşiyle paylaştığını kaydederek, müvekkilinin cezaevi çıkışında bazı açıklamalarda bulunacağını söyledi.
Feyzioğlu: "Kararı fevkalade sevindirici buluyorum"
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, yazılı açıklamasında, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin Başbuğ hakkındaki tutuklama kararında yeterince gerekçe göstermeden hürriyet kısıtlaması yapması ve 2 haftada yazılması gereken mahkumiyet kararının gerekçesini 8 aydır yazmayarak Yargıtaya inceleme yapma imkanı tanımamasının, Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararına gerekçe kılındığını belirtti.
TBB'nin girişimine bağlı olarak özel görevli mahkemelerin kaldırılması sonucunda İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesince İlker Başbuğ'un tahliyesine karar verilmesini insan hakları açısından fevkalade sevindirici bulduğunu kaydeden Feyzioğlu, "Dileğimiz Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararın henüz bireysel başvuruda bulunmamış olanlar hakkında da emsal teşkil etmesi ve onların da bir an önce özgürlüklerine kavuşmasıdır" ifadesini kullandı.
Üstün: Sevindirici bir durum
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un tahliyesine ilişkin de öteden beri Başbuğ'un tutuksuz yargılanması gerektiğini söylediklerini vurguladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetten birçok bakanın da böyle beyanatta bulunduğuna işaret eden Üstün, "Tahliye kararı, gönül isterdi ki yerel mahkemede çözülsün ancak bireysel başvuru sonucu Anayasa Mahkemesi yoluyla da tahliye verilmiş olması, Başbuğ açısından baktığımızda sevindirici bir durum, bizim açımızdan da öyle" ifadesini kullandı.
Güllüce: Hukuk ne diyorsa o olması lazım
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, bir gazetecinin, İlker Başbuğ'un tahliyesine ilişkin, "Hukuk ne diyorsa o olması lazım. Biz hukuka saygılıyız. Dünyada 'Adalet mülkün temelidir' diyen bir milletin evlatlarıyız. Adaletin teessüsü için hukuk ne diyorsa o olması lazım. Hukuk bunun en iyisini bilir ve Türkiye de bir hukuk devletidir. Anayasamız zaten Cumhuriyet'i tarif ederken bir hukuk devleti olarak tarif ediyor. Hakkın yerini bulacağını, doğrunun isabet edeceğini tahmin ediyorum, umut ediyorum. Öyle olur İnşallah" şeklinde yanıtladı.
Muhabir: Hanife Sevinç - Muhammed Enes Can
Ergenekon davasında tutuklu bulunan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ tahliye edildi.
Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer'in, Anayasa Mahkemesi'nin müvekkili hakkında verdiği ihlal kararı üzerine yaptığı tahliye talebi, İstanbul Nöbetçi 20. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından incelendi. Mahkeme, Başbuğ'un tahliyesine karar verdi.
İlker Başbuğ, cezaevinden çıktı
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, İstanbul Nöbetçi 20. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği tahliye kararının ardından Silivri Cezaevi'nden çıktı.
Cezaevinden sivil bir araçla çıkan Başbuğ'u, Türkiye Gençlik Birliği üyeleri ve vatandaşlar, ellerindeki Türk bayraklarıyla sloganlar eşliğinde karşıladı.
Başbuğ, daha sonra gazetecilere açıklama yaptığı açıklamada, "Beni 26 ay hürriyetimden yoksun bıraktılar ama 6 Ocak 2012 günü söylediğim gibi, yüce Türk milleti, oynanan oyunu, iddiaların geçersizliğini, bir Genelkurmay Başkanı ve karargahını terör örgütü karargahı ve terör örgütü olarak suçlamanın kabul edilmez bir durum olduğunu, bizlerin darbecilikle hiçbir alakamızın olmadığını yüce Türk milleti kısa zamanda anladı" dedi.
İlker Başbuğ şöyle konuştu:
"Bugün benim serbest bırakılmam bir başlangıçtır. Bütün kalbimle inanıyorum ki Silivri'de, Hasdal'da, Sincan'da, Maltepe'de benim gibi suçsuz bulunan arkadaşlarım da en kısa zamanda hürriyetlerine kavuşacaklardır. Mamak, Hadımköy dahil. Bu gerçekleşmez ise bugün benim serbest kalmam, hürriyetimi kazanmamın hiçbir önemi ve anlamı olmaz. Çünkü ben ne kadar suçsuz isem, bugün geride bıraktığım Tuncer Kılınç Paşa, Hurşit Tolon Paşa, Bilgin Balanlı Paşa, Hasan Iğsız Paşa, diğer tarafta Tuncay Özkan'lar ve Doğu Perinçek'ler de suçsuzdur.
Biz tek bir şey istiyoruz, adalet istiyoruz. Bu adaletin gerçekleşmesi için görev başında nasıl mücadele ettiysem, burada iki yıl içerisinde nasıl mücadele ettiysem, dışarıda bulunduğum sürede de aynı şekilde mücadeleme devam edeceğim. Ta ki son arkadaş buradan çıkıncaya kadar."
Yurt dışına çıkış yasağı
İlker Başbuğ hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulması da kararlaştırıldı. Mahkeme, Başbuğ hakkında tahliye gerekçesi olarak, "Sabit ikametgah sahibi olması, sosyal durumu, tutuklu kaldığı süre, delillerin toplanmış olması, tutuklamadan beklenen gayenin elde edilmiş olması" hususlarını gösterdi.
İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi'nce yazılan 3 sayfalık kararda, Başbuğ hakkındaki suçlamaya, aldığı cezaya ve dava sürecine yer verildi.
Kararda, Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer'in tahliye talebine ilişkin dilekçesine değinilerek, Anayasa Mahkemesi'nin, "Başbuğ'un dava dosyasındaki mahkumiyet kararının gerekçesinin yasal süre içinde dava dosyasına konulmaması nedeniyle, tahliye talebi hakkında hüküm kurulmaması, gerekçeli kararın hazırlanmamasından dolayı dosyanın Yargıtay'a götürülememesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği" şeklindeki kararına da yer verildi.
Gerekçeli kararın bugüne kadar yazılmadığı, resen de temyize tabi olan hükmün ve tutukluluk halinin devamı kararının Yargıtay tarafından incelenmesi olanağının da bulunmadığı belirtilen kararda, gerekçeli kararın tamamlanmasından sonra sanıklara, müdafilere ve vekillerine tebliği, buna karşı temyiz dilekçelerinin verilmesi, tebliğ süreci ve Yargıtay aşaması da dikkate alındığında sanık hakkında verilen hükmün esasen incelenmesi gerektiği vurgulandı.
Kararda, tutukluluk halinin Yargıtay tarafından değerlendirilmesi olanağının daha da geriye kalacağı göz önüne alındığında, bu sürecin sanığın mağduriyetine neden olabileceği belirtilerek, şu gerekçelere yer verildi:
"Sanığın sabit ikametgah sahibi oluşu, sosyal durumu, tutuklu kaldığı süre, delillerin toplanıp davanın karara bağlanmış bulunması, tedbir niteliğindeki tutuklamadan beklenen gayenin elde edilmiş olması hususları göz önüne alınarak karar alındı."
Kararda, Başbuğ'un tutuklanmasını düzenleyen "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlarının yer aldığı tutuklama müzekkeresinden tahliye edildiği belirtilerek, Başbuğ hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulmak suretiyle adli kontrol altına alınmasına oy birliğiyle hükmedildi.
2 yıl 2 aydır Silivri'de
Ergenekon davasında mahkemenin yaptığı suç duyurusu üzerine 6 Ocak 2012'de tutuklanan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, 2 yıl 2 ayını Silivri Cezaevi'nde geçirdi.
Başbuğ'un, 12 Haziran 2007'de Ümraniye'de ele geçirilen el bombalarının ardından yürütülen soruşturma sonucunda, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon davası kapsamında yargılanması süreci Ocak 2012'de başladı.
Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesince işletilen internet siteleri ve "internet andıcı"na ilişkin 22 sanık hakkında düzenlenen iddianameyi 29 Temmuz 2011'de kabul eden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, davayı "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" davasıyla birleştirdi.
Sanıkları arasında emekli orgeneraller Nusret Taşdeler, Hasan Iğsız, tümgeneraller Hıfzı Çubuklu ve Mustafa Bakıcı, emekli korgeneraller Mehmet Eröz ve İsmail Hakkı Pekin'in de bulunduğu davada, mahkemenin yaptığı suç duyurusu üzerine Başbuğ, hakkında yürütülen soruşturma kapsamında 6 Ocak 2012'de tutuklandı.
Başbuğ hakkındaki Türk Ceza Kanunu'nun 312/1. maddesi gereğince, "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle düzenlenen iddianame, 15 Şubat 2012'de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi.
Başbuğ hakim karşısına ilk kez 26 Mart 2012'de çıktı. Kısa bir konuşma yaparak savunma yapmayacağını söyleyen Başbuğ, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök'ün tanık olarak dinlenilmesi sırasında ve esas hakkındaki savunma ve karar duruşması olmak yapmak üzere bazı oturumlara katıldı.
"İrtica ile Mücadele Eylem Planı" davasının Egenekon davasıyla birleştirildiği yargılama sürecinde Cumhuriyet savcıları Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın ve Murat Dalkuş tarafından 2 bin 271 sayfadan oluşan esas hakkındaki mütalaa, 18 Mart 2013'te açıklandı.
Cezaevinde 4 kitap yazdı
Mütalaada, savcılar Başbuğ için TCK'nın 312/1'inci maddesi uyarınca "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi.
Başbuğ cezaevinde kaldığı süre içerisinde, "20. Yüzyılın En Büyük Lideri Atatürk", "20. Yüzyılın En Büyük Lideri Mustafa Kemal", "Terör Örgütlerinin Sonu" ve "Suçlamalara Karşı Gerçekler" adıyla 4 kitap yazdı.
6 yıl 2 ay süren soruşturma ve dava sürecinde 321 duruşmanın görüldüğü 5 Ağustos 2013'te tamamlanan Ergenekon davasında Başbuğ, müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Avukatından açıklama
Kararın ardından gazetecilere açıklama yapan avukat İlkay Sezer, kendisine tebriklerin geldiğini belirterek, "İçerideki son masum insan dışarı çıkana kadar tebrikleri kabul etmeyeceğim. 26 aydır süren bir hukuksuzluk, dün Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile tespit edildi. Bugün de İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi kararı ile şu an için ortadan kaldırıldı. Bu karar mağduriyetin ortadan kaldırılmasına yöneliktir" dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yarattığı hukuksuzluğun ancak bu şekilde ortadan kaldırılabildiğini savunan Sezer, şöyle devam etti:
"Hukuk adına bir nebze mutluyum. Ama şunu söyleyebilirim. İçeride çok daha ciddi sağlık sorunları ile mağdur olmuş, bu mahkeme kararlarıyla mağdur edilmiş insanlar var. Ümit ediyoruz tez zamanda onların dosyaları da bu şekilde, önce özgürlükleri iade edilmek suretiyle, sonra da haklarında beraat kararı verilmek sureti ile çözülür.
Ben TSK'ya komutanlık yapmış, normal görev süresinde emekli olmuş bir insanın bu şekilde mağdur edilebileceğini hayatım boyunca tahmin etmezdim. Sanıyorum bu konuda da yalnız değilim. Ancak birileri çıktı asılsız, gerçeksiz düzmece delillerle mağduriyetler yarattılar. Bu ülkeye acı çektirdiler. Bugün için bir nebze daha olsun buna son verdik. Ben bu kararın emsal bir karar olmasını ve benzer bir şekilde mağdur edilmiş insanların da bir an önce özgürlüğe kavuşmasını temenni ediyorum."
Sezer, tahliye kararını ilk Başbuğ'un eşiyle paylaştığını kaydederek, müvekkilinin cezaevi çıkışında bazı açıklamalarda bulunacağını söyledi.
Feyzioğlu: "Kararı fevkalade sevindirici buluyorum"
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, yazılı açıklamasında, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin Başbuğ hakkındaki tutuklama kararında yeterince gerekçe göstermeden hürriyet kısıtlaması yapması ve 2 haftada yazılması gereken mahkumiyet kararının gerekçesini 8 aydır yazmayarak Yargıtaya inceleme yapma imkanı tanımamasının, Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararına gerekçe kılındığını belirtti.
TBB'nin girişimine bağlı olarak özel görevli mahkemelerin kaldırılması sonucunda İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesince İlker Başbuğ'un tahliyesine karar verilmesini insan hakları açısından fevkalade sevindirici bulduğunu kaydeden Feyzioğlu, "Dileğimiz Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararın henüz bireysel başvuruda bulunmamış olanlar hakkında da emsal teşkil etmesi ve onların da bir an önce özgürlüklerine kavuşmasıdır" ifadesini kullandı.
Üstün: Sevindirici bir durum
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un tahliyesine ilişkin de öteden beri Başbuğ'un tutuksuz yargılanması gerektiğini söylediklerini vurguladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetten birçok bakanın da böyle beyanatta bulunduğuna işaret eden Üstün, "Tahliye kararı, gönül isterdi ki yerel mahkemede çözülsün ancak bireysel başvuru sonucu Anayasa Mahkemesi yoluyla da tahliye verilmiş olması, Başbuğ açısından baktığımızda sevindirici bir durum, bizim açımızdan da öyle" ifadesini kullandı.
Güllüce: Hukuk ne diyorsa o olması lazım
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, bir gazetecinin, İlker Başbuğ'un tahliyesine ilişkin, "Hukuk ne diyorsa o olması lazım. Biz hukuka saygılıyız. Dünyada 'Adalet mülkün temelidir' diyen bir milletin evlatlarıyız. Adaletin teessüsü için hukuk ne diyorsa o olması lazım. Hukuk bunun en iyisini bilir ve Türkiye de bir hukuk devletidir. Anayasamız zaten Cumhuriyet'i tarif ederken bir hukuk devleti olarak tarif ediyor. Hakkın yerini bulacağını, doğrunun isabet edeceğini tahmin ediyorum, umut ediyorum. Öyle olur İnşallah" şeklinde yanıtladı.
Muhabir: Hanife Sevinç - Muhammed Enes Can