İntikamınız soğuk mu olsun, bol acılı mı?
Aldatılma ya da terk edilme karşısında insanın ilk tepkisi intikam almak olabiliyor. Üzülmek ve öfke duymak son derece insani bir duygu ancak ‘intikam soğuk yenen bir yemektir’ diyerek inceden inceye hesaplar yapmak ya da kendinize acı çektirmek doğru değil...
Yazı: Elif Girgin
İntikam soğuk yenen bir yemektir
Biz de bu duygunun peşine düştük. Okurlarımıza ‘Aldatılır ya da terk edilirseniz, eski sevgilinizden intikam almak için neler yaparsınız?’ diye sorduk. Sonra da intikam duygusunun, psikolojimizi nasıl etkilediğini, kadın ve erkekte değişkenlik gösterip göstermediğini öğrenmek için Uzman Klinik Psikolog Kamil Ertekin’e danıştık. İşte intikam duygumuzun psikolojimizde yarattığı değişimler ve okurlarımızın intikam alma yöntemleri…
İntikam temalı Türk filmi klişeleriyle büyümüş bir nesiliz biz. Köylü ve çirkin kız, zengin erkek tarafından hor görülüp, aşağılanınca ya da beğenilmeyince hemen bir dönüşüm yaşar, bir anda gayet cool ve çok güzel bir kadına dönüşüp, sevdiği erkeği önce kıskandırır sonra kendine aşık eder! Ve mutlu son…
Filmlere, kitaplara, şarkılara konu olan ve hayatın her daim içinde olmaya devam eden ‘intikam’ duygusu; zaman zaman hepimizi etkisi altına almış, hele de konu aldatma ya da terk edilme olduysa, biraz dozu kaçırmamıza bile sebep olmuş olabilir. Kadınların genellikle naif ve çocuksu bir yaklaşımla, bir ders verme ve kendini rahatlatma yöntemi olarak gördüğü intikam taktikleri, erkeklerde biraz daha sert yaklaşımlar ve fiziksel şiddetle ortaya çıkabiliyor ne yazık ki… Yani erkeklerin intikamları çok daha acı olabiliyor!
İLK ŞOK VE TRAVMA!
İyi giden veya iyi gidiyormuş gibi görünen bir ilişkide karşı tarafın ilişkiyi sonlandırması, insanda haliyle şok etkisi yaratabiliyor. Hayat düz bir çizgide ilerlerken, birden o çizgi kırılmış ya da duvara toslamış gibi hissedebiliyor insan. Uzman Klinik Psikolog Kamil Ertekin, “Biz bu durumu psikolojide ‘travma’ olarak tanımlıyoruz” diyor. Bu travmatik durumda, yaşanan ilk duygunun üzüntü duygusu olduğunu belirtiyor. Bu süreçte bazı kişiler çok yoğun üzüntü yaşıyor, arkadaşları ile görüşmek istemiyor, iş yaşamına karşı istekleri azalıyor, genelde yalnız kalmayı tercih ediyor; sürekli olarak partnerlerinin kendisine nasıl bu şekilde davrandığını anlamlandırmaya çalışıyor. Ertekin, “Bazı bireyler üzüntü duygusunun yanında, öfke duygusunu da yoğun olarak yaşar. Bu öfke duygusu bazen kendilerine karşı da olabilir. Kendini aşağılayan ve değersizleştiren bir tutum içine girerler. Bu aşağılayıcı tavır kendisine fiziksel şiddet uygulamaya kadar bile gidebilir. Bazen de öfke duygusu, kendilerini bu duruma düşüren eski sevgiliye ve varsa eski sevgilinin yeni sevgilisine karşı saldırganlığa dönüşür. Bu saldırgan tavır bazen fiziksel şiddete, bazen eski sevgilinin eşyalarına zarar vermeye kadar gider” diye ekliyor.
KENDİNİ SUÇLAMA VE GEÇMİŞE TAKILIP KALMA
Sevgilisinin ilişkiyi bitirmesi veya başka bir kişiyle olması sonucunda kişi; ‘değersizim, yetersizim, bende bir gariplik var, suçluyum, iyi bir sevgili olamadım, bundan sonra kimseye güvenemem, sevilmeyi hak etmiyorum’ diye düşünmeye başlıyor. Bu inançlara boğulan birey gittikçe ilişkilerden uzaklaşıyor veya yeni ilişkilere başlasa da şüpheci tavırlar sergileyebiliyor. Birlikte olduğu kişiye karşı güven duymayarak hep onu sorguluyor. Bu sorgulayıcı tavır, yeni başladığı ilişkiye kendisini vermesini de engelliyor. Başka bir deyişle geçmişin gölgesinde yaşamaya başlıyor.
SEN BENİM OYUNCAKLARIMI KIRDIN, BEN DE SENİNKİNİ KIRARIM!
İntikam alma isteği aslında öfke duygusu ile ilişkili. Daha doğrusu öfke duygusunun saldırganlığa dönüşmüş hali. ‘Beni bu duruma düşürdü, değer vermedi, önemsemedi bir de başka birisiyle oldu’ şeklinde düşünmek, bireyin yok sayıldığını düşünmesine neden oluyor. Yok sayılmak, önemsenmemek bireyi olgun olmayan bir tepkisellik içine çekiyor. Adeta küçük bir çocuk gibi, kendini yok sayan kişiye gününü göstermek istiyor. ‘Sen benim oyuncağımı kırdın, ben de senin oyuncağını kıracağım’ der gibi eski sevgilisinin kalbini kırmak istiyor. Arabasını çiziyor, mail adresini bloke ediyor, hakkında karalama kampanyası yürütüyor, yeni sevgili edinip karşısına çıkıyor, fiziksel şiddet uyguluyor. “Bu tepkilerin hepsi çocukluğa dair olgunlaşmamış tepkilerdir aslında” diyor. Psikolog Kamil Ertekin ve bu tepkilerin kişide geçici rahatlık sağladığını ama bireyin kendisine dair oluşturduğu olumsuz inançları azaltmayıp, çoğu zaman daha da artırdığını söylüyor.
Aldatılma ya da terk edilme karşısında insanın ilk tepkisi intikam almak olabiliyor. Üzülmek ve öfke duymak son derece insani bir duygu ancak ‘intikam soğuk yenen bir yemektir’ diyerek inceden inceye hesaplar yapmak ya da kendinize acı çektirmek doğru değil...
Yazı: Elif Girgin
İntikam soğuk yenen bir yemektir
Biz de bu duygunun peşine düştük. Okurlarımıza ‘Aldatılır ya da terk edilirseniz, eski sevgilinizden intikam almak için neler yaparsınız?’ diye sorduk. Sonra da intikam duygusunun, psikolojimizi nasıl etkilediğini, kadın ve erkekte değişkenlik gösterip göstermediğini öğrenmek için Uzman Klinik Psikolog Kamil Ertekin’e danıştık. İşte intikam duygumuzun psikolojimizde yarattığı değişimler ve okurlarımızın intikam alma yöntemleri…
İntikam temalı Türk filmi klişeleriyle büyümüş bir nesiliz biz. Köylü ve çirkin kız, zengin erkek tarafından hor görülüp, aşağılanınca ya da beğenilmeyince hemen bir dönüşüm yaşar, bir anda gayet cool ve çok güzel bir kadına dönüşüp, sevdiği erkeği önce kıskandırır sonra kendine aşık eder! Ve mutlu son…
Filmlere, kitaplara, şarkılara konu olan ve hayatın her daim içinde olmaya devam eden ‘intikam’ duygusu; zaman zaman hepimizi etkisi altına almış, hele de konu aldatma ya da terk edilme olduysa, biraz dozu kaçırmamıza bile sebep olmuş olabilir. Kadınların genellikle naif ve çocuksu bir yaklaşımla, bir ders verme ve kendini rahatlatma yöntemi olarak gördüğü intikam taktikleri, erkeklerde biraz daha sert yaklaşımlar ve fiziksel şiddetle ortaya çıkabiliyor ne yazık ki… Yani erkeklerin intikamları çok daha acı olabiliyor!
İLK ŞOK VE TRAVMA!
İyi giden veya iyi gidiyormuş gibi görünen bir ilişkide karşı tarafın ilişkiyi sonlandırması, insanda haliyle şok etkisi yaratabiliyor. Hayat düz bir çizgide ilerlerken, birden o çizgi kırılmış ya da duvara toslamış gibi hissedebiliyor insan. Uzman Klinik Psikolog Kamil Ertekin, “Biz bu durumu psikolojide ‘travma’ olarak tanımlıyoruz” diyor. Bu travmatik durumda, yaşanan ilk duygunun üzüntü duygusu olduğunu belirtiyor. Bu süreçte bazı kişiler çok yoğun üzüntü yaşıyor, arkadaşları ile görüşmek istemiyor, iş yaşamına karşı istekleri azalıyor, genelde yalnız kalmayı tercih ediyor; sürekli olarak partnerlerinin kendisine nasıl bu şekilde davrandığını anlamlandırmaya çalışıyor. Ertekin, “Bazı bireyler üzüntü duygusunun yanında, öfke duygusunu da yoğun olarak yaşar. Bu öfke duygusu bazen kendilerine karşı da olabilir. Kendini aşağılayan ve değersizleştiren bir tutum içine girerler. Bu aşağılayıcı tavır kendisine fiziksel şiddet uygulamaya kadar bile gidebilir. Bazen de öfke duygusu, kendilerini bu duruma düşüren eski sevgiliye ve varsa eski sevgilinin yeni sevgilisine karşı saldırganlığa dönüşür. Bu saldırgan tavır bazen fiziksel şiddete, bazen eski sevgilinin eşyalarına zarar vermeye kadar gider” diye ekliyor.
KENDİNİ SUÇLAMA VE GEÇMİŞE TAKILIP KALMA
Sevgilisinin ilişkiyi bitirmesi veya başka bir kişiyle olması sonucunda kişi; ‘değersizim, yetersizim, bende bir gariplik var, suçluyum, iyi bir sevgili olamadım, bundan sonra kimseye güvenemem, sevilmeyi hak etmiyorum’ diye düşünmeye başlıyor. Bu inançlara boğulan birey gittikçe ilişkilerden uzaklaşıyor veya yeni ilişkilere başlasa da şüpheci tavırlar sergileyebiliyor. Birlikte olduğu kişiye karşı güven duymayarak hep onu sorguluyor. Bu sorgulayıcı tavır, yeni başladığı ilişkiye kendisini vermesini de engelliyor. Başka bir deyişle geçmişin gölgesinde yaşamaya başlıyor.
SEN BENİM OYUNCAKLARIMI KIRDIN, BEN DE SENİNKİNİ KIRARIM!
İntikam alma isteği aslında öfke duygusu ile ilişkili. Daha doğrusu öfke duygusunun saldırganlığa dönüşmüş hali. ‘Beni bu duruma düşürdü, değer vermedi, önemsemedi bir de başka birisiyle oldu’ şeklinde düşünmek, bireyin yok sayıldığını düşünmesine neden oluyor. Yok sayılmak, önemsenmemek bireyi olgun olmayan bir tepkisellik içine çekiyor. Adeta küçük bir çocuk gibi, kendini yok sayan kişiye gününü göstermek istiyor. ‘Sen benim oyuncağımı kırdın, ben de senin oyuncağını kıracağım’ der gibi eski sevgilisinin kalbini kırmak istiyor. Arabasını çiziyor, mail adresini bloke ediyor, hakkında karalama kampanyası yürütüyor, yeni sevgili edinip karşısına çıkıyor, fiziksel şiddet uyguluyor. “Bu tepkilerin hepsi çocukluğa dair olgunlaşmamış tepkilerdir aslında” diyor. Psikolog Kamil Ertekin ve bu tepkilerin kişide geçici rahatlık sağladığını ama bireyin kendisine dair oluşturduğu olumsuz inançları azaltmayıp, çoğu zaman daha da artırdığını söylüyor.