zemheri
Usta
Hicretin 11. senesinin başlarında Resulü Ekrem Efendimiz'in ateşli rahatsızlığı ilerlemiş, 13 gün gibi kısa bir zaman içinde İlahî takdir hükmünü icra ederek, vefat-ı Nebi vâki olmuş, yerine hemen Hazret-i Ebubekir halife seçilmişti.(8 Haziran 632)
O sıralarda Efendimiz (sas), cihad için bir ordu da hazırlamış, tam göndereceği sırada vefat vâki olduğundan dolayı ordu yola çıkarılamamıştı. Yeni Halife'nin ilk işi Allah Resulü'nün (sas) hazırladığı bu orduyu hemen yola çıkarmak, ikinci işi de kırk bin kişilik bu güçlü orduya (dünyanın henüz bilmediği) savaş hukukunu anlatmak, düşman topraklarında her şeyin serbest olmadığını, savaşa karışmayan insanların hayatlarının mutlaka korunması gerektiğini (bu ordunun şahsında) tüm dünyaya ilan etmekti.
Bu sebeple Medine dışındaki Ceref karargahında Şam'a doğru yola çıkmak üzere bekleyen orduya İslam'ın savaş hukukunu anlatmak için gelen Halife Hz. Ebubekir, tarihe altın harfle yazılması gereken şu unutulmayan savaş ahlakı konuşmasını yaptı:
***
- Aziz mücahidler! Gireceğiniz düşman topraklarında gücünüze güvenip de her türlü vurup kırmanın, yakıp yıkmanın caiz olduğunu düşünmeyesiniz. Sayacağım şu kurallara savaş ortamında da dikkat etmeniz gerekmektedir. Biliniz ki, Allah ve Resulü şu on maddeyi düşman topraklarında da yasaklamıştır.
1- Vardığınız düşman topraklarında henüz savaş nedir bilmeyen masum çocukları sakın korkutmayın! Çocuk öldürmek gibi bir büyük vahşet geçmişteki cehalet devri karanlıklarında kalsın, günümüze taşıma vebalini yüklenmeyin.
2- Savaşta karşınıza çıkmayan kadınlar sizin muhatabınız değildir; onları korumanız altında tutun, itibarlarını zedeleyecek muameleye maruz bırakmayın.
3- Size karşı koymaya gücü yetmeyen yaşlılara, hastalara, felçlilere, baktığı hedefi göremeyen körlere sakın dokunmayın.
4- Kiliselerde kendilerini ibadete vermiş din adamlarına da engel olmayın.
5- Düşman arazilerindeki meyveli meyvesiz ağaçları kesmeyin, sebze ve meyve yeşilliklerini tepeleyerek mahsullere zarar vermeyin, ekinleri ateşe vermeyin.
6- Düşmanın koyun ve keçilerinden ihtiyacınızdan fazlasını kesmeyin, yaralayıp öldürmeyin.
7- Elinize geçecek ganimet malından şahsınıza hiçbir şey almayın.
8- Kadınların iffetini ihlal edecek zina fiilinin her yerde haram olduğunu hatırlayın; namus ve iffetin her yerde İslam'ın koruması altında bulunduğunu unutmayın...
9- Sizinle savaşamayacak hale gelmiş yaralı askerleri öldürmeyin, silahını bırakıp kaçanları da arkadan vurmayın...
10- Elinize düşen esirleri koruyun, işkence ve zulüm gibi eziyetlere maruz bırakmayın!. (Taberi, İbni Esir, Sadri İslam)
***
Müslümanların ilk halifesi Hz. Ebubekr'in istediği her şeyi yapabilecek güçte olan kırk bin kişilik bu güçlü savaş ordusuna yaptığı bu tarihî konuşmasından anlaşılıyor ki, 21. asırda İsrail'in çocuk, kadın, yaşlı, sivil demeyip topyekûn sorumsuzca katletmekten çekinmediği insanlık dışı savaş anlayışını İslam, altıncı asırda yasaklamış, insanlığa layık bir savaş hukukunu daha o asırda tüm dünyaya böyle ilan etmiştir.
Demek insanlık bugün, İslam'ın baştan koyduğu bu savaş hukukuna muhtaç durumdadır. Varabilirse ona varacak, uygulayabilirse onu uygulayacaktır ki, dengesini yitirmiş bir savaş katliamından çocukları, kadınları, hastaları, yaşlıları, sivilleri kurtarabilsin. Çarpışan askerler arasında yapılacak savaş, savunmasız sivilleri, kadınları çocukları imha vahşetine dönüşmesin.
O sıralarda Efendimiz (sas), cihad için bir ordu da hazırlamış, tam göndereceği sırada vefat vâki olduğundan dolayı ordu yola çıkarılamamıştı. Yeni Halife'nin ilk işi Allah Resulü'nün (sas) hazırladığı bu orduyu hemen yola çıkarmak, ikinci işi de kırk bin kişilik bu güçlü orduya (dünyanın henüz bilmediği) savaş hukukunu anlatmak, düşman topraklarında her şeyin serbest olmadığını, savaşa karışmayan insanların hayatlarının mutlaka korunması gerektiğini (bu ordunun şahsında) tüm dünyaya ilan etmekti.
Bu sebeple Medine dışındaki Ceref karargahında Şam'a doğru yola çıkmak üzere bekleyen orduya İslam'ın savaş hukukunu anlatmak için gelen Halife Hz. Ebubekir, tarihe altın harfle yazılması gereken şu unutulmayan savaş ahlakı konuşmasını yaptı:
***
- Aziz mücahidler! Gireceğiniz düşman topraklarında gücünüze güvenip de her türlü vurup kırmanın, yakıp yıkmanın caiz olduğunu düşünmeyesiniz. Sayacağım şu kurallara savaş ortamında da dikkat etmeniz gerekmektedir. Biliniz ki, Allah ve Resulü şu on maddeyi düşman topraklarında da yasaklamıştır.
1- Vardığınız düşman topraklarında henüz savaş nedir bilmeyen masum çocukları sakın korkutmayın! Çocuk öldürmek gibi bir büyük vahşet geçmişteki cehalet devri karanlıklarında kalsın, günümüze taşıma vebalini yüklenmeyin.
2- Savaşta karşınıza çıkmayan kadınlar sizin muhatabınız değildir; onları korumanız altında tutun, itibarlarını zedeleyecek muameleye maruz bırakmayın.
3- Size karşı koymaya gücü yetmeyen yaşlılara, hastalara, felçlilere, baktığı hedefi göremeyen körlere sakın dokunmayın.
4- Kiliselerde kendilerini ibadete vermiş din adamlarına da engel olmayın.
5- Düşman arazilerindeki meyveli meyvesiz ağaçları kesmeyin, sebze ve meyve yeşilliklerini tepeleyerek mahsullere zarar vermeyin, ekinleri ateşe vermeyin.
6- Düşmanın koyun ve keçilerinden ihtiyacınızdan fazlasını kesmeyin, yaralayıp öldürmeyin.
7- Elinize geçecek ganimet malından şahsınıza hiçbir şey almayın.
8- Kadınların iffetini ihlal edecek zina fiilinin her yerde haram olduğunu hatırlayın; namus ve iffetin her yerde İslam'ın koruması altında bulunduğunu unutmayın...
9- Sizinle savaşamayacak hale gelmiş yaralı askerleri öldürmeyin, silahını bırakıp kaçanları da arkadan vurmayın...
10- Elinize düşen esirleri koruyun, işkence ve zulüm gibi eziyetlere maruz bırakmayın!. (Taberi, İbni Esir, Sadri İslam)
***
Müslümanların ilk halifesi Hz. Ebubekr'in istediği her şeyi yapabilecek güçte olan kırk bin kişilik bu güçlü savaş ordusuna yaptığı bu tarihî konuşmasından anlaşılıyor ki, 21. asırda İsrail'in çocuk, kadın, yaşlı, sivil demeyip topyekûn sorumsuzca katletmekten çekinmediği insanlık dışı savaş anlayışını İslam, altıncı asırda yasaklamış, insanlığa layık bir savaş hukukunu daha o asırda tüm dünyaya böyle ilan etmiştir.
Demek insanlık bugün, İslam'ın baştan koyduğu bu savaş hukukuna muhtaç durumdadır. Varabilirse ona varacak, uygulayabilirse onu uygulayacaktır ki, dengesini yitirmiş bir savaş katliamından çocukları, kadınları, hastaları, yaşlıları, sivilleri kurtarabilsin. Çarpışan askerler arasında yapılacak savaş, savunmasız sivilleri, kadınları çocukları imha vahşetine dönüşmesin.
Ahmed ŞAHİN