İstanbul'u Kalemle Yazmak
İstanbul'u kalemle yazmak, kocaman bir denize dalmak gibi. Nereden başlayacağını, hangi hikayeleri anlatacağını şaşırmak mümkün
İstanbul... Bir şehirden çok daha fazlası. Tarihin, kültürün, uygarlığın ve güzelliğin buluşma noktası. Bir kalemle tarif etmek imkansız olsa da, yine de denemeye değer:
Boğaz'ın Mavi Tutkusu:
Orhan Veli Kanık'ın "İstanbul" şiirinde geçen "Boğaz'ın mavi tutkusu
Kalem ucu önce maviye bulanır, Boğaz'ın ihtişamını resmeder. Köprüler, vapurlar, saraylar ve camiler, mavi bir loşlukta süzülür. Martı çığlıkları ve dalgaların sesi kâğıda işlenir.
Tarihin Fısıltısı:
Ayasofya'nın kubbesi göğe yükselir, kalem taş duvarlarda Bizans ve Osmanlı izlerini takip eder. Yerebatan Sarnıcı'nın gizemli sularında kaybolur, Topkapı Sarayı'nın ihtişamına tanıklık eder. Tarihin fısıltıları her köşeden yankılanır.
Renk Cümbüşü:
Mısır Çarşısı'nın rengarenk tezgahları kalemi sarar. Baharatların kokusu, kumaşların dokusu, kalabalığın uğultusu sayfalara işlenir. Kapalıçarşı'nın labirentlerinde kaybolur, Grand Bazaar'ın ihtişamına hayran kalır.
Lezzet Durakları:
Simit kokusu kalemi mest eder. Çay ocağında bardaklar şıngırdar, nargile közleri parıldar. Lezzet duraklarında Türk mutfağının zenginliği keşfedilir. Baklava, köfte, kebab... Her lokma bir şölen.
İnsan Mozaikleri:
Her köşede farklı bir hikaye, her yüzde başka bir ifade. İstanbul insanı kalemi selamlar. Farklı kültürler, diller ve gelenekler bir arada dans eder. Bir şehrin ruhu kâğıda yansır.
Kalemin Son Dansı:
Galata Kulesi'nden şehrin panoraması seyredilir. Güneş batarken kalem son kez dans eder, İstanbul'un güzelliğini ölümsüzleştirir. Bir vedadan ziyade, bir anıya dönüşür bu satırlar.
İstanbul... Seni kalemle yazmak ne mümkün? Her köşende bir hikaye, her adımda bir tarih fısıldıyor. Bu muhteşem şehri tarif etmek için tek bir kalem yetmez. Yine de bu deneme, sana olan sevgimin ve hayranlığımın bir göstergesi olsun.
