İyi bir şoför nasıl olmalıdır?
Trafik, günlük hayatın vazgeçilmezi, çoğu zaman kaosun ve stresin tetikleyicisi bir olgudur. Tanımlamak gerekirse; karayolu, havayolu ve denizyolu üzerindeki yaya ve taşıt hareketliliğine trafik denir. Belirli kurallarla düzenlenir; araç kullanma yetkisi de belirli koşulları sağlayan kişilere verilir. Bu yetkiyi düzenleyen belgeye de ehliyet denir. Ehliyet almak, yani trafikte araç kullanma yetkisini haiz olmak zor değildir. Karayolu trafiğini baz aldığımızda, belirli sürelerle gerçekleştiriklen MEB onaylı kursları ve bitirme sınavını başarıyla tamamlayan 18 yaşını tamamlamış herkes ehliyet alabilmektedir. Ancak; trafikte başarılı olmak; riskleri yönetebilmek deneyimle gelen birşeydir ve bu kurslarda değil bizzat trafiğin içinde kazanılabilmektedir. Bu deneyimin oluşma sürecinde hem sürücü, hem de trafikteki muhatapları bir anlamda risk altındadır. İyi bir şoför olabilmek için söz konusu bu deneyim çok önemli olmakla beraber, bazı önemli hususlara dikkat edildiğinde trafikteki riskleri yönetebilmek söz konusu olabilecektir.
Bu hususlardan bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:
İyi bir şoför sadece trafiğe konsantre olur, direksiyon başında asla başka bir meşguliyet sarfetmez.
Deneyimlerle sabittir ki, kazalar sadece ve sadece bir anlık dikkatsizlik neticesinde gerçekleşmektedir. Bu nedenle, trafikte ve direksiyon başında olduğumuz sürece başka bir işle (örneğin cep telefonu, radyo vs. ile) kesinlikle ilgilenmemeliyiz. Sadece eller değil; zihin de meşgul edilmemelidir. Direksiyon başında başka bir düşünce ile meşgul edilen zihin trafiğin risklerini algılamakta gecikebilir. Bir anlık gecikme ve hata, sonu ölüm olabilecek kazalara sebebiyet verebilmektedir.
İyi bir şoför empati yapar.
Trafikteki en sık yaşanan problemler, kavgalar ve hatta sonu cinayet olan tartışmalar yol verme kaynaklı sorunlardır. Halbuki empati yapılarak, karşı tarafın kendisine yol vermesi mutluluğunu bir başkasına yaşatmaktan keyif duyulabilse, bu problemler hiç oluşmayacaktır. Acelemiz olduğunda jest yaparak yolu bize açan bir şoförden duyduğumuz mutluluğu sadece kendimize hak görmemeli, empatik davranarak bu jestleri biz de başkaları için yapıyor olmalıyız.
İyi bir şoför trafiği okur.
Trafiği okumak demek; sadece direksiyonu tutup, gaz pedalına basmaktan ibaret bir sürüş anlayışının var olmaması demektir. Önümüzdeki arabada olduğu kadar, onun önündeki arabada da gözümüzün olması demektir. Takip mesafesini iyi ayarlamamış bir sürücünün önündeki arabanın yavaşladığını farketmemesi ve ani frenle trafiği tehlikeye sokması halinde, arkasındaki sürücünün bu ani fren nedeniyle kazadan kurtulmasının tek koşulu öncelikle takip mesafesini iyi ayarlamış olması, sonrasında ise trafiği okuyarak, öndeki arabanın geciktiğini farkedip tedbiren kendisinin yavaşlaması ile mümkündür. Trafiği okumak, kısaca, sadece kendinden ve önündeki arabadan ibaret bir sürüş tekniğinden uzak olmak, trafikteki tüm unsurları aynı anda algılayabilmek, riskleri farkedip, tedbirleri zamanında almaktır.
İyi bir şoför sürüş konforunu sağlar ve yolcularını rahat ettirir.
Ani frenler, ani kalkışlar, sürekli bir ileri bir geri giden gelen yolcular şeklindeki görüntü, agresif bir sürüşün izleri olup; iyi bir şoför olmanın önünde kesinlikle bir engeldir. Yolcuların güvenliği ve konforu sürücünün sorumluluğudur ve bunu sağlamak için azami gayret sarfedilmesi gerekir.
Trafik, günlük hayatın vazgeçilmezi, çoğu zaman kaosun ve stresin tetikleyicisi bir olgudur. Tanımlamak gerekirse; karayolu, havayolu ve denizyolu üzerindeki yaya ve taşıt hareketliliğine trafik denir. Belirli kurallarla düzenlenir; araç kullanma yetkisi de belirli koşulları sağlayan kişilere verilir. Bu yetkiyi düzenleyen belgeye de ehliyet denir. Ehliyet almak, yani trafikte araç kullanma yetkisini haiz olmak zor değildir. Karayolu trafiğini baz aldığımızda, belirli sürelerle gerçekleştiriklen MEB onaylı kursları ve bitirme sınavını başarıyla tamamlayan 18 yaşını tamamlamış herkes ehliyet alabilmektedir. Ancak; trafikte başarılı olmak; riskleri yönetebilmek deneyimle gelen birşeydir ve bu kurslarda değil bizzat trafiğin içinde kazanılabilmektedir. Bu deneyimin oluşma sürecinde hem sürücü, hem de trafikteki muhatapları bir anlamda risk altındadır. İyi bir şoför olabilmek için söz konusu bu deneyim çok önemli olmakla beraber, bazı önemli hususlara dikkat edildiğinde trafikteki riskleri yönetebilmek söz konusu olabilecektir.
Bu hususlardan bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:
İyi bir şoför sadece trafiğe konsantre olur, direksiyon başında asla başka bir meşguliyet sarfetmez.
Deneyimlerle sabittir ki, kazalar sadece ve sadece bir anlık dikkatsizlik neticesinde gerçekleşmektedir. Bu nedenle, trafikte ve direksiyon başında olduğumuz sürece başka bir işle (örneğin cep telefonu, radyo vs. ile) kesinlikle ilgilenmemeliyiz. Sadece eller değil; zihin de meşgul edilmemelidir. Direksiyon başında başka bir düşünce ile meşgul edilen zihin trafiğin risklerini algılamakta gecikebilir. Bir anlık gecikme ve hata, sonu ölüm olabilecek kazalara sebebiyet verebilmektedir.
İyi bir şoför empati yapar.
Trafikteki en sık yaşanan problemler, kavgalar ve hatta sonu cinayet olan tartışmalar yol verme kaynaklı sorunlardır. Halbuki empati yapılarak, karşı tarafın kendisine yol vermesi mutluluğunu bir başkasına yaşatmaktan keyif duyulabilse, bu problemler hiç oluşmayacaktır. Acelemiz olduğunda jest yaparak yolu bize açan bir şoförden duyduğumuz mutluluğu sadece kendimize hak görmemeli, empatik davranarak bu jestleri biz de başkaları için yapıyor olmalıyız.
İyi bir şoför trafiği okur.
Trafiği okumak demek; sadece direksiyonu tutup, gaz pedalına basmaktan ibaret bir sürüş anlayışının var olmaması demektir. Önümüzdeki arabada olduğu kadar, onun önündeki arabada da gözümüzün olması demektir. Takip mesafesini iyi ayarlamamış bir sürücünün önündeki arabanın yavaşladığını farketmemesi ve ani frenle trafiği tehlikeye sokması halinde, arkasındaki sürücünün bu ani fren nedeniyle kazadan kurtulmasının tek koşulu öncelikle takip mesafesini iyi ayarlamış olması, sonrasında ise trafiği okuyarak, öndeki arabanın geciktiğini farkedip tedbiren kendisinin yavaşlaması ile mümkündür. Trafiği okumak, kısaca, sadece kendinden ve önündeki arabadan ibaret bir sürüş tekniğinden uzak olmak, trafikteki tüm unsurları aynı anda algılayabilmek, riskleri farkedip, tedbirleri zamanında almaktır.
İyi bir şoför sürüş konforunu sağlar ve yolcularını rahat ettirir.
Ani frenler, ani kalkışlar, sürekli bir ileri bir geri giden gelen yolcular şeklindeki görüntü, agresif bir sürüşün izleri olup; iyi bir şoför olmanın önünde kesinlikle bir engeldir. Yolcuların güvenliği ve konforu sürücünün sorumluluğudur ve bunu sağlamak için azami gayret sarfedilmesi gerekir.