Romanın Devrimcisi
İrlandalı yazar Ulysses ve Finnegans Wake adlı yapıtları sayesinde 20 yüzyılın en önemli yazarları arasında yer almaktadır.
Joyce geleneksel roman strükturlerini kırarak dilin biçimini ve anlatım tekniklerini değiştirerek modern romanı kurdu.
Dublin'in banliyösünde Rathgar'da bir vergi takipçisinin en büyük oğlu olarak dünyaya gelen Joyce, burada mütevazı şartlarda büyüdü. Babası yine de oğlunun başkentin iki Cizvit okulunda okuyup 1898-1902 yılları arasında Cizvit Üniversitesi'nde edebiyat eğitimi görmesini sağladı. 20 yaşındaki genç arkasından Paris'te başladığı tıp eğitimine annesinin ölmesi üzerine birinci sömestrde son vererek hayatını bundan böyle kitap ve tiyatro eleştirmenliği ve Dublin'de özel ders öğretmenliğiyle kazandı. 1900'da yazmaya başladığı (1944'te yayınlanan) romanı Stephen Hero'dan (Kahraman Stephen) tatmin olmayarak yazmaktan vazgeçti.
1914: Dublin 1904'te tanıştığı, sonraki eşi Nora Barnacle ile (iki çocuk) 1905'te İngilizce öğretmeni olarak Trieste'ye gittiler. Burada 1907'de ilk şiir kitabı olan Chamber Music (Oda Müziği) yayınlandı ve 1914'te arkadaşı Amerikalı şair Ezra Pound'un yardımları sayesinde Dubliners (Dublinliler) adı altında yayınlanan öyküleri üzerindeki çalışmalarını tamamladı. Açık cinsel tasvirler yüzünden Joyce daha önce bu kitabını yayınlayacak bir yayıncı bulamamıştı. 15 kuru kısa öyküde basit Dublinli yurttaşın çoğunlukla umutsuz günlük hayatı çizilmektedir.
1922Ulysses Joyce 1. Dünya Savaşı sırasında ailesiyle birlikte dört yıllığına Zürih'e taşındı; 1920'de de Paris'e yerleştiler. Stephen Hero adlı roman fragmanını yeniden ele alarak yazdığı A Portrait of the Artist as a Young Man (Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi, 1916) adlı ilk romanında Joyce, ilk kez yeni dilsel ifade biçimlerine başvurdu ve bunları Ulysses (1922) adlı başyapıtında mükemmelleştirdi. Dublinli üç insanın ömürlerindeki bir tek günü (16.5.1904 - Joyce'ın hayat arkadaşıyla tanıştığı tarih) anlattığı bu yapıtta esas konu önemsiz görünmekte. Romanın karmaşık anlatım strüktürü sayısız konu dallarıyla, efsanevi ve tarihsel göndermeleriyle bir labirente benzer. Joyce Homer'in Odyssee'sını yüzyılın başındaki Dublin'e taşıdı. Bunu yaparken aldığı antik örnekteki 18 bölüme Ulysses'le her biri için Dublin'de değişik bir yeri fon olarak kullandı ve her birine belirli bir saat, bedenin bir organını, bilimsel bir disiplini, bir rengi, bir simge ve bir anlatım tekniğini kattı. Romanın başlıca kahramanları olan gazete ilan bürosu sahibi Leopold Bloom, karısı Molly ve Joyce'ın ilk romanının da başkişisi olan genç Stephen Dedalus, çağdaş Odysseus, karısı Penelope ve oğulları Telemak'ı cisimlendiriyorlar.
İç monologları mükemmelliğe varıncaya dek geliştirdiği, dil açısından virtüözlüğe varan anlatım teknikleri devrimci niteliktedir. Karakterlerinin içinde bulunduktan bilinç akımı (stream of consciousness) tamı tamına izlenebilip duyulabiliyor. Joyce bunların dışında, karmaşık gerçeğin romanlarda anlatılması için hangi anlatım tekniklerinin en uygun olduklarını gösterdi. Ulysses bu açıdan geleneksel anlatım stillerini sorgular ve roman hakkında bir roman olarak, 50'li yıllardan beri ilk defa kendi kendini yansıtan romana bir ilk adım sayılabilir. Birkaç epizodu çıktıktan sonra bu romanın yayınlanması da, açık seksüel tasvirleri yüzünden, 1920'de Büyük Britanya'da yasaklandı. Yapıt sansürlü bir biçimde 1922'de Paris'te yayınlandı; ilk tam baskısı ancak 1958'de piyasaya çıktı.
1939: Funnegans Wake Joyce 1923'te Finnegans Wake adlı romanı üzerindeki çalışmalara başladı. Bir göz rahatsızlığı yüzünden yazı yazmakta zorlandığı için arkadaşlarının yardımlarından yararlandı. 48 yaşındaki Joyce 1930'da bir göz ameliyatı geçirdi. Bir yıl sonra da ölümünden sonra parasal açıdan güven içinde olmasını istediği hayat arkadaşı Nora Barnacle ile evlendi.
Toplu şiirleri yayınlandıktan üç yıl sonra 1939 yılında Finnegans Wake fragman olarak basıldı. Yazar bu romanında dil deneylerini en uç noktalarına kadar götürdü. Okunması ve anlaşılması hemen hemen olanaksız olan bu yapıt, dünya tarihiyle ilgili bir karabasanı konu alırken burada konu daha çok düşüncelere bir fon olarak hizmet etmektedir. Başka bir dile çevrilmesi olanaksız kabul edilen bu yapıt ilk kez 1939'da Almanca olarak basıldı. Geç dönem yapıtının yayınlanmasından bir buçuk yıl sonra Joyce 1941 'de, 58 yaşında bir barsak ameliyatının komplikasyonlarından Zürih'te hayata gözlerini yumdu.
İrlandalı yazar Ulysses ve Finnegans Wake adlı yapıtları sayesinde 20 yüzyılın en önemli yazarları arasında yer almaktadır.
Joyce geleneksel roman strükturlerini kırarak dilin biçimini ve anlatım tekniklerini değiştirerek modern romanı kurdu.
Dublin'in banliyösünde Rathgar'da bir vergi takipçisinin en büyük oğlu olarak dünyaya gelen Joyce, burada mütevazı şartlarda büyüdü. Babası yine de oğlunun başkentin iki Cizvit okulunda okuyup 1898-1902 yılları arasında Cizvit Üniversitesi'nde edebiyat eğitimi görmesini sağladı. 20 yaşındaki genç arkasından Paris'te başladığı tıp eğitimine annesinin ölmesi üzerine birinci sömestrde son vererek hayatını bundan böyle kitap ve tiyatro eleştirmenliği ve Dublin'de özel ders öğretmenliğiyle kazandı. 1900'da yazmaya başladığı (1944'te yayınlanan) romanı Stephen Hero'dan (Kahraman Stephen) tatmin olmayarak yazmaktan vazgeçti.
1914: Dublin 1904'te tanıştığı, sonraki eşi Nora Barnacle ile (iki çocuk) 1905'te İngilizce öğretmeni olarak Trieste'ye gittiler. Burada 1907'de ilk şiir kitabı olan Chamber Music (Oda Müziği) yayınlandı ve 1914'te arkadaşı Amerikalı şair Ezra Pound'un yardımları sayesinde Dubliners (Dublinliler) adı altında yayınlanan öyküleri üzerindeki çalışmalarını tamamladı. Açık cinsel tasvirler yüzünden Joyce daha önce bu kitabını yayınlayacak bir yayıncı bulamamıştı. 15 kuru kısa öyküde basit Dublinli yurttaşın çoğunlukla umutsuz günlük hayatı çizilmektedir.
1922Ulysses Joyce 1. Dünya Savaşı sırasında ailesiyle birlikte dört yıllığına Zürih'e taşındı; 1920'de de Paris'e yerleştiler. Stephen Hero adlı roman fragmanını yeniden ele alarak yazdığı A Portrait of the Artist as a Young Man (Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi, 1916) adlı ilk romanında Joyce, ilk kez yeni dilsel ifade biçimlerine başvurdu ve bunları Ulysses (1922) adlı başyapıtında mükemmelleştirdi. Dublinli üç insanın ömürlerindeki bir tek günü (16.5.1904 - Joyce'ın hayat arkadaşıyla tanıştığı tarih) anlattığı bu yapıtta esas konu önemsiz görünmekte. Romanın karmaşık anlatım strüktürü sayısız konu dallarıyla, efsanevi ve tarihsel göndermeleriyle bir labirente benzer. Joyce Homer'in Odyssee'sını yüzyılın başındaki Dublin'e taşıdı. Bunu yaparken aldığı antik örnekteki 18 bölüme Ulysses'le her biri için Dublin'de değişik bir yeri fon olarak kullandı ve her birine belirli bir saat, bedenin bir organını, bilimsel bir disiplini, bir rengi, bir simge ve bir anlatım tekniğini kattı. Romanın başlıca kahramanları olan gazete ilan bürosu sahibi Leopold Bloom, karısı Molly ve Joyce'ın ilk romanının da başkişisi olan genç Stephen Dedalus, çağdaş Odysseus, karısı Penelope ve oğulları Telemak'ı cisimlendiriyorlar.
İç monologları mükemmelliğe varıncaya dek geliştirdiği, dil açısından virtüözlüğe varan anlatım teknikleri devrimci niteliktedir. Karakterlerinin içinde bulunduktan bilinç akımı (stream of consciousness) tamı tamına izlenebilip duyulabiliyor. Joyce bunların dışında, karmaşık gerçeğin romanlarda anlatılması için hangi anlatım tekniklerinin en uygun olduklarını gösterdi. Ulysses bu açıdan geleneksel anlatım stillerini sorgular ve roman hakkında bir roman olarak, 50'li yıllardan beri ilk defa kendi kendini yansıtan romana bir ilk adım sayılabilir. Birkaç epizodu çıktıktan sonra bu romanın yayınlanması da, açık seksüel tasvirleri yüzünden, 1920'de Büyük Britanya'da yasaklandı. Yapıt sansürlü bir biçimde 1922'de Paris'te yayınlandı; ilk tam baskısı ancak 1958'de piyasaya çıktı.
1939: Funnegans Wake Joyce 1923'te Finnegans Wake adlı romanı üzerindeki çalışmalara başladı. Bir göz rahatsızlığı yüzünden yazı yazmakta zorlandığı için arkadaşlarının yardımlarından yararlandı. 48 yaşındaki Joyce 1930'da bir göz ameliyatı geçirdi. Bir yıl sonra da ölümünden sonra parasal açıdan güven içinde olmasını istediği hayat arkadaşı Nora Barnacle ile evlendi.
Toplu şiirleri yayınlandıktan üç yıl sonra 1939 yılında Finnegans Wake fragman olarak basıldı. Yazar bu romanında dil deneylerini en uç noktalarına kadar götürdü. Okunması ve anlaşılması hemen hemen olanaksız olan bu yapıt, dünya tarihiyle ilgili bir karabasanı konu alırken burada konu daha çok düşüncelere bir fon olarak hizmet etmektedir. Başka bir dile çevrilmesi olanaksız kabul edilen bu yapıt ilk kez 1939'da Almanca olarak basıldı. Geç dönem yapıtının yayınlanmasından bir buçuk yıl sonra Joyce 1941 'de, 58 yaşında bir barsak ameliyatının komplikasyonlarından Zürih'te hayata gözlerini yumdu.