Kadın Sağlığı : (yumurtalık) Over kistleri-Over kanseri

Suskun

V.I.P
V.I.P
Over kistleri
Kadına özel bir sorun

Over (yumurtalık) kistleri her yaştaki kadının sorunu olabilir aslında. Çok yaygın bir hastalık olmasına rağmen bazı hastalar kendilerindeki rahatsızlığın farkında değillerdir bile...


Çoğu over kist iyi huyludur ve genellikle 20-44 yaş arası kadınlarda görülür. Özellikle muayene ve ultrasonda elde edilen bulgular, ayrıca bazı kan tahlilleri ayırıcı tanıda bize yardımcı olur. Kistler her zaman infertilite (kısırlık) nedeni değildir. Eğer oluşum sebepleri hormonal düzensizlik ise infertilite görülebilir. Ancak, over kisti ile gebelik oluşabileceği gibi gebelik de over kisti oluşturabilir.

Over kisti yumurtalık dokusundan kaynaklanan, içi genellikle sıvı dolu olup boyutları 2 cmden 30 cme kadar değişiklik gösteren oluşumlardır.
Sebepleri
En sık neden hormonal düzensizliklerdir. Normalde her adet döneminde overler içinde yumurta hücresini taşıyan ve boyutları 3 cmye kadar ulaşabilen folekül adını verdiğimiz bir kist oluşur. Sonra bunun çatlaması ile yumurta açığa çıkar. Kadın gebe kalmaz ise bu dönemden 14 gün sonra kadın adet görür. Ancak hormonal düzensizliklerde bu yumurta taşıyan kistler ya çatlamaz, ya sabit kalır ya da büyümeye devam ederek bizim basit kist veya folekül kisti dediğimiz kistleri oluştururlar. Geçirilmiş over iltihapları, çok fazla radyasyona maruz kalma da over kistine sebep olabilir.
Belirtileri

Her over kisti belirti vermez. Genellikle adet gecikmesi veya düzensiz kanama şikayetleri ile kendini gösterir. Ayrıca over dokusunda gerginlik oluşturarak o bölgelerde kasık ağrısı ya da çok hızlı büyüyerek karında şişkinlik yapabilir.

Kimlerde

Over kisti özellikle adet gören kadınlarda görülür. Adet dönemi başlamayan genç kızlarda veya menopozdaki kadınlarda nadir görülür. Ailesinde over (yumurtalık) kanseri, rahim kanseri bulunan kadınlar da riskli gruba girer.

Kistler kötü huylu mudur? Çocuk sahibi olamama nedeni olabilirler mi? Kistle birlikte gebelik oluşabilir mi?

Çoğu over kist iyi huyludur (yüzde 80-85) ve genellikle 20-44 yaş arası kadınlarda görülür. Tek taraflı, mobil ve düzgün yüzeyli olan kitleler iyi huylu iken; iki taraflı, katı, yapışık, düzensiz yüzeyli ve hızlı büyüme eğiliminde olan kitleler ise büyük olasılıkla kötü huyludur. Özellikle muayene ve ultrasonda elde edilen bulgular, ayrıca bazı kan tahlilleri ayırıcı tanıda bize yardımcı olur. Kistler her zaman infertilite (kısırlık) nedeni değildir. Eğer oluşum sebepleri hormonal düzensizlik ise infertilite görülebilir. Over kisti ile gebelik oluşabileceği gibi gebelik de over kisti oluşturur. İlk gebelik aylarında gebeliğin devamı için gerekli hormonları salgılayan ve boyutları bazen 8-10 cmye ulaşabilen bir kist oluşur. Ancak gebelik ilerledikçe genelde küçülür ya da kaybolur. Takip etmek gerekir.
Kistlerin teşhisi için hangi yöntemler kullanılır?
Kistin tanısı için muayene ve ultrason yeterli olur. Ancak cinsi hakkında bilgi sahibi olmak için bazı kan testleri gerekebilir. Kanser şüphesinde ileri radyolojik tetkiklere başvurulur.

Tedavi yöntemleri

Over kistinin tedavisi cinsine göre değişir. Sık gözlenen basit kistler için genelde takip tercih edilir. Bu esnada doğum kontrol hapları kullanmak da kistlerin küçülmesine yardımcı olur. Doğum kontrol hapları yumurtalıkların çalışmasını durdurarak mevcut kistlerin vücut tarafından emilmesine yardımcı olur. İltihabi kistlerde düzenli antibiyotik tedavisi gerekir. Ancak 8-10 cmyi geçen ya da daha küçük olduğu halde 3-4 aylık takiple de sürekli büyüyen, ultrason ve kan testlerinde kötü huylu olma ihtimali olan kistlerin ameliyat ile alınması gerekir. Cerrahi girişim, bariz ağrı ve kötü huylu olma şüphesi bulunan vakalara uygulanmalıdır. USGde büyük kistler, çok odalı kistler ya da kan akımındaki artma kanser işaretidir. Kötü huylu kistlerden şüphelenildiğinde hasta hangi yaşta olursa olsun derhal ameliyat yapılmalıdır. Menopozdan sonra kadınlarda rastlanan kistler daha önemlidir. Bunların kötü huylu olma olasılığı yüksektir. Ancak menopozdaki kadında tesadüfen rastlanan bir kist küçükse (çapı 5 cmden küçük), tek boşluklu ve inci duvarlı ise kötü huylu olma olasılığı çok düşüktür. Bu kitleler cerrahi tedavi yerine takiple tedavi edilmelidir.

Kistler alındıktan sonra tekrarlayabilirler mi?

Kistlerin tekrarlaması cinsine göre değişir. Hastayı 6 aylık muayene ve ultrason takibi ile izlemek uygundur.

Tedavi edilmezse ya da geciktirilirse hastanın karşılaşacağı sorunlar nelerdir?

Kist tedavi edilmezse daha da büyüyebilir, belli bir büyüklükten sonra yırtılarak karın içine kanama yapıp hastanın hayatını tehlikeye sokabilir. Kötü huylu ise vücuda yayılarak ameliyat edilemez aşamaya gelebilir.
 
Over kanseri
Jinekolojik kanserleri içinde en geç tanısı konabilen ve bu nedenle en fazla ölüme sebebiyet veren kanser türü olması nedeni ile ayrı bir öneme sahiptir. Kadın kanserlerinn %4'ünü, genital kanserlerin ise %23'ünü meydana getirir. Over kanseri tanısı konan kadınlarda 5 yıllık yaşam % 35 civarındadır. Endüstrileşmiş ülkelerde daha fazla görülür. Bu çevresel faktörlerin etkisini düşündürmektedir.

Her yaşta görülebilmesine rağmen en fazla 45 yaşından sonra rastlanır. 75-79 yaşlar arasında pik yapar. Menopoz öncesi dönemde over tümörlerinin sadece % 7'si kanserken bu oran menopoz sonrası %30'a çıkar. Over dokusu pek çok değişik hücreyi barındırır. Kanserin köken aldığı hücre türüne göre de görülme yaşları ve oranları değişir. Overin ve diğer tüm dokuların ana yapısını oluşturan epitel hücrelerden köken alan tümörler en sık görülen tümürlerdir. Menopoz sonrası kanser teşhisi konan vakaların % 80'i epitheliyal tümörlerken, 20 yaş altında teşhis edilen vakaların % 60'ı germ hücreli yani embryonik döneme ait hücreler ile ilgili tümörlerdir.

Risk Faktörleri


Hormonal, ailesel ve çevresel faktörlerin over kanseri gelişmini etkiledikleri düşünülmektedir. Sık ve fazla sayıda kesintisiz bir şekilde yumurtlama olanlarda kanserin daha fazla görüldüğü bilinmektedir. Buna göre hiç gebe kalmamışlarda risk daha fazlayken doğum yapanlarda risk 1/2 ile 1/4 oranında azalır. Yumurtlamayı baskılayarak etki eden doğum kontrol hapları da kanser görülme sıklığını belirgin derecede azaltır. Yani inanılanın aksine OK'ler kanser yapmadığı gibi kansere karşı koruyucu rol oynarlar. Buna karşılık menopoz sonrası dönemde eğer progesteron eklenmeden tek başına östrojen verilirse over kanseri riskinin arttığı iddia edilmektedir. Birinci derece akrabalarında over kanseri olanlarda hastalığın daha sık görülmesi genetik bir faktörün etkisini düşündürmektedir. Bu gözleme yönelik çalışmalar sonucu meme ve over kanserine neden olduğu saptanan bazı genler bulunmuştur.

Belirtiler


Over kanserinde erken tanı son derece zordur. Çünkü çoğu zaman şikayetler belirgin değildir. Karın ağrısı , şişkinlik, hazımsızlık erken devredeki belirtilerdir. İleri evrelerde ise komşu organlara ait bası bulguları, karın ağrısı, pelviste kitle ve aşağı doğru bası hissi, vajinal kanama gibi spesifik olmayan şikayetlerdir. Hastayı doktora götüren en sık şikayet ise aşırı derecede karın şişliğidir. Bu şişliğin sebebi çoğu zaman karın içerisinde sıvı birikimi yani asittir.

Tanı

Muayeneler esnasında özellikle menopoz sonrası kadınlarda pelvik alanda kitle saptanması over kanserini düşündürmelidir. Ultrasonografide çift taraflı ovarian kitle, 8 cm'den büyük kitle ile muayende bu kitlenin hareketli olmaması tanıyı destekler. Ayırıcı tanıda myomlar, normal ve anormal gebelikler ve diğer komşu organ kanserleri ekarte edilmelidir. Over kanseri düşünülen hastalarda aile öyküsü dikkatli alınmalı, iyi bir sistemik ve jinekolojik muayene yapılmalı, özellkle genç hastalarda smear tetkiki elde edilmelidir. Ayrıca damarlanmanın tespiti açısından doppler ultrason ile komşu organları incelemeye yönelik radyolojik tetkikler yapılmalıdır. Manyetik rezonans ve bilgisayarlı tomografi kitlenin daha iyi incelenmesine olanak sağlar. Over kanseri tanısını güçlendiren ve bu konuda hekimlere son derece yardımcı olan bir başka tetkik de tümör belirteçleridir.

Tedavi

Over kanserinin tedavisi birçok branştan hekimin bir arada davranmasını gerektirir. Bunlar jinekolog, onkolog, radyoterapist, kemoterapist, patolog, dietisyen ve psikiyatristtir. Tedavi kabaca cerrahi ve cerrahi olmayan olarak ikiye ayrılır. Bazen klinik olarak bulgu vermeyen vakalarda başka bir nedenden dolayı yapılan ameliyat sonucu şans eseri over kanseri tanısı konabilir. Bu gibi durumlarda evrelemeyi tamamlamak için hastanın yeniden ameliyat edilmesi gerekir. Cerrahi sonrası ise kemoterapi ve radyoterapi yaygın olarak uygulanır. Günümüzde henüz deneme aşamasında olan bazı hormon ve allerjik tedavilerde vardır.

Son zamanlarda ikinci bakı cerrahisi kavramı over kanseri tedavisinde giderek popülerite kazanmaktadır. Buna göre cerrahi ve kemoterapiyi takiben hasta ikinci kez ameliyat edilir ve yeniden durum değerlendirmesi yapılır.

Prognozda en önemli faktör hastalığın evresidir. Buna göre evre 1 de 5 yıllık yaşam % 70, evre 2 de %25, evre 3 de %18 ve evre 4 de %0'dır.
 
Geri
Top