Kendimi her zaman bir çiçeğe benzetmişimdir.Bir kadın olarak, çiçek olmayı dileyen ve çiçek olmayı hak eden kadınlar olarak hepimiz birer çiçeğiz aslında. çiçek açmalarımız gülmelerimizdir. Biri bizle ilgilensin, bize güven versin, evinin(kalbinin) en güzel en güneşli yerini açsın,bizi oraya yerleştirsin. O bizi oradan kaldırmadıkça değiştirmeyiz yerimizi. Her gün tomurcuklar açarız. Renkleniriz, yapraklarımız yemyeşil dipdiri olur. Çiçekler öğlen güneşi gidene kadar parlarlar. Kadınlar da ilgiyle güler, çiçek açar, sevgiyle parlar, dipdiri canlı görünür. Bundandır ki her yeni açan yaprakta belirginleşen çizgiler gibi kadın da her yeni güne daha güçlü ama çizgili uyanır. Her yeni günde savaştığı şeyler vardır. Savaşmak zorunda olduğu şeyler. Kadın çiçektir. Görkemli, gösterişli, canlı... Ama baktığınızda görebilirsiniz ne kadar su almış, kaç güneş görmüş. Yaşlı ninemin yüzünde ki çizgileri gülünce daha da belirginleşirdi. Ama yine de gülmekten vazgeçmezdi. Tek başımıza da çiçekler açıp gülebiliriz... Çünkü KADINIZ... Tek gereken doğru bir kaynaktır kadın için. Güneş... Güneşi olabileceği insanı bulduğunu zannettiğinde ondan çiçek ister. Hayalleri kırılsa da parçaları itina ile birleştirir. Bütün kadınların gerçek bir güneşe sahip olmaları dileğiyle.