Günümüzde kadınlar genellikle yorgun, bezgin.
Ev hanımları da çalışan hanımlar da bitmeyen işlerden, çocuklardan, yardımcı olmayan kocalardan şikayetçi.
Kadınların üstünde cidden büyük bir yük var, kadınların bu yükün bir kısmını atmaları lâzım.
Birincisi: Bitmeyen ev işlerinden başlamalı.Temizlik gerekli; ama kadınlar fazla önem verip temizlikle kendini bitirmemeli. Temizliğin her kadın için anlamı farklıdır. Kimi içinden geldiği için, kimi zaruretten, kimi de konu komşuya eşe dosta ayıp olmasın, diye yapar.
Evlerin içi genellikle ihtiyaçtan çok fazla, lüzumsuz eşyalarla dolu. Kadınların ömrü bunlara hizmetçilik etmekle geçiyor. Öncelikle fazla eşyaları atmalı.
Ayrıca pek çok evde, içi eşyalarla dolu, kadının sık sık temizlemesi gereken; fakat misafirden misafire nadir kullandığı misafir odaları var. Evin en geniş, manzarası en güzel odası, temizleyip kapatılır, çor çocuk herkes küçücük oturma odasına doluşulur. Akşamları karı kocanın baş başa geçireceği zamanı olmaz. Çocuklar hep anne babanın tepesindedir.
Açın salonların kapısı. "El gün, gelen misafirler ne der" demeden, içinizi açacak canlı renklerle, rahat mobilyalarla döşeyin salonunuzu. Sonra da rahat rahat tepe tepe kullanın. Şu ölümlü dünyada siz mutlu olmadıktan sonra, siz kullanmadıktan sonra eşyanın ne önemi var? Dünyaya eşyaya hizmetçilik etmeye mi geldiniz???
Aniden bir misafiriniz geldi; eviniz dağınık, olsun ne olacak? Sizi kınadı, kınasın ne olacak? Sizi kınayacak zaten dost değildir, sözünün kıymeti yoktur. Hiç aldırış etmeyin. Bütün günü temizlikle geçirip akşam eşinizin karşısına yorgun çıkmayın. Ayrıca sürekli temizlikle uğraşırsanız sürekli kirlenme korkusu yaşarsınız. "Onu oraya atmayın kirlenecek, bunu buraya koymayın dağılacak." diye ev halkını tedirgin etmeye de lüzum yok. Değmez üç günlük dünyada. "Yılın en temiz kadını" diye bir ödül dağıtılmıyor ayrıca.
Şunu unutmayın ki hiçbir kadın temizlik ve düzeninden dolayı kocasının gönlüne giremez. Evet erkekler temizlik ve düzeni severler; ama bu size ekstra bir puan kazandırmaz. Kadın ne kadar ne yaparsa yapsın, görevi gibi algılanır.Erkek için önemli olan karısının kendine karşı davranışı, güler yüzüdür. Hiçbir erkeğin temiz; ama asık yüzlü bir kadın isteyeceğini zannetmiyorum.Belki arada eksik bir şeyler olduğunda eşiniz şikayetçi olabilir. Çok ciddiye almayın, hemen mükemmel ev hanımını oynamaya kalkmayın. Erkekler arada bir söylenmeyi severler.
Yorulmuyorsanız, bünyeniz kaldırıyorsa ikisini bir arada yapın. İkisi bir arada olmuyorsa güler yüzlü olmayı tercih edin. Çok temiz, çok becerikli, çok hamarat bir kadın olunca sürekli takdir beklersiniz. O kadar emek verip, yorulup, umduğunuz kadar takdir görmeyince de sinir olursunuz. Beklentiniz yükseldikçe mutsuzluğunuz artar. Güler yüzlü olmayı her şeye tercih edin. Daha çok takdir göreceksiniz.
İkincisi: Televizyon programlarının yükünü atın üstünüzden. Sabah kalkıp erkenden açıp kim kimi öldürmüş, kim kimi aldatmış, kim kimin katili, kim kimle kırıştırmış, kim kimle ayrılmış tarzındaki televizyon programlarını asla seyretmeyin. Bu programların kimseye faydası yok, sadece zararı var. Bu programlar moralinizi bozar, canınızı sıkar, sizi paranoyak yapar. Bütün günde aklınızdan çıkmaz, boş yere yaşamadığınız derdin sıkıntısını çekersiniz.
Üçüncüsü: Yemek yapma faslı. Çok çeşitli yemekler yapmaya uğraşıp, kendinizi helak etmeye gerek yok. Hastalıkların çoğu çok ve karışık yemekten oluyor. Dünyada bu kadar aç insan varken, bu kadar tıkınmaya gerek yok. Öyle televizyon programlarında her gördüğünüz yemeği denemeye de uğraşmayın. Büyük ihtimal damak zevkinize uymayacak ve eşiniz beğenmeyecektir.
Dördüncüsü: Çocuklar. Çocuklar ve onların işlerine gelince, bu konuda da çocuklarınıza sorumluluk verin. Üzerinizdeki yükün bir kısmını onlara yükleyin. Kendi işiniz yetmiyormuş gibi bir de onların işlerini yüklenmeyin. Anne babaların görevi çocuklarını mutlu etmek değildir.
Anne babaların görevi çocuklarını dünya ve ahiret hayatına hazırlamaktır. Sorumluluk vermezseniz hiçbir zaman sorumluluk sahibi olamazlar. Yapmayın, yıkın işi üstlerine mecbur yapacaklardır. Her şeye yetişmeye çalışıp mükemmel anne, mükemmel aşçı ve mükemmel eş olmaya uğraşmayın. (Eşinize iyi bir sevgili olmaya uğraşın.) Yoksa erken yaşta yaşlanır, mükemmel bir depresyona sahip olursunuz. Benden söylemesi.
"Erkekler çok rahat, hiçbir şeyi takmıyorlar." diye söyleneceğinize örnek alın, siz de biraz rahatlayın. Hayat geçiyor!
Ev hanımları da çalışan hanımlar da bitmeyen işlerden, çocuklardan, yardımcı olmayan kocalardan şikayetçi.
Kadınların üstünde cidden büyük bir yük var, kadınların bu yükün bir kısmını atmaları lâzım.
Birincisi: Bitmeyen ev işlerinden başlamalı.Temizlik gerekli; ama kadınlar fazla önem verip temizlikle kendini bitirmemeli. Temizliğin her kadın için anlamı farklıdır. Kimi içinden geldiği için, kimi zaruretten, kimi de konu komşuya eşe dosta ayıp olmasın, diye yapar.
Evlerin içi genellikle ihtiyaçtan çok fazla, lüzumsuz eşyalarla dolu. Kadınların ömrü bunlara hizmetçilik etmekle geçiyor. Öncelikle fazla eşyaları atmalı.
Ayrıca pek çok evde, içi eşyalarla dolu, kadının sık sık temizlemesi gereken; fakat misafirden misafire nadir kullandığı misafir odaları var. Evin en geniş, manzarası en güzel odası, temizleyip kapatılır, çor çocuk herkes küçücük oturma odasına doluşulur. Akşamları karı kocanın baş başa geçireceği zamanı olmaz. Çocuklar hep anne babanın tepesindedir.
Açın salonların kapısı. "El gün, gelen misafirler ne der" demeden, içinizi açacak canlı renklerle, rahat mobilyalarla döşeyin salonunuzu. Sonra da rahat rahat tepe tepe kullanın. Şu ölümlü dünyada siz mutlu olmadıktan sonra, siz kullanmadıktan sonra eşyanın ne önemi var? Dünyaya eşyaya hizmetçilik etmeye mi geldiniz???
Aniden bir misafiriniz geldi; eviniz dağınık, olsun ne olacak? Sizi kınadı, kınasın ne olacak? Sizi kınayacak zaten dost değildir, sözünün kıymeti yoktur. Hiç aldırış etmeyin. Bütün günü temizlikle geçirip akşam eşinizin karşısına yorgun çıkmayın. Ayrıca sürekli temizlikle uğraşırsanız sürekli kirlenme korkusu yaşarsınız. "Onu oraya atmayın kirlenecek, bunu buraya koymayın dağılacak." diye ev halkını tedirgin etmeye de lüzum yok. Değmez üç günlük dünyada. "Yılın en temiz kadını" diye bir ödül dağıtılmıyor ayrıca.
Şunu unutmayın ki hiçbir kadın temizlik ve düzeninden dolayı kocasının gönlüne giremez. Evet erkekler temizlik ve düzeni severler; ama bu size ekstra bir puan kazandırmaz. Kadın ne kadar ne yaparsa yapsın, görevi gibi algılanır.Erkek için önemli olan karısının kendine karşı davranışı, güler yüzüdür. Hiçbir erkeğin temiz; ama asık yüzlü bir kadın isteyeceğini zannetmiyorum.Belki arada eksik bir şeyler olduğunda eşiniz şikayetçi olabilir. Çok ciddiye almayın, hemen mükemmel ev hanımını oynamaya kalkmayın. Erkekler arada bir söylenmeyi severler.
Yorulmuyorsanız, bünyeniz kaldırıyorsa ikisini bir arada yapın. İkisi bir arada olmuyorsa güler yüzlü olmayı tercih edin. Çok temiz, çok becerikli, çok hamarat bir kadın olunca sürekli takdir beklersiniz. O kadar emek verip, yorulup, umduğunuz kadar takdir görmeyince de sinir olursunuz. Beklentiniz yükseldikçe mutsuzluğunuz artar. Güler yüzlü olmayı her şeye tercih edin. Daha çok takdir göreceksiniz.
İkincisi: Televizyon programlarının yükünü atın üstünüzden. Sabah kalkıp erkenden açıp kim kimi öldürmüş, kim kimi aldatmış, kim kimin katili, kim kimle kırıştırmış, kim kimle ayrılmış tarzındaki televizyon programlarını asla seyretmeyin. Bu programların kimseye faydası yok, sadece zararı var. Bu programlar moralinizi bozar, canınızı sıkar, sizi paranoyak yapar. Bütün günde aklınızdan çıkmaz, boş yere yaşamadığınız derdin sıkıntısını çekersiniz.
Üçüncüsü: Yemek yapma faslı. Çok çeşitli yemekler yapmaya uğraşıp, kendinizi helak etmeye gerek yok. Hastalıkların çoğu çok ve karışık yemekten oluyor. Dünyada bu kadar aç insan varken, bu kadar tıkınmaya gerek yok. Öyle televizyon programlarında her gördüğünüz yemeği denemeye de uğraşmayın. Büyük ihtimal damak zevkinize uymayacak ve eşiniz beğenmeyecektir.
Dördüncüsü: Çocuklar. Çocuklar ve onların işlerine gelince, bu konuda da çocuklarınıza sorumluluk verin. Üzerinizdeki yükün bir kısmını onlara yükleyin. Kendi işiniz yetmiyormuş gibi bir de onların işlerini yüklenmeyin. Anne babaların görevi çocuklarını mutlu etmek değildir.
Anne babaların görevi çocuklarını dünya ve ahiret hayatına hazırlamaktır. Sorumluluk vermezseniz hiçbir zaman sorumluluk sahibi olamazlar. Yapmayın, yıkın işi üstlerine mecbur yapacaklardır. Her şeye yetişmeye çalışıp mükemmel anne, mükemmel aşçı ve mükemmel eş olmaya uğraşmayın. (Eşinize iyi bir sevgili olmaya uğraşın.) Yoksa erken yaşta yaşlanır, mükemmel bir depresyona sahip olursunuz. Benden söylemesi.
"Erkekler çok rahat, hiçbir şeyi takmıyorlar." diye söyleneceğinize örnek alın, siz de biraz rahatlayın. Hayat geçiyor!