Türklerin Kahveyle Karşılaşması
Kahve içen ilk kişinin kim olduğu kesin olarak bilinmese de Yemen'de yaşayan Khaldi adında bir çoban olduğuna inanılmaktadır. Söylentiye göre çoban Khaldi, keçilerinde bir farklılık olduğunu fark etmiş ve keçilerin sarı–yeşil bir meyve yedikten sonra bu durumun ortaya çıktığını gözlemlemiştir. Daha sonra, bu bitkiden bazı yaprakları kopararak bir içecek yapmıştır. Bu içecek bölgedeki tüccarların dikkatini çekmiş ve böylece yayılmaya başlamıştır.Günümüze kadar toplanan kanıtlar, kahvenin aslen Afrika'dan geldiğini ve Etiyopya'dan gelen tohumların Güney Etiyopya'dan Yemen'e, daha sonra Orta Çağ'ın sonlarına doğru Mekke ve Medine'ye yayıldığını gösteriyor. Hac sırasında bu şehirleri ziyaret eden Osmanlıların memleketlerine dönerken kahveyi getirmeleri ile Osmanlı kahveyle tanışıyor.
Farklı bilim adamları, kahvenin Osmanlı kültürüne kazandırılmasına ilişkin farklı tarihler öne sürüyorlar. Fernard Braudel kahvenin Osmanlılar tarafından ilk kez 1511'de kullanıldığını savunurken, Ulla Hayse kahvenin ilk kullanımının Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethettiği 1516 yılına denk geldiğini savunmaktadır.
Osmanlı'da kahve yaygınlaşması ise Kanuni Sultan Süleyman dönemine (1520-1566) denk gelmektedir. Bu dönemde, Osmanlı, kahve kültürünün önemli merkezlerinden biri haline geldi ve bir zamanlar sarayda alışkanlık haline gelen kahve içmek, sıradan insanlar için de alışkanlık haline geldi.
Kahve Kültürü
Osmanlı İmparatorluğu'ndaki ilk kahvehane, Kanuni Sultan Süleyman döneminde, İstanbul Tahtakale'de 1555 yılında açılmıştır. Zamanla kahvehaneler parlak mimari yapılara sahip, çok sayıda lamba ile dekore edilmiş bir sosyal alan haline gelmiştir. Türk kahvesi sunumunun yanı sıra geleneksel bir gölge oyunu olan “Karagöz ve Hacivat”ın da sahnelendiği kahvehaneler, hayatın her kesiminden insanların gelip konuştuğu, sanata ve sözlü geleneğe katkı sağladığı bir sosyal alan olmuştur. Ayrıca, İstanbul'da 19. yüzyıla kadar oyun sergileyecek özel bir tiyatro binası yoktu ve bu dönemde kahvehanelerde tiyatro oyunları da sahnelendi.Kahve Yapılışı
Dallarından koparılmaktan fincanlarımızda servis edilmeye kadar, kahve çekirdekleri üç aşamadan geçiyor: Kavurma, öğütme ve demleme. Yüksek kaliteli ve orta kavrulmuş Arabica kahve çekirdeklerinin bir karışımı olan Türk kahvesi, başta demleme yöntemiyle olmak üzere diğer kahvelerden farklıdır. Türklerin keşfettiği bir yöntemle bakır cezvelerde demlenir ve bu nedenle Türk Kahvesi olarak adlandırılır. Günümüzde porselen ve çelik cezveler daha çok tercih edilse de demleme yöntemi aynıdır.Türkiye'de kahve, demleme şekline ve demleme için kullanılan malzemelere bağlı olarak farklı şekilde adlandırılabilir. Geleneksel Türk kahvesi Türkiye'nin her bölgesinde tüketilmektedir. Ayrıca, bazı kahve türleri de Türkiye'ye özgüdür. Dibek ve menengiç kahveleri özgün kahvelerimize örneklerdir. Ayrıca Gar kahvesi ve Süvari kahvesi gibi, diğer yörelerden farklı olarak hazırlanıp sunulan kahve çeşitlerimiz de bulunmaktadır.