Güneş: (Pencereden içeri süzülerek) "Uyan hadi! Yeterince uyuduk!"
Ben: (Yorganın altında kıvrılarak) "Uyumak istiyorum, güneş. Daha çok erken."
Güneş: (Daha da parlak bir şekilde parlayarak) "Ama baksana, hava ne güzel! Kuşlar cıvıldıyor, çiçekler açıyor. Sen de kalkıp pencereyi açsana."
Ben: (Gözlerimi kısaltarak) "Tamam, tamam. Kalkıyorum."
Yorgan: (Sıkıca sarılıp) "Bırak gitme, daha sıcak ve rahat buradayım."
Ben: (Yorgandan zorla sıyrılarak) "Ama güneş haklı, dışarıda harika bir hava var. Hem, kahvaltıda nefis pankekler varmış."
Mide: (Guruldayarak) "Pankek mi dedin? Hemen kalk o zaman!"
Ben: (Mideme ters bakarak) "Sen de her zaman açsın."
Tuvalet: (Kapıyı tıklayarak) "Ben de varım!"
Ben: (Oflayarak) "Tamam, tamam. Hepiniz birden üzerime gelmeyin. Kalkıyorum işte."
Yataktan kalkıp pencereyi açar açmaz içeriye mis gibi bir bahar havası dolar. Kuşların cıvıltıları ve çiçeklerin kokusu beni mest eder. Yüzümü güneşe dönerek derin bir nefes alırım.
Ben: (Güneşe gülümseyerek) "Haklıydın güneş, bugün harika bir gün olacak."
Güneş: (Göz kırparak) "Her zaman haklıyım ben!"
Komşu: (Pencereden bana bakarak) "Hey, sen de pankek mi yapıyorsun? Kokusu buraya kadar geldi!"
Ben: (Gülümseyerek) "Evet, gel kahvaltıya beraber yiyelim!"
Komşu: "Harika olur!"
Kahvaltıda nefis pankekler yerken mideme ve tuvalete de teşekkür ederim. Sonuçta, onlar da beni yataktan kalkmaya motive ettiler.
Ilkabahar sabahının güzelliği ve neşesi tüm bedenimi sarar. Bugün yapacak çok şey var: Parkta yürüyüş yapmak, bisiklete binmek, kitap okumak...
Hayat güzel, bahar da güzel!
Sabahın köründe kuşlar cıvıldıyor, güneş pencereden içeri giriyor...
Uykunun en güzel yerinde, alarm bir anda çalıyor ve sen:
"Uyanmak mı? Hayır, teşekkürler. Ben tekrar uykuya dalmayı tercih ederim."
Ama nafile, kalkmak zorundasın. Yataktan kalkmaya çalışırken adeta bir zombiye dönüşüyorsun.
Mutfakta kahvaltı hazırlarken aklından geçen tek şey:
"Kahve nerede? Kahvesiz güne başlanmaz ki!"
Kahveyi içtikten sonra biraz olsun kendine geliyorsun. Ama hala uykulu ve bitkin hissediyorsun.
** işe gitmek için hazırlanırken:**
"Bugün de işe gitmek zorundayım. Keşke her gün tatil olsa."
Yolda trafikte kalıyorsun ve sinirlerin bozulmaya başlıyor.
"Neden her gün trafik oluyor? Ben işe zamanında nasıl yetişeceğim?"
Sonunda işe varıyorsun ve günün ilk toplantısına giriyorsun.
Toplantı sırasında aklından geçen tek şey:
"Eve gidip uyumak istiyorum."
Gün boyunca çalışıyorsun ve sonunda eve dönme vakti geliyor.
Eve döner dönmez kendini yatağa atıyorsun ve:
"Ah, nihayet evdeyim! Uykuya dalana kadar telefonuma bakayım."
Ve bir anda uykuya dalıyorsun.
Ertesi sabah aynı döngü tekrar başlıyor..
Ben: (Yorganın altında kıvrılarak) "Uyumak istiyorum, güneş. Daha çok erken."
Güneş: (Daha da parlak bir şekilde parlayarak) "Ama baksana, hava ne güzel! Kuşlar cıvıldıyor, çiçekler açıyor. Sen de kalkıp pencereyi açsana."
Ben: (Gözlerimi kısaltarak) "Tamam, tamam. Kalkıyorum."
Yorgan: (Sıkıca sarılıp) "Bırak gitme, daha sıcak ve rahat buradayım."
Ben: (Yorgandan zorla sıyrılarak) "Ama güneş haklı, dışarıda harika bir hava var. Hem, kahvaltıda nefis pankekler varmış."
Mide: (Guruldayarak) "Pankek mi dedin? Hemen kalk o zaman!"
Ben: (Mideme ters bakarak) "Sen de her zaman açsın."
Tuvalet: (Kapıyı tıklayarak) "Ben de varım!"
Ben: (Oflayarak) "Tamam, tamam. Hepiniz birden üzerime gelmeyin. Kalkıyorum işte."
Yataktan kalkıp pencereyi açar açmaz içeriye mis gibi bir bahar havası dolar. Kuşların cıvıltıları ve çiçeklerin kokusu beni mest eder. Yüzümü güneşe dönerek derin bir nefes alırım.
Ben: (Güneşe gülümseyerek) "Haklıydın güneş, bugün harika bir gün olacak."
Güneş: (Göz kırparak) "Her zaman haklıyım ben!"
Komşu: (Pencereden bana bakarak) "Hey, sen de pankek mi yapıyorsun? Kokusu buraya kadar geldi!"
Ben: (Gülümseyerek) "Evet, gel kahvaltıya beraber yiyelim!"
Komşu: "Harika olur!"
Kahvaltıda nefis pankekler yerken mideme ve tuvalete de teşekkür ederim. Sonuçta, onlar da beni yataktan kalkmaya motive ettiler.
Ilkabahar sabahının güzelliği ve neşesi tüm bedenimi sarar. Bugün yapacak çok şey var: Parkta yürüyüş yapmak, bisiklete binmek, kitap okumak...
Hayat güzel, bahar da güzel!
Sabahın köründe kuşlar cıvıldıyor, güneş pencereden içeri giriyor...
Uykunun en güzel yerinde, alarm bir anda çalıyor ve sen:
"Uyanmak mı? Hayır, teşekkürler. Ben tekrar uykuya dalmayı tercih ederim."
Ama nafile, kalkmak zorundasın. Yataktan kalkmaya çalışırken adeta bir zombiye dönüşüyorsun.
Mutfakta kahvaltı hazırlarken aklından geçen tek şey:
"Kahve nerede? Kahvesiz güne başlanmaz ki!"
Kahveyi içtikten sonra biraz olsun kendine geliyorsun. Ama hala uykulu ve bitkin hissediyorsun.
** işe gitmek için hazırlanırken:**
"Bugün de işe gitmek zorundayım. Keşke her gün tatil olsa."
Yolda trafikte kalıyorsun ve sinirlerin bozulmaya başlıyor.
"Neden her gün trafik oluyor? Ben işe zamanında nasıl yetişeceğim?"
Sonunda işe varıyorsun ve günün ilk toplantısına giriyorsun.
Toplantı sırasında aklından geçen tek şey:
"Eve gidip uyumak istiyorum."
Gün boyunca çalışıyorsun ve sonunda eve dönme vakti geliyor.
Eve döner dönmez kendini yatağa atıyorsun ve:
"Ah, nihayet evdeyim! Uykuya dalana kadar telefonuma bakayım."
Ve bir anda uykuya dalıyorsun.
Ertesi sabah aynı döngü tekrar başlıyor..