Zaman çıkıyor karşıma
Her lahzasında düşünmem için sanki icbar ediyor
Akıl ne için vardır diyor, izan gönül için ser değil midir diye söylüyor
Hesabın çehresinde yol almak gerekiyor, nefsi zafiyetler irademe hucum ediyor
Bilinmeyen sırdır yar
Aşikar olan her kalp, sanki sineme hüzün koyar
Hata ve yanlışlar neden yargılanmak için, mahcubiyet içinde bakar
Söyle kortkutan nar mıdır, yoksa insanlık adına edepten kalan nazar mıdır ey yar
Ruh,nurun nazarıdır
İçinde yaşanılan zamanın, hesaba muhtaç anıdır
Mizan için nizam edilmiş farktır, akıl ve irade sahibi için vakardır
Kul olmak azim ve merakın cehdinden tebarüz edecek, nasiple bedelleşecek aşktır
Kalbin nazargahtır
Yaratan Rabbin en müstesna kıldığı bir tahttır
Bahtın ilzamı, telakki edilecek mecrası, akıl ve irade açılımı kanaattir
Fikrin ve azmin kadar niyetin mahiyeti itibarlıdır, zan ise kör kuyular misalidir
Bir rehber edin durma
Aklı ve izanı terbiye edecek kemaliyet sahibinden korkma
Zikreden ve fakat hakikatin şiarından nasiplenmeyenin nasihatlarına kanma
Hinlik yapan her kim varsa, kandıran şahsiyet nefsi adına yarışıyorsa yakınlaşma
Kalbine kerih olan var ya
Ruhunun bizarlığı gün gibi ortaya çıkınca,hiç oyalanma
Seni senden kopartan melanet adına her versile ulufedir, kandırılan olma
Öncelikle bir hesabın lahzasında soluklanmayı unutma, dilbazla gönlünü karatma
Güven ancak şuurla olur
İdrakin ve aklın eminliğinde kanaat adına sonuçtur
İlmin sadrına teslim olduğun nispette cehalet yaşamazsın, zan niçin korkunçtur
Nefsi refleksler, hissiyata galip gelen farklar, akıl ve izandan yoksun olan sonuçtur
Ne zaman aşkı zikretsem
Hasretiyle kal etmeye niyetlensem, hicranıyla bedelleşsem
Firkatine erişmek için umutlarımı sessizce derlesem ve Rabbime secde etsem
Lal olan halin tavında mahcubiyetimi, hangi yüzle söylesem ve edebiyle dövünsem
Sinemi dağlayan hazandan
Sukut ettiren hicranın yakarışlarından ve hüzün yadından
İçimi titreten bir sevdanın yazdıran ve ağlatan kelamından, dinmeyen ahından
Yeskin olmaya muhtaç bir gönlün yakarışlarında ki en kalbi hardan,aşk-ı figandan
Mustafa CİLASUN
Her lahzasında düşünmem için sanki icbar ediyor
Akıl ne için vardır diyor, izan gönül için ser değil midir diye söylüyor
Hesabın çehresinde yol almak gerekiyor, nefsi zafiyetler irademe hucum ediyor
Bilinmeyen sırdır yar
Aşikar olan her kalp, sanki sineme hüzün koyar
Hata ve yanlışlar neden yargılanmak için, mahcubiyet içinde bakar
Söyle kortkutan nar mıdır, yoksa insanlık adına edepten kalan nazar mıdır ey yar
Ruh,nurun nazarıdır
İçinde yaşanılan zamanın, hesaba muhtaç anıdır
Mizan için nizam edilmiş farktır, akıl ve irade sahibi için vakardır
Kul olmak azim ve merakın cehdinden tebarüz edecek, nasiple bedelleşecek aşktır
Kalbin nazargahtır
Yaratan Rabbin en müstesna kıldığı bir tahttır
Bahtın ilzamı, telakki edilecek mecrası, akıl ve irade açılımı kanaattir
Fikrin ve azmin kadar niyetin mahiyeti itibarlıdır, zan ise kör kuyular misalidir
Bir rehber edin durma
Aklı ve izanı terbiye edecek kemaliyet sahibinden korkma
Zikreden ve fakat hakikatin şiarından nasiplenmeyenin nasihatlarına kanma
Hinlik yapan her kim varsa, kandıran şahsiyet nefsi adına yarışıyorsa yakınlaşma
Kalbine kerih olan var ya
Ruhunun bizarlığı gün gibi ortaya çıkınca,hiç oyalanma
Seni senden kopartan melanet adına her versile ulufedir, kandırılan olma
Öncelikle bir hesabın lahzasında soluklanmayı unutma, dilbazla gönlünü karatma
Güven ancak şuurla olur
İdrakin ve aklın eminliğinde kanaat adına sonuçtur
İlmin sadrına teslim olduğun nispette cehalet yaşamazsın, zan niçin korkunçtur
Nefsi refleksler, hissiyata galip gelen farklar, akıl ve izandan yoksun olan sonuçtur
Ne zaman aşkı zikretsem
Hasretiyle kal etmeye niyetlensem, hicranıyla bedelleşsem
Firkatine erişmek için umutlarımı sessizce derlesem ve Rabbime secde etsem
Lal olan halin tavında mahcubiyetimi, hangi yüzle söylesem ve edebiyle dövünsem
Sinemi dağlayan hazandan
Sukut ettiren hicranın yakarışlarından ve hüzün yadından
İçimi titreten bir sevdanın yazdıran ve ağlatan kelamından, dinmeyen ahından
Yeskin olmaya muhtaç bir gönlün yakarışlarında ki en kalbi hardan,aşk-ı figandan
Mustafa CİLASUN