Kalk Yerine Yat - Şermin Yaşar

yilmaz27

Ne Mutlu Türküm Diyene
Site Yetkilisi
Süper Moderatör
Şans Talih Kader Kısmet

Ömer Besim Usta küçük liseye geçtiği yıl babasıgil onu yatılı liseye vermeyi düşünürler. Besim Usta da daha fazla parayla gidebilmek için kader kısmet kutusu alır ve satmaya başlar. Başka bir mahalleye giderek satmaya çalışan Ömer Besim'in karşısına genç bir kız çıkarak ona kutuyu aldığı paranın 2 katını verir ve birlikte kutuyu açmaya başlarlar. Bunu kız zevkle yapmasına rağmen babası içeriye girdiğinde Ömer Besim'e iftira atarak onu taciz etmeye çalıştığını söyler. Ömer Besim ne olduğunu anlamadan kızın babası olan Ender Başçavuş Ömer Besim'i baba evine döverek götürür. Babası da Besim'i döver. Besim'i bir inşaata işçi olarak verirler ve okuldan alırlar. Babası bu olayı hiç unutmaz ve Besim bu yükün ağırlığıyla askere yollanır. Geri geldiğinde amca kızı ile evlendirilir. Ve başka şehre taşınırlar. Ömer Besim şimdi büyük bir inşaat ustasıdır. Ve kendisine iş için gelen kişi Ender Başçavuş dur. İlk başta kinle yaklaşsa da işi yaptıkça hafifler ve iş bittikten sonra ailesini de alarak başka şehre taşınırlar.

Nokta Nokta Gül

Cevriye, ağlamak demekti. Cevriye teyze ise hayatı boyunca ağlamış, eşi tarafından hep şiddet görmüş hiç sevgi görmemiş, hep bir çocuk istemiş ancak elde edememiş biriydi isminin anlamına bakınca ismini değiştirmeye karar verdi. Kardeşleri buna ne kadar karşı çıksa da kendisi kararlıydı. Hayatı boyunca mutlu olmak için ismini değiştirmesi gerekiyordu. Uzun süren aramalar sonucunda adını Gülhayat olarak değiştirdi. İsminin değişmesinin ardından eşi tarafından aldatıldığını öğrendi ve boşandı. Ardından yeni bir iş buldu, yeniden aşık oldu, evlendi, çocuğu oldu. İsmi ile birlikte yepyeni ve mutlu bir hayatı oldu. Şimdi de kendi çocuğuna güzel bir isim bakıyor.

Kalk Yerine Yat

Üniversiteden mezun olduktan sonra işsiz ve evsiz kalmıştı. İşsiz olduğu için ona hiç kimse ev vermiyordu ve işte bulamıyordu. Bir gün Neriman Hanım diye birinden ev kiraladı. Kadın İstanbul'a taşınacağını söyleyerek ve hiçbir eşyasını, kedilerini götürmeyerek evden gitmişti 2 ay boyunca tek kalmıştı. Neriman 2 ay sonra aniden gelmiş ve ona karısı gibi davranmaya başlamıştı. O artık gitmek istediğini söylediğinde ise polis çağırmış ve kiralar için senet karşılığında onu nezarethaneden çıkartmıştı. O gün işe gitmediği için işten de kovulmuştu. Buna tam 1 yıl dayanmış yeni yeni iş bulup kendini toparlamaya başlamıştı. Kendisini toparlayınca Neriman'dan kaçacaktı.

Değerli Emekliler Derneği

Süleyman Bey emekli bürokrattı. Hayatı boyunca ülke ülke dolaşmış, Türkiye'yi çeşitli bakanlarla şehir şehir gezmişti. Eviyle çok az ilgilenme imkanı bulmuştu. Ancak şimdi emekli olunca evdeki yaşama alışmakta zorluk çekiyordu. Eşi Nurhan Hanımın başının etini yiyor, anılarını ona anlatma ihtiyacı duyuyordu. Ancak Nurhan hanım buna dayanamıyordu. En son evlatları babaları Süleyman Bey'e bir dernek açma kararı aldılar. "Değerli Emekliler Derneği". Bu derneği kurduktan bir iki hafta içinde hiç üye bulamadı Süleyman Bey. Ancak o anılarını anlatmak, emeklilerle oturup sohbet etmek istiyordu. İnsanlara alışveriş çeki, çay vererek üye sayısını artırdı. Ancak bu defa da kimse kendisini dinlemiyordu. Bir zaman sonra emekli kişilerin emekli dansöz, akrobat olduklarını da öğrenince iyice hevesi kaçarak derneği kapattı ve emekliliğe alışmak zorunda kaldı.

Bordo Palto

Sevgi, küçükken çok yoksulluk çekmişti. Babası işten çıkarılmıştı. Bir gün tam da bu işsizlik zamanlarında bir yere misafirliğe gitmişler orada yediği kurabiyeden babasına da götürmek istemişti sevgi. Ancak kalan son kurabiyeyi de ev sahibi yemişti. Buna çok kızan sevgi çocukluk aklıyla evdeki altın bir saati çalmıştı. Eve döndükten sonra annesi ile babası köye dönmeye karar vermiş bu yüzden sonraki gün sevgi ile annesi yeniden saat çaldığı kadına borç istemeye gitmişti. Sevgi o gün bıraktı o saati geri yerine. Şimdi ise liseden mezun olduktan sonra çalışmaya başlamış ev almak için çektiği 10 yıllık ev kredisinin altıncı yılındaydı. Çok pahalı bir mağazada gördüğü bordo paltonun önünde bunları düşünüyordu. Uzunca bir zamandır kendisine bir palto bile alamamıştı. Bordo paltoyu üzerine giydi ve usulca çıktı mağazadan. Sonra çalıştığı yere geldi. Kimse anlamamıştı o paltoyu çaldığını.

Tıkırtı

Cemile hanım, eşinden genç yaşta boşanmış hayatını kızı Gülhan'a adamıştı. Zamanla Gülhan büyüdü ama o da babasına çekmişti. Sıkıntıya gelemez, hemen kaçardı. Annesi Cemile hanım 10 yıldır evden tıkırtılar duyuyordu. Buna çare bulabilmek için çeşit çeşit insanlara başvurmuştu. Polis, kızı Gülhan, belediye başkanının özel kalem müdürü Furkan, büfeci Hakan, yan komşu Mehtap gibi çeşitli insanlar artık kendisinden sıkılmış telefonlarını açmaz olmuşlardı. Yine bir gün yürüyüşüne çıkmış ama yürüyemediği için erken dönmek mecburiyetinde kalmıştı. Eve girdi yine aynı tıkırtıları işitti. Bu defa arayacağı kimsesi olmadığını artık anlamıştı. Aldı eline bir bıçak girdi yatak odasına. Gardırop'un kapağını açar açmaz komşusu Hilmi Bey'i gördü. O anın şaşkınlığı ve korkusuyla bayıldı. 10 yıldır eve gizli bir geçit açmış olan Hilmi bey zengin olmasına rağmen kleptomani hastalığına sahip olduğu için hırsızlık yapıyordu. Ancak bunu anlatsa da kimsenin ona inanacağı yoktu.

Şimdi Rahatladık

Kızın babası annesi Ayla'yı çok düşünür o rahat etsin diye her şeyi yapardı. Yemekleri, ütüyü, bulaşıkları, çamaşırı her şeyi kendisi halletmeye çalışırdı. Üniversitede felsefe profesörü olan babanın tek hayali eşi Ayla'yı bahçeli bir evde rahat ettirmekti. 4 çocukları vardı. Bu çocuklar zamanla büyüdü, evlendi. En küçüğü bir tesisatçıya aşık oldu. Ama annesi izin vermeyince babası da annesinin sözünden çıkmadı böylece o da sevmediği bir memurla evlenmek zorunda kaldı. Anne ile babanın bahçeli eve geçtiği ilk gece baba kalp krizi geçirerek vefat etti. Bunu fırsat bilen küçük kız eşine boşanma davası açtı. Annesinin de dayanılmaz bir baş ağrısı vardı. Doktorlarda bir şey bulamıyorlardı. Küçük kızın annesinin yanında kaldığı bir gün şarteller attı ve İsmail'i çağırdılar. Böylece bir şeyler yeniden başlamış oldu.

Haliyle

Nasuh'un seslere dayanamama gibi bir psikolojik rahatsızlığı vardır. Küçükken okulda bile bunun yüzünden zorluk çekmiştir. Babası bakırcıdır. İşi Nasuh'a öğretmek ister ancak fazla sese dayanamayan Nasuh dükkana sadece yemek bırakmak için uğrar. Yine bir gün yemek getirirken yemeği yolda döker ve döktüğünü toplayarak babasının önüne koyar. Buna sinirlenen babası onu dövmeye yeltenince babasının üstüne kaynar su dökerek evden kaçar. O gün bugündür Nasuh bir daha Erzincan'a uğramamıştır. Şimdi de bir müze de güvenlik görevlisi olarak çalışmaktadır. Çalıştığı müze de anne ve babasına benzeyen heykelleri görerek onlara derdini anlatır. Heykellerle hasretini gidermeye çalışmaktadır.

Çöp

Babası küçük yaşta terk etmişti. Abisi ile birlikte para kazanmak için kağıt toplamaya çıktılar. Bir süre sonra abisi üniversiteyi kazanarak gitti o şehirden. O tek başına başka bir iş buldu. Daha sonra mahalleden arkadaşı Rızanın babası ölünce onu da razı edip kendi çalıştığı firmayı satın aldı. Gece gündüz çalışıp zengin oldular. Daha sonra Handan ile evlendi ancak hiçbir zaman istediği evlilik olmadı bu. Hiçbir zaman mutlu olamadı. Bazı zamanlar hala kağıt toplamaya çıktı ama bunu hiç kimseye söylemedi. Karısı kendisine hep bir yabancıydı. O da hep mutsuz.

Amma Oldu Ha

Arif Almanya'da kalabilmek için bir alman kadınla evlenmiştir. Ancak ailesi buna kızmış ve Arif'i evlatlıktan reddetmiştir. Memleketi Niğde'den hüzünlü bir şekilde dönerken otogarda ağlayan Rosetta ile karşılaşır. Ona yardım eder. Rosetta, sevdiği adam tarafından ailesi istemediği için terk edilmiştir. Arif de o sıralarda Almanya'dan kadınlarla türk erkeklerini evlendirerek vatandaşlık alma işiyle uğraşmaya başlayacaktır. Rosetta, ilk müşterisi olur. Dokuz kez evlenir. Son evliliğini de Arif'in annesi üzülmesin diye düğün ile birlikte Arif ile yapacaktır.

Nuri Banyoda

Habibe, çok sert bir kadındı. Çok çirkefti. Bu özelliğini albay olan babasından almıştı. Babası ölünce annesi iki oğlunun yanında kalmak istedi. Ancak Habibe buna izin vermedi. Maaşı istiyordu. Bunun için kocası Nuri'yi boşadı. Babasının emekli maaşının bir kısmını kendi üstüne geçirdi. Ardından annesinin evine yerleşti. Annesini mecburen eve dönmek zorunda bıraktı. Herkesi itaati altına aldı derken annesine inme indi ve tüm maaş sağlık harcamalarına gitmeye başladı. Bu sırada kocası Nuri de Habibe'den boşanmayı fırsat bilerek yeniden evlendi. Habibe hem eşinden hem evinden olmuştu.

Orta Refüj

Seher, liseye yeni başladığında annesi Nilüfer'e hamile kaldığı için okuldan alınmıştı. Çocuklar büyüdüğünde ise Seher'i biriyle evlendirmiş evden iyice koparmışlardı. Nilüfer, Seher'in hayatını çalmıştı. Okumuştu, hemşire olmuştu, ardından bir doktor ile evlenmişti ama kimseye söylememişti. Bir gün Baba evinde karşılaştıklarında Seher'e bir gün gel demişti. Seher gidince de yüz göstermemiş, evine bile almamıştı. Seher çalışırken anımsadı bunları. Sonra gül toplamaya devam etti.
 
Her öykü de farklı bir hayatın içinde buldum kendimi, her öykü farklı bir haz verdi.
Farklı bir hayat sundu. Bu kitabı okurken on iki hayat yaşadım on iki kişiyle karşılaştım, düşüncelerini anladım, konuşmaya çalıştım.
Kitap insanı içine çekiyor. Kitaplıklar da olması gereken bir eser.
 
Geri
Top