Kalp ve toplam uzunluğu 100.000 km'yi bulan kan damarı ağı, kalp-damar sistemini oluşturur.
Kalp, kalp-damar sisteminin temel işlevinden sorumludur: kanı bu devasa damar ağı vasıtasıyla vücudun bütün organ ve dokularına pompalar. Bu sürece "kan dolaşımı" denir.
Kan dolaşımını "8" şeklinde düşünebiliriz. "8"in bir kolunda kan kalp ile akciğerler arasında dolaşır (akciğer dolaşımı). Diğer kolunda ise, kan kalp ile diğer vücut bölgeleri arasında dolaşır (sistemik dolaşım). Bu iki kol, kanı devamlı bir dolaşım halinde tutacak şekilde birbiriyle ilişki içindedir: kalpten vücuda, vücuttan kalbe, kalpten akciğere, akciğerden tekrar kalbe ve kalpten tekrar vücuda...
Atardamarlar (arterler) kanı kalpten uzağa taşırlar. Toplardamarlar (venler) kanı tekrar kalbe taşırlar. Kılcal damarlar ise (kapillerler) geşiş bölgesidir ve kan atardamardan toplardamara geçerken besinler dokuya ve dokudaki atık maddeler de kana geçer.
Şimdi bu 13 sayfalık elektronik broşürde kalbin kan ve besinleri vücuda nasıl pompaladığına bir göz atalım.
Kalbin yerleşimi ve büyüklüğü
Kalp, göğüsün orta hattından hafifçe solda yer alır.
Kalp, ön tarafta sternum denilen göğüs kemiği,arkada omurga, ve bunlara ek olarak yanlarda akciğerler ve kaburgalar tarafından çevrelenerek korunur.
Kalp ameliyatlarının çoğunluğunda, kalbe ulaşmak için sternum orta hattan yukarıdan aşağıya doğru kesilerek iki yana ayrılır.
Ortalama bir yetişkinin kalbi yaklaşık olarak sıkılmış yumruğu büyüklüğündedir ve yaklaşık 350 gram ağırlığındadır.
Kalbin katmanları
Kalbin kas duvarı üç katmandan oluşur:
◊ Endokard. Kalbin kas duvarlı odacıklarının ve kapakların iç yüzeyini kaplayan ince bir katmandır.
◊ Miyokard. Kalp kasının kalın orta tabakasıdır. Kalbin pompa işlevinden başlıca bu tabaka sorumludur.
◊ Epikard. Kalbin dış yüzeyini kaplayan parlak bir tabakadır.
◊ Ayrıca, bunların en dışında kalbi çevreleyen koruyucu bir kese daha vardır ki buna da perikard denilir.
Dört odacık
Kan dolaşımı devamlı bir süreçtir ve kalp, akciğerler ve vücudun diğer kısımlarının sürekli gelen ve giden bir kan desteği vardır. Kalpteki çeşitli yapılar bu geliş ve gidişleri düzenler.
Kalp iki tarafa bölünmüştür: sağ ve sol. Her bir tarafta 2 odacık bulunur ve bir kalpte toplam 4 odacık vardır. Bu dört odacık sağ ventrikül (sağ karıncık), sol ventrikül (sol karıncık), sağ atrium (sağ kulakçık) ve sol atrium (sol kulakçık)'tır.
Bu odacıklar birbirinden ne ile ve nasıl ayrılmaktadır? Hem sağ tarafta hem de sol tarafta, atriumla ventrikül arasında, kanın tek yönlü olarak sadece atriumdan ventriküle geçmesine izin veren birer kapak vardır. Sağ ve sol atrium birbirinden atriumlar arası septum (ayırıcı tabaka, zar) ile ayrılır. Doğmadan önce bu septumda kanın bir atriumdan diğerine geçmesine izin veren bir delik vardır. Bu delik doğumdan hemen sonra kapanır. Sağ ventrikülle sol ventrikülü birbirinden ayıran yapıya ise ventriküller arası septum denir.
Kalbin sağ tarafı akciğer dolaşımını, sol tarafı ise vücudun diğer kısmındaki sistemik dolaşımı sağlar.
Kalbin beslenmesi
Vücudun diğer kısımlarını besleyici kanı pompalayan kalbin kendisinin de kana ihtiyacı vardır. Kalpten çıkan ana atardamar olan aortanın ilk iki dalı kalbi beslyen sağ ve sol ana koroner arterlerdir. Sol ana koroner arter iki büyük dala ayrılır: kalbin arkasına dolanan "sirkümflex koroner arter" ve kalbin ön yüzünde aşağı doğru ilerleyen "sol ön inen arter"(LAD). Koroner arterler kalbin yüzeyine doğru ilerlerler ve daha küçük dallara ayrılırlar. Bu atardamarlardan giden kan kalbi besledikten sonra koroner toplardamar sisteminde toplanarak sağ atriuma dökülür.
Kalp kapakları kanın doğru yönde akmasını sağlarlar. Fonksiyonları büyük oranda kale kapılarına benzer: yalnızca itildiklerinde açılırlar ve sadece bir yönde açılırlar. Kapandıktan sonra, kanın, ters yönde geri kaçmasını engellerler.
Kalbin 4 kapağı vardır:
1.Kanın sağ atriumdan sağ ventriküle geçişini sağlayan "triküspid kapak"
2.Kanın sağ ventrikülden pulmoner arter yoluyla akciğerlere geçişini sağlayan "pulmoner kapak"
3.Kanın sol atriumdan sol ventriküle geçişini sağlayan "mitral kapak"
4.Kanın sol ventrikülden aortaya (ana atardamar) geçişini sağlayan "aort kapak"
Sistol sırasında kapakların durumu:
mitral ve triküspid kapaklar kapalı,
aort ve pulmoner kapaklar açık
Diastol sırasında kapakların durumu:
mitral ve triküspid kapaklar açık,
aort ve pulmoner kapaklar kapalı
Her bir kapak kalbin her atışında açılır ve kapanır (saniyede 1 kez açılıp kapanıyor demektir). Kalp sesleri temel olarak bu kapakların açılıp kapanmasıyla oluşur.
Kalbin kasılma gücü ve kalp kapaklarının iyi çalışıp çalışmadığı genellikle "ekokardiografi" ile incelenir.
Elektrik sistemi
Elektrik önemlidir! Bir miktar elektrik olmadan bütün bu kalp atışları mümkün olmazdı. Evler gibi, kalbin de bir elektrik ve ileti sistemi vardır. İleti sistemi elektriksel uyarıları bütün kalbe yayarak kasılmasını sağlar.
Elektrik uyarıları, sağ atriumun yukarı kısmında yer alan sinüs düğümünden başlar ve atriumlardaki ileti yollarından geçerek atrio-ventriküler düğüme ulaşır. Burada, elektrik sinyali kısa bir süre yavaşlayarak His-Purkinje sistemi denilen ventriküllerdeki elektriksel ağa yayılır.
İleti sistemi, elektriksel uyarıların kalbin bütün bölümlerine doğru zamanda ulaşmasını sağlar ve böylelikle kalp atımı koordineli bir şekilde ve normal bir hızda gerçekleşir.
Heyecanlanma veya spor yapma sırasında olduğu gibi kalp atış hızını düzenleyen faktörler bu elektriksel sistem üzerinden etkili olurlar.
Kalbin elektriksel aktiviteleri elektrokardiografi (EKG) ile kaydedilebilir.
Akciğere doğru...
Akciğer dolaşımı sağ atriumdaki kanın triküspid kapak yoluyla sağ ventriküle geçmesiyle başlar.
Sağ ventrikül kanla dolduğunda kasılarak triküspid kapağı kapanmaya ve pulmoner kapağı açılmaya zorlar. Pulmoner kapağın açılmasıyla, kan pulmoner artere doğru akar.
Pulmoner arter iki dala ayrılır: dallardan biri kanı sağ akciğere taşırken diğeri de sol akciğere taşır.
Oksijenlenme
Kan akciğere ulaştığında, içindeki yüksek orandaki karbondioksid gazı, akciğerlerin gaz değiştirme birimi olan alveoller aracılığıyla küçük solunum yollarına geçer ve nefes verildiğinde de dışarı atılmış olur.
Nefes alındığında ise akciğerlere oksijen gelir ve kandaki alyuvarlar oksijeni yakalayarak kanın koyu rengi parlak kırmızıya dönüşür. Dokular ve organlar işlev görebilmek için oksijene ihtiyaç duyarlar ve kan bu ihtiyacı karşılar.
Kalbe geri dönüş
Kan, aldığı oksijeni dokulara dağıtmak için akciğerden tekrar kalbe dönmelidir. Her bir akciğerde 2 pulmoner ven vardır. Bu toplardamarlar yeni oksijenlenmiş kanı, sistemik dolaşımın başlangıç yeri olan sol atriuma geri döndürürler.
Sol atriumdan sol ventriküle doğru
Sol atrium kanla dolduğunda ventrikül gevşer. Bu aşamaya diastol de denilir. Sol ventrikülün genişlemesi, kanı sol atriumdan mitral kapağa doğru zorlayarak mitral kapağın açılmasını ve kanın sol ventriküle geçmesini sağlar.
Kasılma ve gevşeme döngüsü kanın nabız hareketi şeklinde akmasını sağlar. Elinizi göğsünüzün sol tarafına konyduğunuzda genellikle kalp atışlarını hissedebilirsiniz. Nabız, kan damarlarına iletilir ve büyük damarların yüzeye yakın geçtiği el bileği, boyun ve kasık gibi bölgelerde el ile bu nabız hissedilebilir.
Aortaya doğru
İçerisi kanla dolan sol ventrikül kasılarak kalp döngüsünün sistolik fazını başlatır; mitral kapak kapanmaya ve aort apak açılmaya zorlanır. Aort kapağın açılmasıyla kan, aortaya geçer ve oradan da vücudun en uzak noktalarına kadar iletilir.
Aorta, sol ventrikülün kan pompaladığı tek ve ana atardamardır ve vücuttaki en büyük damardır. Kan, aortadan ayrılan dallarla vücuda dağıtılır ve sürpriz olmayan bir şekilde aortadan ayrılan ilk dallar kalbin kendisini besleyen koroner arterlerdir. Aorta önce yukarı doğru çıkarak kafayı ve kolları besleyen dallar verdikten sonra aşağı dönerek karna doğru ilerler. Aortanın, vücudun karın bölgesindeki kısmına abdominal aorta denilir ve karın içi organları besleyen dalları verir. Aorta yaklaşık göbek hizasında ikiye ayrılarak her iki bacağa giden arterler oluşur.
Yeniden başlamak
Kan, sadece oksijen ve karbondioksitten daha fazlasını taşır. Örneğin iç salgı bezlerinde hormonları alarak onları doğru yerlere ulaştırır. Karbondioksitin dışındaki atık maddeler böbrek ve karaciğere taşınarak temizlenir. Kan aynı zamanda barsaklardan besinleri alarak karaciğere ve vücudun diğer bölümlerine taşır.
Dokular ve organlar oksijen ve diğer besinleri kandan alırlar. Fakirleşen kan, bir toplardamar ağı sayesinde, tazelenmek üzere kalbe geri döner (Kalbe giren büyük toplardamarlar superior vena kava ve inferior vena kavadır). Ve dolaşım süreci yeniden başlar. Gerçekte, dolaşımın bir başlangıç ve sonu yoktur. Bu, vücudun normal işlev görebilmesi için gerekli olan bütün besleyicileri sağlayan devamlı ve etkili bir süreçtir.