Kamu Kurumlarına Karşı Açılan İdari ve Vergi Davaları
İdari Yargı Mahkemeleri, kamu kurumları ile ülkede yaşayan kişiler ve şirketler arasındaki uyuşmazlıkların çözüldüğü yerdir. Vergi Mahkemelerini de bu grubun içine sokabiliriz. İdari Yargı, TÜPRAŞın özelleştirmesinin iptali gibi kararlarıyla hükümet politikalarını ve ekonomiyi nasıl etkileyeceğini gösterdi. Batık bankalarda parası olanlara Devletin ödeme yapması hakkında vereceği kararlar ile bu etkisini devam ettiriyor.
Genel olarak, Ülkede yaşayan kişiler veya şirketler ile bir kamu kurumu arasında iki konuda uyuşmazlık çıkmaktadır. İlk konu, kamu kurumlarının aldığı idari kararlar ve düzenleyici işlemlerin hukuka aykırı olması. İkincisi kamu kurumu çalışanlarının eylem ve işlemlerinden dolayı kişilerin ve şirketlerin manevi veya maddi bir zarara uğraması.
Eğer kamu kurumlarının bir kararı hukuka aykırı ise altmış gün içinde İdari Mahkemelerine başvurup bu kararın iptalini istemek gerekir. Belediyenin aldığı imarla ilgili bir karar, gümrük müdürlüğünün gümrükdeki bir malla ilgili kararı, bir kamu görevlisinin başka yere atanması kararı veya izin veya ruhsat için başvurunuzun reddi kararları bu türden kararlardır. Altmış gün içinde bu karara karşı dava açılmazsa hakkınızı elde edemezsiniz. Vergi konusundaki hukuka aykırı bir karara dava açma süresi ise otuz gündür.
Kamu kurumları bazen aldıkları bir idari kararla bir inşaatı durdurduğu, çevreye zararlı olduğu için bir madeni kapattığı veya bir malın gümrükten çıkmasına izin vermediğinde ise ortaya bir maddi zarar çıkar. Bu zarar için bir yıl içinde ilgili kamu kurumuna başvurup zarar miktarını istemek ve bunun sonucunda gelen cevaba göre yine altmış gün içinde mahkemede tazminat davası açmak zorundasınız. Bu süreleri kaçırırsanız davanız reddedilir. Kamu kurumları bazen bir eylemle zarara yol açabilirler. Kamu kurumuna ait bir sulama kanalının yetersiz kalması veya Belediyece önlem alınmadığı için fabrikayı su basması veya havaalanından çıkarken bir görevlinin yurtdışına çıkışa izin vermemesi gibi. Bu durumlarda da aynı süreler geçerlidir.
Ülkemizde idare ve vergi mahkemeleri sadece büyük şehirlerde kurulduğundan dava açılması için öncelikle bulunulan şehrin hangi bölgenin yetki alanında olduğunu da belirlemek gerekiyor. Bakanlıkların çıkardığı yönetmelik ve diğer genel düzenleyici işlemlere karşı ise Ankarada Danıştayda dava açılıyor.
İdari Yargı mahkemeleri açısından en büyük sorun acil olarak verilmesi gereken yürütmeyi durdurma kararlarının aylarca sonra verilmesidir. Halbuki ticaret mahkemelerinde beş on gün içinde bir yasaklama kararı alıp zararın artması engellenebilmektedir. İdare ve Vergi Mahkemelerinde davayı bitiren son karar ise yıllarca sonra verilmektedir. Sadece Danıştayda temyiz için bir dava iki yıla yakın beklemektedir. Bu mahkemelerde ne yazık ki hukukçu olmayan hakimler görev yapmaktadır. Hukuk eğitiminden geçmiş kişilerde, hukuk mantığı ve adalet duygusu, hukuk fakültelerinde alınan dersler ve yapılan pratik çalışmalar ile yerleşmektedir. Fakat başka okul mezunları veya kamuda memuriyet yapmış kişilerin bu mahkemelerde hakim olması adaletin yeterince gerçekleşmediği duygusunu uyandırmaktadır. Bunlar, önümüzdeki günlerde çözülmesi gereken sorunlardır. Bu arada Danıştayda yeni bir daire kuruldu. 13. Daire olarak adlandırılan bu Daire, bu güne kadar 10. Dairenin bakmış olduğu Özelleştirme, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ve diğer üst kurullar ve Sermaye Piyasası Kurulu ile ilgili olan büyük davalara bakacak. Yeni bir daire olduğundan ilk dönem hızla karar vereceğini düşünüyoruz.
İdari Yargı Mahkemeleri, kamu kurumları ile ülkede yaşayan kişiler ve şirketler arasındaki uyuşmazlıkların çözüldüğü yerdir. Vergi Mahkemelerini de bu grubun içine sokabiliriz. İdari Yargı, TÜPRAŞın özelleştirmesinin iptali gibi kararlarıyla hükümet politikalarını ve ekonomiyi nasıl etkileyeceğini gösterdi. Batık bankalarda parası olanlara Devletin ödeme yapması hakkında vereceği kararlar ile bu etkisini devam ettiriyor.
Genel olarak, Ülkede yaşayan kişiler veya şirketler ile bir kamu kurumu arasında iki konuda uyuşmazlık çıkmaktadır. İlk konu, kamu kurumlarının aldığı idari kararlar ve düzenleyici işlemlerin hukuka aykırı olması. İkincisi kamu kurumu çalışanlarının eylem ve işlemlerinden dolayı kişilerin ve şirketlerin manevi veya maddi bir zarara uğraması.
Eğer kamu kurumlarının bir kararı hukuka aykırı ise altmış gün içinde İdari Mahkemelerine başvurup bu kararın iptalini istemek gerekir. Belediyenin aldığı imarla ilgili bir karar, gümrük müdürlüğünün gümrükdeki bir malla ilgili kararı, bir kamu görevlisinin başka yere atanması kararı veya izin veya ruhsat için başvurunuzun reddi kararları bu türden kararlardır. Altmış gün içinde bu karara karşı dava açılmazsa hakkınızı elde edemezsiniz. Vergi konusundaki hukuka aykırı bir karara dava açma süresi ise otuz gündür.
Kamu kurumları bazen aldıkları bir idari kararla bir inşaatı durdurduğu, çevreye zararlı olduğu için bir madeni kapattığı veya bir malın gümrükten çıkmasına izin vermediğinde ise ortaya bir maddi zarar çıkar. Bu zarar için bir yıl içinde ilgili kamu kurumuna başvurup zarar miktarını istemek ve bunun sonucunda gelen cevaba göre yine altmış gün içinde mahkemede tazminat davası açmak zorundasınız. Bu süreleri kaçırırsanız davanız reddedilir. Kamu kurumları bazen bir eylemle zarara yol açabilirler. Kamu kurumuna ait bir sulama kanalının yetersiz kalması veya Belediyece önlem alınmadığı için fabrikayı su basması veya havaalanından çıkarken bir görevlinin yurtdışına çıkışa izin vermemesi gibi. Bu durumlarda da aynı süreler geçerlidir.
Ülkemizde idare ve vergi mahkemeleri sadece büyük şehirlerde kurulduğundan dava açılması için öncelikle bulunulan şehrin hangi bölgenin yetki alanında olduğunu da belirlemek gerekiyor. Bakanlıkların çıkardığı yönetmelik ve diğer genel düzenleyici işlemlere karşı ise Ankarada Danıştayda dava açılıyor.
İdari Yargı mahkemeleri açısından en büyük sorun acil olarak verilmesi gereken yürütmeyi durdurma kararlarının aylarca sonra verilmesidir. Halbuki ticaret mahkemelerinde beş on gün içinde bir yasaklama kararı alıp zararın artması engellenebilmektedir. İdare ve Vergi Mahkemelerinde davayı bitiren son karar ise yıllarca sonra verilmektedir. Sadece Danıştayda temyiz için bir dava iki yıla yakın beklemektedir. Bu mahkemelerde ne yazık ki hukukçu olmayan hakimler görev yapmaktadır. Hukuk eğitiminden geçmiş kişilerde, hukuk mantığı ve adalet duygusu, hukuk fakültelerinde alınan dersler ve yapılan pratik çalışmalar ile yerleşmektedir. Fakat başka okul mezunları veya kamuda memuriyet yapmış kişilerin bu mahkemelerde hakim olması adaletin yeterince gerçekleşmediği duygusunu uyandırmaktadır. Bunlar, önümüzdeki günlerde çözülmesi gereken sorunlardır. Bu arada Danıştayda yeni bir daire kuruldu. 13. Daire olarak adlandırılan bu Daire, bu güne kadar 10. Dairenin bakmış olduğu Özelleştirme, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ve diğer üst kurullar ve Sermaye Piyasası Kurulu ile ilgili olan büyük davalara bakacak. Yeni bir daire olduğundan ilk dönem hızla karar vereceğini düşünüyoruz.