Gündem Oluşumu
Kitle iletişim araçlarının toplum üzerinde etkili olmasını sağlayan yollarından biri olarak gündem oluşturma modeli, kitle iletişim araçlarında yer alan haberlerin insanların ne düşüneceğini, ne ile ilgileneceğini biçimlendirdiği varsayımına dayanır. (Yegade ve Delozier, 1990).
Gündem oluşturma “haber yayılımı” ile doğrudan ilişkilidir. Konuyla ilgili araştırmalar, insanların neyi önemli buldukları ile hangi haber başlıklarının basın ya da televizyonda dikkat çektiği arasında yüksek bir ilişki olduğunu göstermektedir (Cegala, 1984). Bir başka deyişle halkın gündemi ile kitle iletişim araçlarının gündemi arasında güçlü bir ilişki söz konusudur (Mc Combs ve Shaw, 1972). Medya gündeminin, sözgelimi seçmenlerin kilit konular üzerindeki tutumlarını etkilediği savı birçok alanda sınanmıştır. Seçim dönemlerinde özellikle kararsız seçmenler üzerinde daha etkili olduğu ileri sürülmektedir (Cegala, 1984).
İnsanların ne düşünmeleri gerektiğini, neyin önemli olduğunu belirleme etkisine sahip olduğu varsayılan medya gündeminin, insanların tutumları, dünyayı algılama biçimleri konusunda da belirleyici bir etkiye sahip olduğu açık. Günümüzde haberler, olası en geniş izleyiciye pazarlanacak bir mal olarak değerlendirilir. Bir başka deyişle, kitleye yönelik üretilen her mal gibi haberler de belli özelliklere göre rutin bir şekilde üretilerek, hedef kitlelere pazarlanmaktadır.
Medyayı oluşturan basın ve yayın kuruluşları arasındaki rekabetin bir sonucu olarak hangi konunun ya da olayın, nerede nasıl haber olduğunu izlemeleri, medya da yer alan haberlerin birbirleriyle benzerlik taşımasına yol açmaktadır. Özellikle, güçlü gazete ve televizyonlarda yer alan baskın temalar diğer gazete ve televizyonların da gündemlerini etkileyebilmektedir. Bu durum, kitle iletişim araçları arası gündem oluşumu olarak tanımlanır.
Gündemin oluşturulmasında en önemli etkenlerden birisi gerçek hayatta meydana gelen olaylardır. Ancak pek çok araştırma medyanın gündeminin genellikle gerçekte olan olaylarla oluşmadığını göstermektedir. Gerçek olayların akışının yanı sıra gazete ve televizyonların bir konuyu kamuoyunun dikkatine sunmasını şu noktalarda özetlenebilir (Funkhauser 1973).
– Genellikle görülmeyen, fakat önemli olayları çok fazla haber konusu yapmak.
– Haber değeri taşımayan olayların haber değeri taşıyan boyutlarını haber konusu yapmak.
– Kurgusal yaratma olaylar -pseudoevent- ya da haber değeri taşıyan haberler üretmek. Kamunun ilgisini çekebilecek olan kurgusal olaylar, kurum ya da kişilerin medyanın gündeminde yer almasını sağlayabilir.
– Olay özetleri ya da haber değeri olmayan olayların haber değerleri varmış gibi gösterilmesine olanak verilen durumlar. Halkın çeşitli konular karşısında geliştirdiği görüşler, kanaatlerin oluşumuna yönelik önemli bir model de sessizlik sarmalıdır.
Suskunluk Sarmalı
Kamuoyu, dışlanma riski taşımaksızın kamu önünde açıklanan kanaatler ya da kaçınmayı arzulayan birisinin açıklamak zorunda olduğu kanaatlerdir. Bir Anadolu halk deyişi kuramı çok güzel özetlemektedir. Azın yeri, çoğun yanı. Sessizlik ya da suskunluk sarmalı olarak dilimize çevrilen kuram Alman E. Noelle Neuman tarafından geliştirilmiştir. Suskunluk sarmalı kuramı, kitle iletişim araçlarının etkisini kamuoyu ve fikir ikliminin şekillendirmesi açısından irdeler.
Neuman, çalışmalarında kamuoyu ve moda olgusuna dair yaptığı çeşitli tarihsel tanımlama ve incelemeleri ile birlikte günümüzde kamuoyunun oluşturan ana kaynak olarak öne çıkan kitle iletişim araçlarının etkisini inceler. Bu model, kitle iletişimin ilk dönemlerindeki kuramlarda doğrudan ve büyük bir etkisi olduğu varsayılan araçların zaman içinde bu etkilerinin tartışılır hale geldiği son dönem iletişim model ya da kuramları arasında yer alır. Temelde model şu varsayımlara dayanır (Neuman, 1995).
– Kişiler toplumdaki çoğunluk tarafından benimsenmeyen tutumlar, inançlar, fikirleri benimsiyor görünmekten kaçınır.
– Kişiler bunun için hangi tutum/fikirlerin yaygın olup olmadığını anlamak için çevreyi gözlerler, izlerler. Burada kitle iletişimin önemli bir rolü söz konusu.
– Kişi çoğunluğun benimsediğini fikirlerini açıklarken, çoğunluğa ters düşen fikirlerini bastırır, suskun kalmayı yeğler.
Gözde Taraf Etkisi
Lazarsfield’e göre yeni tecrübe, gözlem, bilgi ve fikirleri çok yavaş takip eden seçmenlerin siyasal tercihleri oldukça sağlamdır. Fakat son anda genel kanı etkili olmaktadır. “Son dakika yüzergezer oy” iki kez genel genel kanının baskısına yenik düşmüş oyları %3-4 artırmıştı. Lazarsfield, 1940 A. B. D seçimlerinde benzer bir etkiyi gözlemlemiş ve bu etkiyi bando mızıkalı arabayı takip etmek anlamına gelen gözde taraf (“bandwogon effect”) etkisi olarak nitelendirmişti: Herkes kazanan tarafta olmak ister (Neuman, 1995). Bu anlamda modelin insanın güdüleri arasında yer alan toplumsal onay ya da beğeniye paralel dışlanma korkusunu temel aldığı söylenebilir. Kamuoyu araştırmalarının yayınlanmasına yönelik çeşitli dönemlerde getirilen sınırlandırmaların da amacı bu etki ile ilişkilidir.
Neuman, 1972 Almanya seçimleri öncesi ve sonrası yaptığı araştırmalarda özellikle özgüveni az ve siyasetle daha az ilgili insanlarda son anda tavır değişikliği görüldüğünü belirtir. Bu açıdan dışlanma korkusu sessizlik sarmalı modelinin temel gücüdür. Bir görüş biçiminin çoğunlukta olduğu algısına sahip kişiler baskın görüşe uyarak sarmalı oluşturur ve geliştirir. Bu süreçte aksi görüşte olanlar suskunlaşarak sarmalın gelişmesine katkı sağlar. Kitle iletişim araçları baskın veya egemen görüşün oluşumunda bu araçları izleyenlerin görüş biçimini çoğunluk algısı olarak görmelerine etki eder. Diğer bir deyişle insanların kamuoyunun nasıl dağıldığını bulmak için kullandıkları kaynak olan kitle iletişim araçları hangi düşüncenin baskın olduğuna, hangi düşüncelerin çoğalmakta olduğuna dair ve hangi düşüncelerin bir kimse tarafından toplum önünde, soyutlanma-dışlanmadan- söylenebileceğine ilişkin izlenimleri şekillendirir.
Suskunluk sarmalı kuramının bu temel kabul ve önerileri kişiler arası iletişimde siyasal sorunları konuşma vb. noktalardaki ifadeler açısından test edilmiş. Bu açıdan modeli ya da kuramı, eleştirel bir şekilde yeniden inceleyen çalışmaları özetleyerek gidersek kişisel ilgi, eğitim düzeyi, kendine yeterlilik düzeyi, haber medyası izlemedeki çeşitlilik gibi noktalarda suskunluk sarmalına direnmenin olası olduğu gözlenmiştir.
Kahvede, maçta, iş yerinde yan yana gelen ve dünkü haberlerde yer alan bir yolsuzluk haberi ile başlayan sohbetleri gerçekleştiren insanlar, sarmalın etkisi ile siyasetin ve siyasetçilerin “olumsuz niteliklerini” birbirlerine anlatarak, uzlaşarak hareket etmektedir. Kitle iletişim gündem oluşturma ve kamuoyuna dair kanıları geliştirme açısından “gözde taraf etkisini” yönlendirir.
Eşik Bekçileri
Kitle iletişim araçlarında gündemi saptayan yönetim birimi oldukça sınırlı sayıda kişiden oluşur. Bu birimlerde hangi haberlere öncelik verileceği ve araştırılacak çeşitli olay ve konulara ayrılacak kaynaklar belirlenir. Habere konu olan olayların izleyiciye aktarılmasından önce belirlenmek istenen gündeme göre hazırlanması ve böylesi bir sıralamayla sunulması gündem oluşturma açısından son derece kritik bir sürece işaret eder. Gündem oluşturma varsayımında eşik bekçileri (Gate-keeper) olarak adlandırılan kişiler, kitle iletişim araçlarında haber içeriği, konu ve sunumlarına ilişkin karar vericiler olarak tanımlanır.
Sözgelimi gazetelerde yer alacak haberlerin hangisi olduğu, bunlardan hangilerinin ne oranda ve derinlikte işleneceği gazete yazı kurulunda gerçekleştirilen toplantılar sonucunda şekillendirilir. Eğer bir televizyon kanalını örnek alırsak ne tür programlar yayınlayacağı, bu programların içeriğinin nasıl şekillendirileceği, örneğin bir programın konusu ya da davet edilecek konuğun kim ya da kimler olacağı da televizyon kanalının yönetimince kararlaştırılır. Bu kararlarda program hazırlayıcıları, sunucuları kadar televizyon kanalının genel politikalarını belirleyen yöneticiler de söz sahibidir.
Halkla ilişkilerde haber medyasıyla iyi ilişkiler kurmanın anlamı, bu noktalarda saklıdır. Halkla ilişkiler uzmanları, haber yaratma çabalarıyla birlikte haber medyasının etkin kişileriyle de iyi ilişki kurmak zorundadır. Eşik bekçileri gündemin ve kamuoyunun oluşumunda kanaat yaratıcılar olarak görülmektedir. Kamuoyu ve gündemin oluşumundaki bu rol sadece siyasal konularla sınırlandırılmaz, toplumsal beğenilerin ve çeşitli kurum ya da kişilere yönelik kanıların oluşmasında medyanın önemli bir etkisi olduğunun altını birçok kez çizdik. Bu etkiyi, gündelik hayatımıza ilişkin birçok olguda görebiliriz.
Yeniliklerin Yayılımı Modeli
Yeniliklerin Yayılımı Modeli, belirli bir davranışın zaman içinde insanlar arasında dağılımını açıklar. Yeni bir ürün ya da uygulama çıktığında, kimi insanlar hemen yönelirler ona; kimileri içinde bulundukları çevrenin çoğu onu benimseyene dek bekler ve kimileri de asla kendi bildiklerinden vazgeçmezler. Belirli bir yenilikte, bireyler yeni düşünce ya da uygulamayı benimsedikleri zamana göre şu gruplara ayrılırlar:
– yenilikçiler,
– ilk benimseyenler,
– ilk benimseyen çoğunluk,
– geç benimseyen çoğunluk ve
– gecikenler.
Sözgelimi sosyal pazarlama programları genellikle geç benimseyen çoğunluğu ve gecikenler’i -ki bunlar davranışlarını değiştirmek için ulaşması ve ikna edilmesi en güç insanlardır- hedefler. Çünkü ilk benimseyen gruplar zaten değişimi gerçekleştirmişlerdir.
Modele göre, yeni bir düşünce ya da uygulamaya dair bilginin yayılmasındaki en etkili iletişim kanalları düşünce önderleri ve emsal toplumsal ağlardır. Bireyin yeniliği benimseme ya da ret kararı şu sorunları içerir:
– Yenilik, bireyin şu anda kullandığından ya da yaptığından daha mı iyi?
– Yeniliğin kullanımı ya da anlaşılması basit mi?
– Emsal gruptaki öteki insanlar yeniliği kullanıyorlar mı? Kullanıyorlarsa deneyimleri nedir?
– Yenilik, kişinin değerler sistemine ve benlik imgesine uygun mu?
– Yeniliği kullanmadan önce denemek mümkün mü?
– Yeniliği kullanmak için gereken sorumluluk ne kadar?
– Yeniliğe uyumla gelen risk (maddî ya da parasal) ne kadar?
Rogers yeni bir fikri benimseme sürecini beş aşamada ele alır.
1. Farkındalık: Kişi belirli bir fikrin, ürünün, hizmetin farkına varır.
2. İlginin Uyandırılması: Kişi daha fazla bilgi almaya ve konuyu araştırmaya çalışır.
3. Deneme: Kişi yeni bir fikri, ürünü, hizmeti dener.
4. Değerlendirme: Kişi bu yeniliğin kendi yararına olup olmadığı konusunda karar verir.
5. Benimseme: Kişi yeniliği benimseyerek hakkında olumlu bir kanaat ve tutuma sahip olur.
Yeni bir fikrin benimsenmesinde farkındalık ve ilgi uyandırma aşamalarında kitle iletişim çok önemli bir rol oynar. Yenilik, kamuoyu ve gündem oluşumu etkisi ile birlikte toplumca tanınır, belirli bir merakı kışkırtır. Bu noktada kitle iletişim hızlı ve etkili bir yaygınlılaştırıcı güce sahiptir.