Kanuni'nin Oğlu Şehzade Bayezid'in Akıbeti
Kanuni Sultan Süleymanın sekiz şehzadesi vardır: Bunlardan Murad, Mahmud ve Abdullah çok küçük yaşlarda ölmüştür. Diğer kardeşleri Mehmed ve Cihangir genç yaşta hastalanarak ölürken, Mustafa ise babasının sağlığında tahtı ele geçirmek istediği gerekçesiyle idam edilmiştir.
Böylece geriye Şehzade Bayezid ile Şehzade Selim sağ kalmıştır. Bir süre sonra Hürrem Sultandan doğma Şehzade Bayezid de aynı akıbete uğrayacak, geriye kala kala Şehzade Selim (II. Selim) kalacaktır.
Bu durum padişahların neden çok evlilik yaptığını ve çok çocuk sahibi olmaya çalıştıklarını da açıklıyor. Çünkü şehzadelerden bazıları sık görülen salgın hastalıklardan, bazıları savaş şartlarından, bazıları ise Nizam-ı âlem için ölüyor.
Günün birinde tahtın varissiz kalmaması için de, padişahlar çok sayıda erkek çocuk sahibi olmak istiyorlar.
Ama bu da bir mahzur getiriyor: Her şehzade günün birinde padişah olmak için eğitildiğinden, tahtı muktesep hakkı sayıyor ve kardeşlerinden bir şekilde almaya çalışıyor.
Kanuninin sevgili oğlu Şehzade Bayezid de öyle yaptı: Asker toplamaya ve eğitmeye başladı. Görünüşte kardeşi Selimle hesaplaşacaktı. Taht ortak kabul etmiyordu. Biri padişah olacak, diğeri ölecekti. Bu durumda, mücadele, salt padişahlık mücadelesi değil, aynı zamanda da hayatta kalma mücadelesiydi.
Kanuni, çok iyi örgütlenmiş istihbarat teşkilâtı sayesinde oğullarının soluk alışlarını bile izliyordu. Attıkları her adımdan günü gününe haberdar ediliyordu.
Oğullarının taraftar toplamaya başladıklarını öğrenir öğrenmez, birbirlerinden uzaklaştırdı: Selimi Konyaya, Bayezidi Amasyaya tayin etti. Şehzade Selim, emre uyup Konyaya gittiyse de, Bayezid bu tayini kişiliğine karşı yapılmış bir haksızlık olarak algıladı. Kütahyada kalmayı sürdürdü. Çünkü taht şehrinden uzaklaştırıldığını düşünüyordu.
Ancak babasının ısrarları sonucu Amasyaya gitmek zorunda kaldı. Ne var ki, asker toplamayı sürdürdü. Yeterince güçlendiğine inanınca da, ordusunu alarak şehirden ayrıldı. Şehzade Selimin üzerine gidiyordu. Kanuni doğal olarak çok kızdı. Bu bir isyandı.
Hüküm de belliydi: İdam...
Gerçi Padişah, Ne haliniz varsa görün deyip, işi baht imtihanına dönüştürebilirdi, ama kardeşler arasında çıkacak bir savaş binlerce din kardeşinin ölmesi, ayrıca devletin de zarar görmesi anlamına geliyordu. Üstelik kendisi hâlâ sağdı ve hâlâ iyi bir padişahtı. Kendisine sadık kalan Selimi desteklemeye karar verdi.
Şehzade Bayezid Amasyadan Ankaraya gelmişti. Babası için Padişah olan yalan söyler mi?.. diyerek Kanuniyi suçluyor, amansızca kardeşi Selimin üzerine gidiyordu.
Kanuni hızlı hareket etmek zorundaydı. Sokullu Mehmed Paşayı bir ordu ile Şehzade Selimin yardımına gönderdi.
Yola devam eden Bayezid nihayet Konya önlerinde Şehzade Selimin (daha doğrusu Osmanlının) ordusuyla kapıştı. Ancak son derece düzenli ve eğitimli Osmanlı ordusu karşısında üstünlük sağlayamadı. Bunun üzerine Amasyaya döndü. Ama artık fermanlıydı: Yakalandığı yerde idam edilecekti. Artık tek çaresi kalmıştı: Kaçmak...
Oğullarını da alarak İran taraflarına kaçtı, Safevi Şahı Tahmasba sığındı. Oradan babasına bilinen manzum mektubunu yazdı (özet):
Ey seraser âleme Sultan Süleymanım baba,
Tende canım, canımın içinde cananım baba,
Bayazıdına kıyar mısın benim canım baba?..
Bigünahım Hak bilur devletlü Sultanım baba.
Hak Teâlâ kim cihanın şahı etmiştir seni,
Öldürüp ben kulunu güldürme Şahım düşmeni...
Gözlerim nuru oğullarımdan ayırma beni,
Bigünahım Hak bilur devletlu Sultanım baba.
Kanuninin oğluna cevabı ise şöyle oldu (özet):
Ey demadem mazhar-ı tuğyan u isyanım oğul,
Takmayan boynuna hergiz tavk-ı fermanım oğul;
Ben kıyar mıydım sana ey Bayazıd Hanım oğul?..
Bigünahım dime bari, tevbe kıl canım oğul.
Tutalım iki elin baştan başa kanda ola,
Çünkü istiğfar edersin, biz de affetsek nola.
Bayazıdım suçunu bağışlarım gelsen yola,
Bigünahım dime bari, tevbe kıl canım oğul.
Böylece erkek kardeşlerden geriye sadece Şehzade Selim kalmıştı. Kanuniden sonra Osmanlıya Selim (II. Selim) padişah oldu.
Kanuni Sultan Süleymanın sekiz şehzadesi vardır: Bunlardan Murad, Mahmud ve Abdullah çok küçük yaşlarda ölmüştür. Diğer kardeşleri Mehmed ve Cihangir genç yaşta hastalanarak ölürken, Mustafa ise babasının sağlığında tahtı ele geçirmek istediği gerekçesiyle idam edilmiştir.
Böylece geriye Şehzade Bayezid ile Şehzade Selim sağ kalmıştır. Bir süre sonra Hürrem Sultandan doğma Şehzade Bayezid de aynı akıbete uğrayacak, geriye kala kala Şehzade Selim (II. Selim) kalacaktır.
Bu durum padişahların neden çok evlilik yaptığını ve çok çocuk sahibi olmaya çalıştıklarını da açıklıyor. Çünkü şehzadelerden bazıları sık görülen salgın hastalıklardan, bazıları savaş şartlarından, bazıları ise Nizam-ı âlem için ölüyor.
Günün birinde tahtın varissiz kalmaması için de, padişahlar çok sayıda erkek çocuk sahibi olmak istiyorlar.
Ama bu da bir mahzur getiriyor: Her şehzade günün birinde padişah olmak için eğitildiğinden, tahtı muktesep hakkı sayıyor ve kardeşlerinden bir şekilde almaya çalışıyor.
Kanuninin sevgili oğlu Şehzade Bayezid de öyle yaptı: Asker toplamaya ve eğitmeye başladı. Görünüşte kardeşi Selimle hesaplaşacaktı. Taht ortak kabul etmiyordu. Biri padişah olacak, diğeri ölecekti. Bu durumda, mücadele, salt padişahlık mücadelesi değil, aynı zamanda da hayatta kalma mücadelesiydi.
Kanuni, çok iyi örgütlenmiş istihbarat teşkilâtı sayesinde oğullarının soluk alışlarını bile izliyordu. Attıkları her adımdan günü gününe haberdar ediliyordu.
Oğullarının taraftar toplamaya başladıklarını öğrenir öğrenmez, birbirlerinden uzaklaştırdı: Selimi Konyaya, Bayezidi Amasyaya tayin etti. Şehzade Selim, emre uyup Konyaya gittiyse de, Bayezid bu tayini kişiliğine karşı yapılmış bir haksızlık olarak algıladı. Kütahyada kalmayı sürdürdü. Çünkü taht şehrinden uzaklaştırıldığını düşünüyordu.
Ancak babasının ısrarları sonucu Amasyaya gitmek zorunda kaldı. Ne var ki, asker toplamayı sürdürdü. Yeterince güçlendiğine inanınca da, ordusunu alarak şehirden ayrıldı. Şehzade Selimin üzerine gidiyordu. Kanuni doğal olarak çok kızdı. Bu bir isyandı.
Hüküm de belliydi: İdam...
Gerçi Padişah, Ne haliniz varsa görün deyip, işi baht imtihanına dönüştürebilirdi, ama kardeşler arasında çıkacak bir savaş binlerce din kardeşinin ölmesi, ayrıca devletin de zarar görmesi anlamına geliyordu. Üstelik kendisi hâlâ sağdı ve hâlâ iyi bir padişahtı. Kendisine sadık kalan Selimi desteklemeye karar verdi.
Şehzade Bayezid Amasyadan Ankaraya gelmişti. Babası için Padişah olan yalan söyler mi?.. diyerek Kanuniyi suçluyor, amansızca kardeşi Selimin üzerine gidiyordu.
Kanuni hızlı hareket etmek zorundaydı. Sokullu Mehmed Paşayı bir ordu ile Şehzade Selimin yardımına gönderdi.
Yola devam eden Bayezid nihayet Konya önlerinde Şehzade Selimin (daha doğrusu Osmanlının) ordusuyla kapıştı. Ancak son derece düzenli ve eğitimli Osmanlı ordusu karşısında üstünlük sağlayamadı. Bunun üzerine Amasyaya döndü. Ama artık fermanlıydı: Yakalandığı yerde idam edilecekti. Artık tek çaresi kalmıştı: Kaçmak...
Oğullarını da alarak İran taraflarına kaçtı, Safevi Şahı Tahmasba sığındı. Oradan babasına bilinen manzum mektubunu yazdı (özet):
Ey seraser âleme Sultan Süleymanım baba,
Tende canım, canımın içinde cananım baba,
Bayazıdına kıyar mısın benim canım baba?..
Bigünahım Hak bilur devletlü Sultanım baba.
Hak Teâlâ kim cihanın şahı etmiştir seni,
Öldürüp ben kulunu güldürme Şahım düşmeni...
Gözlerim nuru oğullarımdan ayırma beni,
Bigünahım Hak bilur devletlu Sultanım baba.
Kanuninin oğluna cevabı ise şöyle oldu (özet):
Ey demadem mazhar-ı tuğyan u isyanım oğul,
Takmayan boynuna hergiz tavk-ı fermanım oğul;
Ben kıyar mıydım sana ey Bayazıd Hanım oğul?..
Bigünahım dime bari, tevbe kıl canım oğul.
Tutalım iki elin baştan başa kanda ola,
Çünkü istiğfar edersin, biz de affetsek nola.
Bayazıdım suçunu bağışlarım gelsen yola,
Bigünahım dime bari, tevbe kıl canım oğul.
Böylece erkek kardeşlerden geriye sadece Şehzade Selim kalmıştı. Kanuniden sonra Osmanlıya Selim (II. Selim) padişah oldu.