Serdar Yıldırım
Katılımcı
KARAGÖZ İLE HACİVAT: ÜZÜM ÜZÜME BAKAR
Karagöz: " Sana bir atasözü söyleyeyim, Hacivat. "
Hacivat: " Söyle bakalım Karagözüm. "
Karagöz: " Üzüm üzüme baka baka conki. "
Hacivat: " Bu ne biçim atasözü? "
Karagöz: " Yanlış mı söyledim. "
Hacivat: " Tabi yanlış söyledin. "
Karagöz: " Üzüm üzüme baka baka Karagöz. "
Hacivat: " Yine yanlış. "
Karagöz: " Neresi yanlış. "
Hacivat: " Sonu yanlış. Atasözünde adının işi ne? "
Karagöz: " Karalı bir şey vardı sonunda. "
Hacivat: " Doğru. Üzüm üzüme baka baka kara.. "
Karagöz: " Buldum. Kara kara. "
Hacivat: " Hayır. "
Karagöz: " Karabiber. "
Hacivat: " Olmaz. "
Karagöz: " Belki şöyle olur. Ben kendi aklıma göre söylesem. "
Hacivat: " Söyle bakalım. "
Karagöz: " Hacivat Karagöz'e baka baka Karagöz. "
Hacivat: " Hayda? Bu ne demek? "
Karagöz: " Yani sen bana baka baka Karagöz oldun. "
Hacivat: " Ben Karagöz olduysam sen de bana bakarak Hacivat oldun. "
Karagöz: " O zaman gel yer değiştirelim. Ben oraya sen buraya. "
Hacivat: " Şimdi ne oldu? "
Karagöz: " Ben Hacivat oldum, sen Karagöz. "
Hacivat: " Öyle olsun. Senin sohbetine doyulmaz. Bir yere uğramam gerek. Sonra görüşürüz. "
Kendini Hacivat zanneden Karagöz Hacivat'ın evine gider. Kapıyı çalar. Kapıyı açan Hacivat'ın hanımına ben Hacivat oldum der ve içeri girmeye kalkar. Hacivat'ın hanımı, seni kendini bilmez, diye bağırır ve mutfaktan kaptığı oklavayla Karagöz'ün kafasına vurur. Aklı başına gelen Karagöz kaçıp gider.
Akşamüstü eve gelen Hacivat'a hanımı olanları anlatır. Hacivat ise, bugün Karagöz'le konuştuklarını nakleder. Karagöz'ün ikisi arasındaki konuşmaların etkisinde kaldığını söyler. Böylelikle Karagöz evleri şaşırıp bizim eve gelmiş, der.
Hacivat'ın Hanımı: " Şu senin gözü kara başka birinin daha evine girmeye kalkmasın? "
Hacivat: " Yok daha neler? Dersini almış. Karagöz aynı yanlışa iki kere düşmez. "
KARAGÖZ İLE HACİVAT: İNEGÖL'E ON İŞÇİ
Hacivat: " Haydi, son bir kişi araba kalkıyor. Vay Karagözüm, hoş geldin. Araba kalkıyor. "
Karagöz: " Hı. "
Hacivat: " At arabası kalkıyor. İşçi gideceksin. İnegöl'e patates toplamaya. "
Karagöz: " Dişim ağrımıyor ki, İnegöl'e dişçiye niye gideyim? "
Hacivat: " Dişçiye değil, işçi gideceksin. "
Karagöz: " Piştide çok iyiyimdir. Geçen gün nasıl seni kahvede yenmiştim. Herkesin içinde ağlamıştın. "
Hacivat: " Ah Karagözüm, benim ağlamam yenildim diye değil. "
Karagöz: " O zaman neden ağladın? "
Hacivat: " Benim aldığım sayıları kendine yazmışsın. Senin zavallı haline acıdım da ağladım. "
Karagöz: " Doğru, yenilince zavallı durumuna düşmüştün. Bak ısrar etme yine ağlatırım seni. "
Bir işçi gelir, araba dolar ve gider. İkinci bir at arabası gelir, kenara yanaşır.
Hacivat: " Haydi, İnegöl'e on işçi. Günübirlik iş. Gündelik iki akçe. "
Karagöz: " Az önce kalkan araba nereye gitti, Hacivat? "
Hacivat: " İnegöl'e gitti. Patatese. Gündelik iki akçe. Çalışan kazanır. "
Karagöz: " Yazıklar olsun sana Hacivat. Bana neden söylemedin? O paraya ihtiyacım vardı. "
Hacivat: " Aha? Söyledim ya. Son bir kişi dedim. İnegöl'e patates toplamaya dedim. İşçi gideceksin dedim. "
Karagöz: " Öyle söylemedin. Dişçiyle, piştiyle kandırdın beni. "
Hacivat: " Dur Karagözüm, bu arabaya bin. Aynı yer, aynı iş. Atları biraz kırbaçlarsınız, onlardan önce varırsınız. "
" Demek beni adamlara kırbaçlatacaksın? Bir daha seninle konuşursam iki olsun, " diye yürüyüp giden Karagöz'ün arkasından Hacivat bakakalır.
EN AKILLI KARAGÖZ
Karagöz ile Hacivat yolda karşılaşır.
Hacivat: " Karagözüm, bal almak ister misin? "
Karagöz: " Hı.. "
Hacivat: " Şu köşede bal satıyorlar. Kilosu dört akçe. Al istersen. "
Karagöz: " Zaten eskiden beri benim hayalim. "
Hacivat: " Hayalin mi? Ne hayali? "
Karagöz: " Sal satıyorlar dedin ya. Bir sal alıp dünya turuna çıkmak. "
Hacivat: " Sal değil, bal satıyorlar. Hey koca kafalı, sağır kulaklı. "
Karagöz: " Doldururdum çoluk çocuğu sala, kürek çeker, okyanusa ulaşırdım. "
Hacivat: " Okyanusu bırak, herkes bal alıyor. "
Karagöz: " Herkes fal bakar ama kimse benim gibi fal bakamaz. "
Hacivat: " ... "
Karagöz: " Geçen gün kahve falıma baktım. İyi yerdeydim. "
Hacivat: " Nasıl yani? "
Karagöz: " Çıkmışım kavağın ucuna, yukardan akıl dağıtıyorlar. Ben yüksekteyim ya en çok aklı ben aldım. "
Hacivat: " Sorması ayıp olmasın, ne yaptın o akılları? "
Karagöz: " Kaybolmasın diye beynime doldurdum. "
Hacivat: " Senin beynin akıl dolu da, sen çok akıllısın da ben mi fark edemedim? "
Karagöz: " Boşuna akıllıyım deme Hacivat, akıl dağıtılırken sen orada yoktun. "
KARAGÖZ İLE HACİVAT: MANDA
Hacivat: " Karagözüm, sana bir bilmece sorayım da bil. "
Karagöz: " Sor bakalım ama kolay olsun. "
Hacivat: " Canı kaymak isteyen, neyi yanında taşır? "
Karagöz: " Parayı yanında taşır. "
Hacivat: " Olmaz. "
Karagöz: " Parasız kaymak nasıl alacak? "
Hacivat: " Bilmeceyi sulandırma. Olmaz dedim. "
Karagöz: " Süthaneyi yanında taşır. "
Hacivat: " Olmaz. "
Karagöz: " Mandırayı yanında taşır. "
Hacivat: " Olmaz Karagözüm, olmaz. Bu şey bir hayvan. "
Karagöz: " Hayvan mı? "
Hacivat: " Evet, büyükbaş bir hayvan. "
Karagöz: " Buldum. Fil. "
Hacivat: " Fil değil. "
Karagöz: " Filin de sütü var. Sütünden kaymak olmaz mı? "
Hacivat: " Karıştırma şimdi fili. Bu bir ahır hayvanı. Çamura yatmayı çok sever. "
Karagöz: " Çamur hayvanı. "
Hacivat: " ... "
Karagöz: " Hayvan çamuru. "
Hacivat: " ... "
Karagöz: " Tamam buldum. Öküz. "
Hacivat: " Öküzün sütü nerede? "
Karagöz: " O zaman inek. "
Hacivat: " İnek benzeri, manda gibi. "
Karagöz: " Şimdi aklıma geldi: Manda. "
Hacivat: " Doğru Karagözüm, bildin. "
Karagöz: " Bilirim tabi. Benim adım Karagöz. Her sorunun cevabını şıp diye bilirim. "
Yazan: Serdar Yıldırım
Karagöz: " Sana bir atasözü söyleyeyim, Hacivat. "
Hacivat: " Söyle bakalım Karagözüm. "
Karagöz: " Üzüm üzüme baka baka conki. "
Hacivat: " Bu ne biçim atasözü? "
Karagöz: " Yanlış mı söyledim. "
Hacivat: " Tabi yanlış söyledin. "
Karagöz: " Üzüm üzüme baka baka Karagöz. "
Hacivat: " Yine yanlış. "
Karagöz: " Neresi yanlış. "
Hacivat: " Sonu yanlış. Atasözünde adının işi ne? "
Karagöz: " Karalı bir şey vardı sonunda. "
Hacivat: " Doğru. Üzüm üzüme baka baka kara.. "
Karagöz: " Buldum. Kara kara. "
Hacivat: " Hayır. "
Karagöz: " Karabiber. "
Hacivat: " Olmaz. "
Karagöz: " Belki şöyle olur. Ben kendi aklıma göre söylesem. "
Hacivat: " Söyle bakalım. "
Karagöz: " Hacivat Karagöz'e baka baka Karagöz. "
Hacivat: " Hayda? Bu ne demek? "
Karagöz: " Yani sen bana baka baka Karagöz oldun. "
Hacivat: " Ben Karagöz olduysam sen de bana bakarak Hacivat oldun. "
Karagöz: " O zaman gel yer değiştirelim. Ben oraya sen buraya. "
Hacivat: " Şimdi ne oldu? "
Karagöz: " Ben Hacivat oldum, sen Karagöz. "
Hacivat: " Öyle olsun. Senin sohbetine doyulmaz. Bir yere uğramam gerek. Sonra görüşürüz. "
Kendini Hacivat zanneden Karagöz Hacivat'ın evine gider. Kapıyı çalar. Kapıyı açan Hacivat'ın hanımına ben Hacivat oldum der ve içeri girmeye kalkar. Hacivat'ın hanımı, seni kendini bilmez, diye bağırır ve mutfaktan kaptığı oklavayla Karagöz'ün kafasına vurur. Aklı başına gelen Karagöz kaçıp gider.
Akşamüstü eve gelen Hacivat'a hanımı olanları anlatır. Hacivat ise, bugün Karagöz'le konuştuklarını nakleder. Karagöz'ün ikisi arasındaki konuşmaların etkisinde kaldığını söyler. Böylelikle Karagöz evleri şaşırıp bizim eve gelmiş, der.
Hacivat'ın Hanımı: " Şu senin gözü kara başka birinin daha evine girmeye kalkmasın? "
Hacivat: " Yok daha neler? Dersini almış. Karagöz aynı yanlışa iki kere düşmez. "
KARAGÖZ İLE HACİVAT: İNEGÖL'E ON İŞÇİ
Hacivat: " Haydi, son bir kişi araba kalkıyor. Vay Karagözüm, hoş geldin. Araba kalkıyor. "
Karagöz: " Hı. "
Hacivat: " At arabası kalkıyor. İşçi gideceksin. İnegöl'e patates toplamaya. "
Karagöz: " Dişim ağrımıyor ki, İnegöl'e dişçiye niye gideyim? "
Hacivat: " Dişçiye değil, işçi gideceksin. "
Karagöz: " Piştide çok iyiyimdir. Geçen gün nasıl seni kahvede yenmiştim. Herkesin içinde ağlamıştın. "
Hacivat: " Ah Karagözüm, benim ağlamam yenildim diye değil. "
Karagöz: " O zaman neden ağladın? "
Hacivat: " Benim aldığım sayıları kendine yazmışsın. Senin zavallı haline acıdım da ağladım. "
Karagöz: " Doğru, yenilince zavallı durumuna düşmüştün. Bak ısrar etme yine ağlatırım seni. "
Bir işçi gelir, araba dolar ve gider. İkinci bir at arabası gelir, kenara yanaşır.
Hacivat: " Haydi, İnegöl'e on işçi. Günübirlik iş. Gündelik iki akçe. "
Karagöz: " Az önce kalkan araba nereye gitti, Hacivat? "
Hacivat: " İnegöl'e gitti. Patatese. Gündelik iki akçe. Çalışan kazanır. "
Karagöz: " Yazıklar olsun sana Hacivat. Bana neden söylemedin? O paraya ihtiyacım vardı. "
Hacivat: " Aha? Söyledim ya. Son bir kişi dedim. İnegöl'e patates toplamaya dedim. İşçi gideceksin dedim. "
Karagöz: " Öyle söylemedin. Dişçiyle, piştiyle kandırdın beni. "
Hacivat: " Dur Karagözüm, bu arabaya bin. Aynı yer, aynı iş. Atları biraz kırbaçlarsınız, onlardan önce varırsınız. "
" Demek beni adamlara kırbaçlatacaksın? Bir daha seninle konuşursam iki olsun, " diye yürüyüp giden Karagöz'ün arkasından Hacivat bakakalır.
EN AKILLI KARAGÖZ
Karagöz ile Hacivat yolda karşılaşır.
Hacivat: " Karagözüm, bal almak ister misin? "
Karagöz: " Hı.. "
Hacivat: " Şu köşede bal satıyorlar. Kilosu dört akçe. Al istersen. "
Karagöz: " Zaten eskiden beri benim hayalim. "
Hacivat: " Hayalin mi? Ne hayali? "
Karagöz: " Sal satıyorlar dedin ya. Bir sal alıp dünya turuna çıkmak. "
Hacivat: " Sal değil, bal satıyorlar. Hey koca kafalı, sağır kulaklı. "
Karagöz: " Doldururdum çoluk çocuğu sala, kürek çeker, okyanusa ulaşırdım. "
Hacivat: " Okyanusu bırak, herkes bal alıyor. "
Karagöz: " Herkes fal bakar ama kimse benim gibi fal bakamaz. "
Hacivat: " ... "
Karagöz: " Geçen gün kahve falıma baktım. İyi yerdeydim. "
Hacivat: " Nasıl yani? "
Karagöz: " Çıkmışım kavağın ucuna, yukardan akıl dağıtıyorlar. Ben yüksekteyim ya en çok aklı ben aldım. "
Hacivat: " Sorması ayıp olmasın, ne yaptın o akılları? "
Karagöz: " Kaybolmasın diye beynime doldurdum. "
Hacivat: " Senin beynin akıl dolu da, sen çok akıllısın da ben mi fark edemedim? "
Karagöz: " Boşuna akıllıyım deme Hacivat, akıl dağıtılırken sen orada yoktun. "
KARAGÖZ İLE HACİVAT: MANDA
Hacivat: " Karagözüm, sana bir bilmece sorayım da bil. "
Karagöz: " Sor bakalım ama kolay olsun. "
Hacivat: " Canı kaymak isteyen, neyi yanında taşır? "
Karagöz: " Parayı yanında taşır. "
Hacivat: " Olmaz. "
Karagöz: " Parasız kaymak nasıl alacak? "
Hacivat: " Bilmeceyi sulandırma. Olmaz dedim. "
Karagöz: " Süthaneyi yanında taşır. "
Hacivat: " Olmaz. "
Karagöz: " Mandırayı yanında taşır. "
Hacivat: " Olmaz Karagözüm, olmaz. Bu şey bir hayvan. "
Karagöz: " Hayvan mı? "
Hacivat: " Evet, büyükbaş bir hayvan. "
Karagöz: " Buldum. Fil. "
Hacivat: " Fil değil. "
Karagöz: " Filin de sütü var. Sütünden kaymak olmaz mı? "
Hacivat: " Karıştırma şimdi fili. Bu bir ahır hayvanı. Çamura yatmayı çok sever. "
Karagöz: " Çamur hayvanı. "
Hacivat: " ... "
Karagöz: " Hayvan çamuru. "
Hacivat: " ... "
Karagöz: " Tamam buldum. Öküz. "
Hacivat: " Öküzün sütü nerede? "
Karagöz: " O zaman inek. "
Hacivat: " İnek benzeri, manda gibi. "
Karagöz: " Şimdi aklıma geldi: Manda. "
Hacivat: " Doğru Karagözüm, bildin. "
Karagöz: " Bilirim tabi. Benim adım Karagöz. Her sorunun cevabını şıp diye bilirim. "
Yazan: Serdar Yıldırım