Kararlılığın Başarısı

arz-ı hal

şşşşştttttttt
Özel üye
Şans” dediğimiz tarifsizle,“talih dediğimiz” olgu şöyle kapımızın önünden geçer...ken bize uğramaz...
Çok istersek, yakalamaya çalışırsak semtimize uğrar...
Bunun da yolu, öncelikle bir hedef tespit etmekten, hedefe kilitlenmekten ve koşmaktan geçer.
Yani “şans” dediğimiz şey aslında “şans ” değil, çabalarımızla sunduğumuz fiili dualarımızın Allah tarafından dikkate alınıp ödüllendirilmesidir.
Tırmanma işte o an itibariyle başlar ve bizim talebimizle Allah'ın muradının örtüştüğü yere kadar gider.
Tüm coğrafi keşiflerle, bilimsel ve teknolojik buluşlar bence bu bakış açısı çerçevesinde ele alınmalıdır. “Ya nasip” sözü boşa söylenmedi. Tabiî nasibini arayan bulur.
Biliyor musunuz, nice “isimsiz insan” sırf kendilerine güvendikleri, yere sağlam bastıkları ve hedeflerine kilitlendikleri için, nice zor işin üstesinden geldiler ve dünya çapında isim oldular.
Nepal asıllı İngiliz vatandaşı Mallory, başlangıçta çekingen, güvensiz, ürkek, utangaç, kendi halinde ufak-tefek bir dağcıydı...
Everest Tepesi'nin üzerinde uçarken tepeye baktı baktı da şöyle mırıldandı:
“Bir gün bizim dağcılardan biri buraya çıkabilecek mi acaba?”
İkinci geçişinde:
“Acaba Everest Tepesi'ne ilk defa hangi dağcı çıkacak?” diye iç geçirdi...
Üçüncü geçişinde kararını vermişti:
“Everest'e tırmanan ilk dağcı ben olmalıyım.”
Hazırlandı, hazırlandı ve hazırlandı...
Yıllarca çalıştı.
Defalarca başarısız tırmanışlar yaptı.
Kimi zaman bacakları kırıldı, kimi zaman kaburgaları, kimi zaman kafası...
Ama yılmadı, yıkılmadı, vazgeçmedi. (Vazgeçenlerle başarısızlıktan korkanlar başarıyı hiçbir zaman yakalayamazlar)
“Ben dağcıyım ve ne pahasına olursa olsun o tepeye tırmanacağım” dedi.
Her denemeden sonra ciddi hasarlar alan vücudunu tedavi eden İngiliz doktor, bir gün Mallory'ye:
“Kendini öldürmek mi istiyorsun?” diye çıkıştı, “Everest Tepes i'ne tırmanma inadın yüzünden ölüp gideceksin.”
“O tepeyi fethedeceğim” dedi Mallory, “başka yolu yok.”
Doktor merakla sordu:
“Neden bu kadar önemsiyorsun, ne var o tepede?”
“Aradığım şey” diye cevap verdi Mallory, “aradığım şey orada!”
Ve ufak-tefek Nepalli dağcı Mallory, dünyanın en yüksek tepesini fethetti...
Adını dağcılık tarihine altınla yazdırdı. Öldü, ama ölürken ölümsüzleşti.
Siz de hayatı fethedin.
Ama önce bir karar verin:
Aradığınız şey ne ve nerede?
Unutmayın ki, hayatı fethetmenin şartı hedef sahibi olmak ve asla hedefe tırmanmaktan vazgeçmemektir.
Şimdi son cümleyi söylemenin tam sırası: Hayat sürekli bir tırmanıştır...
Kimsenin emeğine ve yüreğine basmadan tırmanmak, tırmanışın “insanca”sıdır.
“İnsanca” tırmanışınızda yolunuz açık olsun.
***
İnsan çok kutsal bir varlık: Hem çok kutsal, hem de çok özel. Müstesna yetenekler verilmiş...
Bu sebeple insana küçük hedefler yakışmaz...
Küçük işler de yakışmaz...
İnsan küçük işleri ve hedefleri bir tarafa bırakarak, “büyük hedef”ine koşmalı.
Dünya ile sınırlı olmayan, dünyayı da kuşatıp dünya ötesine taşan hedef “büyük hedef”tir.
Yoksa insanın doğuştan var olan kabiliyetlerine dünya az gelir.

Yavuz BAHADIROĞLU
 
Geri
Top