• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Karbonhidratlar

Suskun

V.I.P
V.I.P
Besin Grupları - Karbonhidratlar
beslenme.jpg

Karbonhidratlar


Vücudun temel enerjisini karşılayan karbonhidratlar, yapılarında C (karbon), H (Hidrojen) ve O (Oksijen) bulunan besin öğeleridir.
Karbonhidratlar genel olarak; monosakkaritler, disakkaritler ve polisakkaritler olarak üçe ayrılır. Basit şekerler olarak adlandırılan monosakkaritler; glikoz, fruktoz ve galaktoz olarak ayrılır. Disakkaritler; sükroz, maltoz ve laktoz olarak ayrılırken, polisakkaritler içinde, nişasta ve posa yer alır.
Sindirimleri ağızda başlayan karbonhidratlar, polisakkaritlerden monosakkaritlere parçalanır. Örneğin nişasta gibi bir polisakkaritin ağızda başlayan sindirimi, bir monosakkarit olan glikoza parçalana kadar sürer. Vücudun tüm hücrelerinde enerji kaynağı olarak kullanılacak olan glikoz, karaciğer ve kaslarda glikojen olarak depolanır.
Monosakkaritler, kana çabuk geçtiği için şeker hastaları tarafından kullanılmamalıdır.
Vücuda besinlerle giren karbonhidratlar, basit ve kompleks olarak ikiye ayrılır. Karbonhidratların fazlası, vücutta yağ olarak depolanır.

Ne işe yararlar?


* Vücuda ısı ve enerji sağlarlar.
* Besinlerde en ucuz ve en kolay bulunan enerji kaynaklarıdır. Karbonhidratların 1 gramı, 4 kilokalori enerji sağlar.
* Basit şekerlerden olan glikoz, beyin ve sinir sisteminin ana enerji kaynağıdır.
* Ketozisi önler.
* Su ve elektrolit dengesini sağlarlar.
* Polisakkarit olan posa, bağırsak hareketleriyle birlikte basit şekerlerin emilimini düzenler. Posa ayrıca, kolesterolün geri emilimini önleyerek veya geciktirerek, kandaki kolesterolün dengelenmesini sağlar.
* Süt ve süt ürünlerinde bulunan laktoz, bir disakkarit olup, bağırsaklardan kalsiyumun emilimini artırır.

Vücudun ne kadar karbonhidrata ihtiyacı vardır?
Vücudun enerji ihtiyacının yüzde 50-60’ı karbonhidratlardan karşılanmalıdır. Sağlıklı ve dengeli beslenmek için, monosakkaritler yerine, polisakkaritlerden olan nişasta ve posanın tüketilmesi gerekir.

Hangi besinlerde bulunur?
Ekmek, tahıllar, kurubaklagiller, şeker ve şekerli gıdalar, meyveler, süt ve süt ürünleri, sebzeler. Yani et ve yağ dışındaki tüm besinlerde karbonhidratlar bulunur.
 
Karbonhidratlar
Temel Britannica


Karbonhidratlar, en basitinden en ge*lişmişine kadar bütün canlıların hücrelerinde bulunan ve karbon, hidrojen ile oksijenden oluşan çok önemli organik bileşiklerdir. Ör*neğin "şeker" adı altında toplanan çeşitli bileşikler ile nişasta ve selüloz birer karbon*hidrattır. Bu bileşikler moleküllerindeki kar*bon atomlarının sayısına göre sınıflandırılır ve karbon sayısı arttıkça bileşiğin yapısı da gide*rek karmaşıklaşır. Bu sınıflandırmaya göre karbonhidratların en basit üyeleri glikoz (üzüm şekeri), früktoz (meyve şekeri) ve galaktoz gibi altı karbon atomu içeren basit şekerler ya da monosakaritlerdir. İki monosakaritin birleşmesiyle sakaroz ya da sükroz (bildiğimiz sofra ya da çay şekeri), laktoz (süt şekeri) ve maltoz (malt şekeri) gibi disakarit-ler, çok sayıda monosakaritin birbirine bağ*lanmasıyla da nişasta ve selüloz gibi karmaşık yapılı polisakaritler oluşur.
Hemen hemen bütün karbonhidratlarda hidrojenin oksijene oranı ikiye birdir. Başka bir deyişle, su molekülünde (H2O) olduğu gibi karbonhidrat moleküllerinde de her oksi*jen atomuna karşılık iki hidrojen atomu bulunur. Örneğin en basit karbonhidratlar*dan biri olan glikozun kimyasal formülü C6H12O6'dır. Bu formül, her glikoz molekü*lünde 6 karbon [C], 12 hidrojen [H] ve 6 oksijen [O] atomu bulunduğunu gösterir.
Glikoz ve früktoz gibi basit şekerler meyve*lerin pek çoğunda, bitkilerin balözünde ve balda bulunur. Pastane ve fabrikalarda büyük çapta üretilen tatlı, reçel ve şekerlemeler de genellikle evlerde kullandığımız şekerden (sa*karozdan) daha ucuz olan glikozla yapılır. İnsan ve hayvanların kanında çözünmüş ola*rak bütün hücrelere taşınan şeker de gene glikoz biçimindedir. Çünkü, yiyeceklerle alınan nişasta gibi daha karmaşık karbonhidrat*lar sindirim sırasında parçalanarak glikoza dönüşür. Kandaki glikoz miktarı insanın sağ*lıklı ya da hasta olduğunun önemli göstergele*rinden biridir. Örneğin şeker hastalığında kandaki şeker miktarı normal değerin çok üstüne çıkabilir.
Evlerde yiyecek ve içeceklerimizi tatlandır*mak için kullandığımız tozşeker ya da kesme-şeker, şekerpancarının köklerinden ve şeker-kamışının gövdesinden elde edilen sakaroz ya da sükrozdur. C12H22O11 formülüyle gösterilen bu disakarit bir glikoz ile bir früktoz molekülünün birleşme*siyle oluşur. Birbirine bağlanmış iki glikoz molekülünden oluşan maltoz (malt şekeri) çim*lenmiş arpadan, yani malttan elde edilir. Glikoz ile galaktozun birleşmesiyle oluşan laktoz (süt şekeri) ise bütün memelilerin sütünde bulunur. Yiyeceklerle alınan bu karmaşık şekerler de gene sindirim sırasında parçalanır ve birbirine bağlanmış olan basit şekerlere indirgenir. İster basit, ister birleşmiş halde bulunsun bü*tün şekerler tatlıdır ve hepsi suda kolayca çö*zünür.
Bütün karbonhidratların temel kaynağı yeşil bitkilerdir. Yeşil bitkiler, yapraklarındaki klo*rofil pigmentinin yardımıyla ve güneş ışığından sağladıkları enerjiyi kullanarak, karbon dioksit ile sudan glikoz üretirler. Fotosentez denen bu süreçte oluşan glikozun binlerce molekülü birbi*rine bağlanarak nişastaya dönüştürülür ve fasul*ye ile buğdayda olduğu gibi bitkinin tohumla*rında, patates ve havuçta olduğu gibi köklerinde ya da yumrularında yedek besin olarak depola*nır. Hücrelerin içinde depola*nan nişasta çok küçük tanecikler biçiminde*dir. Eğer üstlerine iyodun sudaki çözeltisi damlatılırsa nişasta taneciklerinin rengi laci*verde ya da siyaha döner. Yiyeceklerde nişas*tanın varlığı bu yöntemle saptanır. Bitkiler bir yandan da binlerce glikoz molekülünü birleş*tirerek hücre duvarlarını oluşturan selülozu yapar.
Bitkiler şeker ve nişasta ürettiklerinde, güneş ışığındaki enerji bu maddelerde depo*lanmış olur. İnsan gibi dışbeslek canlıların en önemli enerji kaynağı karbonhidratlardır. Bu temel besinleri ekmek ve patates gibi nişastalı yiyeceklerden, işlenmiş şekerden ve tatlılar*dan alırız. Hatta birçok uzmanın görüşüne göre gereğinden çok alırız.
Sindirimden sonra, bağırsaklardan emilen glikoz kan dolaşımıyla karaciğere taşınır. Glikoz molekülleri glikojen oluşturacak bi*çimde birbirine bağlanarak karaciğerde ve kaslarda depolanır. Vücudun glikoza gereksi*nimi olduğunda glikojen glikoza parçalanır ve bu dönüşümdeki kimyasal tepkimeler sonu*cunda, örneğin kasları hareket ettirmek için gerekli enerji sağlanmış olur. Eğer aşırı çaba, hastalık ya da açlık nedeniyle vücudun gliko*jen yedeği tükenirse, bu kez depolanmış olan yağlar, hatta bazen proteinler karbohidratlara dönüştürülerek enerji kaynağı olarak kullanı*lır. Buna karşılık gereğinden çok karbonhid*ratla beslenen kişilerde tüketilemeyen glikoz fazlası yağa dönüştürülerek vücutta depolanır ve insan giderek şişmanlar. Uzmanlar aşırı miktarda alınan işlenmiş şekerin diş çürüme*lerine, şeker ve kalp hastalıklarına yol açtığı kanısındadırlar.
 
Geri
Top