Gözlerimi açtığımda, kafam allak bullaktı. Nerede olduğumu bilmiyordum, son hatırladığım şey bir araba kazasıydı. Etrafıma baktım, soğuk ve steril bir hastane odasındaydım. Bir hemşire içeri girdi ve bana endişeyle baktı."Sonunda uyandın," dedi. "Kötü bir kazaydınız. Birkaç haftadır komadaydınız."
Hafızam bulanıktı. Kazayı hatırlayabiliyordum, ama ondan öncesi karanlıktı. Birkaç hafta mı? Nasıl olur da bu kadar uzun süre hafızamı kaybedebilirdim?
Hemşire bana sakin olmamı söyledi. Doktorun beni görmeye geleceğini ve her şeyi açıklayacağını söyledi.
Doktor odaya girdiğinde, bana nazikçe yaklaştı. "Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" diye sordu.
"Bilmiyorum," dedim. "Hafızamı kaybettim. Ne oldu bana?"
Doktor bana kazada kafamın travma geçirdiğini ve bunun hafıza kaybına yol açtığını söyledi. Ne kadar hafıza kaybım olduğunu kesin olarak söyleyemedi, ama zamanla hafızamın geri gelebileceğini umut etti.
Hastanede birkaç gün daha kaldım. Doktorlar ve hemşireler bana her konuda yardımcı oldular. Yavaş yavaş kendimi toparlamaya başladım.
Hastaneden çıktıktan sonra eve döndüm. Ailem ve arkadaşlarım beni görünce çok mutlu oldular. Bana her konuda destek oldular.
Hafızam hala tam olarak geri gelmemişti. Geçmişimden parçalar hatırlamaya başladım. Ailem, arkadaşlarım, işim... Ama hala büyük bir boşluk vardı.
Kayıp yıllarım beni rahatsız ediyordu. O boşlukta ne olmuştu? Ne yapmıştım? Kimlerle tanışmıştım?
Bu soruların cevabını bulmak için elimden geleni yapmaya karar verdim. Eski arkadaşlarımla ve ailemle konuştum. Eski fotoğraflara baktım. Hatta kaza yaptığım yere bile gittim.
Ama ne yapsam da kayıp yıllarımı geri getiremedim.
Zamanla bu durumla kabullenmeyi öğrendim. Kayıp yıllarım bir gizem olarak kalacaktı.
Ama önemli olan şeyin şu an olduğunun farkındaydım. Ailem ve arkadaşlarım yanımdaydı ve ben mutluydum.
Geçmişi değiştiremezdim, ama geleceği şekillendirebilirdim.