KEÇİLERLE ÇOCUK
Bir çocuğun çok sevimli birkaç keçisi vardı. Her sabah erkenden eline sopasını alıp dağın yamacına güderdi onları. Orada keçiler için bol bol otlayıp semirme olanağı vardı.
Yine bir akşam eve dönüş saatinde çocuk keçilerine, “Haydi ev, haydi eve” diye seslendi. Ama keçiler ona aldırmadı bile. Sözünü dinlemek şöyle dursun, sanki o orada yokmuş gibi koşuştular durdular. Çocuk sopayı eline alıp bağırarak arkalarından kovaladı, “Haydi eve, haydi eve, keçiler.”
Kendilerine söyleneni dinleyecek yerde, keçiler bir çitin üstünden atlayarak bir çiftçinin mısır ekili toprağına girmezler mi! Çocuk onları bir türlü çıkaramayınca, ne yapacağını bilemeden oturup ağlamaya başladı.
“Neden ağlıyorsun, çocuk?” diye bir tavşancık sordu.
“Keçilerimi mısır tarlasından çıkaramadığım için ağlıyorum.”
“Ben şimdi onları çıkarırım” dedi tavşan.
Turlaya girip dört yanında zıplayarak keçiler eve gitsinler diye uğraştı. Ama gitmediler. Sonunda tavşan da çocuğun yanına oturup onunla birlikte ağlamaya koyuldu.
Az sonra badi badi yürüyen ir ördek çıkageldi. Çocuklar tavşanı böyle birlikte ağlar görünce nedenini sordu. Tavşan dedi ki, “Ben çocuk ağladığı için ağlıyorum. Çocuk da keçilerini mısır tarlasından çıkaramadığı için ağlıyor.”
“Hepsi bu mu” dedi ördek, “Ben şimdi onları çıkarırım.”
Başladı badi badi yürüyerek tarlayı dolanmaya, ama keçileri tarladan çıkarıp eve götüremedi. O da çocukla tavşanın yanına oturup ağlamaya koyuldu.
Çok geçmeden dört nala koşan bir at yaklaştı yanlarına. Durup ördeğe, tavşana, çocuğa baktı. Hep birlikte ağlaşmaktaydılar.
“Neden ağlaşıyorsunuz” diye sordu.
“Ben ağlıyorum” dedi ördek, tavşan ağladığı için, tavşan ağlıyor çocuk ağladığı için, çocuk ağlıyor keçilerini tarladan çıkaramadığı için.
“Hepsi bu mu? Ben şimdi çıkarırım onları.”
Tarlanın çevresinde dört nala koşup dolanarak ürküttü keçileri, gene de onları çıkaramadı. Sonunda gelip uzandı ötekilerin yanına. Hep birlikte ağlamaya koyuldular.
Daha sonra yoldan doğru bir kedi gözüktü. Atı, ördeği, tavşanı, çocuğu görünce sordu:
“Neden ağlaşıyorsunuz?”
At yanıtladı, “Ben ağlıyorum ördek ağladığı için, ördek ağlıyor tavşan ağladığı için, tavşan ağlıyor çocuk ağladığı için, çocuk ağlıyor keçilerini mısır tarlasından çıkaramadığı için.
“Hepsi bu mu? Ben şimdi çıkarırım size onları.”
Kedi sırtını kamburlaştırıp ıslık çalar gibi konuşmaya durdu keçilerle. Ama keçiler ona hiç aldırış etmedi. Kedi “miyav miyav” diye çığlıklar atarak kovaladı. Ama keçiler gene de tarladan çıkmadı. Sonunda o da öbürlerini yanına oturup ağlaşmaya katıldı.
Derken vız vız diye oradan geçen bir arı gördü bu ağlaşanları. Tavşan, ördek, at, kedi ve çocuk bir arada oturmuşlar dur durak bilmeden ağıt tutuyorlardı.
“Neden ağlıyorsunuz” deyince, “Çocuk keçilerini tarladan çıkaramadığı için” diye hep bir ağızdan yanıt verdiler.
“Ben onları çıkarırım.”
”Sen mi” dedi çocuk, “Sen mi çıkaracaksın keçilerimi tarladan?”
“Sen mi” diye tüm hayvanlar hep birlikte ünlediler. “Bir arı bunca keçiyi nasıl çıkarır mısır tarlasından?”
“Bekleyin de görün” diyerek vızıldayıp uzaklaştı arı. Vızzzz. Gidip keçilerden birinin kulağına kondu. Keçi öyle bir ürktü ki, bir sıçrayışta çitin üstünden atlayıp dosdoğru eve koştu. Arı aynı işi öbür keçiye de yaptı. Sonra öbürüne de, öbürüne de, öbürüne de… Keçilerin tümü çitin üstünden atlayıp eve gidene dek…
Böylece son keçi de tarladan çıkınca, arı da uçtu gitti onun arkasından. Sonra kedi onun peşinden gitti, at da kediyi izledi, tavşan da atı, çocuk da tavşanı. Öylesine sevihçliydi ki oynaya oynaya döndü çocuk evine.
Bir çocuğun çok sevimli birkaç keçisi vardı. Her sabah erkenden eline sopasını alıp dağın yamacına güderdi onları. Orada keçiler için bol bol otlayıp semirme olanağı vardı.
Yine bir akşam eve dönüş saatinde çocuk keçilerine, “Haydi ev, haydi eve” diye seslendi. Ama keçiler ona aldırmadı bile. Sözünü dinlemek şöyle dursun, sanki o orada yokmuş gibi koşuştular durdular. Çocuk sopayı eline alıp bağırarak arkalarından kovaladı, “Haydi eve, haydi eve, keçiler.”
Kendilerine söyleneni dinleyecek yerde, keçiler bir çitin üstünden atlayarak bir çiftçinin mısır ekili toprağına girmezler mi! Çocuk onları bir türlü çıkaramayınca, ne yapacağını bilemeden oturup ağlamaya başladı.
“Neden ağlıyorsun, çocuk?” diye bir tavşancık sordu.
“Keçilerimi mısır tarlasından çıkaramadığım için ağlıyorum.”
“Ben şimdi onları çıkarırım” dedi tavşan.
Turlaya girip dört yanında zıplayarak keçiler eve gitsinler diye uğraştı. Ama gitmediler. Sonunda tavşan da çocuğun yanına oturup onunla birlikte ağlamaya koyuldu.
Az sonra badi badi yürüyen ir ördek çıkageldi. Çocuklar tavşanı böyle birlikte ağlar görünce nedenini sordu. Tavşan dedi ki, “Ben çocuk ağladığı için ağlıyorum. Çocuk da keçilerini mısır tarlasından çıkaramadığı için ağlıyor.”
“Hepsi bu mu” dedi ördek, “Ben şimdi onları çıkarırım.”
Başladı badi badi yürüyerek tarlayı dolanmaya, ama keçileri tarladan çıkarıp eve götüremedi. O da çocukla tavşanın yanına oturup ağlamaya koyuldu.
Çok geçmeden dört nala koşan bir at yaklaştı yanlarına. Durup ördeğe, tavşana, çocuğa baktı. Hep birlikte ağlaşmaktaydılar.
“Neden ağlaşıyorsunuz” diye sordu.
“Ben ağlıyorum” dedi ördek, tavşan ağladığı için, tavşan ağlıyor çocuk ağladığı için, çocuk ağlıyor keçilerini tarladan çıkaramadığı için.
“Hepsi bu mu? Ben şimdi çıkarırım onları.”
Tarlanın çevresinde dört nala koşup dolanarak ürküttü keçileri, gene de onları çıkaramadı. Sonunda gelip uzandı ötekilerin yanına. Hep birlikte ağlamaya koyuldular.
Daha sonra yoldan doğru bir kedi gözüktü. Atı, ördeği, tavşanı, çocuğu görünce sordu:
“Neden ağlaşıyorsunuz?”
At yanıtladı, “Ben ağlıyorum ördek ağladığı için, ördek ağlıyor tavşan ağladığı için, tavşan ağlıyor çocuk ağladığı için, çocuk ağlıyor keçilerini mısır tarlasından çıkaramadığı için.
“Hepsi bu mu? Ben şimdi çıkarırım size onları.”
Kedi sırtını kamburlaştırıp ıslık çalar gibi konuşmaya durdu keçilerle. Ama keçiler ona hiç aldırış etmedi. Kedi “miyav miyav” diye çığlıklar atarak kovaladı. Ama keçiler gene de tarladan çıkmadı. Sonunda o da öbürlerini yanına oturup ağlaşmaya katıldı.
Derken vız vız diye oradan geçen bir arı gördü bu ağlaşanları. Tavşan, ördek, at, kedi ve çocuk bir arada oturmuşlar dur durak bilmeden ağıt tutuyorlardı.
“Neden ağlıyorsunuz” deyince, “Çocuk keçilerini tarladan çıkaramadığı için” diye hep bir ağızdan yanıt verdiler.
“Ben onları çıkarırım.”
”Sen mi” dedi çocuk, “Sen mi çıkaracaksın keçilerimi tarladan?”
“Sen mi” diye tüm hayvanlar hep birlikte ünlediler. “Bir arı bunca keçiyi nasıl çıkarır mısır tarlasından?”
“Bekleyin de görün” diyerek vızıldayıp uzaklaştı arı. Vızzzz. Gidip keçilerden birinin kulağına kondu. Keçi öyle bir ürktü ki, bir sıçrayışta çitin üstünden atlayıp dosdoğru eve koştu. Arı aynı işi öbür keçiye de yaptı. Sonra öbürüne de, öbürüne de, öbürüne de… Keçilerin tümü çitin üstünden atlayıp eve gidene dek…
Böylece son keçi de tarladan çıkınca, arı da uçtu gitti onun arkasından. Sonra kedi onun peşinden gitti, at da kediyi izledi, tavşan da atı, çocuk da tavşanı. Öylesine sevihçliydi ki oynaya oynaya döndü çocuk evine.