Oldum olası sevmişimdir bardakları…Bir markete gittiğimde mutlaka bardak reyonuna gidip biriki tane seçer, koleksiyon yapar misali katarım diğer bardaklarımın yanına…
Mavi, yeşil, papatya şeklinde, kareli çıkıntıları olan, kesme, gül desenli, kırmızı, kalp şeklinde, pembe, büyük, küçük, dar, geniş, şarap bardağı, çay bardağı, kupa, müzikli bardak, sıcak su koyunca rengi değişen bardak…yüzbin çeşit bardak…
Her birinin ayrı bir yeri vardır rafta..papatya desenliler..yeşil gül şeklinde olanların yanıda durur.onun yanında kırmızı küçükler…ince belliler…kahve fincanları ve kupalar…
Bu duruma karşı olan afinitem sevenlerim tarafından fark edildiğinde vaadler gelirdi bana..mesela kızkardeşim..’’ablacım doğumgününde seni Paşabahçe’ye götürüp orada unutucam..sen sevdiklerini seçtikten sonra da gelip faturayı ödiycem’’ derdi hep mesela…gülümserdik….bir öpücük kondururdum yanağına…sarılırdık..
Bardaklarin kalplere benzediğini sonradan fark ettim ben…belki de buydu onların bendeki çekim etkisini yaratan şey…başta anlamamıştım oysa….kalp kırmak sıradan bir bardak kırmaktan farksızdı..
Oysa o bardak sıradan değildi ki…alım zamanı ve alım yeri..kimin hediye ettiği ve içinde içtiğin sıvı ve o sıvıyı paylaştıgın insan bile birçok şey katıyordu aslında o bardağa..bir değer katıyordu vesselam..
Ve kalp kırmak aslında bir bardak kırmaya benziyordu..
İki şekli vardı:
Mavi, yeşil, papatya şeklinde, kareli çıkıntıları olan, kesme, gül desenli, kırmızı, kalp şeklinde, pembe, büyük, küçük, dar, geniş, şarap bardağı, çay bardağı, kupa, müzikli bardak, sıcak su koyunca rengi değişen bardak…yüzbin çeşit bardak…
Her birinin ayrı bir yeri vardır rafta..papatya desenliler..yeşil gül şeklinde olanların yanıda durur.onun yanında kırmızı küçükler…ince belliler…kahve fincanları ve kupalar…
Bu duruma karşı olan afinitem sevenlerim tarafından fark edildiğinde vaadler gelirdi bana..mesela kızkardeşim..’’ablacım doğumgününde seni Paşabahçe’ye götürüp orada unutucam..sen sevdiklerini seçtikten sonra da gelip faturayı ödiycem’’ derdi hep mesela…gülümserdik….bir öpücük kondururdum yanağına…sarılırdık..
Bardaklarin kalplere benzediğini sonradan fark ettim ben…belki de buydu onların bendeki çekim etkisini yaratan şey…başta anlamamıştım oysa….kalp kırmak sıradan bir bardak kırmaktan farksızdı..
Oysa o bardak sıradan değildi ki…alım zamanı ve alım yeri..kimin hediye ettiği ve içinde içtiğin sıvı ve o sıvıyı paylaştıgın insan bile birçok şey katıyordu aslında o bardağa..bir değer katıyordu vesselam..
Ve kalp kırmak aslında bir bardak kırmaya benziyordu..
İki şekli vardı: