Kırmızı Kuşak Bağlama Geleneği
Diğer bir anlamı da “Gelin kuşağı” da genç kızlıktan kadınlığa geçiş anlamını taşımaktadır. Bu kuşak bazı Türk topluluklarında “Ergenlik al kaftan” ile yer değiştirebiliyordu. Bu bütün Türklerde bir güveyi elbisesi idi. Gelin alınırken, kızın babası şal ve kuşağını güveye sarar ve böylece, “babalık velayeti”ni güveye bırakmış olurdu. Güveyi de düğünde bunları üzerinde taşırdı. “Bekâret ve gayret kemeri”, 4-5 cm. kalınlığında, al renkli bir şerittir. Al renk, tarihimizin başlangıcından beri manevi ve milli renk olarak algılanmış, milli bir sembol hüviyeti kazanmıştır. Kırmızı kuşak, bekaret ve gayret sembolü olarak gelin evden ayrılmadan önce babası ve ağabeyi tarafından “salavat ve tekbir” ile kızın beline bağlanır. Bağlanan kemer, ilk çocuk doğuncaya kadar saklanır. İlk çocuk oğlan olursa bir parçası çocuğun omzuna dikilir. Orta Anadolu’da, gelin ata binmeden önce baba, kızının beline kırmızı kuşak bağlar. Bu kuşağa, “gayret kuşağı” denir. Gayret kuşağının amacı; kızın gelin gittiği evde tembellik yapmamasına, gayretli olmasına, işten kaçmamasına yöneliktir. Ancak kimilerine göre de kuşağın renginden dolayı, kuşağın gayret yanında bakirelik simgesi de olabileceği vurgulanır. Kuşağın ucunda ise, çıkın edilmiş bir miktar para veya altın “beşibirlik” vardır. Bu babanın, kızına verdiği son harçlıktır. Beytüşşebap’ta (Hakkari), gelin kuşağının üç kere çözülüp bağlanması halinde, yeni gelinin eve uğur ve bereket getireceğine inanılır. Bu yörede söz konusu uygulamaya, “kuşak çözme” adı verilir . Bekareti temsil eden al ipek kuşak, baba tarafından gelinin beline, salavat ve tekbir getirilerek iki defa sarılıp bırakılır ve üçüncü de bağlanır. Bu arada, gelinin babası tarafından kundurası içine bir miktar para konulur. Bu kırmızı kuşağı, gelin, ilk çocuğu doğuncaya kadar saklar. Şayet ilk çocuğu oğlan olursa, kuşağın bir parçasını oğlunun bir parçasını da kendi başına bağlar. Türkmenistan’daki gerdek gecesinde, güveyi milli kıyafetini giymiş olarak arkadaşları tarafından gelinin bulunduğu odaya getirilmesi ile başlar. Gelin daha önce kız arkadaşları tarafından, odanın ortasına getirilmiştir. Eğer güveyi kızın duvağını açmak istemezse, arkadaşları: “Aç bakalım belki kördür, belki de başkasıdır” diye ısrar ederler. Güveyi, gelinin duvağını açar. Gelin de güveyinin kalpağını çıkarıp bir kenara koyar. Daha sonra da gelin, belinden kuşağı çözüp güveye verir. Güveyi, odada bulunan kızları ve delikanlıları bu kuşakla vurarak dışarı çıkartır. Azerbaycan’da ise, bey (damat), toy gecesi gerdeğe girer. Gerdek gecesi kızın belindeki kırmızı kuşağı çözmek için damat geline bir takım hediyeler verir. Damat gerdek sabahı evden kaçar. Bir iki gün arkadaşları veya akrabaları yanında kalır. Bunu anne ve babasına bir saygı ifadesi olarak yapar. Gelin de bu süre içinde evdeki hiçbir erkeğe yüzünü göstermez. Eğer gelin bakire ise bu gerdek gecesi silah atılarak belirtilir. Eğer gelin bakire değilse, bazı bölgelerde ya saçları sıfır numara traş edilir veya bir eşeğin sırtına ters bindirilerek baba evine gönderilir. “Türklerde bekaret anlayışı, islâmiyetten önce de vardı. Türkler, bakire kız için ‘kopaglıg kız’ derlerdi”
Diğer bir anlamı da “Gelin kuşağı” da genç kızlıktan kadınlığa geçiş anlamını taşımaktadır. Bu kuşak bazı Türk topluluklarında “Ergenlik al kaftan” ile yer değiştirebiliyordu. Bu bütün Türklerde bir güveyi elbisesi idi. Gelin alınırken, kızın babası şal ve kuşağını güveye sarar ve böylece, “babalık velayeti”ni güveye bırakmış olurdu. Güveyi de düğünde bunları üzerinde taşırdı. “Bekâret ve gayret kemeri”, 4-5 cm. kalınlığında, al renkli bir şerittir. Al renk, tarihimizin başlangıcından beri manevi ve milli renk olarak algılanmış, milli bir sembol hüviyeti kazanmıştır. Kırmızı kuşak, bekaret ve gayret sembolü olarak gelin evden ayrılmadan önce babası ve ağabeyi tarafından “salavat ve tekbir” ile kızın beline bağlanır. Bağlanan kemer, ilk çocuk doğuncaya kadar saklanır. İlk çocuk oğlan olursa bir parçası çocuğun omzuna dikilir. Orta Anadolu’da, gelin ata binmeden önce baba, kızının beline kırmızı kuşak bağlar. Bu kuşağa, “gayret kuşağı” denir. Gayret kuşağının amacı; kızın gelin gittiği evde tembellik yapmamasına, gayretli olmasına, işten kaçmamasına yöneliktir. Ancak kimilerine göre de kuşağın renginden dolayı, kuşağın gayret yanında bakirelik simgesi de olabileceği vurgulanır. Kuşağın ucunda ise, çıkın edilmiş bir miktar para veya altın “beşibirlik” vardır. Bu babanın, kızına verdiği son harçlıktır. Beytüşşebap’ta (Hakkari), gelin kuşağının üç kere çözülüp bağlanması halinde, yeni gelinin eve uğur ve bereket getireceğine inanılır. Bu yörede söz konusu uygulamaya, “kuşak çözme” adı verilir . Bekareti temsil eden al ipek kuşak, baba tarafından gelinin beline, salavat ve tekbir getirilerek iki defa sarılıp bırakılır ve üçüncü de bağlanır. Bu arada, gelinin babası tarafından kundurası içine bir miktar para konulur. Bu kırmızı kuşağı, gelin, ilk çocuğu doğuncaya kadar saklar. Şayet ilk çocuğu oğlan olursa, kuşağın bir parçasını oğlunun bir parçasını da kendi başına bağlar. Türkmenistan’daki gerdek gecesinde, güveyi milli kıyafetini giymiş olarak arkadaşları tarafından gelinin bulunduğu odaya getirilmesi ile başlar. Gelin daha önce kız arkadaşları tarafından, odanın ortasına getirilmiştir. Eğer güveyi kızın duvağını açmak istemezse, arkadaşları: “Aç bakalım belki kördür, belki de başkasıdır” diye ısrar ederler. Güveyi, gelinin duvağını açar. Gelin de güveyinin kalpağını çıkarıp bir kenara koyar. Daha sonra da gelin, belinden kuşağı çözüp güveye verir. Güveyi, odada bulunan kızları ve delikanlıları bu kuşakla vurarak dışarı çıkartır. Azerbaycan’da ise, bey (damat), toy gecesi gerdeğe girer. Gerdek gecesi kızın belindeki kırmızı kuşağı çözmek için damat geline bir takım hediyeler verir. Damat gerdek sabahı evden kaçar. Bir iki gün arkadaşları veya akrabaları yanında kalır. Bunu anne ve babasına bir saygı ifadesi olarak yapar. Gelin de bu süre içinde evdeki hiçbir erkeğe yüzünü göstermez. Eğer gelin bakire ise bu gerdek gecesi silah atılarak belirtilir. Eğer gelin bakire değilse, bazı bölgelerde ya saçları sıfır numara traş edilir veya bir eşeğin sırtına ters bindirilerek baba evine gönderilir. “Türklerde bekaret anlayışı, islâmiyetten önce de vardı. Türkler, bakire kız için ‘kopaglıg kız’ derlerdi”