Kıskançlığın Sebebi Gördükleriniz Değil, Düşündükleriniz dir

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Kahve

Her İşim Ters Gidiyor! Ne Oluyor Bana?

Huzur ve Sakinlik Nörotransmiteri İle Tanışın​

Kıskanç kadın

Kaygılarımıza Dürüstçe ve Açık Bir Mektup
Kıskançlık etrafındaki her şeyi yakıp yıkar, zarar verir. Yaşayan her şeyi öldürür ve bir tsunami kadar hızlı ilerler. Kıskançlık başkalarına zarar verdiği kadar kişinin kendisi için de yıkıcıdır. Bütün bir hayatı mahvedebilecek bir histir bu.

Hepiniz zaman zaman kıskançlık duyarız. Bazen birilerinin görünüşünü, sahip olduklarını ya da şansını kıskanırız ve bu duygu bize yabancı değildir.

Sağlıklı denebilecek miktarda kıskançlık olması normaldir. Bu derece kıskançlık nahoş bir durum yaratmayacaktır. Bu sadece omuzumuza dokunan ve bizde olmasını istediğimiz şeyi hatırlatıp küçük bir nostalji anı ile üzüntü yaşatacak kadar kıskançlıktır. Sağlıklı derecede kıskançlık patolojik kıskançlık gibi ağzımızda acı bir tat bırakmaz.

Kıskançlığı dinlemek bize yardımcı olabilir

Sağlıklı ya da yıkıcı olsun kıskançlık, içimizde bir şeylerin eksik olduğunun habercisidir. En azından sahip olmadığımızı düşündüğümüz bir şeye işaret eder. Bu da sağlıklı ilişkiler kurmamızı engelleyecek bir aşağılık duygusunun açığa çıkmasına neden olabilir. Ya da bir yerlerde kaybolan bir rüyayı anımsatır.

Durum ne olursa olsun kıskançlık hissinin her zaman anlatmaya çalıştığı bir şey var. Bu nedenle bu hisse kulak vermek önemlidir.

Kıskançlığı inkar etmek ya da bunu saklamak elimize bir şey geçirmez. Kıskançlık orada ve bize bir şey anlatmak istiyor. Eğer öyle olmasaydı başkalarının şansını ya da varlığını duyduğumuzda boğazımıza bir bıçak dayanmış gibi hissetmezdik. Bunu önemsemezdik.

Kıskançlık duyduğumuzda içimizde bir şeylerin harekete geçtiğini hissederiz. Bu nedenle bu hisse kulak vermek gerekir. Bize ne söylemek istediğini anlamaya çalışmalı, bu konuda bir şey yapmalıyız. Başkasının değil bizim elimizde bunu çözmek. Tatmin olmamış hayallerimizle ilgili elinden bir şey gelebilecek tek kişi yine kendimiziz. Bunu unutmamak gerek.

Patolojik kıskançlık bize zarar veriyor

Her zaman bütün hayallerimizi gerçekleştiremeyiz, bu doğru. Ancak belki bu hayalleri mevcut duruma uygun hale getirebilir ve gerçekleştirmek için daha çok çalışmaya gayret edebiliriz. Bu nedenle bazen başkalarının bir şeyi başardığını gördüğümüzde kıskançlık duymak normal karşılanır.

Asıl sorun, kıskançlığın başka insanlarla kurduğumuz ilişkilerde baş köşeye yerleştiği zamanlarda ortaya çıkmasıdır. Bu, kendimizi başkalarıyla devamlı kıyaslamak ve ilişkileri bu eksende yaşamak anlamına gelir. Bu da bizi kendi hayatımızı yaşamaktan alıkoyar.

Dışarıdaki eleştirilere odaklanmış oluruz. Başka insanların zayıflıklarını, başarılarını veya hatalarını araştırırız. Kendi çevremizdeki insanlarla mutlu olma imkanını bizden alan cezalandırıcı bir davranıştır bu.

Peki ya sonra? Sonra nefret baş gösterir. Mutluluğumuz başka insanların talihsizlikleri anlamına gelirken onların da mutlu olması bizim mutsuzluğumuzu yaratır. Ve maalesef yanlış giden şeye bir çözüm bulmak zorlaşır.

Negatif enerjiyi pozitif enerjiye çevirmek

İş kıskançlığa ve onun sonuçlarına geldiği zaman başka insanların açığını kollamakla meşgul olan negatif enerjiyi pozitif bir enerjiye dönüştürmek gerekir. Bizi gerçekten neyin mutlu ettiğini aramaya başlamamız gerekir. Bu yüzden enerjiyi mutluluğu bulmak için doğrudan kendi içimize yöneltmeliyiz.

Kendimizi sadece kendimizle kıyaslamalıyız. Kıyaslamanın ne kadar yanlış bir davranış olduğunu anlamak gerekiyor. Çünkü her insan kendi eksikleri ve hatalarıyla birlikte özeldir.

Neden kendimizi başkalarıyla kıyaslama ihtiyacı duyarız? Hepimiz farklı insanlarız, deneyimlerimiz farklı ve hayatı farklı pencerelerden görüyoruz.

Her insan farklı yaratılmıştır. Herkesin “daha iyi ya da daha kötü” olduğu belli alanlar vardır. Kıyas yapmanın ölüm kalım savaşının ortasına düşmek istemiyorsan öncelikle bu gerçeği kabullenmemiz gerekiyor.

Biri matematikte çok başarısızken başka bir alanda inanılmaz yetenekli olabilir. Başka biri ilk bahsettiğimiz kadar yaratıcı olmayabilir. Herkes özeldir.

Sonuç olarak, sadece kendi hayatımızı yaşamaya ve isteklerimize odaklanarak mutlu olabiliriz. Yani ilerlemek istiyorsak kıskançlığı kenara bırakmalıyız. Kabullenemeye alışmalıyız. Ancak bu şekilde varmak istediğimiz yere gitmek için kendimizi teşvik edebiliriz.
 

Kıskanç İnsanlar

Kıskançlık yalnızca vasat insanlara özgü bir duygu olmasa da, kıskançlık hisseden çoğu kişi vasat olduğunu düşünüyor. Bu bakış açısı ise, insanların kendisine hep aynı soruyu sormasına sebep oluyor: “ Hak etmediğim halde benimle neden birlikte olmak istiyor?”,” Aşk denen bu yanılsama ne kadar sürecek?”

Kıskanç İnsanlar

Bu sorular, kişinin değersiz hissettiğinin ve gerçek aşka teslim olmaya ne denli direndiğinin işareti. Bu karşı koyma, şüpheleri doğuruyor. “Sonunda ayrılmak zorunda kalacağımız bir ilişkiye neden başlayayım?”

Kıskançlığı savunmuyoruz ancak bu da en az diğerleri kadar normal bir karakter özelliği. Başka bir deyişle kıskanç olmak, kişiliği oluşturan yapboz parçalarından yalnızca biri. Bu nedenle, kıskançlığı veya kıskanç insanları diğer unsurlardan bağımsız olarak ele almak, neden yaralandığımızı veya yaranın açık kalmasına sebep olan etkenleri umursamadan tedavi etmeye çalışmak gibidir.

Ayrıca kıskanç insanlara yardım etmek istiyorsanız dikkate almanız gereken başka bir konudan söz etmek istiyoruz. Kıskanç insanlar da bu durumdan hoşnut değil. Başkaları inanmasa bile gerçekten korkuyorlar. Kıskanç insanlar aklı başında düşündükleri zaman, aslında hissettiklerinin ve davranışlarının mantıksız olduğunu anlıyorlar. Yine de bu daha iyi hissetmelerini sağlamıyor. Aksine bu durum daha da değersiz hissetmelerine neden oluyor.

Bu şekilde sonsuz bir döngü oluşuyor ve işler daha da sarpa sarıyor.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, kıskançlık yalnızca vasat insanlara özgü bir duygu olmasa da, kıskançlık hisseden çoğu kişi vasat olduğunu düşünüyor.

Kıskançlığın Sebebi Düşünceleriniz

Bazen sevildiğinizi hissettiğinizde bile yanlış yola saparsınız. Diyelim ki eşinize güvenseniz bile eğer telefonunu evde unuttuysa alıp karıştırma isteği duyarsınız. Bu şüphe duymak değil; evden çıkmadan önce nasıl bütün ışıkları kapattığınızdan emin olmak istiyorsanız bunda da yalnızca emin olmak, doğrulamak istiyorsunuz.

Daha sonra tanımadığınız birinden “sevgiler”, “hoşçakal” yazan mesajlar aldığını görüyorsunuz. Başka bir mesajda ise “öpüyorum” yazıyor. (Öpmek? Nasıl? Kim? Ne zaman?) Sonra pek çok sevgi sözcüğü daha ve zor zamanlar başlar. Kendinizi bir çıkmazda bulursunuz. Öte yandan, eşinize telefonunu karıştırdığınızı itiraf edemezsiniz bile.

“Tatlım kıskanmamı gerektirecek bir şey olmadığından emin olmak için telefonunu karıştırıyordum.”

Bunu kim söyler ki?

Tabii ki böyle şeyler yapmaya hakkı olduğunu düşünenler ve eşine de bu durumu kabul ettirenler böyle bir cümle kurabilir. Örneğin, aldatan eşler sadakatsizlikleri ortaya çıktıktan sonra buna izin verirler. Bu casusluğa tekrar bir aldatma olayı yaşanmayacağını kanıtlamak ve karşı tarafı güvende hissettirmek için göz yumulur. Başka bir deyişle ilişkiyi sürdürmek için ödenen bir bedeldir. Buna çiftler arasında her an patlamaya hazır bir bomba da diyebiliriz.

Casusluğa geri dönecek olursak, yaptığınız şeyi itiraf etmektense şüphelerinizle yaşamayı kabullenmeye başlarsınız. Üstelik bu şüphelerin nedeni gözlerinizle gördüğünüz bir sarılma veya öpücük değil, kendi kurduğunuz düşünceler olacaktır. O andan sonra da, korktuğunuzun başınıza gelmesinden çekinerek bir daha telefonu gizlice kurcalamayacaksınız.

Kıskançlığa İten Sebepler

Kıskanç insanlar her zaman bir bahane bulurlar. Zihnimiz bize, sıradan bir durumu iki gizli aşığın hikâyesine çevirecek kadar yanıltıcı oyunlar yapabilir. Çoğu zaman bu hikâyeleri uyduran kişi kimseye anlatmadan kendi kendini zehirler. Tiyatrolara konu olabilecek bu trajik durum insanı kendi kendisinin mahkûmu yapar.

Çok ince bir çizgi bu kıskançlığı temellendirir veya asılsız yapar. Kimse eşinin başka bir insanı sevdiğini ve bütün hayatının bir kandırmaca olduğunu öğrenmek istemez. “Üçüncü bir kişi olsun ya da olmasın, bir ilişkinin bitmesi gerekiyorsa biter” demek kağıt üstünde kolay. Ancak daha önce de söylediğimiz gibi kıskançlık mantıktan bağımsız, karmaşık ve güçlü bir duygudur.

Yani bu yazıdan basit bir açıklama bekleyen varsa ne yazık ki hayal kırıklığına uğrayacak. Kıskançlık ve kıskançlığa bağlı davranışlar tamamıyla kişiseldir. Ancak kıskançlığın ne zaman davranışlarınızı etkileyecek boyutta düşüncelerinize ve duygularınıza sızdığını bilmek oldukça önemli. Kıskançlığın elinizdeki bilgilerden çok düşüncelerinize bağlı olarak ortaya çıktığını unutmayın.
 
Kıskançlık hissi doğal bir duygu olabilir ve bazen insanın içindeki boşluğa işaret edebilir. Bu duygularla başa çıkmanın en iyi yolu, onları inkar etmek yerine anlamaya çalışmaktır. Kendi hayatımıza odaklanarak, kıskançlığın yarattığı negatif enerjiyi pozitif bir yöne dönüştürebiliriz. Herkes farklıdır ve kendi özgünlüğümüzü kabul ederek mutluluğu kıskançlık duygusunun ötesinde bulabiliriz. Kendi yolumuzu izleyerek, kıskançlığı geride bırakabilir ve hedeflerimize doğru ilerleyebiliriz. Unutmayın, siz benzersiz ve değerlisiniz.
 
Geri
Top